türkiye ekonomik krizler tarihi

bir türkiye klasiği: seçimle gelen hükümetler ekonomik krizlerle gitmiştir. askeri darbeler ise gitmeye direnen hükümetlere karşı yapılmıştır.

adama bak devalüasyon mu geliyor diyor. zaten yaşıyoruz şuanda. ülkenin cumhurbaşkanı marketleri tehtit ediyor fiyatları düşürün diye. tabi bu ülke arjantin yanlış anlaşılma olmasın.*

türkiye krizler tarihine 4 yıldır sürmekte olan bir kriz kazandırdık.

benim bildiğim kadarıyla içki içilen yerler, başta meyhaneler ve tavernalar olmak üzere başta içkiyi size ürün ve hizmet olarak sunar. hayat pahalılığı dönemlerinde bunlara talep düşer mesela. bazıları kapanır. ama son zamanlarda türkiye'de çok farklı şeyler yaşanıyor.

izmir'dekileri biliyorum da diğer kentler için söz edemem, meyhaneler birkaç yıldır müşterilerin kendi içkilerini getirmesini kabullendi. hizmetleri şöyle oluyor: sen rakı ya da başka içki dahil sıcak soğuk 5k türk lirası ödemiyorsun, kendi yaptığın ya da bir şekilde ucuza getirdiğin içkinle mekana oturuyorsun ama sıcak-soğuk yiyecek ve mezeler bir iki kat fazla oluyor ama finalde çok daha az bir hesap ödüyorsun. rakını kendin getiriyorsun, mekan sana malzeme imkanları (bardak, buzluk vs.) sunuyor, ama meze ve sıcaklarda üç katı kadar geçiriyor. böylesi daha ucuza geliyor herkes için. mekan meyhane olmasına rağmen içki satmıyor. eheheh

sonra da bazıları vergi peşinde koşuyor. en ucuz sigara 700 lira olsun, en ucuz litrelik içki 10000 olsun falan. insanlar litresini yüz liraya mal ettiği rakıyla oturuyor meyhaneye; sigara içenlerin çoğu zaten 20-25 liralık tütün sigarası kullanıyor. ben üstkuşaklarımdan, insanların böyle elinde kendi içkisiyle meyhaneye oturduğu bir dönemin yaşandığını duymadım. yepisyeni bir şeyi deneyimliyoruz türkiye ekonomik krizler tarihinde...

#3049541 @çürümüş şeyler var danimarka krallığında yazarın sözünü ettiği meyhaneye kendi içkini getirme olayı ya aziz nesin'in ya da muzaffer izgü'nün, 1970'lerin sonuna doğru yayınlanan bir öyküsünde anlatılmıştır. meyhane'ye kendi şarabını götürüyorsun, yolculuk yapacaksan yanında 25 litre mazot olacak, gibi. (yazarı yanlış anımsıyor olabilirim. doğrusunu bilen varsa düzeltsin)

rakını kendin al gel tarzında ki yerlere tam olarak meyhane denilemez sanırım. genelde meyhaneler satılan içkiden parasını kazanır. zaten meyhanenin tdk ya göre tanımı içki satılanyer olarak geçer.
son 10 yılda mantar gibi türedi bu tür yerler. ama genelde izbe ve bodrum katlarında mekanlandılar.rakını ve etini kendin götürüyorsun orada pişirilip birkaç soğuk meze ilave edilerek size sunuyorlar.ufak bir ücret karşılığında..
çoğu kaçak vergi ödemiyor. işini bilenler gemilerini yürütüyor. bilmeyenler mühürleniyor.
her yerde aynımıdır bilmiyorum ama bizim buradakiler bu durumda. ben asla gitmem.
bir iş yapacaksam hakkıyla yaparım. ya da hiç yapmam...

şimdi tabi ortada, eski ermeni, rum meyhane kültürünü, hatta o dönemlere özdeş türk meyhanelerinin, evveliyatını tanımak ve bilmek gerekiyor.

o içkini sen getir, meze bizden dediğin şey, bir külliyat. sizin oralara yeni gelmiştir. taksim'de halen içkini getir meyhaneleri tek tük de olsa varlığını koruyor.

esnaf meyhaneleri var istanbul'da hala. ustalar iş çıkışı gazete küpürü serili masalarda bir iki tek atıp çay bardağında, evlerinin yolunu tutarmış evvelde.

bir tarih vesselam meyhane dediğimiz şey. kafam şu an iyi olmasaydı uzun bir entry yazardım konuyla alakalı ama. kafam iyi ya sısıısıs