1.
bugün british museum'da sergilenen bir sümer eseri.
1928 yılında leonard wooley tarafından bulundu ve mö 3. bin yıla tarihlendi. işlevi tespit edilememiş bir sanat eseri çünkü ilk bulunduğunda, mezarda bir direğe asılı olarak bulunmuştu. önce bir plaket sonra bir sancak olduğu düşünüldü, bu nedenle ur sancağı olarak isimlendirildiği de olur.
prizmatik bir nesne ur standardı. 21.59 cm genişliğinde ve 49.53 cm uzunluğunda içi boş bir kutu formunda. dört yüzeyinde deniz kabukları, kırmızı kireçtaşı ve lapis lazuliden yapılmış mozaikler var. bu mozaikler bize tıpkı çizgi roman gibi bir şeyler anlatıyor. bir yüzde refah içinde olduğunu anladığımız barış içinde bir düzen anlatılırken diğer yüzünde bir savaş sahnesi betimleniyor.
her iki yüzde de hükümdar ve yöneticiler var. standardın yüzlerinden birinde en üstteki sırada hükümdarın giysisi farklı ve oturur pozisyonda tasvir edilmiş. oturduğu sandalye/koltuk ilginç çünkü ayaklarından biri bir hayvan bacağı. sahnede ayakta bekleyen hizmetlilerden başka yine sandalyede oturur vaziyette tasvir edilmiş yönetici olduklarını tahmin ettiğimiz bir çok figürün tuttuğu kupalar mezarlardan çıkartılan nesnelerin neredeyse aynıları. aynı sıradaki en sağda bulunan iki figürden biri arp çalıyor ve onun sağındaki de ihtimal ki şarkı söylüyor.
diğer yüzey apaçık bir savaş tasviri. savaş arabalarını çeken kungalar ve arabaları süren adamlar, elinde balta taşıyanlar, araba altında kalan yaralı ve kanları akarken tasvir edilmiş düşmanlar, zırhlı ve miğferli askerler, katledilen düşmanlar, esirler, bize kan ve ölüm dolu bir savaş sahnesini anlatıyor.
kaynak
kaynak
1928 yılında leonard wooley tarafından bulundu ve mö 3. bin yıla tarihlendi. işlevi tespit edilememiş bir sanat eseri çünkü ilk bulunduğunda, mezarda bir direğe asılı olarak bulunmuştu. önce bir plaket sonra bir sancak olduğu düşünüldü, bu nedenle ur sancağı olarak isimlendirildiği de olur.
prizmatik bir nesne ur standardı. 21.59 cm genişliğinde ve 49.53 cm uzunluğunda içi boş bir kutu formunda. dört yüzeyinde deniz kabukları, kırmızı kireçtaşı ve lapis lazuliden yapılmış mozaikler var. bu mozaikler bize tıpkı çizgi roman gibi bir şeyler anlatıyor. bir yüzde refah içinde olduğunu anladığımız barış içinde bir düzen anlatılırken diğer yüzünde bir savaş sahnesi betimleniyor.
her iki yüzde de hükümdar ve yöneticiler var. standardın yüzlerinden birinde en üstteki sırada hükümdarın giysisi farklı ve oturur pozisyonda tasvir edilmiş. oturduğu sandalye/koltuk ilginç çünkü ayaklarından biri bir hayvan bacağı. sahnede ayakta bekleyen hizmetlilerden başka yine sandalyede oturur vaziyette tasvir edilmiş yönetici olduklarını tahmin ettiğimiz bir çok figürün tuttuğu kupalar mezarlardan çıkartılan nesnelerin neredeyse aynıları. aynı sıradaki en sağda bulunan iki figürden biri arp çalıyor ve onun sağındaki de ihtimal ki şarkı söylüyor.
diğer yüzey apaçık bir savaş tasviri. savaş arabalarını çeken kungalar ve arabaları süren adamlar, elinde balta taşıyanlar, araba altında kalan yaralı ve kanları akarken tasvir edilmiş düşmanlar, zırhlı ve miğferli askerler, katledilen düşmanlar, esirler, bize kan ve ölüm dolu bir savaş sahnesini anlatıyor.
kaynak
kaynak
devamını gör...