#ülkemdemülteciistemiyorum

mültecilerin şu sıralar yükseliş trendine geçmesi oldukça düşündürücü. çok mu fesatım acaba? bunlar en yakın seçime kadar vatandaşlık alıp oy kullanmasınlar sonra?

bunu eleştirince hümanist olmuyorsunuz. yeterince zor şartlarda yaşayan, krizin kontrolden çıktığı bir ülkede ne olduğu kaç kişi olduğu belirsiz üçüncü dünya insanlarını toplayıp hiçbir kontrolde tutmadan serbestçe ülkede yaşamalarına izin vermek akıl alır gibi değil. ben milliyetçi değilim. ama ülkemde güvenlik istiyorum. şeriatçı kafaların olduğu bir sokaktan geçerken rahat hissedemiyorum ve bu gerginliği yaşamayı hak etmiyoruz. kendine bakamayan dışa bağımlı bir ülke yardım eli uzatamaz kimseye. bunu savunmaya kalkanlar ya aptaldır ya da amaçları farklıdır zira başka açıklaması olamaz. acilen bir kontrol mekanizması oluşturulmazsa tahmin bile edemeyeceğimiz felaketlere mahal vermiş olacağız. ben ülkemde mülteci istemiyorum. ülkemin insanları açlıktan intihar ederken kimseyi düşünecek durumum yok çünkü.

bu trendlerden aylarca düşmese bile bir yaptırım olacağını sanmıyorum, keşke olsa ama yok.

#ülkemdeinsanistemiyorum
kendi başıma yaşayacağım bundan sonra çok ses çıkartıyorsunuz.

toplumun yapisi her gecen gun degisiyor. bunun yani sira ekonomik verilerin kotu gitmesi vb. durumlarin da olmasindan mutevellit kesinlikle ve kesinlikle istemiyorum. var olanlarin da yakalanip deport edilmesi lazim.

salt bir hümanizm üzerinden bakıldığında savunulası görünebilir ama mültecilerin bu denli kendi hallerine bırakılması ülke içindeki oturmuşluğu çözer. en basit örneği yıllar önce kurutulmuş hastalıkların yeniden uyanmasıdır.

şikayet ettikleri mültecilerden, kültür dışında pek de bir farkı olmayan insanların söylemidir.böyle halka, böyle mülteciler.

ülkedeki göçmen meselesi maalesef göçmenlerle hiç karşılaşmayacak kitlenin tartışma konusu olmuş durumda.
bu kitle halihazırda ya avrupa'da bulunan ya da ülkenin kurtarılmış bölgelerinde yer alan elit kesim.
o yüzden bu kitlenin göçmen meselesi üzerinden söyledikleri bana 'ekmek yoksa pasta yiyin' diyen kraliçenin pervasizliginda geliyor,dikkate almıyorum.
ortadoğu'da bir avrupa ülkesi inşa etmek istiyorsak avrupa'nın avrupa olmak için ödediği tüm bedelleri odemeli,geçtiği tüm yollara geçmeliyiz ve bu yollar, güllerle bezeli değil.
olması gerekenleri biz de biliyoruz,ne insanlık, ne değil farkındayız; ama bunları bilmek bunları yapmaya yetmiyor.yeterli ve geçerli zeminimiz yok.
sağlık, eğitim,ekonomi ,demografik yapı onlenemez bozulmalar yaşayacak.

yaşanan bu göçmen meselesi şu şartlar altında en iyi hükümetin bile planlayabilecegi bir mesele de değil ayrıca. maalesef ve maalesef ki göçmenlere bakabilecek gücümüz yok.

göçmenler için,
kendi ulkelerinde yardım yapılabilir.turkiyenin yapabileceği en etkili ve ülke yararına fikir bu.bunun dışındaki her şey ama her şey ülke zararinadir .

ben ülkemde hırsızlık yapan, tecavüze, tacize meyil eden, bu topraklarda benim ticarete atılacak gücüm yokken rahatça işletme açıp kaçak sigara satan, vatan kelimesine zerre hassasiyet göstermeyen, (gösterse zaten burda olmaz) üstüne yetmiyomuş gibi vatanın asıl sahiplerine siz gidin buralardan diyen ve bu insanları, bu topraklara getiren insanları istemiyorum.

bu bence bencilce bir tavır empati kurmanızı öneririm böyle düşünen insanlar adına söylüyorum fikrinizle saygı duyuyorum ama her insanın her topluluğun başına her an böyle şeyler elip geçiçi bir varlıklarız dünyaya çivi çakmıcaz

yakında ülkemizde yeni bir hitlerin zuhur etmesine yol açacak hashtag.

#savaşahayır diyenleri terörist ilan edip cezaevine atanların ve onların destekleyicilerinin açmaya haddi olmayan hashtag. türkiye’nin emperyal politikalarını destekleyenler mülteci hususunda konuşamazlar.

empati kurun diyen değerli yazarlarımıza, öncelikle kendi ülkelerindeki vatandaşlarla "empati" kurmalarını tavsiye etmek istediğim başlık.

yüzlerce defa söyledim ve dilimde tüy bitti ama yine söylüyorum: bu ülkenin yeterince katili, sapığı, hırsızı varken bir de ithal ediyoruz yetmiyormuş gibi. o yüzden işe sokakta tek başına yürümek istediği zaman bile 4656565 kere düşünmek zorunda kalan kadınlarla empati kurarak başlayabilirsiniz mesela... sonra, 3000 liralık işte 500 liraya çalışan sığınmacılar ve kendine köle aradığı için bu ülkenin milyonlarca vatandaşı dururken sığınmacılara iş verenler yüzünden işsiz kalan vatandaşlarla, gençlerle empati kurun mesela... ya da bir eve 50 kişi doluşan sığınmacılar yüzünden fırlayan ev kiraları nedeniyle ne yapacağını şaşıran milyonlarca kiracı ile empati kurabilirsiniz mesela... mesela yani... mesela diyorum çünkü bu tatlı su hümanistlerinde empati kurma yeteneği olsa burunlarının dibindeki saçmalığı göremeyecek kadar kör olmazlardı zaten. kaldı ki daha bu, söz konusu güruhun içindeki şeriat meraklısı ve terörist popülasyonundan bahsetmedim bile. hayır, üç alırsın beş alırsın ama milyonlarca sığınmacıyı öylece alıyorsan amacın ülkedeki çoban açığını kapatmak falan değildir orası kesin.

bir de, ulan hadi bu ülkenin halkı umrunuzda değil bari gidip ülkelerinden buraya gelen o kadın sığınmacıların başına neler geldiğini araştırın hiç değilse. fuhuş sektörü için "kaynak" olarak görülüyor bu kadınlar bildiğiniz. işin içinde bizzat kendi ailelerindeki erkekler de var ayrıca. üstelik sayıca milyonlarca ve kayıtsız oldukları için başlarına gelenleri engelleyebilmeyi bırakın duymuyoruz bile. anca lütfedip ilgili stk raporlarını okursanız falan ama meslek elemanları bile okumaya tenezzül etmiyor o raporları (içeriden bildiriyorum).

bakın, bu ülkenin halkı patlama noktasına gelmiş durumda artık. zaten iç sorunlar canına yetiyor insanların. otobüs durağında saat soran insanlar bile hiçbir soru sormamama veya konuşma girişiminde bulunmamama rağmen oturup iki saat boyunca ülkedeki durumun ne kadar kötü olduğundan, yönetimin bir an önce değişmesi gerektiğinden bahsediyor içini dökercesine... boğazlarına kadar gelmiş insanların artık; dolmuşlar. her bindiğim belediye otobüsünde aynı memleket muhabbeti var alüminyum. ve güvenlikli sitelerinde oturan tuzu kuru birkaç burjuva hümanistinin dışında ülkenin çoğunluğu ne kadar büyük bir risk altında olduğumuzun farkında.

salağa anlatır gibi anlatmak gerekirse, ülke herkes için bir cehenneme dönmek üzere. buna ramak kaldı. bilmem anlatabiliyor muyum? (gerekli açıklamalar bile yapıldı aslına bakarsanız. anlayana tabii. hani taliban'la yakın bir islamiyet anlayışımız olduğu falan... ülke afganistan'a dönmek üzere. daha ne kadar açık anlatılabilir bilmiyorum.)

(bkz: tehlikenin farkında mısınız?)

zor durumdayız savaş var diyip ülkeye giriyorlar çok geçmeden ülkenin esas sahipleri gibi takılıyorlar.

medeniyetten nasibini alanlarını tenzih etsemde yeter kardeşim tüm dünya'nın mazlumlarına ev açamayız bu nasıl politikadır dedirten ciddi bir hashtag.

ülkemde afgan , suriyeli ve diğer yabancı grupları istemiyorum. bu başlıkta hep yukarda olmalı. türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak sınırların korunmasını istiyorum. sınırları kapatın. amerika' nın arka bahçesi değiliz. yeter artık. çok istiyorsa alsın bütün afganları.

bunu ülkemi akp yönetmesin olarak okuyorum ben nedense. şahsen ben ikisine de varım

halk fikir belirtince, siz kim fikir belirtmek kim diyen adamı savunanlar da gördü bu göz.

suriyelilerin türkiye'ye mülteci olarak ilk geldiği zamanlarda "yazık insanlara, savaşın ortasında kalmak nasıl bir şey bilemem, kim bilir ne zorluklar çekiyorlar, gelsinler ne olacak" falan diyen bir pollyanna idim. sonra geldikten sonraki küstahlıklarını, ülkeyi orta doğu haline getirmeleri, her yeri işgal etmeleri, onlara türk vatandaşından daha fazla imkan sunulması, ülkemdeki kadınlara tacizleri, dağdan gelip bağdakini kovan tavırları ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz bir sürü şey; bunları gördükçe pembe gözlüğüme sövdüm, onları böyle kayıranlara sövdüm, onları hala savunanlara sövdüm, sövdüm de sövdüm.
onlar da yetmedi üzerine afganları da aldık hala alıyoruz. neden yahu neden? kimse kusura bakmasın da orta doğu'nun mesihi miyiz biz türkiye olarak? herkesi biz mi kurtaracağız? daha bizim halk olarak kendi g*tümüze giyecek donumuz yok, biz vergilerimizle afganları suriyelileri besliyoruz.
sonra #helpturkey diyince suçlu oluyoruz, ülkeyi işgale açmış oluyoruz. ülkeye bu kadar mülteciyi doldurarak ülkeyi işgale açan biz miyiz yoksa siz misiniz? sonra"bizim vergilere ne oldu neden bizim yangın uçağımız yok" diyince suçlu oluyoruz. ben hiç görmedim yangın bölgelerinde söndürme çalışmalarına yardım eden bi suriyeli yada afgan olduğunu. aksine milletin tepesindeki orman yanarken tepenin dibinde denize girenleri gördü bu gözler*.
bir de çıkıp diyorlar ya "cüzi faizlerle 20 yıl geri ödemeli evler yapacağız" diye, yahu biz ülke olarak suriyelilere 40 milyar doları gözünü kırpmadan harcayacak zenginlikteyiz(!) de kendi halkımızın evini, uçağımız olmadığı için söndürmeye aciz olduğumuz evini, para karşılığı yapacak kadar aciz miyiz? ah bir de şey var en ufak afette milletimiz cömerttir edebiyatı oraya hiç girmeyeceğim bu bambaşka bir başlık konusu.
onlar pembe* mülteci mabadları ile türkiye çok güzel güzellemesi yapmaya devam etsinler, çünkü haklılar evet türkiye onlara çok güzel. bize kendi ülkemizde, bu ülkenin vatandaşı biz değilmişiz de suriyeliler afganlarmış gibi davranıp kendi halkını ezdirenler utansın.

#ülkemdemülteciistemiyorum

ülkesindeki vatandaşları içler acısı şeyler yaşayıp,bir de ekonominin altında kalıp can cekisirken diğer ülkelere kucak açmak...
bu aymazlığa ne zaman son verecekler?

göç her zaman vardır ve olacaktır. göç, insanlık tarihinin ve uygarlığının olmazsa olmazlarından bir tanesidir. dün yaşandığı gibi bugün de yaşanması normaldir. fakat burada asıl tepkiyi mülteciler üzerine değil de, bu kontrolsüz mülteci alımını sağlayan akp adlı insanlık düşmanı partiye göstermeliyiz.

benim talebim farklı, ben; #ülkemdeakpistemiyorum ve #kontrolsüzmültecialımınadurde demek istiyorum.