#televizyon dizileri #popüler diziler
dram / yerli
7.7 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar


reşat nuri güntekin'in yaprak dökümü adlı kitabından uyarlamadır. beş çocuklu ali rıza bey ve ailesinin değişen toplum düzenine karşı direnemeyişini anlatıyor.

bilinen repliği aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın dır. favori karakterim kem gözlü ferhunde olup en itici bulduğum karakter leyla dır. bir insan ancak bu kadar itici olabilir leylacığım.
devamını gör...
günümüzde mizah konusu olsa da döneminde çekilen dizilere nazaranla dramatik yapısıyla göz doldurmuş dizidir.

ali rıza bey'in saygın biri olması ve çocuklarının yapmış olduğu hataların bedelini, gururuyla ödemesi.
iç burkan bir karakterdi ali rıza bey.
devamını gör...
2006-2010 yıllarında kanal d'de yayınlanan dizi. reşat nuri güntekin'in kitabından uyarlanmıştır. 174 bölüm (5) sezon çekilmiştir. şimdi de kanal d 'de tekrar bölümleri yayınlıyor izlemek isteyenlere duyrulur.
ali rıza bey hiçbir zaman yemek masasından sakince kalkmamış, adam bir lokma yemek yiyememiştir.dizinin sonunda bence açlıktan öldü.
"aman ali rıza bey ağzımın tadı kaçmasın diyen hayriye hanım kocasını oldukça kıskanan, 5 evladının arasında en çok necla ve şevketi seven bir annedir. her anne gibi o da evlat ayrımı yapmıştır.
fikret ise garibim evdeki curcunaya dayanamayıp tahsin ile evlenip, cevriye gibi bir cadı kaynana ile ömrünün yarısını geçirmiştir. sonunda da kendini cevriye'ye sevdirmiştir tabi.
gelelim şevket'e. kendisi ferhunde gibi bir yılanı evine sokan (aynı zamanda kazanova oğuz'u da ) ailenin başına saran da yine ferhundedir. neyse şevket ailenin hırsızı, dolandırıcısı desek doğrudur. ailesinin tüm yükünü omuzlarına aldığı için ve başında ferhunde gibi bir bela olduğu için asla para yetiştirememiş ve sonunda hapsi boylamıştır.
gelelim leyla'ya. efendim kendileri yaklaşık 30 bölüm üstünden çıkarmadığı toz pembe ve çirkin tüllü montu sayesinde evin delisi ve depresyonik modundan çıkamayan (evin mağduru) ve asla akıllanamayan, nefes alsa kötü yola düşecek evin saf mı saf kızıdır. necla'dan yediği ağır darbe sonucu bir daha toparlanamamıştır.
gelelim necla'ya. anasının göz bebeğine. ailenin minik peynirciği...leyla'nın aksine gözü açıktır. ablası leyla'nın kocasıyla kaçmış, pişman olsa da sonunda sırf oğuz'u , nişanlısı cem'e tercih etmiş ve tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanı hesabı tekrar cem'e dönmüştür.
ayşe evin küçük kızı, şimdi ki tekrarları izliyorum da kızın değişik bir şivesi ve aksanı var. (ege şivesi ile fransız aksanlı ayşe)
oğuz: erkeklerin yüz karası mı desem yoksa kralı mı desem bilemedim. sultan süleyman bile bu kadar hızlı harem kuramazdı. oğuz önce patronun karısı ceyda ile birlikte olup onu hamile bırakmış, sonra leyla'ya tecavüz etmemiş yetmemiş leyla ile evlendikten sonra kız kardeşi necla ile birlikte olmuştur. necla ve ceyda'ya aynı evi tutmuş. iki kadın arasında mekik dokumuştur.
gelelim fiko'nun kaynanasına cevriye hanıma: izlerken her seferinde böyle kaynana düşman başına desem de arada özellikle dizinin sonlarına doğru herkesin sevgisini kazanmış, akıllardan çıkmayan yaprak dökümü karakterlerinden biridir. kankası nurinisa(nuriş) ile dostluğu da çok sevilmiştir.
tahsin:fiko'nun müstakbel kocasıdır. önce ikisi de mantık evliliği yapmış, tahsin vefat eden eşinden dolayı 3 çocuğu ve anası perişan olmasın diye fikretle evlenmiş, fikret ise palu ailesi kıvamındaki ev halkından dolayı pılını pırtını toplamış tahsinle evlenmiştir. mantık evliliği sonra aşk evliliğine dönüşmüştür. hatta çocukları bile olmuştur.
neyyir: hayriye hanımın ahiretliği, gıybet-i yandaşçısı, kahve arkadaşıdır. tahsin ile fiko'nun arasını yapmıştır.
sedef: oldu bitti şevkete yanıktır. sürekli bolero giyer ve 5 sezon küt saçla oynamıştır. az anasının gözü değildir.
deniz: neslihan atagül'ün oynadığı dizi karakteridir. o zamanlar baya acemiymiş. babasından yaşlı (babası tahsin) adamla takılmıştı bir ara.
devamını gör...
böyle bir yapıtı ortaya koyanı öncelikle tebrik etmek gerek. dönemine göre gerçekten inanılmaz bir şekilde kaleme alınmış bir eser. her seferinde "ali rıza bey de iyi dayanmış" dediğim dizi. kitabını okumadım o dönemde yazılan kitaplar ister istemez şimdiki türkçeye göre çok ağır geliyor bana.ama dizisi bir efsaneydi.
devamını gör...
bin kere izleyip hala izlemediğim bölümler nasıl olduğuna anlam veremediğim dizi. resmen ailenin üzerinde bitmeyen nazar, geçmeyen kara bulutlar dolaşıyor.izlerken tüm anne babaların psikolojini bozan dizi.
devamını gör...
çocukluğumun , bir çocuğun izlememesi gereken ama koca bir nesli esir alan kışları soba çekirdek çay ve aile toplantısı yerde oturup göz kırpmadan izlenen büyüklerin yorumlarıyla hayretler içinde bırakan dizi.
devamını gör...
dizideki kimse art niyetli olmamasina ragmen baslarindan bela musibet eksik olmuyor ve bir sekilde herkes birbirine kotuluk yapiyor oyuncularin hepsi lanetlenmiş gibi :) dizinin en kârlı çıkan oyuncuları ali riza beyin küçük kızı ayşe ve fikretin üvey evlatları. favorim her zaman ferhunde tabii ki. oğuzun metresi olan leylaya hala kızınınım, sevkete aptal aşık sedefe de aynı şekilde
devamını gör...
sedef ne zaman şevket için ağlasa "küçücük yüreğim yorgun, çaresiz..." diye başlayan bir şarkı çalar.

leyla veya necla ne zaman bir halt yeseler arkada "sen hala benim için küçük bir kıııız çocuğu..." şarkısı çalar insanı deli eder her ikisi de.

şevket değişmeden önce süper dizidir. yahu bir şevket değişmesi ile batar mı bir dizi ya. gerçi meryem uzerlisiz muhteşem yüzyıl kadar çökmedi tabii.

(şevket'ten ayrılıp italya'ya gidip orada üç gündür tanıdığı malatyalı bir oğlanla evlenmek için italya'daki kariyerini yarım bırakan bir sedef içerir.)
devamını gör...
gerçekten de hayatın içinden alınmış hissiyatı veriyor ama alirıza ya 2 çift lafım var.burnu yere düşse yerden almaz tamamen gereksiz bi gururu var.ha bi de kendi başına gelenler başkasının başına gelse alirıza hemen konuşmayı görüşmeyi kesip ahlak dersi verirsin ama işte senin başına gelince öyle kaldınn.
devamını gör...
reşat nuri güntekin'in harika bir gözlemci olmasından dolayı dizi de hayatın içinden alınmış gibidir. ne zaman denk gelsem fikret'e üzülüyorum başkaları uğruna hayatını hiçe saymış, yokolmuş gitmiş adeta.

bir de geçenlerde tahsin'in fikret'i aldattığı bölümlere denk geldim. fikret ayrılıp istanbul'a taşınmak için bile tahsin'in çocuklarının okulu tatile girsin diye bekliyor. taşınıp kıt kanaat geçinmeye çalışırken cevriye ve nuniş karşı komşusuyla arasında bir şey var sanıp ortalığı ayağa kaldırıyor. cevriye "benim soyadımı taşıyor hâlâ, namusuma laf ettirmem."diyor nasıl sinir oldum. ya senin oğlun aldatmış o yüzden kadın bu halde bir de namus diyorsun. neyse dizi böyle sinirlenmeme sebep olacak kadar gerçekçi ve içine çeken bir kuyu işte
devamını gör...
bütün olayların sebebi ali rıza beyin büyük konuşması, gururu ve iletişimsizliği yüzünden olduğunu düşünmekteyim. ya evde adamdan izinsiz adım atılsa küsüyor. yetmiyor odasını ayırıyor. küsmek yerine adam akıllı konuşssaydı. azcık sevgi gösterseydi şu çocuklara böyle mi olurdu sonu.
devamını gör...
aynı zamanda başrollerinde kerim afşar, tarık tarcan, sevtap parman ve ayda aksel gibi oyuncuların yer aldığı, müziklerini cahit berkay'ın yaptığı 1987 yapımı trt dizisidir. dizi romana sadık kalarak toplam 7 bölüm sürmüş.

günümüzde yer alan halini izlemedim, sadece sosyal medyadan biliyorum. kitabın orijinal hali trt'de yayınlanan halidir. kitabı ise ortaokul yıllarında okumuştum. yaprak dökümü, türk edebiyatı'nda okuduğum ilk kitaplardan biridir. o dönem okuduğumda çok bir şey anlamamış olsam da üzerimdeki tesiri oldukça fazlaydı.

trt arşivde dolaşırken trt izle uygulamasını keşfettim. daha sonra ne var ne yok diye baktığımda bu dizinin de olduğu gördüm. o yüzden hemen izlemek istedim. konusundan bahsetmeme gerek yok sanırım, herkes ucundan kıyısından biliyordur.


kitabı okurken hissettiğim şeyi diziyi izlerken de yaşadım tekrardan. bu eser beni fazlasıyla bir ikileme itiyor. haklı, haksız; suçlu, suçsuz gibi kavramlar birbirine geçiyor. bir yandan ali rıza bey'e kızarken, diğer taraftan haline üzülüp ahlaki açıdan bunu hak edip etmediğini sorguluyorum.

reşat nuri güntekin türk edebiyatı'nda yeri dolmayacak bir yazar. asıl mesleği olan müfettişliği icra ederken anadolu'nun dört bir yanında birbirinden farklı karakterle içli dışlı olduğu kaleminden rahatlıkla anlaşılıyor. karakterine tanıdığı alan çok fazla. okuduğum kitaplarında yer alan karakterler, olaylar gündelik hayatta karşılaştığımız ya da bizzat içinde olduğumuz karakterleri / durumları anlatıyor. bu konuda gerçekten zamansız bir yazar olduğunu belirtmeliyim.

bu eserde her karakterin doğrusu ve yanlışı var. bir karakter hakkında körüklemesine bir yorum yapmak bana doğru gelmiyor. bu yüzden gerçek zaten karakterler. aslında hepsinin iyi - kötü ya da haklı - haksız tarafları var. bu da onları kitaptan ya da ekrandan çıkarıp gerçek bir insan haline getiriyor.

ayda aksel ve serap aksoy karakterlerini çok başarılı canlandırmış. kitapta da olduğu gibi arka planda o dönemin panaromik bir görüntüsü çizilmiş. asri insan olmak, yanlış batılılaşma, kültürel asimilasyon başarıyla aktarılmış. gerek kılık kıyafetle, gerekse harf inkılabının yeni yeni hayatlara girmesiyle cumhuriyet'in ilk yıllarını hissedebiliyorsunuz dizide. görüntü kalitesini çok dert etmezseniz bir bakmanızı öneririm.

içkiler, sigara, nargile sansürlü. geldiğimiz nokta ne acı, değil mi? bundan 35 sene önce bile bunlar rahatlıkla yayınlanabiliyormuş. neyse efenim.

diziyi bitirdikten sonra kitabı şöyle bir taradım ve yine tek bir soru belirdi aklımda:

sorun istanbul muydu yoksa bireyin zayıflığı mı?
devamını gör...
şahsi kanaatim filmdeki en şereften yoksun kisi hayriye hanım'dı.

ali rıza bey'in ağzının tadı kaçmasın diye her şeyi sakladı. arka planda sanki hiçbir kötü şey yaşanmıyormuş gibi ağız tadından bahsetti..

en nihayet adamın kalbine indirdi...
adamdan sakladıkları her sey bir dağ gibi birikti ve ölüm sebebi oldu..

ağız tadı gerçeklerin bilinmesinden daha önemli değildir.
hayriye hanım kötü bir şey yaşanmasın diye çabalarken daha büyüğünü hazırladığını bilmeyen cahil türk anne tipini simgeler.
evlatlarını korumak adı altında hem evlatlarına hem eşine kötülük yapmış adi bir kişidir...

ali rıza bey senin de....
ulan deyyus eşinin karaktersiz bir kadın olduğunu nasıl anlayamadın?
devamını gör...
aslında tekinoğlu ailesinin başına gelen tüm musibetler hayriye ve ali rızanın ortak suçu. ali rıza bey bu kadar katı ve keskin kurallara sahip olmasaydı çocukları da bu kadar salaklık yapmazdı. şimdi hepsinin karakter analizini yapardım da vaktim yok. hayriye dırdırıyla leyla ile fikretin başını yedi ali rıza tüm ailenin. hatta kafamda beliren bi diyalog var.ali rıza bi tanıdıklarının kızını işe sokuyor kız da patronla yatıyor. ali rıza kız patronla yattı diye istifa ediyo( or something like that) hayrıye de kızıyo buna doğal olarak diyoki herkesin doğrusu kendine bu kaymakam bozuntusu da diyoki öyle şey olur mu doğru bi tanedir ooooofff yani be adam sanane ya! paran yok pulun yok gurundan koca köşkü çökerttin be
devamını gör...
reşat nuri güntekin tarafından yazılmış, 160 sayfalık roman.
dizi olarak her ne hikmetse 174 bölüm sürmüştür.
müzikleri de toygar ışıklı tarafından yapılmıştır. bu adamın dram dizilerine 10/10 uyan acayip besteleri var.
devamını gör...
reşat nuri güntekin imzalı aynı isimdeki kitaptan uyarlanan türk dizisi;
mesude erarslan tarafından yönetilmiştir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

başrolde halil ergün
güven hokna
bennu yıldırımlar
fahriye evcen
gökçe bahadır ve tolga karel gibi isimler yer alır.

kitabını 17- 18 yaşlarındayken okuduğumu hatırlıyorum, kitap bu kadar entrikalarla dolu değildi, dizi daha genişletilmiş ve karakterler eklenmiş, örneğin kitapta oğuz karakterinin olduğunu hatırlamıyorum.

dizimiz ise ali rıza bey ve hayriye hanım'ın çocuklarının yani yaprakların dökümünü konu edinir.

ali rıza bey bir ağaç gibidir ve yapraklarının dökümünü izler, kahreden bir durumdur çocuklarının mutsuzluğunu izlemek.

fikret evin büyük kızıdır ve evlenmemiş, kardeşlerine annelik de etmiştir, daha sonra 3 çocuklu tahsin'e varır, yani evlenir.

şevket ise ailesinin sevmediği ferhunde ile evlenir; necla ve leyla ikisi de oğuz ile aşk yaşar.
ayşe ise küçük bir öğrencidir.

her çocuğun bir derdi, bir mutsuzluğu, bir yalnızlığı vardır.

dizi hakkında kişisel fikrimi belirtmem gerekirse; usta oyuncuların yer alması nedeniyle izlediğim bir diziydi, konusunun çok iyi olduğu belki söylenemez ama oyunculuklar fena değil gibiydi.

bir ailenin mutsuzluğunu, yalnızlığı, aşkları, ayrılıkları konu edindiği söylenebilir.

en sonunda ağaçta hiçbir yaprak kalmaz ve yaprak dökümü gerçekleşir...

aman ağzımızın tadı kaçmasın ali rıza...


dizi müzikleri toygar ışıklı tarafından yapılmıştır.
devamını gör...
finalde ali rızaya çok üzülmüşümdür. dağ gibi adam her şey düzeldi derken tekerlekli sandalyede öldü gitti. belki ölüm onun için bir kurtuluş idi.
devamını gör...
öff 170 bölüm boyunca ali rıza bey amcanın regl triplerini çektik arada bi libidosu yükseliyordu hayriye ye.
işte kazulet fikret vardı enişteci leyla yedi kocalı necla başkasının kocasına göz diken ama masum ayağı çeken sedef ismini nehir sandığımız neyir hanım
şrfsz sansar oğuz ruhorspu ferhunde dram biraz daha dram daha çok dram ali rıza nın regl halleri falan filan iştee.
bütün yapraklar döküldü ali rıza amca regl sancısına dayanamayıp hakkın rahmetine kavuştu ve son.
devamını gör...
kült türk dizilerini izliyorum maceramda bitirmiş olduğum güncel dizidir.
youtube da tüm bölümleri var ancak telifler alınmadığı için dizinin orta yerinde 5 dk sessizliğe gömülebiliyorsunuz. toygar ışıklı müziklerinin bu kadar kıymetli olması gerçeği beni derinden yaraladı dizi boyunca -.-.
ayrıca yeterince dikkatli izlerseniz 15.bölümden sonra karakterlerin dudaklarını okuyabiliyorsunuz. 50.bölümden sonra ise gözleriniz kapalı bile olsa kimin ne dediğini tahmin edebiliyorsunuz.
çok uzun bir iç dökmesi gerçekleştireceğim, zira başka bir mecrada böyle bir şey paylaşacak bir özgürlük bulamadım açıkçası, arkana yaslan ve eline çayını al seni gizli yaprak dökümü fanı. buradan sonra da spoıler alert. spoiler sekmesini kullanmayacağım, çünkü sığmıyor.


öncelikle çok kaliteli bir yapım. her bir karakterin hikayesi, duruşu var. karakter gelişimleri dizi boyunca devam ediyor en azından yeni şevket'in diziye girişine kadar. düşüncem o ki dizi çok tuttuğu için uzatma derdine düşülmesinden ötürü tüm karakterler cozuttu. ama bunun dışında gerçekten insanların insan gibi olduğu, duyguların olduğu, gerçek olaylardan oluşan, her ailenin başına gelebilecek olayların yaşandığı bir dizi. sadece evdeki herkesin başına aynı anda farklı felaketler geldiği için bizlere "yok artık a*k bu kadar da olur mu?! " dedirtiyor. ancak olaylara tek tek baktığınızda hiçte öyle absürt değil. bir kızılcık şerbo çiğliğini bulamazsınız. karikatürize kötüler veya senaryo gereği gerçek üstü felaketler yoktur bu dizide. ayrıca final yapılmasa da kendini izletirdi, şahsen özellikle hayriye'nin alişsiz nasıl bir hayat sürdüğünü izlemek isterdim. genel dizi yorumum bu şekildeydi, sabrınız kaldıysa ve sıkılmadıysanız (sıkıldıysanız da önemli değil, bir yerde kendime bir nottur bu yazım), karakterler hakkında da tek tek bir şeyler söylemek isterim.

ali rızoş (nam-ı diğer aliş, kaymakam bey, ali rıza efendi): hayatımda gördüğüm en kabız insandın. dizinin başından sonuna kadar beni sinirimden derbeder ettin. kafamı duvarlara sürtmek istedim her "ben ali rıza tekin, çocuklarıma onurlu bir isim bırakmak için yaşadım" minvalinde cümleler kurduğunda. her durumdan kaçar bu arada. bu durum fikret'in nişanlısının babasının dolandırıcılık yapmasıyla kaymakamlığından istifa etmesiyle başlar. fikret'in babam da babam tavrıyla adamı terk etmesini geçiyorum onu fikret başlığında irdelerim. onurum gururum diye diye mahvoldular. hataya olan toleranssızlığı sayesinde tüm çocukları hata üzerine hata yaptı. toparlamaya çalıştıkça b*ka battı her biri. her şeye rağmen çok vicdanlı ve romantik bir beyefendiydi. hayriye'nin s******k gribinde ona ne kadar iyi baktığını hiç unutmam ahhahdjdjs. ayrıca her felakette "bu adam bunda da felç olmadı ne zaman olacak allasen" dedirtecek kadar da dayanıklı bir bünyesi varmış. kabız aliş. sana çok üzüldüm dizinin son 20 bölümünde, her bir çocuğunu pamuklarda yetiştirmene rağmen her biri bir b*k olamadı, fikret hariç, yine en normalleri o kaldı. içten içe sevdim seni aliş baba. beni sinirimden kanser etsen de bi sempatim hep vardı.

hayriye hanım (bir nam-ı diğeri yok. o kadar sevmem): görüp görebileceğiniz en sinsirella, en durdurak bilmeyen, en damat düşkünü, en merhametsiz, en çıkarcı insan tiplemelerinden birisi. daha çok enler yazılırdı ama inanın enerjim çekildi, bıraktım. dizinin ilk bölümünden son bölümüne kadar her bölüm en az 2 dk ağladı. özellikle ilk bölümde koca konağa taşındınız,bedava konak abi, saatlerce ev nasıl temizlenecek diye ağladı ya. senin 3 tane eşşek kadar kızın, eli ayağı tutan kocan var. sen o an ölsen o ev 2 günde hale yola koyulur ne mızırdıyosun,yazık aliş de teselli ediyor, halledilir hanım fila diyor. en az 3 kere en yakın ahiretliğine ağza alınmayacak şeyler söyledi ve kadının kalbini kırdı (nehir, nam-ı diğer neyyir hanım). inanır mısınız bir kere özür dilemedi, ay çok pardon bir keresinde şey demişti "ah kardeşim, ben sana neler dedim! ", farkındaysanız bir özür yok, bir farkındalık var. " çocuklarıma bir fiske vurmadım! " demesinin akabinde herkesi saç baş yolma karelerinin gösterildiği reels favorimdir. hayriye'nin ülkemize kazandırdığı en büyük değer "aman ağzımızın tadı kaçmasın ali rıza bey" dir ki bugün bile her evde söylenir, her dizide en az bir kez bu replik geçer. özellikle kızlarının başına ne halt geldiyse sebeni bu kadının rezalet analığıdır. leyla evlenmek istemediğinde evet aliş ketum durdu evlensin dedi ancak hayriye okey vermeseydi leyla evlenmezdi. aliş ferhundeyle şevketin evlenmesine de ketumdu ama orda hayriye hanım gayette ikna etti evlenmelerine. yine yapardı yani kimse itiraz etmesin, alişe b*k atmasın, %40 aliş%60 hayriye'nin suçudur leyla'nın ilk evliliği. ayrıca hayriye, aliş dilsiz kaldı ve felç oldu diye etmediğin kötülük kalmadı. öyle iğrenç davrandın öyle aşağıladın ki adamı, senin saçını başını yolup eline vermek istedim. merhametin yok. tüm derdin ve tek derdin para. kızlarını da evlendikleri evlere mahkum ettin. her birine dönecek eviniz yok halimiz ortada dedin. halbuki her biri çalışıp eve para getirecek durumdaydı.

leyla: pembe paltolu manyağım. her türlü sinsiliği yaparak oğuz'la birlikte oldun. şerefsiz olduğu her halinden belli bir erkonun peşinde koştun, kardeşinin çıktığı bir adamla nasıl oldu da bunlar oldu, sonra da zart diye zeytinyağı modunda üste çıktın, hayretler olsun. terapistinin eşi geldi sonra sırada, sonra yine oğuz'u affettin, o işi hiç anlamadım. terapin havada kaldı anam senin, hayattan hıncını yanlış almaya çalıştın. yine de evdeki her şeyi delilik altına sığınarak bağırarak söylediğin çok iyi oldu kız, benim ne suçum vardı diye çığırırken baştan kardeşinin erkek arkadaşıyöa çıkmaman lazımdı demek lazım, hadi onu hazmettik sana zorla sahip olan adama her seferinde teslim olmaman lazım. oralarda da işte zorla evlendidildiğini falan diceksin, ben de dicem ki e leyla en sonda neden oğuz'a döndün. orda da zaten mantık zinciri bozulmuş zihninde mutlu hayatın olmayacağını ve sadece oğuz gibi birini hak ettiğine ikna olduğun var. ne diyeyim, sizin suçunuz hayriye'nin ananız olması.

necla: ulan necla, sana tek kızdığım nokta sarper konusu. herif zaten otoriter bir manyak, sana da sapık gibi yapıştı. tüm bu yapışmalar dizide normalleştirildi buna ayrı sinirliyim ancak, ofisine 2.çiçeğin gelişinde cem'in babasına gidip bu adam böyle bana yanlıyor lütfen bi ayar verin demen lazımdı canım yavrum. işine sahip çıkıp sarpere yanlamasan hayatın hem kaliteli hem de babanın istediği gibi onurlu bir şekilde sürecekti. ama yok, ilgi görünce g*tü başı dağıttık çünkü babamızdan dilendiğimiz ilgiyi bize yapışkan bir sapık gösterdi, ölmüş kocanın sevgisini ve ilgisini sarperde aradın.inanılmaz yani. dizinin en sevdiğim yanı da bu işte. karakterlerin neyi neden yaptiğini ve psikolojilerini ayrı ayrı tartişabilriiz ve sıkılmayız yani.

fikret: baban seni en az seviyor ve sen de bunu iliklerine kadar hissedip onayını almak için yapabileceğin en büyük kötülüğü yapıp her seferinde kendinden vazgeçiyorsun. zaten ailenin en büyük olgun çocuğu olduğun için her seferinde tüm sorumluluk sana yıkılmış. üversiteye bile gidememişsin. ailen arkanda olsa cevriyeyi bile mum ederdin ancak olmadı, çilekeş ablam. tahsin'in aldatması ve sonrasında yaşananlarda bir o kadar gerçekti. barışmaları bile gerçekti, öyle ağır ağır öyle gerçek işlendi. kendi annenden gördüğün tavrı keşke deniz'e yansıtmasaydın sadece. çocuğa kitlemediğin iş kalmadı. erkek çocuklarını yanlış yetiştirmeye devam ettin, ailem yok dedin ama aliş çorabımı kaybettim diye arasa bile istanbul'a koştun. deli ettin beni, tahsin'i de çocukları da derbeder ettin tekin familyasıyla...

şevket: şevket allah seni kahretsin ya. vallahi bak. ben hayatımda senin kadar salak, vasıfsız, gereksiz ve pısırık bir erkek tanımadım ya. her şeyi ama her şeyi kendin yaptın, boşuna ferhunde'yi bahane etme yani. sedefin sana olan ilgisi o küçük erkek egonu öyle okşadı ki çanak tuttun, her fırsatta karına karşı onu savundun. allah seni bildiği gibi yapsın ya. özellikle yeni şevket girdiğinde zaten her şey daha da sarpa sardı, adam o kadar kötü bir oyuncuydu ki keşke gerçekten hapiste müebbet verselerdi ve şevket kısmı orada kapanıp gitseydi. ben daha başka bir şey demek istemiyorum, suratına bile tükürmem, öyle bir karaktersin.

ferhunde: her yaptığınının nedenini anlayabildiğim, karikatür olmayan kötü karakterim. ben sevdim kız seni. sadece şevket hapisten çıktıktan sonra o konağa ve şevkete obsesyon geliştirdin. keşke o noktada bi terapi alsaydın, mithat karayla evlenecek, o köylü çocuğun suratına bakacak kadın mıydın allah aşkına? hırsına yenik düşmene çok üzüldüm, halbuki sen hayatına devaö edip arkana bakmasan sümüklü şevket sana seksen kere geri dönecekti. bu arada ben ferhundenin şevket'e gerçekten derin bir sevgi duyduğuna inanıyorum, bu sevginin nedeni de aliş bey. aliş bey'in hep babsı olmasnı diledi, onayınu almak istedi ancak çok tepkisel bir kadın olduğu için hemen carlayıp ortalığın ağzına tükürdü. aman iyi de yaptı tekinlere müstahak.

cem: öldüğüne şok olduğum kişi, dizi boyunca da ağladığım tek an. ben genelde ağlamak yerine kuduz köpekler gibi sinirlendim olan olaylara kimse kusura bakmasın.

sedef: kliniğe kapatılmalıydın küçücük yüreğin eşliğinde. youtube da bi yorum okumuştum "küçücük yüreğine gergedan girsin sedef" diye, çok hak veriyorum. milano'da sana aşık olan emir'e çok acıyorum ve üzülüyorum ancak bile isteye seni seçti. o da onun problemi. sevmiyorum seni minik sinsirella, ilk bölümde de sevmemiştim. kim aptal bir fotoğrafı beğenip aşık olup ardından pusu kurar ve saplantı geliştirir ya. sedefin aşkı aynen böyle olmuştu işte.

cevriye: örnek aldığım yaşlı kişisi, içimdeki kötü tarafın olmak istediği personasın kız. dediğin her şey hep doğru çıktı. oğlu'nun aldattığını öğrendiğinde koyduğun tepkiye hayran kaldım ama öncesine bakınca da biraz da sen fişfikledin be ortalığı. sırf kaostan besleneceksin diye eşeğin aklına karpuz kabuğu soktun.

tahsin: alişin köylü hali. aynı kabızlık ve merhamet bunda da mevcut. her ne yaşadılarsa iki çift lafı söylemek yerine kabız kabız bakıştıkları için yaşadılar. ayrıca anneni susturman gereken hiçbir yerde susturmadın. allah senin gibi kocadan esirgesin. iyi yönlerin çok iyi de, kötü yönlerin de bana hiç gelmez ya ben almayayım.

oğuz: doyumsuz türko erkeğidir. hapisten sonra personası iyileşti, sanırım çocuğunun olması onu etkiledi. bu arada bence doyumsuzluğundan ve alişe olan hırsından kaynaklı hem leyla'ya hem necla'ya takıktı. gerçek bir sevgi göremiyorum. hapisten sonra leyla'yöa tekrar olmaları da bence hem intikam, hem garip bir mahcubiyet, hem bir borç gibiydi. hem leyla'nın o dobra ve açık haline de biraz düştü bence. şevko hapiste kalmalıydı ve oğuz'la leyla'da evde oturmalıydı. şevkete olan nefretimden oğuz'un bile konakta kalmasına razıyım. alişe dedikleri de acı ama gerçekti.

diğer karakterler hakkında da bir iki şey diyebilirim lakin bu konu artık çok uzadı ayol, yoruldum. hayatımın çok beni strese sokan bir döneminde dikkatimi dağıtan bu diziyi hiç unutmayacağım ya, yeri bende bambaşka oldu.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yaprak dökümü (dizi)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim