roman / türk klasikleri / edebiyat
9.5 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

bir reşat nuri güntekin romanı. dönemin diğer pek çok romanında görüldüğü gibi toplumsal ve siyasi özelliklerinin birey üzerindeki etkileri oldukça başarılı tasvir ve karakterlerle aktarılmıştır. karakter çözümlemeleri, ruhsal ve fiziksel değişimler, batı özenticiliği, ahlaki değerlerin birey bazında yozlaşmaya başlaması...
çok başarılı oyuncularla reyting manyağı bir soap opera haline getirilerek türk edebiyatının en önemli romanlarından birinin p.ç edilişi hakkında söyleyebileceğim tek şey:
(bkz: aman ali rıza bey tadımız kaçmasın)
devamını gör...
kısa bir roman. zaman akışı dehşet hızlı, 1 sayfada aylar atlayabiliyor ki ben bunu sevmem biraz yavaş ve sindirmesi uzun süren kitaplara alışığım. her neyse...

z kuşağı için geçmişi anlamak adına iyi bir kaynak olabilir çünkü yazıldığı dönemsel şartları iliklerinize kadar hissettiriyor.

"sözde namusun her şeyden değerli olması, kadınların çalışmak bir yana evden bile çıkamaması, genç kızların 18 19 yaşlarında 50 yaşındaki adamlara gık denmeden verilmesi gibi şu an bir hayli uzak olduğumuz (ya da olmamız gereken) şeyler...

tanım: okurken insanı sinir hastası eden ama bir zamanların realitesini gözler önüne sermek adına filtrelerden kaçan güzide türk edebiyatının evladı reşat nuri'nin eseri.
devamını gör...
geçtiğimiz günlerde trt'deki halini izlememle yeniden okuduğum, 1930 yılında yayınlanan bir reşat nuri güntekin klasiği.

evvela, ortaokulda okumuştum bu kitabı. nispeten ağır türkçesi dolayısıyla fazla idrak edememiştim. diziyi bitirdikten sonra tekrardan okumaya başladım. kısa bir roman olduğunu için az bir vakitte bitti.

üstteki yazar arkadaşa ziyadesiyle katılıyorum. eserde çok hızlı bir zaman akışı var. olaylar birkaç gün içerisinde gerçekleşiyor zannediyorsunuz ama aslında aylar geçmiş oluyor aradan.

kitabı okurken ali rıza bey'den hep bir sorgulama bekledim. ailesiyle bu hale düşmesinde yüzeysel bir suçluluk değil de, ağacımızın yapraksız kalmasının sebebi neydi diye öz eleştiride bulunması daha etkili olurdu ve psikolojik tahlillerle kitabı daha üst seviyelere taşıyabilirdi. fazlasıyla popüler olan bir eser. ancak dizilerden dolayı olduğu da bir o kadar aşikar.

bütün bunlara rağmen reşat nuri güntekin'in kalemini çok beğenirim. daha ayrıntılı tasavvurlarla çok daha iyi bir roman sunabilecek yeteneğe sahip bir yazar kendisi. kitabın handikapı kesinlikle çok çabuk bitmesi ve birçok unsurun yüzeysel kalması. belki yazarın kendisi böyle istemiştir. ajitasyona girmeden, bir ailenin ahlaki çöküntüye nasıl sürüklendiğini daha realist bir bakışla anlatmak istemiştir.

özetle, türk edebiyatı'nın kült haline gelmiş bir eseridir. cumhuriyet'in ilanından sonra toplumda yer alan asrilik adı altındaki yanlış batılılaşmayı bir aile üzerinden anlatarak dönem portresi çizer.

ama bir yandan da merak ediyorum. bu kitabı reşat nuri güntekin değil de peyami safa yazsaydı nasıl olurdu?
devamını gör...
reşat nuri güntekin'in kaleminden çıkan, bir aile üzerinden yozlaşmayı anlatan ve batıcılığa da ucundan dokunduran edebiyat eseridir.
birileri dizisini izlese dahi kitap ile dizinin hisimler dışında hiçbir alakası yoktur.
kitabını okuyun.
devamını gör...
eskiden anneannem ve annem dizisini izlerdi oradan dizisini bilirdim, bu yaz kitabını okudum. dizi tamamen entrika ve hiçbir mesaj içermeyen yığın yığın ağlamaklı geçen sadece reyting amaçlı 2 saatlik diziydi. tabii ki kitap ile hiçbir alakası yok. sadece ufak tefek olaylar ortak ama bence verilmek istenen kitapta çok net ve çok güzel verilmiş: ali rıza ömrü boyunca namusunu korumak istedi. geriye de bir tek namusunu bırakabildi. bu ülkede namusun için işini bırakırsan, oğlun, kızların, eşin sana saygı duymaz. namusunu tanımaz.

kitapta fikret ve babasının ilişkisi çok mu çok güzel işlenmiş. bir de ali rıza'nın hissetttikleri filan.trende kolayca okunabilecek bir kitap bir de. hiçbir ağırlığı yok. çok hızlı bitiyor.
devamını gör...
reşat nuri güntekin tarafından yazılmış olan,1930 yılı basımlı roman.eserde ali rıza bey karakteri ve ailesinden bahsediliyor.cumhuriyetin ilanıyla birlikte toplumun,batılılaşma durumu ile kendi kültürü arasında yaşadığı bazı sorunları anlatıyor.
devamını gör...
hem dizisini izledim hem de kitabını okudum.
olay örgüsü ve karakterler biraz daha farklı.
dizide çok fazla negatiflik varken kitabın sonu biraz daha güzel bitiyor.
devamını gör...
kitabı ile dizisi arasında farklılıklar var. kitapta leyla sözde zengin suriyeli bir iş adamı ile evlenir ve necla ile bu adam için kavga ederler,bu suriyeli necla ile evlenir. halbuki adam 6 çocuklu çulsuz biridir. diziye de sansar oğuz olarak gelmiş tabi(tek fark zengin o).

kitabı da hoşuma gitti fakat dizide hayriye'nin başına tülbent bağlayıp fasülye ayıklaması,temizlik yapmaları bana daha bi' samimi geldi :))
devamını gör...
zannederim 12-13 yaşlarımdayken okuduğum, reşat nuri güntekin'in 1930’larda kaleme aldığı "aile nedir, ne değildir, ne hale gelir?" sorularına vintage bir cevap niteliğindeki toplumsal çöküş romanı.
başlangıçta ideal bir baba, ahlak timsali bir anne ve "çocuklarım okusun diye ciğerimi satarım" temalı bir orta sınıf hikayesi gibi görünse de, sayfalar ilerledikçe aile yapısının yaprak gibi döküldüğüne şahit oluruz. gerçek anlamda. adeta "toplumsal erozyonun edebi karşılığı".

romanın başrolü ali rıza bey; osmanlı'dan cumhuriyete geçen "ama ben hep doğruyu söyledim" jenerasyonunun kayıp temsilcisi. emekli mülkiyeli, ahlak dersi dendi mi gözleri dolar, kapitalizm lafı geçince tansiyonu çıkar. modernleşme denen çılgın dalgaya sandalını ters çevirerek karşı koymaya çalışırken çocukları jet skiyle miami’ye doğru açılır. kızlar evlenmeden erkek arkadaş edinir, oğlan giyimini bozar, hayat pahalıdır ve ev halkı babaya karşı birleşir: klasik türk ailesi biyografisi.
yaprak dökümü, cumhuriyetin ilk yıllarında batılılaşma, ahlaki dönüşüm ve şehirleşme gibi travmaları fonda işleyen bir türk ailesi otopsisidir. bir tarafta pompalanan asri hayat çekiciliği diğer tarafta gelenekçi, keskin köşelere sahip, doğrucu davut bir baba...
ahlaki değerlerle ekonomik gerçekler çarpışır ve kazanan asla "değerler" olmaz. bugün aynı senaryo tiktok vb uygulamalarda yaşanıyor sık sık.

kanal d’de yayınlanan halil ergün’lü, deniz çakır’lı dizi versiyonu ise romanın dram dozunu abartıp onu adeta bir "dram dizi evreninin avengers’ı"na çevirmiştir. kitapta birkaç sayfada geçiştirilen ferhunde karakteri, dizide "kaosun yürüyen manifestosu" olurken; leyla’nın aşk hayatı ise aşk üçgenini bırakıp trigonometri problemlerine evrilmiştir. dizi, her bölümünde "bir yaprak daha gitti" dedirtir. hayriye'nin tülbenti, ali rıza bey'in kalp krizi, ferhunde'nin entrikaları derken; artık ağaçta dal kalmaz ama reytingler yaprak gibi yeşerir.
yaprak dökümü’nü okuduktan sonra, ailenize biraz daha şefkatle bakabilir, ya da "beni bu hale getiren ailem utansın" diyebilirsiniz. her iki duygu da romanı amacına ulaştırabilir bence.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yaprak dökümü (kitap)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim