türkiye'deki üniversiteler

tamamına yakını çöptür eğitim denen bir şey yok. öğrencilerin büyük bir kısmı sadece sınav haftası ders yaparak sınıf geçiyor sonra mezun olunca da işsiz kalıyorlar. hocaların büyük bir kısmı nasıl bu kademeye kadar yükseldi o daha da komik. adama bakıyorsun iki kelimeyi bir araya getiremiyor dekan, öğretim görevlisi olarak takılıyor. okunacak toplasan 10 20 tane üniversite çıkar geriye kalanlarının lise 5 ten farkı yok. bide anlamadığım buradaki eğitimciler hep dindar ve akp ye oy veren tipler oluyor muhalif hocalar çok az var. zaten okumaya giden öğrenci sayısı çok az. kadın erkek farketmeden daha çok evden uzaklaşıp rahat takılayım ne olursa olur mantığında oluyor.

2000'den sonra kurulan üniversitelerin tamamı çöptür.

içleri boşaltılan ve boşaltılmaya çalışılan, özerk olması beklenirken yök diye bir kuruma uyması zorlanan, akademisyenlerini her defasında baltalayan, özellikle yeni üniversitelerde aile kadrolaşmasının tavan yaptığı, öğrenciyi işsizlik öncesi oyalayan, bilim ve teknik alanında hevessiz bir yığın barındıran ve kurunun yanında yaşın da yandığı 19-20.yy eğitiminde saplanmış yerlerdir.

ülkemizde alanında en çok alıntılanan profun kitabıyla, oxforddan bir profun aynı konu hakkındaki makalesini okumustum. sadece bu iki yazı bile aradaki farkın nasil bir uçurum olduğunu anlamami sağladı.

(bkz: cilalanmış meslek lisesi)

felsefeye giriş dersinde haz etmediğim bir hoca demişti;
'bu ülkede bilimciyim diye geçinen çok ama ortada bilim yok.'
işte bu konuda hemfikiriz.

üretkenlik, hayal gücü ve yaratıcılığı bitiren üniversitelerdir.

bugünkü mesleklerin birçoğu 10 yıla kadar bir halta yaramayacaktır. iki üniversiteye gitmiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki; bugün bildiğimiz birçok kavram ve bilgilerin geçerliliğini kaybettiği ve paradigmaların baştan aşağı yeniden yazıldığı şu süreçte en önemli sorunlardan biride eğitim ve eğitimcilerin özellikle de üniversitelerin deforme olmasıdır. türkiye'de yapılan en büyük hatalardan biride üniversitelerde geleceğe yönelik yeni bölümler açmak ve gençleri yetiştirmek yerine sürekli her yere üniversite açmak hadi açtınız bu üniversitelerde ileriye dönük vizyonu olan çalışmalar yapmak, projeler üretmek yerine her üniversitede aynı bölümler ve sayıca aşırı kontenjanlar sonra niye bu kadar işsiz... ama buradaki benim anlatmak istediğim esas mesele yapay zekanın giderek egemen olduğu, insanlara ihtiyacın azaldığı, bilgiye kolay ulaşımın yanı sıra bugün doğru olan bir bilginin yarın geçerliliğini kaybettiği bu çağda, hazır bilgiyi sunan meslekler değil bilgiyi üretip satan veya onu kullanmasını bilen insanlar kazanacaklardır. onun için bugünkü mesleklerin birçoğu yakın gelecek zaman içerisinde yok olacaktır.

bence kıymetli yerlerdir.
insana vizyon ve iletişim becerisi katarlar.
okul okumaktan zarar gelmez.
en iyisi en kötüsü diye ayırmıycam.
kafası çalışan emek veren bir çok genç var.
çok iyi yerlere okuyorlar.
kafası daha az çalışanlar ortalama yerlerde okuyorlar.
bir tanesini okuyun,
kendinize ekleyin,
dua edin.
iş işi nasip kısmet,
eş işi gibi.
ne zaman olur,
nerde olur,
nasıl olur,
bekleyip görebilirsin anca.
sınava hazırlananlar,
şurda sınava kaç gün kaldı,
güzel şeyler düşünün,
ve çalışmaya devam edin.

niteliklilerinin sayısı 10 15 geçmez sanırım ama bu yine de düğer üniversitelerden mezun olanlar işsiz kalır demek değil. en önemli şey en başta lise de alan seçiminde başlar.

öğrencilere vizyon, iletişim becerisi katar fikrine katılacağım #1988015 , hatta sosyal bir insan olmasını sağlar diyeceğim geliyor; geliyor da bayburt üniversitesini ve bulunduğu kenti düşünüyorum vazgeçiyorum. daha gümüşhane var, ardahan var, çankırı var, niğde var.
200'ün üstündeki ünivesitenin %90'a yakın bölümü çöptür. genç işsizliğini ailelerin üstüne yıkmak için kurulmuştur.

bu kadar üniversite açmanın gereksizliği

link



"bunun bir sonraki aşaması üniversite sınavıyla yerleşmiş öğrencilerden akp’li olmayanları üniversiteye kabul etmemek olur herhalde. hukukla ilgili hiçbir kaygıları da olmadığına göre gayet yapılabilir, rektör üniversiteye kabul ettiklerim diye bir liste yayımlar biz de izleriz." link

*** *** *** *** ***



kaynak

çok büyük çoğunluğu hem fiziksel hem de akademik kadro açısından kalitesizdir. binayı dikip tabelayı asınca orası üniversite olmuyor maalesef. baştan aşağı torpille doldurulmuş kadrolar akademinin ulaşmaya çalıştığı ideallerden çok uzak. her üniversitede bazı bölümlerde bir kaç çalışkan ve dünya görüşü geniş akademisyene denk gelebilirsiniz. ama onlar da içinde bulundukları bataklığı tam anlamıyla gül bahçesine çevirebilecek etkiye veya yetkiye sahip değillerdir. üniversitelerin özerk olmayışı, saray rejiminden emir alıyor olmaları da bu kalitesizlikte önemli bir faktör.

2 tane falan.
öbürleri büyük lise gibi bişi.

muhafazakar ailelerin seküler çocuklarının buluşma noktası.

gittik, gördük, eğlendik.
biliyoruz evet.