orijinal adı: the art of life
yazar: zygmunt bauman
yayın yılı: 2008
yazar okuyucuya bireyin tercihleriyle ve aldığı kararla hayatının sanatçısı olduğunu, kendi yaşama sanatını oluşturduğunu anlatır. mutluluk kavramı üzerine felsefi görüşlerini dile getirir.
yazar: zygmunt bauman
yayın yılı: 2008
yazar okuyucuya bireyin tercihleriyle ve aldığı kararla hayatının sanatçısı olduğunu, kendi yaşama sanatını oluşturduğunu anlatır. mutluluk kavramı üzerine felsefi görüşlerini dile getirir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ivanmilinski" tarafından 24.07.2021 17:10 tarihinde açılmıştır.
1.
bir zygmunt bauman kitabıdır. polonyalı sosyolog ve filozof bauman bu eserinde bireyin kendi öz gücüne dayanarak yaşamaya çalışmasını yaşam sanatı olarak değerlendirir.
değişen ve değişmeye mecbur olan toplumlarda yaşamak zorunda olan bireyin mutlu olma arayışını notlarla ve gözlemleriyle anlatır. mutlu olmak nedir ? mutsuzluk nedir ? gibi konuları örnekleriyle açıklar. mutluluk nasıl bir kavramdır enfes şekilde anlatılmış. özellikle modern toplumlarda insanın mutlu olma arayışı dramatik bir şekilde gözler önüne serilmiş.
mutlu olmak için seçimler yapıyoruz ve tek isteğimiz mutlu olmak. bu mutluluğu derinden incelemesi bir birey olarak beni garip hissettirdi. aydınlandım. bol bol şaşırdım okurken. yaşam sanatı kendi seçimlerimizle sanat yapmayı anlatıyor. her birey kendi yaşamının sanatçısı oluyor. olmaya çalışıyor.
yazar sadece mutluluk üzerinde durmuyor. yaşam, başarı gibi konular üzerinde gözlemlerini aktarıyor. bauman bilindiği gibi çok büyük bir düşünürdü. felsefe ile beraber ortaya kısa ve doyurucu bir kitap çıkarmış.
kitabın ilk yayınlanma tarihi 2008 yılıdır. ben versus yayınlarından olan basımını okudum. ayrıca ayrıntı yayınlarından çıkan baskısı da bulunuyor. kitapla tanışmam sosyoloji derslerinden hocamın tavsiyesi üzerine olmuştu. okurken sürekli bir düşündürten bir eserle karşılaştım. kitabı bitirdiğimde iyi ki bu kitabı okumuşum dedim. ayrıca bir kere okumanın yetmeyeceğini düşündüm. her sayfası nefis bilgilendirici analizlerle ve gözlemlerle doluydu. ileride tekrar okumayı düşünüyorum.
okurken tüketim toplumunun insanın mutlu olmasında ne kadar önemli bir etken olduğunu öğrendim. mutluluk ve mutsuzluk dediğimiz olay tüketim toplumuyla beraber çok akışkan bir hale geliyor.
kitapta çok hoşuma giden ve canımı yakan bir örnekten bahsedeceğim.
bir hanımefendi bir şort alıyor ve eve geliyor. eve gelince şorttan nefret ediyor. keşke almasaydım bu şortu berbat diyor. sonra dergi karıştırırken aldığı şortu derginin kapağında görüyor ve şorta aşık oluyor. şortu üzerinden uzun süre çıkarmıyor.
bu örnek benim çok hoşuma gitti. hepimiz böyleyiz. o derginin diğer sayısında o şort olmayacak ve mutluluğumuz bizi terk edecek.
yeni bir derginin yeni bir sayısında başka bir kıyafet göreceğiz ve ona ulaşıp mutlu olmayı isteyeceğiz.
bence kitaplar veya eserler bir soru üzerine yaratılır. bauman bu kitabı yazmadan önce belli başlı sorular sormuş. mutluluk arayıp bulunacak bir şey midir ? mutlu olmak bizi ziyaret eden bir şans mıdır ? bu soruların cevabını aslında kitapta vermeye çalışmış.
mutluluk kendi içimizde bulmamız gereken bir durumdur. bunu bulup yaşadığımız sürece kendi yaşamımızın sanatçısı olacağız.
not: kitabın pdf hali internette mevcut. okumak isteyenlere atabilirim. konu pdf kitap olduğu için fikirlerinizi şuraya yazarsanız memnun olurum. (bkz: pdf kitap okumak emek hırsızlığı mıdır sorunsalı)
mutluluk bir “hal” olarak tanımlanabilirse, bu durum isteklerin henüz tatmin edilmemesinden kaynaklanan heyecan olarak tarif edilebilir ancak.
değişen ve değişmeye mecbur olan toplumlarda yaşamak zorunda olan bireyin mutlu olma arayışını notlarla ve gözlemleriyle anlatır. mutlu olmak nedir ? mutsuzluk nedir ? gibi konuları örnekleriyle açıklar. mutluluk nasıl bir kavramdır enfes şekilde anlatılmış. özellikle modern toplumlarda insanın mutlu olma arayışı dramatik bir şekilde gözler önüne serilmiş.
mutlu olmak için seçimler yapıyoruz ve tek isteğimiz mutlu olmak. bu mutluluğu derinden incelemesi bir birey olarak beni garip hissettirdi. aydınlandım. bol bol şaşırdım okurken. yaşam sanatı kendi seçimlerimizle sanat yapmayı anlatıyor. her birey kendi yaşamının sanatçısı oluyor. olmaya çalışıyor.
yazar sadece mutluluk üzerinde durmuyor. yaşam, başarı gibi konular üzerinde gözlemlerini aktarıyor. bauman bilindiği gibi çok büyük bir düşünürdü. felsefe ile beraber ortaya kısa ve doyurucu bir kitap çıkarmış.
kitabın ilk yayınlanma tarihi 2008 yılıdır. ben versus yayınlarından olan basımını okudum. ayrıca ayrıntı yayınlarından çıkan baskısı da bulunuyor. kitapla tanışmam sosyoloji derslerinden hocamın tavsiyesi üzerine olmuştu. okurken sürekli bir düşündürten bir eserle karşılaştım. kitabı bitirdiğimde iyi ki bu kitabı okumuşum dedim. ayrıca bir kere okumanın yetmeyeceğini düşündüm. her sayfası nefis bilgilendirici analizlerle ve gözlemlerle doluydu. ileride tekrar okumayı düşünüyorum.
okurken tüketim toplumunun insanın mutlu olmasında ne kadar önemli bir etken olduğunu öğrendim. mutluluk ve mutsuzluk dediğimiz olay tüketim toplumuyla beraber çok akışkan bir hale geliyor.
kitapta çok hoşuma giden ve canımı yakan bir örnekten bahsedeceğim.
bir hanımefendi bir şort alıyor ve eve geliyor. eve gelince şorttan nefret ediyor. keşke almasaydım bu şortu berbat diyor. sonra dergi karıştırırken aldığı şortu derginin kapağında görüyor ve şorta aşık oluyor. şortu üzerinden uzun süre çıkarmıyor.
bu örnek benim çok hoşuma gitti. hepimiz böyleyiz. o derginin diğer sayısında o şort olmayacak ve mutluluğumuz bizi terk edecek.
yeni bir derginin yeni bir sayısında başka bir kıyafet göreceğiz ve ona ulaşıp mutlu olmayı isteyeceğiz.
bence kitaplar veya eserler bir soru üzerine yaratılır. bauman bu kitabı yazmadan önce belli başlı sorular sormuş. mutluluk arayıp bulunacak bir şey midir ? mutlu olmak bizi ziyaret eden bir şans mıdır ? bu soruların cevabını aslında kitapta vermeye çalışmış.
mutluluk kendi içimizde bulmamız gereken bir durumdur. bunu bulup yaşadığımız sürece kendi yaşamımızın sanatçısı olacağız.
not: kitabın pdf hali internette mevcut. okumak isteyenlere atabilirim. konu pdf kitap olduğu için fikirlerinizi şuraya yazarsanız memnun olurum. (bkz: pdf kitap okumak emek hırsızlığı mıdır sorunsalı)
mutluluk bir “hal” olarak tanımlanabilirse, bu durum isteklerin henüz tatmin edilmemesinden kaynaklanan heyecan olarak tarif edilebilir ancak.
devamını gör...
2.
polonya'lı sosyolog (bkz: zygmunt bauman) tarafından yazılmış, içinde sırasıyla: "mutluluğun nesi kötü? , mutluluğun ıstırapları, yaşam sanatçıları olarak biz insanlar, seçim ve de sonsöz: organize etme ve edilme üzerine" diye kısımları olan mükemmel bir kitap.
öncelikle kitabı nasıl kategorize ederim diye düşünüyorum. felsefe diyebilirim, sosyoloji diyebilirim. psikoloji diyebilirim. hatta kişisel gelişim bile diyebilirim. ancak kitabın adı aslında kendini kategorize etmiş: yaşam sanatı.
bauman yaşamı bir sanat biz insanları da birer sanatçı olarak görmüş. ve tabi ki varoluşçu felsefedeki : "insanda varoluş özden önce gelir." düşüncesiyle çok paralel bir düşünce bauman'ın yaşamı sanat ve insanı sanatçı olarak görmesi.
bauman mutluluk kavramı üzerinde çok durmuş. aslında herkesin nihayetinde ortak amacını mutluluk/mutlu olmak olduğunu ancak bunun pek de doğru bir amaç olmadığını anlatmaya çalışmış öncelikle. yani mutluluk bir araç olabilir ama sadece amaç olmamalı gibisinden. asıl önemli olan ve bizi hayatta tutan şeyin ise mutlu olma ihtimalini düşünüyor olmamız olduğunu söylüyor.
daha sonrasında ise bu sanatı yani yaşamımızı nasıl daha anlamlı hale getirebiliriz diye soruyor ve yanıtlar bulmaya çalışıyor. zira önemli olan şeyin mutluluktan ziyade anlamlı bir hayat yaşamak olduğunu çıkartıyorum ben. ve bu nalamlı yaşam sanatı için neler yapılabileceğini de hem kendi çalışmalarından hem de bir çok ünlü bilim insanı ve filozoftan alıntılarla yapıyor.
kitabı okurken o kadar çok altını çizdiğim kısım oldu ki sayfalar adeta simsiyah oldu. mutlaka okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
öncelikle kitabı nasıl kategorize ederim diye düşünüyorum. felsefe diyebilirim, sosyoloji diyebilirim. psikoloji diyebilirim. hatta kişisel gelişim bile diyebilirim. ancak kitabın adı aslında kendini kategorize etmiş: yaşam sanatı.
bauman yaşamı bir sanat biz insanları da birer sanatçı olarak görmüş. ve tabi ki varoluşçu felsefedeki : "insanda varoluş özden önce gelir." düşüncesiyle çok paralel bir düşünce bauman'ın yaşamı sanat ve insanı sanatçı olarak görmesi.
bauman mutluluk kavramı üzerinde çok durmuş. aslında herkesin nihayetinde ortak amacını mutluluk/mutlu olmak olduğunu ancak bunun pek de doğru bir amaç olmadığını anlatmaya çalışmış öncelikle. yani mutluluk bir araç olabilir ama sadece amaç olmamalı gibisinden. asıl önemli olan ve bizi hayatta tutan şeyin ise mutlu olma ihtimalini düşünüyor olmamız olduğunu söylüyor.
daha sonrasında ise bu sanatı yani yaşamımızı nasıl daha anlamlı hale getirebiliriz diye soruyor ve yanıtlar bulmaya çalışıyor. zira önemli olan şeyin mutluluktan ziyade anlamlı bir hayat yaşamak olduğunu çıkartıyorum ben. ve bu nalamlı yaşam sanatı için neler yapılabileceğini de hem kendi çalışmalarından hem de bir çok ünlü bilim insanı ve filozoftan alıntılarla yapıyor.
kitabı okurken o kadar çok altını çizdiğim kısım oldu ki sayfalar adeta simsiyah oldu. mutlaka okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
3.
ayrıntı yayınları tarafından 2008 yılında, akın sarı çevirisiyle basımı yapılmış kitaptır. cümleler, yer yer çok uzatılmış olsa da genel olarak başarılı bir çeviri olduğunu söyleyebilirim.
2017'de yaşamını yitiren bauman, modernizm sonrası üretim ilişkilerinin birey ve toplum üzerine etkilerini inceleyen başarılı bir sosyolog ve 21.yüzyıl postmodern felsefenin önemli filozoflarındandır.
yaşam sanatı'nda ise küresel ölçekte her insanın öncelikli arayışı olan mutluluk üzerine mercek tutuyor. kritik sorusu ise bu arayışımızın, ihtiyaçlarımıza göre kendi belirlediğimiz bir arayış mı yoksa tasarlanmış şablon mutluluk arayışlar mı olduğu.

"bireyselleşmenin sonuna kadar hüküm sürdüğü ama büsbütün kendi tercihlerimize de dayanmayan bir toplumda, istesek de istemesek de kendi yaşamlarımızın sanatçılarıyız." diyen bauman, araçlarını kendimizin belirlemediği bu akışkan modern toplum düzeninde mutluluğun da tartışmalı bir kavram olduğunu vurguluyor.
"zaman kıymetli" spotlarıyla bilinçaltlarımıza işlenen her algı, fast foodlardan dondurulmuş hazır gıdalara, ekstra çaba gerektirmeden kendi kendine çalışabilen ev araçları gibi birçok ürünün pazarlanma stratejisi oluyor. sevdiklerimize verdiğimiz değer ve kıymet, onlar için vazgeçebildiğimiz maddi aralıklara göre (pahalı hediyeler) ölçümleniyor. bauman tüm bu modern toplum ritüellerine dikkat çekerken, bize yakın bir insanla -ne kadar zamana mal olursa olsun- beraber hazırlanan bir yemeğin enerjisinin, o süre içerisinde ilgi ve odakla dinlenen ve ortak olunan bir sohbetin zamanımıza kattığı kalitenin de görünen çoğu şeyden çok daha kıymetli olabildiğine dikkat çekiyor.
her türlü kitle iletişim araçlarıyla sabah akşam yayılımı sağlanan mutluluk propagandasıyla gelen arayış, beraberinde bir merkezkaç kuvveti de getirerek, hepimizi insani özümüzden savurup uzaklaştıran bir çabaya dönüşüyor. bu arayışların hiç bahsedilmeyen sakıncalarını, ters açılarla çizdiği kompozisyon üzerinden anlatıyor bauman.
ilişkiler düzeyinde, eskilerin "ölüm bizi ayırana kadar" bağlılığının yerini alan ve bağlanma endişesine dönüşen kısa vadeli ilişkiler, tüketici toplumun bir dinamiği mi? sıkılmak ve beklemek bu kadar zararlı kelimelere dönüştürülmüşken yöneldiğimiz asli şeyler nedir?
bauman; yaşam sanatı'yla, içinde yaşayıp da sözcüklere dökülmeyen birçok meselemizi, tanımlı ve sistemli bir hale getirerek önümüze koyuyor. bu da kendimizi ve hayatlarımızı tanıyabilmenin önemli bir basamağı.
iyi okumalar.
2017'de yaşamını yitiren bauman, modernizm sonrası üretim ilişkilerinin birey ve toplum üzerine etkilerini inceleyen başarılı bir sosyolog ve 21.yüzyıl postmodern felsefenin önemli filozoflarındandır.
yaşam sanatı'nda ise küresel ölçekte her insanın öncelikli arayışı olan mutluluk üzerine mercek tutuyor. kritik sorusu ise bu arayışımızın, ihtiyaçlarımıza göre kendi belirlediğimiz bir arayış mı yoksa tasarlanmış şablon mutluluk arayışlar mı olduğu.

"bireyselleşmenin sonuna kadar hüküm sürdüğü ama büsbütün kendi tercihlerimize de dayanmayan bir toplumda, istesek de istemesek de kendi yaşamlarımızın sanatçılarıyız." diyen bauman, araçlarını kendimizin belirlemediği bu akışkan modern toplum düzeninde mutluluğun da tartışmalı bir kavram olduğunu vurguluyor.
"zaman kıymetli" spotlarıyla bilinçaltlarımıza işlenen her algı, fast foodlardan dondurulmuş hazır gıdalara, ekstra çaba gerektirmeden kendi kendine çalışabilen ev araçları gibi birçok ürünün pazarlanma stratejisi oluyor. sevdiklerimize verdiğimiz değer ve kıymet, onlar için vazgeçebildiğimiz maddi aralıklara göre (pahalı hediyeler) ölçümleniyor. bauman tüm bu modern toplum ritüellerine dikkat çekerken, bize yakın bir insanla -ne kadar zamana mal olursa olsun- beraber hazırlanan bir yemeğin enerjisinin, o süre içerisinde ilgi ve odakla dinlenen ve ortak olunan bir sohbetin zamanımıza kattığı kalitenin de görünen çoğu şeyden çok daha kıymetli olabildiğine dikkat çekiyor.
her türlü kitle iletişim araçlarıyla sabah akşam yayılımı sağlanan mutluluk propagandasıyla gelen arayış, beraberinde bir merkezkaç kuvveti de getirerek, hepimizi insani özümüzden savurup uzaklaştıran bir çabaya dönüşüyor. bu arayışların hiç bahsedilmeyen sakıncalarını, ters açılarla çizdiği kompozisyon üzerinden anlatıyor bauman.
ilişkiler düzeyinde, eskilerin "ölüm bizi ayırana kadar" bağlılığının yerini alan ve bağlanma endişesine dönüşen kısa vadeli ilişkiler, tüketici toplumun bir dinamiği mi? sıkılmak ve beklemek bu kadar zararlı kelimelere dönüştürülmüşken yöneldiğimiz asli şeyler nedir?
bauman; yaşam sanatı'yla, içinde yaşayıp da sözcüklere dökülmeyen birçok meselemizi, tanımlı ve sistemli bir hale getirerek önümüze koyuyor. bu da kendimizi ve hayatlarımızı tanıyabilmenin önemli bir basamağı.
iyi okumalar.
devamını gör...
4.
özgün adı the art of life olan, 1925/2017 yılları arasında yaşamış polonyalı filozof ve sosyolog olan zygmunt bauman imzalı eserdir.
bireyin kendi özgücüne dayanarak hayatını sürdürme çabasına dayanır.

yalıtılmış bir varlık değilsin, unutma ki kozmosun biricik, yeri doldurulamaz bir parçasısın.
sen insanlık bulmacasında köklü bir parçasın.
epiktetos, yaşam sanatı
kitabın önsözünden bir parça
bireyin kendi özgücüne dayanarak hayatını sürdürme çabasına dayanır.

yalıtılmış bir varlık değilsin, unutma ki kozmosun biricik, yeri doldurulamaz bir parçasısın.
sen insanlık bulmacasında köklü bir parçasın.
epiktetos, yaşam sanatı
kitabın önsözünden bir parça
devamını gör...