1.
tuluğ özlü'nün hazırlayıp sunduğu, yeni yetişkin (20li yaşların sonu 30ların başı) ortalama bir türk kadınının yaşadığı cinsel ilişkiler, deneyimler ve fetişler odaklı giden bir radyo yayını/podcast. tabi daha doğaçlama bir sohbet olduğu için her telden konuya değiniliyor. spotify'da da üst sıralarda dinlenen bir podcast olması haliyle şaşırtıcı değil.
şahsi fikrim; güzel bir proje, düşünce ve güzel bir başlangıç olmasına rağmen spotify listelerinde ön sıralarda olunca haliyle işin içine reklam ve sansür girmesi kaçınılmaz oldu. asıl amaç cinsel ilişkilerin ve cinselliğin yurdum insanına normalleştirilmesiyken son bölümlerde cinsellik hakkında en ufak şeyden bahsedilmez oldu.
şahsi fikrim; güzel bir proje, düşünce ve güzel bir başlangıç olmasına rağmen spotify listelerinde ön sıralarda olunca haliyle işin içine reklam ve sansür girmesi kaçınılmaz oldu. asıl amaç cinsel ilişkilerin ve cinselliğin yurdum insanına normalleştirilmesiyken son bölümlerde cinsellik hakkında en ufak şeyden bahsedilmez oldu.
devamını gör...
2.
(bkz: uad)
devamını gör...
3.
benim için özel biri sayesinde keşfedip müptelası olduğum ama bu bahsettiğim kişiyle aramız bozulunca her dinleyişimde hem güldüren hem içimi buran podcast.
devamını gör...
4.
popüler olmasına rağmen, şimdiye kadar dinlememişken, şu an bu satırları yazarken, öykü karayel'in konuk olduğu 44. bölümü dinliyorum. bir şey var, akmıyor program. sunucudan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. ılla ki program öncesi, bir hazırlık yapmış ama aşırı kasıyor hissi geçti bana. diğer bölümleri dinlemeden, böyle genelleme yapıyor olmak da doğru mu bilemedim ama zorlama bir program olduğu belli.
seks, cinsellik, erotizm konuşuyor olmak, 2021 yılında olsak bile, zor olabilir ama sorun o değil. sunucunun konuşmasında sıkıntı var bana göre.
2. şansı veremeyeceğim.
seks, cinsellik, erotizm konuşuyor olmak, 2021 yılında olsak bile, zor olabilir ama sorun o değil. sunucunun konuşmasında sıkıntı var bana göre.
2. şansı veremeyeceğim.
devamını gör...
5.
tuluğ özlü isimli hanımefendinin sunduğu podcast.
yanlış anımsamıyorsam 2020'ye henüz girmiştik ilk bölümü yayınladığında. o günlerden itibaren düzenli takip etmeye çalıştım. başlarda dinlemek konusunda hevesliydim ve insanların gözüne batmasına yahut köşeli biçimde olumsuz eleştirilerine anlam veremiyordum. hatta bir kadının sunduğu ve çoğunlukla kadınların konuk olduğu, kadın cinselliğinin sansürsüzce konuşulduğu bir yayına yönelik bu çıkışlara bileniyordum da.
neyse efendim aradan zaman geçti, dinleyici kitlesi biraz daha genişledi ve ben bir şey fark ettim: tuluğ özlü, yapmak istediği, yaptığını iddia ettiği şeyi yapma beceresinden, bilgisinden ve inceliğinden yoksun biri. sanıyorum ki böyle bir formatın ülkedeki ilk örneği oluşu ve kıyas yapacak bir şeylerin olmayışı benim gibi dinleyicilerin aklını çelip dikkatini çekmişti başlangıçta. aradan zaman geçince fark ettim ki, "kadın cinselliği" başlığı altında konuştukları cinsellik "ilk reglini kaç yaşında oldun?/ ilk seksinde kaç yaşındaydın?/ fantezilerin veya fetişlerin var mı?/ kimlerle birlikte oldun?/ seks yaptığın en ilginç yer neresiydi?" gibi magazinel olarak nitelendirebileceğimiz sorulardan ibaret; cinselliği konuşulan kadınlar ise arkadaş çevresinden ve az çok tanınırlığı olduğu sanat camiasından tutup mikrofon başına oturtup iki kelam edebileceği orta veya üzeri bir sınıfa mensup, sosyokültürel açıdan konforlu denebilecek bir çevrede yetişen/yaşayan kadın arkadaşları.
şunu netleştireyim öncelikle: yukarıda sıraladığım sorular da pekala konuşulabilir, hatta konuşulmalıdır da ama "ben kadınların sesi oldum" iddiasında olan birisi, cinselliği bu noktaya indirgeyemez sadece. misal, -eğer ki devamında cinsel hayatının toplum normlarıyla çakıştığı kısımlar yahut kendi psikolojisi ve hayat akışı içinde bu yaşadıklarının etkisi tartışılmayacaksa (ki tartışılmıyor, sorun bu zaten)- bana ne irem derici'nin ne sıklıkla seks yaptığından? yahut bana ne zeynep çetin'in ilk reglinin kaç yaşında olduğundan? ucu yerli yersiz gülüşmelere ve gereksizce fazla kullanılan argo kelimelerle bezeli yüzeysel diyaloglara bağlanınca, kadın cinselliğine yönelik tabuları güya yıkacak olan program, tuluğ özlü ve konuklarının kendi aralarında da pekala yapabileceği ama bunu halka açık şekilde yapmayı seçtikleri basit bir fiskos muhabbetine dönüyor. dinleyene bir şey katmıyor, bir şey öğretmiyor ya da bir şeyleri sorgulamaya ve araştırmaya teşvik etmiyor. kısacası, amacına asla hizmet etmiyor.
tartışılan konuları bir kenara bırakıp konuklara dönecek olursak da, şunu belirtmek istiyorum. burada işaret ettiğim sorun, sanat camiasına ya da orta/üst sınıfa mensup kadınları konuk alması değil. dezavantajlı, maddi/manevi imkansızlıklar yaşayan, eğitimi görece daha düşük seviyelerde takılı kalan kadınları konuk almaması. yahut onlara dair hiçbir söylemde bulunmaması. şu an oturduğum ve bunları yazdığım yerden düşününce bile aklıma onlarca kadın profili geliyor: muhafazakar bir ailede büyüyüp inançlı olmasa dahi kapanmaya zorlanan, karşı cinsle herhangi bir teması kati suretle yasaklanan ve bu gerçekleştiğinde şiddete maruz kalan genç kızlar; cinsel hayatlarının evlilikten önce başlamış olabileceğinden şüphelenen ebeveynlerinin kendilerini zorla bekaret zarı kontrolüne sürükledikleri, testin sonucu umulduğu gibi çıkmadığında da reddedilen ya da zar diktirme operasyonuna zorlanan genç kızlar; kürtaj deneyiminden sonra aldıkları ruhsal hasar sebebiyle yeniden gebe kalma hatta yeniden seks yapma fikrine bile gerilimle ve korkuyla yaklaşan kadınlar; çok kalabalık bir evde yaşamaları sebebiyle, partnerleriyle yaşadıkları cinsel hayatın niteliksizleştiği ve uzun bir süredir tatmin olmayan hatta nasıl tatmin olacağını bilecek kadar bile kendini keşfedememiş olan kadınlar; yaşadıkları travmatik cinsel deneyimler sebebiyle seksten korkan yahut hiç orgazm olamamış kadınlar... bu saydıklarım olumsuz koşullar altında ezilen ve bu ezilmenin etkisinin cinselliklerinde de gözlemlendiği kadınlar. bunun dışında da bir sürü profil olabilir: mastürbasyona ve kendi bedenini keşfetmeye başlama yaşlarının ve şekillerinin mevcut cinsel hayatlarını nasıl şekillendirdiği üzerine konuşmak isteyen kadınlar; bekaret zarının biyolojik olarak çok uzunca süredir bir işlevi olmadığının farkına varıp, toplumun ya da gelecekteki partnerlerinin bunun üzerinde söz hakları olmasını istemedikleri için onu kendi kendilerine vücutlarından ayıran kadınlar; kendi cinsel yönelimine uymayan biriyle seks deneyimini yaşamak isteyen ve yaşayan kadınlar; toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul gören tek eşlilik durumu dışında, partnerleriyle birlikte alternatif ilişkiler deneyen ve bu deneyimlerden sonra eriştikleri farkındalıklardan ya da hislerinden bahsedebilecek olan kadınlar; ergenlik çağının başında ailesi tarafından cinsellik hakkında çok sağlıklı bir şekilde bilinçlendirilmelerinin, mevcut cinsel hayatlarına ne gibi olumlu etkileri olduğundan bahsedebilecek olan kadınlar; insan cinselliği üzerine yapılan bilimsel araştırmaları inceledikten ve yanlışlarını bildiği doğruları öğrendikten sonra cinsel hayatlarını daha sağlıklı ve zevkli noktalara taşımayı başaran kadınlar...saymakla bitmez. konuşulacak o kadar konu var ki üstelik: cinsel hastalıklar, korunma yöntemleri, jinekoloji muayeneleri, sekste rıza kavramı ve sınırları, bedenle barışık olmanın dinamikleri... bunlar da saymakla bitmez.
her şey bir yana, yeniden belirtiyorum, sevgili tuluğ hanım maalesef bu tarzda bir programı hakkını vererek modere etmek için gereken teorik cinsellik bilgisinden, vizyondan ve diksiyon becerisinden yoksun. hiçbir yayından önce yeteri kadar hazırlık yapmadığı, konuklarıyla yaptığı sohbeti gereğinden fazla akışa bıraktığı çok bariz. öyle ki konuklar bir noktadan sonra ne yapacaklarını bilemez vaziyette tıkanıyorlar. aklıma gelen ilk örnek hazal kaya oldu. hem bağlantı zayıflığından, hem de sözünün sürekli kesilmesinden ve bağlam dışına itilmesinden ötürü kadın çok büyük bir iletişim sıkıntısı çekmişti. dinlerken ben onun adına yoruldum. zor zekat konuşmaya çalıştığı ve kendisine neyin sorulduğunu anlayamadığı için açıklama talep ettiği zamanlarda aldığı karşılık ise "ııııı, eeee, aaa" gibi seslerden ibaretti. herhangi bir podcast yahut radyo deneyimim yok, yorum yapmak haddime değil belki bu yüzden ama, özellikle sadece işitsel baz üzerine kurulu ve birçok takipçiye sahip bir program sunulacaksa eğer, sunucunun en azından kulak tırmalamayacak ve karşısındakilerin kendisini anlayabileceği bir diksiyonla konuşmaktan mesul olduğunu düşünüyorum. bunların haricinde kendisini samimi, neşeli ve enteresan bir karaktere sahip birisi olarak görüyorum. eleştirilerim şahsına değil, programının sunuculuğuna yönelik.
lafı çok uzattım. fikir çok güzel. bu projeyle yapılmak istenen şey de çok güzel. güzel oluşundan öte, gerekli de. öte yandan hakkıyla yapılması da gerekiyor ve bunun için de epeyce geliştirilmesi gerekiyor her anlamda. yolun başındayken diline pelesenk ettiği "sansürsüzlük" kavramını çeşitli sponsorluklar uğruna kurban etmeyi keserek ve vizyonunu genişleterek başlayabilir. program o seviyeye gelir mi bilemediğimizden ötürü, varlığından çok geç haberdar olduğum "mental klitoris" isimli podcaste bir şans verebilirsiniz. umarım annem dinlemez'in eksik kaldığı ya da hatalı olduğu pek çok konuyu kendi içinde çözmeyi başarmış, çok daha faydalı bir podcast olduğunu düşünüyorum. ikisi de hak ettiği yere gelir umarım.
yanlış anımsamıyorsam 2020'ye henüz girmiştik ilk bölümü yayınladığında. o günlerden itibaren düzenli takip etmeye çalıştım. başlarda dinlemek konusunda hevesliydim ve insanların gözüne batmasına yahut köşeli biçimde olumsuz eleştirilerine anlam veremiyordum. hatta bir kadının sunduğu ve çoğunlukla kadınların konuk olduğu, kadın cinselliğinin sansürsüzce konuşulduğu bir yayına yönelik bu çıkışlara bileniyordum da.
neyse efendim aradan zaman geçti, dinleyici kitlesi biraz daha genişledi ve ben bir şey fark ettim: tuluğ özlü, yapmak istediği, yaptığını iddia ettiği şeyi yapma beceresinden, bilgisinden ve inceliğinden yoksun biri. sanıyorum ki böyle bir formatın ülkedeki ilk örneği oluşu ve kıyas yapacak bir şeylerin olmayışı benim gibi dinleyicilerin aklını çelip dikkatini çekmişti başlangıçta. aradan zaman geçince fark ettim ki, "kadın cinselliği" başlığı altında konuştukları cinsellik "ilk reglini kaç yaşında oldun?/ ilk seksinde kaç yaşındaydın?/ fantezilerin veya fetişlerin var mı?/ kimlerle birlikte oldun?/ seks yaptığın en ilginç yer neresiydi?" gibi magazinel olarak nitelendirebileceğimiz sorulardan ibaret; cinselliği konuşulan kadınlar ise arkadaş çevresinden ve az çok tanınırlığı olduğu sanat camiasından tutup mikrofon başına oturtup iki kelam edebileceği orta veya üzeri bir sınıfa mensup, sosyokültürel açıdan konforlu denebilecek bir çevrede yetişen/yaşayan kadın arkadaşları.
şunu netleştireyim öncelikle: yukarıda sıraladığım sorular da pekala konuşulabilir, hatta konuşulmalıdır da ama "ben kadınların sesi oldum" iddiasında olan birisi, cinselliği bu noktaya indirgeyemez sadece. misal, -eğer ki devamında cinsel hayatının toplum normlarıyla çakıştığı kısımlar yahut kendi psikolojisi ve hayat akışı içinde bu yaşadıklarının etkisi tartışılmayacaksa (ki tartışılmıyor, sorun bu zaten)- bana ne irem derici'nin ne sıklıkla seks yaptığından? yahut bana ne zeynep çetin'in ilk reglinin kaç yaşında olduğundan? ucu yerli yersiz gülüşmelere ve gereksizce fazla kullanılan argo kelimelerle bezeli yüzeysel diyaloglara bağlanınca, kadın cinselliğine yönelik tabuları güya yıkacak olan program, tuluğ özlü ve konuklarının kendi aralarında da pekala yapabileceği ama bunu halka açık şekilde yapmayı seçtikleri basit bir fiskos muhabbetine dönüyor. dinleyene bir şey katmıyor, bir şey öğretmiyor ya da bir şeyleri sorgulamaya ve araştırmaya teşvik etmiyor. kısacası, amacına asla hizmet etmiyor.
tartışılan konuları bir kenara bırakıp konuklara dönecek olursak da, şunu belirtmek istiyorum. burada işaret ettiğim sorun, sanat camiasına ya da orta/üst sınıfa mensup kadınları konuk alması değil. dezavantajlı, maddi/manevi imkansızlıklar yaşayan, eğitimi görece daha düşük seviyelerde takılı kalan kadınları konuk almaması. yahut onlara dair hiçbir söylemde bulunmaması. şu an oturduğum ve bunları yazdığım yerden düşününce bile aklıma onlarca kadın profili geliyor: muhafazakar bir ailede büyüyüp inançlı olmasa dahi kapanmaya zorlanan, karşı cinsle herhangi bir teması kati suretle yasaklanan ve bu gerçekleştiğinde şiddete maruz kalan genç kızlar; cinsel hayatlarının evlilikten önce başlamış olabileceğinden şüphelenen ebeveynlerinin kendilerini zorla bekaret zarı kontrolüne sürükledikleri, testin sonucu umulduğu gibi çıkmadığında da reddedilen ya da zar diktirme operasyonuna zorlanan genç kızlar; kürtaj deneyiminden sonra aldıkları ruhsal hasar sebebiyle yeniden gebe kalma hatta yeniden seks yapma fikrine bile gerilimle ve korkuyla yaklaşan kadınlar; çok kalabalık bir evde yaşamaları sebebiyle, partnerleriyle yaşadıkları cinsel hayatın niteliksizleştiği ve uzun bir süredir tatmin olmayan hatta nasıl tatmin olacağını bilecek kadar bile kendini keşfedememiş olan kadınlar; yaşadıkları travmatik cinsel deneyimler sebebiyle seksten korkan yahut hiç orgazm olamamış kadınlar... bu saydıklarım olumsuz koşullar altında ezilen ve bu ezilmenin etkisinin cinselliklerinde de gözlemlendiği kadınlar. bunun dışında da bir sürü profil olabilir: mastürbasyona ve kendi bedenini keşfetmeye başlama yaşlarının ve şekillerinin mevcut cinsel hayatlarını nasıl şekillendirdiği üzerine konuşmak isteyen kadınlar; bekaret zarının biyolojik olarak çok uzunca süredir bir işlevi olmadığının farkına varıp, toplumun ya da gelecekteki partnerlerinin bunun üzerinde söz hakları olmasını istemedikleri için onu kendi kendilerine vücutlarından ayıran kadınlar; kendi cinsel yönelimine uymayan biriyle seks deneyimini yaşamak isteyen ve yaşayan kadınlar; toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul gören tek eşlilik durumu dışında, partnerleriyle birlikte alternatif ilişkiler deneyen ve bu deneyimlerden sonra eriştikleri farkındalıklardan ya da hislerinden bahsedebilecek olan kadınlar; ergenlik çağının başında ailesi tarafından cinsellik hakkında çok sağlıklı bir şekilde bilinçlendirilmelerinin, mevcut cinsel hayatlarına ne gibi olumlu etkileri olduğundan bahsedebilecek olan kadınlar; insan cinselliği üzerine yapılan bilimsel araştırmaları inceledikten ve yanlışlarını bildiği doğruları öğrendikten sonra cinsel hayatlarını daha sağlıklı ve zevkli noktalara taşımayı başaran kadınlar...saymakla bitmez. konuşulacak o kadar konu var ki üstelik: cinsel hastalıklar, korunma yöntemleri, jinekoloji muayeneleri, sekste rıza kavramı ve sınırları, bedenle barışık olmanın dinamikleri... bunlar da saymakla bitmez.
her şey bir yana, yeniden belirtiyorum, sevgili tuluğ hanım maalesef bu tarzda bir programı hakkını vererek modere etmek için gereken teorik cinsellik bilgisinden, vizyondan ve diksiyon becerisinden yoksun. hiçbir yayından önce yeteri kadar hazırlık yapmadığı, konuklarıyla yaptığı sohbeti gereğinden fazla akışa bıraktığı çok bariz. öyle ki konuklar bir noktadan sonra ne yapacaklarını bilemez vaziyette tıkanıyorlar. aklıma gelen ilk örnek hazal kaya oldu. hem bağlantı zayıflığından, hem de sözünün sürekli kesilmesinden ve bağlam dışına itilmesinden ötürü kadın çok büyük bir iletişim sıkıntısı çekmişti. dinlerken ben onun adına yoruldum. zor zekat konuşmaya çalıştığı ve kendisine neyin sorulduğunu anlayamadığı için açıklama talep ettiği zamanlarda aldığı karşılık ise "ııııı, eeee, aaa" gibi seslerden ibaretti. herhangi bir podcast yahut radyo deneyimim yok, yorum yapmak haddime değil belki bu yüzden ama, özellikle sadece işitsel baz üzerine kurulu ve birçok takipçiye sahip bir program sunulacaksa eğer, sunucunun en azından kulak tırmalamayacak ve karşısındakilerin kendisini anlayabileceği bir diksiyonla konuşmaktan mesul olduğunu düşünüyorum. bunların haricinde kendisini samimi, neşeli ve enteresan bir karaktere sahip birisi olarak görüyorum. eleştirilerim şahsına değil, programının sunuculuğuna yönelik.
lafı çok uzattım. fikir çok güzel. bu projeyle yapılmak istenen şey de çok güzel. güzel oluşundan öte, gerekli de. öte yandan hakkıyla yapılması da gerekiyor ve bunun için de epeyce geliştirilmesi gerekiyor her anlamda. yolun başındayken diline pelesenk ettiği "sansürsüzlük" kavramını çeşitli sponsorluklar uğruna kurban etmeyi keserek ve vizyonunu genişleterek başlayabilir. program o seviyeye gelir mi bilemediğimizden ötürü, varlığından çok geç haberdar olduğum "mental klitoris" isimli podcaste bir şans verebilirsiniz. umarım annem dinlemez'in eksik kaldığı ya da hatalı olduğu pek çok konuyu kendi içinde çözmeyi başarmış, çok daha faydalı bir podcast olduğunu düşünüyorum. ikisi de hak ettiği yere gelir umarım.
devamını gör...
6.
bir podcast kanalıdır.
ilk bölümünden dinlemeye başladım ama konular garipti hani bazı yerleri o kadar absürt ki zoraki gülmeyle dahi gülünmez.
hadi ilk yayın böyle garip dedim 44'üncü yayınını dinledim o da aynı cinsellik üzerinden gidiyor sığ konular genellikle bana bir şey katmadığı için dinlemeyi bıraktım.
ilk bölümünden dinlemeye başladım ama konular garipti hani bazı yerleri o kadar absürt ki zoraki gülmeyle dahi gülünmez.
hadi ilk yayın böyle garip dedim 44'üncü yayınını dinledim o da aynı cinsellik üzerinden gidiyor sığ konular genellikle bana bir şey katmadığı için dinlemeyi bıraktım.
devamını gör...
7.
inanmayı bırakalı çok oldu. not: annem hacı.
devamını gör...
"umarım annem dinlemez" ile benzer başlıklar
umarım
3