üniversitelerin ilkokula dönmesi

twitter.com/trakyaogrencisi...

ekşide şu linki gördüm. altına neler yazılmış neler.herkes akademisyene sövmüş neredeyse. şu akademisyenin en ufak suçu var mı ya? bu ülkede 12 sene eğitim zorunlu.üniversite isteğe göre.akademisyen senin isteğine göre sınav mı yapacak?şu devirde 2-3 bin lira bilgisayara para veremeyen insanlar üniversite açıkken nasıl okuyorlardı merak ediyorum.kaldı mı ya bilgisayarı olmayan? paran yoksa ve bir yerlerden burs alacak kadar başarılı değilsen okuma kardeşim.fakülte hocaları bile burs verirdi zamanında.öyle az buz da değil.bunu bırak liseyi ilkokulda demezdik biz bu nasıl bir nesil?

edit:
bir alttaki yazar arkadaşım kendi söylediklerindeki çelişkiye iyi bakmalı.ilkokul sayısı ve mantığında olan üniversiteler yüzünden kendi meslektaşları staj parası alamıyor, işsiz kalıyor.eğitim ciddidir arkadaşlar.hukuk fakültesinde olduğu için buradan değineceğim.kötü eğitim alan, sınavlarını kopyayla çeken insanların sayısı ve çokluğundan dolayı -kendisini de çok başarılı sayalım- kendisinin işsiz kalması, değerinin bilinmemesini ister miydi? zannetmiyorum. avukatlık değerli bir meslekti şuan ki durumu herkesin malumudur.

bu nasıl bir düşünce ya! nutkum tutuldu. resmen parası olmayan okumasın diyen düşüncenin herhangi ortalama bir üniversite öğrencisi gördüğünden şüpheliyim. hukuk okuyorum sınıf arkadaşlarımın hepsi yüksek puanlarla bölüme gelmiş başarılı öğrenciler ve birçoğunun bilgisayarı yok. bu, onlar 2 3 bin liralık bilgisayar alamadıkları için okuma haklarını ellerinden almak anlamına mı gelecek? günümüz şartlarında üniversite mezunları bile iş bulamazken, sadece yeterli parası olmadığı için okuma hakkı elinden alınan zeki öğrenciler işsiz mi kalacak? altın kaplama saraylardan çıkmak gerekiyor bu noktada. öğrencilerin nasıl şartlarla okumaya çalıştıklarını görememek çok acı.

üniversiteler ilkokula dönüşürken üniversite öğrencileri acaba neye dönüştü dediğimdir. memleket analiz yeteneğinden yoksun lisans üstü mezunlarıyla doldu taştı. üniversite kapısından bile geçmemesi gereken tipler üniversite okuyor, açıktan okuyup mezun oluyor. lisans diplması almak bu kadar basite indirgenmemeli.

üniversite hayatımın 3 yılında yeni gelen öğrencilere oryantasyon süreçlerinde eşlik etmiştim. her geçen yıl bir öncekinden daha çocuksu davranışlara sahip gençler görüyordum. son seferinde gencin biri oryantasyona dahi anne ve babasıyla katılmıştı. oryantasyon sonrası yurda yerleştirip gidecekleri evlatlarının bankada tek başına para yatırabileceğine dahi inanmayıp hala peşinde koşan ebeveynler yüzünden üniversiteye gelmiş bebeler ilkokul birinci sınıfa başlayıp annelerinin elini bırakmayan bebeler gibi davranıyorlardı. velhasıl kelam her geçen yıl üniversite ilkokula dönüşmeye bir adım daha yaklaşıyordu.

barajı geçemeyenler bile üniversite okuyor artık. hal böyleyken hiç okumamak daha mantıklı gibi duruyor.

okuması yazması kıt mühendis gördüm ben. normaldir.
kenanevren eliyle liselere döndürülmüştü. ana okuluna kadar yolu var demektir.

ilkokuldan daha asagi bir duzeyde emin olun .bunu bir egitimci olarak üzülerek söylüyorum

yapay zekanın çıkmasıyla artık üniversite okumanın hiçbir anlamı kalmadı çünkü üniversitede 4 senede alacağınız eğitimi yapay zeka sayesinde 1 seneye düşürebilirsiniz. bu saatten sonra üniversite okuyan net gerizekalıdır, vizyonsuzdur kusura bakmasın.
dünyanın en zengin insanlarına bakın hepsi üniversiteyi bırakmışlardır. üniversiteler kapitalizmi kuranlar tarafından sermaye sahiplerine, zenginlere ucuz iş gücü, uysal köleler sağlamak için tasarlanmış yerlerdir.

okuduğum üniversitede ödev kontrolü yaparak , artı - eksi koyan , ödevini yapmayan reşit öğrenciyi velisini aramakla tehdit eden hoca gördükten sonra bu tespite katılmamak elde değil.

üniversiteler ilkokula dönmüyor aslında sadece her yeni gelen öğrenciler kendi dönemindeki alışkanlıklarını yapmaya devam ediyorlar. onlardan öncekiler de zira kendi dönemindeki alışkanlıklarını devam ettirdiler. üniversiteler halen üniversite. öğrenciler elbette farklı olacak bu da dönem etkisinden kaynaklı bir durum.

mantar gibi üniversite açmanın sonucudur. hiçbir haysiyeti kalmamıştır.

aklıma çok güldüğüm bir üniversite anımı getirmiş olan başlıktır.

üniversite 1. sınıftayız. sonradan öğrendiğimiz üzere ülkedeki en önemli shakespeare uzmanlarından biri, belki de birincisi olan hocamızla ilk dersimiz. yani mesela siyaset meydanı programında tiyatro konusu olduğunda en ön sırada konuk edilen bir isimden bahsediyorum, adını vermemeyi tercih ettiğim hocamızı anarken.

neyse, sınıftan bir kız parmak kaldırıp; "öğretmenim, kareli defter mi yoksa çizgili defter mi alacağız? harita metod mu olsun? ve kaç yaprak olacak?" diye sordu. hoca da "yapraam..." diye başlamadı elbette de, "kızım istersen koluna yaz, istersen hiçbir yere yazma. bana ne?!" dedi. kız zaten bunu sorar sormaz biz utancımızdan yerin dibine girmiştik, hocanın yanıtıyla da epey güldük. yani işte çeyrek asır kadar önce de üniversitede ilkokul öğrencisi gibi davrananlar varmış demek ki. *

ya ona da benzemeseydi.. daa mı eyiydi.. eski törkiyede üminersite mi vardı namkör.!!

cidden öyle 2000 doğumlu birisinin üniversitede ne işi var. çoluk çocuk üniversite okuyor.