türkiye'de vahşi hayvanlara hayat hakkı tanınmaması

türkiye'de yaşayan doğa tutkunları için büyük bir utanç kaynağı olan realite. 3. dünya zihniyeti de diyemiyorum, çünkü fakirlik ve cehaletten kırılan 3. dünya ülkelerinde vahşi hayvanları koruyan kanunlar var ve kaçak avlananın, vahşi hayvanları katledenlerin gözünün yaşına bakmıyorlar. bizimkiler ise soyu tükenmekte olan, 3-5 tane kalmış hayvanı bile çekip vuruyor. 2013 yılında yaşanan diyarbakırlı leopar vakası bunun en feci örneklerinden biridir.

amerika'da adamlar bazı ormanlık alanları milli park yapıp buralarda vahşi hayvanları ve onların yaşadığı yerlerde hiking, trekking yapan turistleri korumakla görevli ranger'lar yerleştiriyor. her eyalette doğa ve vahşi hayvanatla ilgili en üst düzey sorumlu olarak game warden denen kişiler oluyor. bunlar av ve balık tutmayla ilgili yasaların yapılmasında söz sahibi, ranger'lar da bunların emri altında. parklara, doğal hayat koruma alanlarına giren turistlere bilet kesip ücretini alıyor, kurallara uymayanlara cezayı basıyorlar. nesli gerçekten anadolu parsı kadar tehlikede olan hayvan varsa, bunların da birkaçını damızlık olarak game warden'a bağlı uzmanlar yakalar, koruma altına alıp üremesini sağlarlar. çinliler pandalar üresin diye nasıl canlarını dişlerine takıyor görüyorsunuz. bazı afrika ülkelerinde ranger'lar vahşi hayvanları -nesli tehlikede olmasa bile- kaçak olarak avlayan tipleri gözünün yaşına bakmadan çekip vuruyor.

insanlık dışıdır, seneler önce hindistan'da sadece 500 tane kalan kaplan soyunu korumak için devlet ranger'lara kaçak avcıları gördüğü yerde vurma emri vermişti. lağımların açıktan aktığı, bütün dünyadan silinen cüzzam hastalığının kol gezdiği hindistan'da adamlar soyu tehlikede olan kaplanları korumak için kaçak avcıyı vurma emri çıkartırken bizim halen bu seviyede olmamız da zoruma gitmiyor değil.

cahilliğin şahikası bir durumdur. anadoluya özgü köylülüğün insanı ikrah ettiren bir halidir. doğada gördüğü her yabanıl hayvanı paramparça etmeye güdümlenmiş bir delilik durumu.

kendisinden 20 metre öteden geçen gariban yılanı çıldırmış gibi koşarak taşlar öldürür.

hele geçen yıllarda bir video izledim bir gün boyunca kendime gelemedim sinirden üzüntüden. dünya tatlısı bir ayı yavrusu. kaçtı nehire sığındı taşlıyorlardı,ölmedi ,sonra takadi kalmadı,kıyıya yığıldı sopalaya sopalaya öldürdüler. işte böyle manyak insanların yaşadığı bir toplum, bir ülke de asla abat olmuyor,melanetlerden kurtulmuyor.

kainatın bir adaleti var.

türkiye'de yaşayan insanların daha vahşi olmasından kaynaklanan sorun.

avcılık adı altında, yarınlar yokmuşcasına, kendi keyfimiz için katlediyoruz hayvanları. bu da yetmezmiş gibi hayvan hakları yasası da yok hayvanlara mal muamelesi yapıyoruz.

güzelim leoparlar, vaşaklar dağlarda esas vahşi varlık olan yaşam formu insanımsılar tarafından katlediliyor. yatacak yeriniz yok vicdansızlar.

türkiye'de tarım ve orman bakanlığı avlanma ihalesi açıp parasını verirsen avcılık yapabilirsin diyor. düşünsene türkiye'de bir geyiksin. akp seni parayla avcıya yem ediyor. bu ülkede yaban hayvanı bile olunmaz.

benim şahsi görüşüme göre bunun temelinde din vardır.
hemen saldırmayın sayın müminler.
bakın ben çocukluğumu şaifilerin içinde geçirdim.
yılanı öldüren sevap kazanır, yılan tarafından öldürülen de şehittir...
"yılanları öldürün. küçük, büyük, beyaz veya siyah olsun. kim yılan öldürürse cehenneme fidye olur." bu emir peygamberden geliyor.
aha video buradan
abi bunlar neden böyle ?

sonra kültürel bir manyaklık da var.
meyve vermeyen ağaç bunlara yararsızdır.
bakın anadolu insanı işine yaramayan her şeye düşmandır.
bunu kırk örnekle kanıtlayabilirim.

türkiyede vahşi hayvanlar türklerden daha iyi yaşıyordur.

türkiye'de insanlara bile hayat hakkı tanınmıyor ki.

türkiyede hiçbir canlıya yaşama hakkı tanınmaması.

yahu evcil hayvanlara hatta insanlara bile yaşam hakkı var diyemeyiz onlara nasıl olsun

tam olarak katılamadığım önermedir.
beni tek düşündüren vahşi hayvan kurt ve ayıdır.
domuz, vaşak, çakal tilki çok bir sorun olmaz.
kurt , sürü ile gezdiği için, ayı ise tek başınayken bile bir sürüye denk güçte bir yırtıcı olduğu için tehlikeli de kurtarmaz ölümcüldür.
ne yapıp edilmeli ayı ve kurt popülasyonu kontrol altına alınmaldıır.

ilk önce konuyla alakalı daha önce yazdığım bir tanımı buraya bırakayım.
#481713

anadolu leoparı yakın zamanlarda hatta bir iki kuşak öncemizde ülkemizde de popülasyon halinde yaşamaktaydı. artık hiç göremiyoruz. bunun sebeplerinden birisi de mantolu hasan lakaplı kişidir. hayatını anadolu leoparının neslini tüketmeye adamıştır. sayısız leoparı zevk için öldürmüş, lakabını da öldürdüğü leopar kürklerini sırtına alıp gezmesi ile almıştır. çok acıdır ki dönemin devlet başı ismet inönü kendisine bir tüfek hediye etmiştir. vahşi ya da evcil fark etmez hayvanlar canlıdır. size zararı dokunmamış hayvanları öldürmenin cinayet olduğu eğitimle kazanılan bir bilgi değildir. bu insanımızın sahip olmadığı vicdan ile alakalıdır.

yanılıyorsunuz türkiye 'de cinayet işleyen her vahşiye hayat hakkı tanınıyor zaten maşallah bir hediye vermedikleri kalıyor

evet vahşi hamaböceklerini, vahşi sivri sinekleri ve vahşi fareleri istemiyorum.

(bkz: türkiye’de canlılara yaşam hakkı tanınmaması)

kim demiş..!! en vahşi kanemici vampirler beşli grup olarak korunuyor, çakal çıyan akrep türevi sinsi yaratıklar ve zehirli yılanlar ortalıkta fink atıyor..

şu an vahşi hayvanlar sokak köpekleri. çete olmuşlar sürü halinde terör estiriyorlar. bunların hepsinin sokaktan temizlenmesi için daha kaç kişinin yaralanması ölmesi gerek bilemiyorum. vahşi hayvan dediğiniz zaten şehirlerde yaşamıyor.

boklu dediğimiz hindistan'da bile hükümet ve insanlar ,polis canla başla yabani hayatı avcılara ve hayvan düşmanlarına karşı koruyor ,epey oldu bir hint dizisi izlemiştim fil avcıları olayı .
bizde kimseye zararı dokunmayan yaban keçisi için av izni veriyor bakanlık.
bıraksan üç kuruşluk tarla için ev yapmak bap yapmak için ormanları yok ederler ki ediyoruz. çorlu'dan bolu sınırına doğa kalmadı ,tekirdağ-istanbul-kocaeli-yalova-sakarya -buırsa arasında doğa yok,hep bina.