uzay yolcumuzla uzaya bize has türk yemeklerini gönderebiliriz

ilk tavsiye benden gelsin o zaman.
analı kızlı
mmm canımda çekti olsada yesek.yapabilen qızlar eqlesin.

hiçbir kurum profesyonel ellerde değil.
bu mu açıklama.
yemin ediyorum ucuz abd yapımı filmlerdeki yetkililer bile daha profesyonel demeçler veriyor.
rezillik

yahu arkadaş vallahi delircem. türkiye uzay ajansı diye bir ajans var ve bütçesi 5.4 milyon euro. astronot kıyafeti ise 12 milyon euro. ayrıca bir astronotun eğitiminin 10 yıl sürdüğünü yazmıştı biri geçen gün. ama bizde sanırsın önümüzdeki hafta uzay istasyonuna astronot yolluyoruz havası var. hatta gidiyoruz bir de yemek götürüyoruz allahım ya.

gereksiz olur. bize 2.2 milyon ışık yılı ile en yakın galaksi olan andromeda galaksisinde köylüm hizbullah emminin bakliyat toptancı dükkanı var. benim ismimi verin indirim yapar. memleketten sadece tatlı, rakı, kavun ve tulum peyniri gönderin. streç filme sarın bozulmasınlar ama.

beklenen esprinin asla ve kat'a gelmeyecek olması...

bu açıklama saçmalıktan başka bir şey değil.

kete yollayın uzun zaman bozulmadan kalıyor saldırı anında da uzaylıların kafalarına atarlar. cok fonksıyonlu.

gönderelim harika olur ama sonrasi nasil olacak.(bkz: swh)(link:)

birisi "neden şöyle böyle olmasın" diye bir cümle kurduğunda benim cevabım klasiktir: neden öyle olsun? neden tütk mutfağından bir şey götürüyoruz? kermes'e mi gidiyoruz? turistik gezi mi yapıyoruz?
tam "mütayit" kafası bakışı bu bakış. uzaya cevizle pestil götüreceklermiş.

bana eski anılarımı hatırlatan bir haber. önceleri her yılbaşında, babam en büyük olduğu için , amcamlar bize gelirdi. o zaman milli piyango çekilişi de büyük olaydı gerçekten*. bir ağızdan başlarlardı ikramiye çıkarsa ne yaparız hayalleri. amcamın jaguar hayali vardı; o zaman tabi öyle bir araba markası olduğundan bihaberim. neyse efendim, bütün gece o hayalini söyler, sonra diğeri alır kendi hayalini söyler ve çıkmamış ikramiyenin bedelini harcarlardı hayallerinde.

ne alaka derseniz, bu durum da tam olarak aynı. bir hayal var, onlar da bizim aile gibi başlıyorlar olmayacak şeyin bir de yemek kısmını konuşmaya. 2023’e kadar hayal satmaya devam. satılacak bir hayal kaldı zaten.

t: bir beyan çeşidi.

şimdi arkadaşlar genel olarak bu adamlarla ilgili fikrim iyi kötü belli ama şu da bir gerçek ki astronotlar kendi ülkelerinin kültürünü kendi mutfaklarıyla az da olsa uzaya taşır. ingiliz astronot tim peak, göreve giderken ingiliz mutfağına özel bir şeyler istemiş ve bunu diğer ülkelerden gelenlerle paylaşıp bununla gurur duyduğunu söylemişti.

normal şartlarda özel olarak seçilir uzayda ne yiyecekleri. 1-2 çeşit de keyfi yiyeceğe izin verilir, yer çekimsiz ortamda sorun olmayacak cinsten. kırıntı falan dökmemesi tercih edilir yani. bu iznin nedeni de istasyonda sıkıcı şekilde geçen günlerin ve hep aynı yiyeceklerin verdiği sıkıntıyı biraz olsun gidermek ve astronotları mutlu etmektir. zira orada uzayı seyretmek dışında tat alabilecekleri başka hiçbir şey yok.

amaaaa...

gerçekten uzaya gidecek durumda mıyız diye sormayı geçtim de ben artık, uzaya gidecek kişiyle ilgili ilk endişemiz bu mu olmalı sorusuna geldim şimdi. eğitimi, psikolojisi vesaire tamamdı da yiyeceği kusur kaldı. durup durup olmadık bir şey çıkarıyorlar.

bazen bir kavramı anlatmaktansa, o kavramın ne olmadığını bir örnekle açıklamak ve sonra geriye dönüp "işte bahsettiğimiz kavram bunun tam tersidir" demek daha kolaydır.

vizyon, bunun tam tersidir...

hani kıyaslarken söylenen bir söz vardır ya;

eller gitti ay'a, biz kaldık yaya.

rusyaya eski ismi ile sscb helal olsun; adamlar uzaya (kendi verdikleri isim ile) ilk kozmotu gönderdiler; sonrasında abd de buna karşı sanki ay'a ayak basmış gibi feyk fotoğraflar çektirdi bunun propagandasını yaptı; bu olay olalı nerede ise 60 yıl oldu; biz bu 60 yıl boyunca tabiri caizse "birbirimizi yemekle meşguldük" uzayın u'su ile ilgili bir çalışma yapılmadı; bunun gibi satranç ve bilimum spor vs alanında hiç varlık gösteremedik; yine rusya'nın kasparow isimli satranççısı "deepblue" isimli bilgisayar programını yendi, "deeperblue" isimli bilgisayar programını yenildi. ama biz hala kendimizi hiç bozmadık, hiç varlık gösteremedik; biz bunun yerine satranç federasyon başkanlığı seçiminde manipüle edip, satranç ile zerre ilgisi olmayan kişiyi başkan seçilmesini sağladık (sahi ya, futbol sadece futbol değil mi? satranç sadece satranç değil mi? basketbol sadece basketbol değil mi? bu tarz seçimlerde neden dışardan müdahale gelir ki)

bu gidiş hiç iyi değil ama, hadi hayırlısı olsun inşallah.

uzaya yollayacağınıza tenceresi kaynamayanların evine yollayın teres.