yazar: doris lessing
orijinal adı: the grass is singing
yayım yılı: 1983
şehirde yalnız ve mutlu bir hayat sürerken evlenmesi gerektiğine karar verip yeni kocasıyla birlikte çiftliğe taşınan mary'nin hikayesi.
orijinal adı: the grass is singing
yayım yılı: 1983
şehirde yalnız ve mutlu bir hayat sürerken evlenmesi gerektiğine karar verip yeni kocasıyla birlikte çiftliğe taşınan mary'nin hikayesi.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "0rene" tarafından 16.07.2024 01:42 tarihinde açılmıştır.
1.
doris lessing'in güney afrika romanlarından biri.
tek seferde okuduğum gerçekten çok akıcı bir kitaptı. karakterler ve olaylar insanı öyle bir içine çekiyor ki.
mary özellikle ilginç bir karakter. insan bir yandan toplum kurbanı olduğu için üzülüyor bu kadına ama bir yandan da bu yaptıklarını, ırkçılığını geçerli kılmıyor diye sinirleniyor. en başta arkadaşlarının etkisi altında kalmasaydı çok farklı olabilirdi evet ama bu etkiden sıyrılabilirdi de.
dick ise benim en sevmediğim karakter tipi. güçsüz, ezik, etkisiz bir adam. biraz ayakta durabilse, mantıklı düşünebilse her şey daha iyi olabilirdi.
yazarın gerçekçi anlatımı beni çok etkiledi. o birbirini sevmeyen iki insanın bir arada yaşamasıyla doğan boğuculuğu hissettim. ya da mary sıcaktan delirdiğinde yaşadıklarını ben de yaşıyormuşum gibi oldu. hele de sıcak şehirde yaşayan biriyseniz siz de hissedeceksiniz.
kitabın başı aslında sonuydu ve bu da güzel bir hava katmıştı. sonuna kadar katilin moses olduğuna inanmamıştım aslında ama böyle olması çok daha güzel olmuş.
güney afrika coğrafyasına ve ırkçılık temalı bir şeyler okumaya meraklı kişilere tavsiyemdir.
tek seferde okuduğum gerçekten çok akıcı bir kitaptı. karakterler ve olaylar insanı öyle bir içine çekiyor ki.
mary özellikle ilginç bir karakter. insan bir yandan toplum kurbanı olduğu için üzülüyor bu kadına ama bir yandan da bu yaptıklarını, ırkçılığını geçerli kılmıyor diye sinirleniyor. en başta arkadaşlarının etkisi altında kalmasaydı çok farklı olabilirdi evet ama bu etkiden sıyrılabilirdi de.
dick ise benim en sevmediğim karakter tipi. güçsüz, ezik, etkisiz bir adam. biraz ayakta durabilse, mantıklı düşünebilse her şey daha iyi olabilirdi.
yazarın gerçekçi anlatımı beni çok etkiledi. o birbirini sevmeyen iki insanın bir arada yaşamasıyla doğan boğuculuğu hissettim. ya da mary sıcaktan delirdiğinde yaşadıklarını ben de yaşıyormuşum gibi oldu. hele de sıcak şehirde yaşayan biriyseniz siz de hissedeceksiniz.
kitabın başı aslında sonuydu ve bu da güzel bir hava katmıştı. sonuna kadar katilin moses olduğuna inanmamıştım aslında ama böyle olması çok daha güzel olmuş.
güney afrika coğrafyasına ve ırkçılık temalı bir şeyler okumaya meraklı kişilere tavsiyemdir.
devamını gör...