2022 asgari ücretin alım gücünü mal cinsinde anlatacağım.

44.23kg kıyma
50 kg tam yağlı beyaz peynir
440 litre süt
1200 ekmek

alabiliriz. yani iki kişi günlük protein odaklı beslenmeye kalksak :

yarım kilo kıyma 50 tl
200 gr tam yağlı peynir 20 tl
2 ekmek 7 tl
uyurken de usulu bozmayalım 0.5 lt süt 5 tl

145 liralık asgari ücretin 82 tl'si sadece ana maddelere gitti. yağ,baharat,elektrik,doğalgaz,kira maliyetleri eklenmedi. biz nasıl bu duruma geldik?

2000 krizi sonrası döneme genel bir bakış açısıyla baktığımızda herşey gün gibi aşikar sayın yazarlar.

kemal derviş döneminde her ne kadar ımf dayatması olsa da türkiyede hiç olmayan ekonomik denetim mekanizması kurulmuştu. kurallar zincirine avrupa-i devlet misali kuralara uyacağımızı beyan ediyoruzç
90'lı yıllarda bankalar mı battı? bankacılık düzenleme ve denetleme kurumunu kuruyoruz, adam olsuk biz
işsizler mi oldu, işsizlik maaşını getiriyoruz, almanyadaki boş adama maaş veriyorlar ya. hah işte biz onu veriyoruz.
görev zararının(meaili : babanın malı gibi devletin malını kullanan bürokrat ve siyasiler) kaldırıldı, denetime alındı.

kemal derviş 15 stratejik kararlar çıkardı. ancak :

imf dayatması ile iç tüketime dayalı ekonomik kalkınma modeline geçtik. hani 90'lı yıllarda mahallede plastik topla oyun oynarken çocuk, 2010'larda kontürsüz iphone kullanması durumunu yarattık.

iyi de hukuk-denetim tamam, ekonomik model tamam peki üretim tamam mı ?

işte sayın yazarlar sıçtığımız yer tam olarak burası oldu.

2003' de hükümet değiştiğinde hukuğun üstün olduğu,denetimin olduğu bir ülke adeta uluslar arası fonlar için '' büyütülmesi, para kazanılması gereken'' yerdi.

bu fonlar borsamıza para soktu, geldi honda fabrikası kurdu. bir anda para ve mal fazlalığına döndü ama para fazlalığı daha fazlaydı.bu paralar savruldu.savrulmayı dedemin deyimiyle anlayatım :

''evinin önünde eşşeği olmayanın şimdi evinin önünde 3 tane arabası var''

üstünkörü olarak 2008 krizine kadarki türkiye budur.

2008'de ise dengeler değişmeye başladı.yükselen ekonomiden yatay ekonomiye sardık nedenleri :

yurtdışından bulduğumuz o paralar vardı ya araba aldığımız, o paraların çogunu fabrika kurmak, yazılımcı yetiştirmek, modern tarım alanları kurmak yerine inşaata ve arabalara yatırdık.

arabası olmayanla takılmam diyen kızlara yatırdık kısaca.

masanın üzerinde araba anahtarı, cüzdan , sigara(parlament) kombini bu dönemde nirvana yaptı. köyde olan iyice düşük kaldı.

tv'lerde ''bizimkiler, hayat bilgisi,koçum benim'' gibi diziler yerinetek denize sıfır villasında kocasıyla mı yoksa kocasının yiğeniyle mi sevişeceğini düşünen karakterlere özenen tipler türedi.

ancak sorun var !! yurt dışından para kesildi, artık umur vaat eden ülke değiliz.çünkü :

denetim yapan kurumlarımız ne alemde? pek adil değil sanki ? yurt dışıyla sürekli kavga mı ediyoruz? demokrasi yerine ahkam mı kesmeye başladık ? eğitim hala 1990'lardaki gibi mi ?

cevapları malesef aynı olduğu gibi eğitim 1990'ların da geriasine gitti. oecd ülkelerindeki okuduğunu anlamadaki sıramızı her yıl haberlerde zaten görüyorsunuz.

bu arada 2008 yılına kadar tarım çöktü. düşük iş görüldü ve mütahite vermekte kolay para vardı.

bu duruma hemen çözüm bulduk. yav koskocaman cumhuriyetin kurumları var. türk telekom sat gitsin!

sata sata satacak kurum kalmadı.en sonunda borsa istanbulun hisselerinin bir kısmını katar'a sattık ve maslaktaki caddesine de katar caddesi ismini verdik. o kadar para aldık dimi, bir jest yapmamız lazım.para verene cadde ismi bedava!!!

ekonomide satacak şey kalmadığında ve üretim olmadığı için ara mal olarak yurtdışından gelen mallara bağlı olduğumuzdan yeni çözüm bulmalıydık ve bulduk!!

para basmak.

kdf kredisi denilen mücize ile ticaret yapan kredi çeker ama ödemezse bankaya devlet ödeyeceğini garanti eder.
denetim olmadığı için bu kredilerle yatlar,arabalar,evler alınır.

2019'un sonuna geldiğimizde bol para basmış ,eskiden gelen para üretime yerine lükse gitmiş bir türkiye elimizdeydi.

fazla para basmak ne demektir? kısaca açıklayım. dünyada 1000 tane dolar olsun 1000 tane tl olsun.1 dolar 1 tl'dir.biz para basarsak dünyada 1000 dolar varken 2000 tane tl olur ve 1 dolar 2 tl olur.

dolar bu kadar artarken enerji ,ara madde,tarım kısaca her alanda dolara bağlı yurtdışından edindiğimiz malzeme var. yani dolar arttıkça fiyatlar artıyor.

2020'de pandemi ile beraber yurtdışı ihracat ve turist gelirlerimizde yani dolar gelirlerimizde şoku yaşarken mecburi olarak para bastık. eee satacak bir şey de kalmadı?

maliyetler artıyor, döviz gelmiyor, para basıyoruz ki bu hala devam etmekte, yurtdışından ekonomiyi rahatlatacak dövizi bulamıyoruz.

kısaca maliyet eflasyonu başladı ve bunun önünü alacak önlem bulacağımıza günü kurtarmak için para basarak asgari ücreti arttıyoruz.

fazla basılan para, doların artması, doların artması ise yerli üretim olmadığı için malların fiyatının artmasıdır.

şimdi diğer pahalılık sebebi ise:

2017 de 3 tl olan dolar, 2022'de 15 tl ye dayanmış.

2017 de 0.50 kuruş olan maydonoz 5 tl.

dolar artışının getirdiği yükün yanına maaş eflasyonu, kar marjını korumak,denetimsizlik ve organizasyonsuzluk(2000 de kemal derviş avrupa - yapmayı hedeflemişti ya, hah işte onu yapamadık)

sonuç :

para basıldığı ve acil döviz bulunup piyasa rahatladığında acil denetim -üretim-eğitim -ekonomik model reformu yapmalıyız.

yoksa sonuç 10 liraya ekmek almak olacaktır.

maaşın ise 4324 liradan 6000 tl'çıkacaktır. ekmeği ise 6 liradan alacağız. yani 1000 ekmek alcağız,şuan 1200 ekmek alabiliyoruz.

işte kabaca anlatımla fakirleşmemiz bu döngüyle olmuştur ve olmaya devam edecektir.(önlem alınmadıkca)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yakın dönem türkiye ekonomisi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim