yaşlı çiftler üzerinden bağlılık çığırtkanlığı yapmak
başlık "sevişilinebilizite" tarafından 23.12.2021 11:25 tarihinde açılmıştır.
1.
bildiğiniz gibi ne zaman aşktan mevzubahis açılsa her lafın arasına sıkıştırıverdiğimiz, bizim yaşadığımız aşkları, hisleri, heyecanları, maceraları adamdan saymayıp, aşkın dedelerimiz, ninelerimiz tarafından yaşandığını, bizlerin yaşadığının ise değersiz kılçıklar olduğunu savunuluyor.
üstüne üstlük bir de çapkınlığı, çok eşliliği yerip sadakat adı altında tasmalayıp tapulanılan adamların başka bir kadına gözünün kaymasını bile kabullenemeyip, öldürürüm, keserim, doğrarım, terk ederim çığlıkları atıp hiç utanmadan sözü yine dedelere, ninelere getiriliyor ya...
siz bir gelin bakim şimdi buraya. diyeceklerim var.
ne zaman bir aşk muhabbeti dönse, açılın ben doktorum der gibi ortaya atılıp, "artık eskisi gibi aşklar kaldı mı? anneanelerimizin, babanelerimizin, dedelerimizin birbirine 50 yıl, 150 yıl, 250 yıl hayat arkadaşlığı yaptığı o büyük aşklar nerede?" diyen şapşikler, sormak istiyorum size, canlarım, ciğerparelerim, aşk çığırtkanlarım, iyiki varsıncılarım; hangi nine, hangi babaamne, anneanne dedelerimizin çapkınlığına, başka kadınlarla oynaşmalarına laf etmiş, evliliğini bozmuş, ailesini dağıtmıştır?
evet evet, buna cevap verin, aşk çığırtkanları?
"herifimdir, evimin direğidir, yapar. elinin kiridir" sözünü hiç duydunuz mu, aşk böcükleri, çapkınlık düşmanları, cevap var mı? yok...
50 yıl, 150 yıl, 250 yıl süren o efsanevi evlilikler var ya, alışveriş merkezi şımarığı düdüklü kadınların değil, erkeğin çok eşli özünü anlamış, kavramış; aşkın bedenler üzerinden değil, gönüller üzerinden yaşandığını öğrenmiş mübarek kadınlarımız sayesinde mümkün olmuştur...
siz o sahilde tın tın yürüyen yaşlı çiftlerin 40 sene önceki gençlik yıllarında da öyle tın tın mı yürüdüğünü sanıyorsunuz. o dedeler, o nineler var ya... onlar ne cevizler kırdı, haberiniz var mı?
o dede, internetin, iletişim imkanlarının olmadığı, cinsel dürtüleri için bir yatak arkadaşı bulmanın hiç de kolay olmadığı o 40 sene öncesinde, şuh komuşusu mihriban hanımı kaç kere ziyaret etti, kaç kere kapı önünde quickie yaptı, kaç defa o çaresiz ama güzel komşusunun sert kalçalarını sıkıca kavrayarak doyumsuz orgazm çığlıkları içinde bıraktı, haberiniz var mı? yok.
o kadar aşk böcükleri ki, karşılarında bir dede, bir nine görünce, onların anasının karnından öyle yaşlı yaşlı, tin tin doğduğuna inanılıyor.
dolayısıyla buradan bütün erkek kardeşlerime seslenmek istiyorum.
gerçek aşka, dedelerimiz ninelerimiz gibi efsane aşklara, yıkılmaz evliliklere yelken açmak isteyen canım erkek kardeşlerime seslenmek istiyorum.
aldatın, çekinmeyin. korkmayın, sinmeyin. yeter artık kadın tarafından ezildiğiniz, kırın zincirlerinizi ve aldatın arkadaşlarım.
üstüne üstlük bir de çapkınlığı, çok eşliliği yerip sadakat adı altında tasmalayıp tapulanılan adamların başka bir kadına gözünün kaymasını bile kabullenemeyip, öldürürüm, keserim, doğrarım, terk ederim çığlıkları atıp hiç utanmadan sözü yine dedelere, ninelere getiriliyor ya...
siz bir gelin bakim şimdi buraya. diyeceklerim var.
ne zaman bir aşk muhabbeti dönse, açılın ben doktorum der gibi ortaya atılıp, "artık eskisi gibi aşklar kaldı mı? anneanelerimizin, babanelerimizin, dedelerimizin birbirine 50 yıl, 150 yıl, 250 yıl hayat arkadaşlığı yaptığı o büyük aşklar nerede?" diyen şapşikler, sormak istiyorum size, canlarım, ciğerparelerim, aşk çığırtkanlarım, iyiki varsıncılarım; hangi nine, hangi babaamne, anneanne dedelerimizin çapkınlığına, başka kadınlarla oynaşmalarına laf etmiş, evliliğini bozmuş, ailesini dağıtmıştır?
evet evet, buna cevap verin, aşk çığırtkanları?
"herifimdir, evimin direğidir, yapar. elinin kiridir" sözünü hiç duydunuz mu, aşk böcükleri, çapkınlık düşmanları, cevap var mı? yok...
50 yıl, 150 yıl, 250 yıl süren o efsanevi evlilikler var ya, alışveriş merkezi şımarığı düdüklü kadınların değil, erkeğin çok eşli özünü anlamış, kavramış; aşkın bedenler üzerinden değil, gönüller üzerinden yaşandığını öğrenmiş mübarek kadınlarımız sayesinde mümkün olmuştur...
siz o sahilde tın tın yürüyen yaşlı çiftlerin 40 sene önceki gençlik yıllarında da öyle tın tın mı yürüdüğünü sanıyorsunuz. o dedeler, o nineler var ya... onlar ne cevizler kırdı, haberiniz var mı?
o dede, internetin, iletişim imkanlarının olmadığı, cinsel dürtüleri için bir yatak arkadaşı bulmanın hiç de kolay olmadığı o 40 sene öncesinde, şuh komuşusu mihriban hanımı kaç kere ziyaret etti, kaç kere kapı önünde quickie yaptı, kaç defa o çaresiz ama güzel komşusunun sert kalçalarını sıkıca kavrayarak doyumsuz orgazm çığlıkları içinde bıraktı, haberiniz var mı? yok.
o kadar aşk böcükleri ki, karşılarında bir dede, bir nine görünce, onların anasının karnından öyle yaşlı yaşlı, tin tin doğduğuna inanılıyor.
dolayısıyla buradan bütün erkek kardeşlerime seslenmek istiyorum.
gerçek aşka, dedelerimiz ninelerimiz gibi efsane aşklara, yıkılmaz evliliklere yelken açmak isteyen canım erkek kardeşlerime seslenmek istiyorum.
aldatın, çekinmeyin. korkmayın, sinmeyin. yeter artık kadın tarafından ezildiğiniz, kırın zincirlerinizi ve aldatın arkadaşlarım.
devamını gör...
2.
ahaha sabah sabah hiç güleceğim yoktu*
kimse kimsenin kafasına silah dayamıyor "ömür boyu olacaksın" diye. valla en azından ben öyle yapmadım ve her zaman dedim "benimle mecburiyetten değil, olmak istediğin için ol. duygular değişebilir ve bir gün duyguların değişirse bana bildir, yeter ki yüz yüze bakacak durumumuz olsun"
bunu dedim, hiçbir zaman da "ömür boyu benimle olacaksın" demedim eşime ama ben doğru düzgün yaşıyorsam, ona elimden geldiğince her ihtiyacı olduğunda destek olmuşsam, arkasından iş çevirmiyorsam, sadakatle bağlıysam tabi ondan da bunu beklerim.
ikiyüzlülüğe gerek yok. başka bedenler, başka gönüllerde olmak isteyen çeker gider bu kadar basit. yok öyle ne şiş yansın, ne kebap! kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapmayacaksın. benim hayat felsefem bu. inşallah aldatmaya bahane bulanın başına gelir de kendisi "eyvallah!" der.
he gizli, kapaklı yapıp ruhu duymuyorsa kadının yapacak bir şey yok. ama yakalanacak kadar aptalsa, başına gelecekleri de kabullenmesi gerek.
kimse kimsenin kafasına silah dayamıyor "ömür boyu olacaksın" diye. valla en azından ben öyle yapmadım ve her zaman dedim "benimle mecburiyetten değil, olmak istediğin için ol. duygular değişebilir ve bir gün duyguların değişirse bana bildir, yeter ki yüz yüze bakacak durumumuz olsun"
bunu dedim, hiçbir zaman da "ömür boyu benimle olacaksın" demedim eşime ama ben doğru düzgün yaşıyorsam, ona elimden geldiğince her ihtiyacı olduğunda destek olmuşsam, arkasından iş çevirmiyorsam, sadakatle bağlıysam tabi ondan da bunu beklerim.
ikiyüzlülüğe gerek yok. başka bedenler, başka gönüllerde olmak isteyen çeker gider bu kadar basit. yok öyle ne şiş yansın, ne kebap! kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapmayacaksın. benim hayat felsefem bu. inşallah aldatmaya bahane bulanın başına gelir de kendisi "eyvallah!" der.
he gizli, kapaklı yapıp ruhu duymuyorsa kadının yapacak bir şey yok. ama yakalanacak kadar aptalsa, başına gelecekleri de kabullenmesi gerek.
devamını gör...
3.
o yaşlıların bağlılık olayı hep kadının evinden ayrılırken kefenle dönersin ancak denmesinin bir sonucudur. kadın evlendiği kişinin evinde kan kussa bile dışarıya kızılcık şerbeti içtim demek zorunda hissediyordu kendini. neyse ki şimdi pek çoğumuz önce eşit eğitim haklarına sonra da bir şekilde ekonomik özgürlüğümüze kavuştuk da o aptal ananeler öldü.
devamını gör...