üniversiteyi 28 yaşında bitirmek
başlık "sensiz2gün" tarafından 27.02.2024 23:13 tarihinde açılmıştır.
1.
bu gidişle hedefim öyle olacak...
devamını gör...
2.
kaç yaşında bitirmek önemli değil bence. yeter ki öğrenmeyi sevelim
devamını gör...
3.
beklediğim bir haber var. gerçekleşirse okumayı bırakıyorum bir ay sonra. * bu gidişle alttan ders bıraka bıraka 3-4 yılda bitiririm kalan dönemleri. şu devirde üniversiteler lise 5 gibi hissettiriyor. hangisine gidersem gideyim, hangisinden arkadaşım olursa olsun aynı. eğitimin içi zaten boşaltıldı. ben evde okuyarak da o bölümleri öğrenirim. sadece diplomam olmaz.
devamını gör...
4.
eğer paranız varsa ve kendinize (aklınıza, yüreğinize, bileğinize) güveniyorsanız 28'e kadar okuyun.
bunu bir tavsiye değil bir emir gibi algılayın.
var olma mücadelesine 20 yaşında ilk stajıma başladığımda, sağıma baktım, soluma baktım.
bir ofis sandalyesine hapsolan hayatlar gördüm.
trafikte harcanan ömürler gördüm.
hayatın bir hiç uğruna akıp gittiğini gördüm.
sonra bir günümü izledim.
bu plazada benim öğreneceğim hiçbir şey yok.
bu sistemde benim para kazanmam mümkün değil.
ben bu çarka girmek istemiyorum.
ben yıllarca bunun için mi dirsek çürüttüm?
her sabah sabah 6.5'ta servise koştuğum o 3 ayın acısını sonraki 7 yıl boyunca her gün iliklerime kadar hissedecektim.
ve türlü düşünceler... hayal kırıklığı..
-ulan hayat, sana 20 li yaşlarımı feda etmeyeceğim diyerek aldım bu kararı.
okulu uzatabildiğim kadar uzatacaktım.
sabah 9 derslerinin hepsinde iyi ki dedim.
öğlen 3'te, sabah 11'de sokakta dolaşabilmenin bir fiyatı olduğunu bilmiyordum
dilediğim zaman güneşin altında uzanabilmenin lüks olduğunu bilmiyordum
sabah 10'da portakal suyuyla kahvaltı yapıp 11'de spora gidebildiğim bir hayat olduğunu bilmiyordum
27 yaşıma doyasıya okudum, okudum, okudum.
30 yaşına geldiğimde bana hayat diye dayatılanın gerçek olmadığını,
türkiye simülasyonundan çıktığımda anladım.
(bkz: çalınan hayatındır)
bunu bir tavsiye değil bir emir gibi algılayın.
var olma mücadelesine 20 yaşında ilk stajıma başladığımda, sağıma baktım, soluma baktım.
bir ofis sandalyesine hapsolan hayatlar gördüm.
trafikte harcanan ömürler gördüm.
hayatın bir hiç uğruna akıp gittiğini gördüm.
sonra bir günümü izledim.
bu plazada benim öğreneceğim hiçbir şey yok.
bu sistemde benim para kazanmam mümkün değil.
ben bu çarka girmek istemiyorum.
ben yıllarca bunun için mi dirsek çürüttüm?
her sabah sabah 6.5'ta servise koştuğum o 3 ayın acısını sonraki 7 yıl boyunca her gün iliklerime kadar hissedecektim.
ve türlü düşünceler... hayal kırıklığı..
-ulan hayat, sana 20 li yaşlarımı feda etmeyeceğim diyerek aldım bu kararı.
okulu uzatabildiğim kadar uzatacaktım.
sabah 9 derslerinin hepsinde iyi ki dedim.
öğlen 3'te, sabah 11'de sokakta dolaşabilmenin bir fiyatı olduğunu bilmiyordum
dilediğim zaman güneşin altında uzanabilmenin lüks olduğunu bilmiyordum
sabah 10'da portakal suyuyla kahvaltı yapıp 11'de spora gidebildiğim bir hayat olduğunu bilmiyordum
27 yaşıma doyasıya okudum, okudum, okudum.
30 yaşına geldiğimde bana hayat diye dayatılanın gerçek olmadığını,
türkiye simülasyonundan çıktığımda anladım.
(bkz: çalınan hayatındır)
devamını gör...