orijinal adı : so the wind won't blow ıt all away
yazar : richard brautigan
yıl : 1982
yıllar sonra yoksul bir semtte yaşayan ve zor geçen çocukluğunu anımsayan anlatıcının ağzından dinlediğimiz öyküdür. ufak tefek işler yaparak para kazanan çocuk bu parayla yiyecek almak yerine silah mermisi alır ve yanlışlıkla arkadaşını öldürerek tüm yaşamını travmatik bir şekilde değiştirir.
yazar : richard brautigan
yıl : 1982
yıllar sonra yoksul bir semtte yaşayan ve zor geçen çocukluğunu anımsayan anlatıcının ağzından dinlediğimiz öyküdür. ufak tefek işler yaparak para kazanan çocuk bu parayla yiyecek almak yerine silah mermisi alır ve yanlışlıkla arkadaşını öldürerek tüm yaşamını travmatik bir şekilde değiştirir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 14.04.2022 10:15 tarihinde açılmıştır.
1.
bir richard brautigan kitabıdır.
büyürken peşimiz sıra taşıdığımız ve üzerimizde oluşturdukları baskı ile bizi tuhaf insanlar olmaya çalışan çocukluk anılarımızın etkisi kaybolacak gibi değildir. hiçbir şey onları bizden ayrılmayacaktır ve rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek.
yaşadığımız bazı şeyler güzeldir çocuklukta ama nedense aklımızda kalanlar, karakterimizi şekillendirenler, bizi tuhaf insanlara çevirecek kadar güçlü olanlar hep kötü olan anılardır ve biz bu kitabı okuduktan sonra biliyoruz ki rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek.
her çocuk hamburger sever. lezzetli bir şeydir hamburger. çok faydalı olduğunu söyleyemem elbette ama yine de çocukların ilgilisini çekecek kadar cazip bir görüntüsü vardır. kimse bir çocuğun başka sağlıklı bir yiyecek yerine hamburger tercih etmesini istemez ama yine de bir kutu mermi ile hamburger arasında kalan bir çocuğun hamburgeri tercih etmesi hem o çocuk, hem başka çocuklar, hem de göl kenarına kanepeleri ile gelen dev çift için en iyisi olur çünkü rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek.
çocukluktan büyüklüğe geçerken, yani çocukluğumuzun son büyüklüğümüzün ilk gününün nasıl bir gün olduğu her şeyi belirler.
büyürken peşimiz sıra taşıdığımız ve üzerimizde oluşturdukları baskı ile bizi tuhaf insanlar olmaya çalışan çocukluk anılarımızın etkisi kaybolacak gibi değildir. hiçbir şey onları bizden ayrılmayacaktır ve rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek.
yaşadığımız bazı şeyler güzeldir çocuklukta ama nedense aklımızda kalanlar, karakterimizi şekillendirenler, bizi tuhaf insanlara çevirecek kadar güçlü olanlar hep kötü olan anılardır ve biz bu kitabı okuduktan sonra biliyoruz ki rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek.
her çocuk hamburger sever. lezzetli bir şeydir hamburger. çok faydalı olduğunu söyleyemem elbette ama yine de çocukların ilgilisini çekecek kadar cazip bir görüntüsü vardır. kimse bir çocuğun başka sağlıklı bir yiyecek yerine hamburger tercih etmesini istemez ama yine de bir kutu mermi ile hamburger arasında kalan bir çocuğun hamburgeri tercih etmesi hem o çocuk, hem başka çocuklar, hem de göl kenarına kanepeleri ile gelen dev çift için en iyisi olur çünkü rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek.
çocukluktan büyüklüğe geçerken, yani çocukluğumuzun son büyüklüğümüzün ilk gününün nasıl bir gün olduğu her şeyi belirler.
devamını gör...
2.
önünüzde iki seçenek olsa bir kutu mermi mi yoksa bir hamburger mi alırdınız?
ben hamburgeri alırdım.
özgün adı so the wind won't blow ıt all away olan eser; richard brautigan tarafından yazılmış ve 1982 yılında yayınlanmıştır.
yazarın intihar etmeden önce yazdığı son eser olduğu bilinmektedir, kitabımı canan çakırlar çevirisi ile okudum, imlâ hatalarının olmamasını dilerdim.
konuya geçmek gerekirse adı söylenmemiş ve yoksul bir hayatın içinde olan 12 - 13 yaşlarında bir erkek çocuğunun hamburger almak yerine tercihini kurşun almaktan yana kullanması ile hayatı sonsuza dek değişir.
kitabımız bir savaşın izlerini de taşır,
olaylar 1947 yılında geçmektedir ve çocuğun hayatı ise 1 yıl sonra değişecektir.
karakter ise daha sonra büyümüş ve bambaşka bir yıldadır, geçmişi anlatır ve anlattıkları da kitabımızdır, olaylar geçmişte kalmıştır, ona ise hatırlamak acı verir.
bazen küçük bir kararın hayatı ne kadar mahvedebileceğini gösteren bir kitaptı.
çocuğun iç dünyasını, yani yazarın anlatım tarzını iyi buldum, davranışları olmasa da düşünceleri kendine özgü gibiydi.
cenaze levazımatçısı bir komşuyu gözlemlemek, savaşın ve ölümün içinde olmak, olumsuz koşullar nedeniyle yaşadığı yerde arada bir çocuk ölmesi, karakterin ölüme ve öldürmeye merakını filizlendirir nitelikte bir durumdu.
david'in başına gelenler ve yaşadığı trajik son ise bence kitabın ana karakteri küçük çocuk onu ölümüne kıskandığı içindi.
onu yok etmek isteyecek kadar kıskanmıştı, çünkü o ailesi tarafından seviliyor, yakışıklı, sınıfın en başarılı öğrencisi, notları hep en iyi, her kızın peşinde olduğu, hayalleri de parlak bir çocuktu.
bazen seçimlerimiz kaderimizi etkiler veya her şeyi değiştirir, her zaman patates kızartmasını ve hamburgeri seçmekte fayda var, çünkü sonunda kimse ölmez...
yazarın yoksulluğu, savaşın toplumsal izlerini, çocukluğu, kötülük olgusunu, dostluğu, yaşamı ve ölümü, insanı anlatma biçimi iyiydi.
yani rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek.

üzülün. karşı taraf için de üzülün.
bazen erken gider ve onları beklerdim.
1 ağustos 1979'da burada otururken, kulağım artık var olmayan bir evin duvarına dayanmış gibi geçmişe dayalı.
bizim otomobilimiz yoktu. hiç olmadı.
dünyadaki en kötü şey, ben öldüğümde, cenazeme gelmemesi olurdu.
onların yokluğuna uzun uzun baktım.
onların sessizliğine uzun uzun baktım:
yâni rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek.
benim tek hatam o hamburgeri almamış olmamdı..
ben hamburgeri alırdım.
özgün adı so the wind won't blow ıt all away olan eser; richard brautigan tarafından yazılmış ve 1982 yılında yayınlanmıştır.
yazarın intihar etmeden önce yazdığı son eser olduğu bilinmektedir, kitabımı canan çakırlar çevirisi ile okudum, imlâ hatalarının olmamasını dilerdim.
konuya geçmek gerekirse adı söylenmemiş ve yoksul bir hayatın içinde olan 12 - 13 yaşlarında bir erkek çocuğunun hamburger almak yerine tercihini kurşun almaktan yana kullanması ile hayatı sonsuza dek değişir.
kitabımız bir savaşın izlerini de taşır,
olaylar 1947 yılında geçmektedir ve çocuğun hayatı ise 1 yıl sonra değişecektir.
karakter ise daha sonra büyümüş ve bambaşka bir yıldadır, geçmişi anlatır ve anlattıkları da kitabımızdır, olaylar geçmişte kalmıştır, ona ise hatırlamak acı verir.
bazen küçük bir kararın hayatı ne kadar mahvedebileceğini gösteren bir kitaptı.
çocuğun iç dünyasını, yani yazarın anlatım tarzını iyi buldum, davranışları olmasa da düşünceleri kendine özgü gibiydi.
cenaze levazımatçısı bir komşuyu gözlemlemek, savaşın ve ölümün içinde olmak, olumsuz koşullar nedeniyle yaşadığı yerde arada bir çocuk ölmesi, karakterin ölüme ve öldürmeye merakını filizlendirir nitelikte bir durumdu.
david'in başına gelenler ve yaşadığı trajik son ise bence kitabın ana karakteri küçük çocuk onu ölümüne kıskandığı içindi.
onu yok etmek isteyecek kadar kıskanmıştı, çünkü o ailesi tarafından seviliyor, yakışıklı, sınıfın en başarılı öğrencisi, notları hep en iyi, her kızın peşinde olduğu, hayalleri de parlak bir çocuktu.
bazen seçimlerimiz kaderimizi etkiler veya her şeyi değiştirir, her zaman patates kızartmasını ve hamburgeri seçmekte fayda var, çünkü sonunda kimse ölmez...
yazarın yoksulluğu, savaşın toplumsal izlerini, çocukluğu, kötülük olgusunu, dostluğu, yaşamı ve ölümü, insanı anlatma biçimi iyiydi.
yani rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek.

üzülün. karşı taraf için de üzülün.
bazen erken gider ve onları beklerdim.
1 ağustos 1979'da burada otururken, kulağım artık var olmayan bir evin duvarına dayanmış gibi geçmişe dayalı.
bizim otomobilimiz yoktu. hiç olmadı.
dünyadaki en kötü şey, ben öldüğümde, cenazeme gelmemesi olurdu.
onların yokluğuna uzun uzun baktım.
onların sessizliğine uzun uzun baktım:
yâni rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek.
benim tek hatam o hamburgeri almamış olmamdı..
devamını gör...