devam ettirelim. tayber doğan yine beyaz ekranlara cikmis yargi dagitiyordu. konusmanin sonunda peace dedi ve zafer isareti yaparak barış mesajlari verdi. alkis kiyamet kapattim televizyonu.
devamını gör...
iyi bari, "sonra kendime vakti ayırıp biraz mastorbasyon yaptım...", dememiş. maazallah çok sıkıntılı nikim var...
devamını gör...
nickimi sebastian yapmak istiyorum artık. bunlar hep uysal bir kız olduğumdan başıma geliyor. eheheh.

kimin nickini kullanarak onları rahatsız etsem bilemedim. vasıfsız'ın teki olduğumdan olsa gerek.
devamını gör...
bugün günlerden güzellik dedim uğradım manava kasayla yeşil-uzum aldım ne de olsa seviyordu ufakliklar meyve yemeyi.
yetimhanenin yolu biraz karışıktı ki ama bir bilene sorarım diye düşünürken karşıdan gelen tolstoyevski kılıklı adamı gördüm ve buralarda bir yetimhane olacaktı nereden gidebilirim dedim banasormabencahilim dedi.
son şansım navigasyon dedim ki bazen deli edebiliyor ama yapacak bişey yok dedim.
neyse ki bu defa yormadi beni yollar hafiften aşina gelmeye başlamıştı.
köşeyi dönmemle beraber ulaşmıştım nihayet.
bagajdan yeşil-uzum ve daha önceden aldığım chocolatewithmilk leri çıkarmam icin kapıdaki eşref_ruşenden yardım istedim hemen geldi sağolsun kirmazdi beni.

çocukların yanına varinca tüm yorgunluğumu unutmuştum kimi oyun oynuyor kimi pencereönünde omzundan sarkan pike ye sarılmış dışarıyı izliyordu.

çocuklar nasılsınız neler yapiyorsunuz dediğimde bir tanesi seni bekliyordum ama kuzguncuktaki vişneden getirmemissin bu defa üzüldüm dedi.
adın ne senin dedim ismail ama banahristiyanismail diyorlar dedi.
peki neden öyle diyorlar dedim çünkü ben papaz seviyorum dedi.
büyüyünce ne olacaksın ismail dedim ikinci schindler olcam dedi değişik bir çocuk dedim icimdem.
bir tanesi en dipte köşe yastığıgibi kipirtisiz oturuyordu , sen neden oyun oynanıyor arkadaşlarınla birlikte biseyler yemiyorsun dedim çünkü kartallar yalnız uçar dedi.
anladım bu çocuklara laf yetistiremeyecegim hepsinin saçlarını sevip,onları sevdiğimi söyleyip yanlarından ayrıldım.

ve umuyorum ki bu uzun satırlardan oluşan ziyaret sonunda biraz daha karma puan toplamisimdir kihkihkih.
devamını gör...
meja! meja! sesi, laboratuvarın duvarlarını titretiyordu şimdi. kuantum mekaniğinden sonra en büyük buluştu bu! hassas türk aile yapısını bozacak, kıracak hatta sarsacak hayalini, icada dönüştürmüştü. tayber doğan'ı aradı hemen, bu işler ondan sorulurdu nitekim. "ey umurumda bile olmaz nükleer denemeler örgütü siz kimsiniz!" haykırdı kürsüde tayber doğan, o arar aramaz. "sen! sen demedin mi kafamolmuşmaşukiye, bunu diyen de sen değil misin?" diye devam etti.

severnoe siyanie ise chocolatewithmilk'ini almış, larktwain_123_'ünü yakmış, bir yandan icadının bir yandan tayber doğan'ın bakınbakınneanlatacagimlarını dinlemenin keyfini yaşıyordu pisa kulesine paralel camından dışarı bakarken.

edür ve ralph girdiler içeri. her zamanki gibi ihtiyatsızdı iki koruma, vurdumduymaz ve biraz da fazla rahattılar. yalnızlıkrıhtımından döndüklerini söylediler severnoe siyanie'ye, "köylü yazardan ironilerinize kulak astığım yeter de yeter beyler! vahşi ve kaotik olmalıyız artık."

bu yazı bitmez sözlük, zevkliymiş he. neyse okuyun artılayın lan uğraştık o kadar. ben_ebruli'yi oyluyorsunuz ama ağladı diye!
edit: örtmenim ben_ebruli başlıkta layk kasıyor?*
devamını gör...
beklerken zamanın hiç geçmediğini farketti en çok da onu özlerken böyleydi ..
bazen günlerce haber alamazdi, garip huyları vardı ama seviyordu işte ..
ne zaman hayatım sen de bir garipsin dese bengaripsengüzeldünyaumutlu der yüzünü güldürmeyi başarırdı.
bu defa da hastayım diye yok olmuştu ortalardan, o kadar tembihlese de dr bıdıbıdı' ya bir görün diye tabiki gecistirecekti bunu da.
nihayet gelmiş bir kaç adım uzagindaydi yalnızca,yerinden kalktığı gibi boynuna atladı tam öpecekken dudağından, dışarıda böyle şeyleri sevmiyorum biliyorsun hassas türk aile yapısına ters bunlar dedi.
kız çekti ellerini boynundan, hem kırgın hem de kizgindi bakislari; bu hallerini hiç anlayamıyorum dedi.
başbaşayken de uzaksın farkında değil miyim sanıyorsun dediğinde de; bebeğim biliyorsun o zaman durumumuz yoktu sevişemedik yapma böyle şimdi diye konuyu kapatmaya çalışıyordu.
belki de ben sana göre değilim, senin gibiler yaykadınıylaolur diye sitemde bulundu.
oysa ne kadar da özlemişti, bunları konuşmayı tartışmayı o da istemezdi ama karanlıktakikum bile daha şeffaf daha anlasilirdi onun yanında..
her şeye karşı kytsz kalışı, gecistirir tavırları iyiden iyiye zorluyordu bu ilişkiyi.
çocuk tuttu elinden yapma böyle meja mı dolduruyor yoksa seni bana karşı, ondan aldığın akılla bana böyle tavır alıyorsan bozusuruz bak dedi.
benim aklım var ve bana yetiyor ama sen istersen birilerinden akıl al çünkü boyle giderse bizim sonumuz yok dedi ve hoşçakal bile demeden çantasını alıp uzaklaştı..
derinlerde bir yerde sanki lodos86 cikmisti ve bütün duyguları darmadağın halde gözünden akan yaşa aldirmadan, nereye gittiğini bilmeden yürüdü, yürüdü, yürüdü ..
devamını gör...
ay çok güzel şeyler yazmışsınız. ben beceremedim. bir miktar üzüldüm. benim nickimle yapılmamış ona da bir miktar üzüldüm.
devamını gör...
benim nickimi izinsiz kullananları mahkemeye verip telif attırıcam.
devamını gör...
ulan şurada kaç aydır mesai yapıyoruz hiç mi biri nikimizi kullanmaz anasını keseyim ya üfff! e tabi black rose immortal’ı öyle her cümlede kullanamazsınız. atarımı yaptım gidiyorum ben.

edit: mehpare gel öpücem kız seni, utanın lan, bak şerefsiz evladı olayım ki ağlamamak için zor tutuyorum kendimi. *
devamını gör...
çay koydum mehpare, tatlı al gel.
devamını gör...
bir bilen kim ki?
boyle kisa gorunumlu paragraf seklinde cumle kurarim pislikler. hepinizden tiksiniyorum ama tek basina canım sıkılıyor.
devamını gör...
romada roman okuyan roman , hassas türk aile yapısını hiçe sayarak hristiyan ismaille birlikte sözlüğün valisine çıkıp var mı bir bilen diye haykırmış. tabi bu haykırıştan rahatsız olanlar olmuş. bu durumda sadrazam ikarusun sol kanadı devreye girmiş ve bu iki kafadarı birine teslim etmiş (ağzındaki kanı silen bi kızgın dövüşçü vardı ismini tam hatırlayamadım ). onlar ermiş ahirete biz gelelim sözlüğe.
devamını gör...
black rose immortal sitemini edip giderken köylü yazardan ironiler masanın başında olmaz üzere whisper , hazall , ben_ebruli ile çay içerek lafliyorduk.
rahatsiz elinde cekirdegiyle sokağın başında görünürken evin içerisinden meja 'nın güzel kahkahasi yükseliyordu.
sözlükteki entryleri değerlendirirken hepimiz normal sözlük te olmaktan ne kadar keyif aldığımızı söylüyorduk.
güneş batarken sevgili yoldaş benjamin franklin arayarak akşama yemeğe davetli olduğumuzu söyledi.
her ne kadar beceremesemde bir entrynin daha sonuna geldik. ismini yaşamadığım arkadaşlarım nolur gucenmeyin bunu zor başardım daha başka bişi beklemeyin benden.*
devamını gör...
hikayelerin bol olduğu yazarlar silsilesidir.
devamını gör...
ellerinza sağlık . gurur duyarım . nickimi kullanan yazara ayrıca teşekkür ederim.
devamını gör...
benim sözüm takipçilerime:
- lan takipçilerim! ne işe yararsınız lan siz? ne ismimi bir cümlede kullanırsanız, ne nickaltıma yazarsınız. nasıl sevgi bu, emeksiz sevgi olur mu hayırsızlar! küstüm lan size.

içinde 15 tane gerektiğinde muhalif yazan bir hikaye yazın, barışalım.*
devamını gör...
geçenlerde ıvanmılınskı ile gezmeye çıkmıştık.

elindeki çöpü yere atmak yerine cebine koyan birisini görünce bak ne örnek vatandaşmış dedim.

yola devam ederken eşref ruşen abiye uğrayalım iki kadeh içelim dedik. 100 tl hesap geldi sövgüler arasında laf tayber doğan a geldi.

kime oy vereceğiz diye düşünürken gerçekten kılıçdaroğlu'nun da vasıfsız olduğuna kanaat getirdik.

sonra vakit doldu ve tekrar güneşli bir sabah ereksiyonunda görüşmek üzere vedalaştık.
devamını gör...
güneş daha yeni yeni kendini gösteriyor, huzursuz bir telefon sesi kulaklarımda çınlıyordu. kim bu beni rahatsız eden niye düşünürken, uzun zamandır görmediğim hristiyanismail’ in aradığını gördüm. mutlaka işi düşmüştür, yoksa aramaz * derken, çalan zil sesine daha fazla kytsz kalamadım.

tahmin ettiğim gibi bir derdi vardı. kendini otobandakiyanlizdusakabin gibi hissettiğini söyledi. zaten uzun yıllar ingiltere’de yaşamasından mütevellit ı am melting lannn melting dedi; bunalmış biraz. onu sakinleştirdikten sonra, kahvaltı hazırlamaya karar verdim. radyomu açtım, black rose immortal çalıyordu kanalda; kendime getirdi bu şarkı. yavaşça üstümü değiştirdim ve balkona çıktım. hristiyanismail yüzünden benim dilim de ingilizceye dönmüş olacak ki , havanın güzelliğini görünce mesmerizing dedim. güzel bir gün olacak dedim kendime. kulaklığımı taktım; en sevdiğim şarkılardan olan severnoe siyanie ‘yi dinleyerek evden çıktım.

not: gerçekten eğlendim* .
devamını gör...
yine kimsenin nickinde olmadığımız başlık. tüh yazıklar olsun be size.
devamını gör...
kapalı pencere'nin önünde, elinde art of seduction adlı kitapla ne yapacağını bilemez halde dikiliyordu. altı tane çocuk gürültülü şekilde beerilaryikeygary yürüyerek ve gülüşerek aşağıda durdu. içerideki odada karanliktakimum eşliğinde açık olan müziği duydu: to bid you farewell çalıyordu. elindeki kitabı masa lambası'nın yanına bıraktı ve oturma odasına gitti.

açık televizyonda belgesel vardı, sesi kısık şekilde... az önceki şarkı bitmiş, şimdi black rose immortal çalmaya başlamıştı. "zaten kafambidünya, bu şarkı şu an için fazla gürültülü" diye düşünerek radyoyu kapattı. tam o anda arkasında zippodan çıkan çınn sesi'ni duydu. hızla döndü ve göz göze geldiler. "merhababengeldim" dedi, sanki yıllar geçmemiş gibi aradan.

dışarıdan komşu mehpare hanım'ın sesi geliyordu. galiba çocuklara "başka yerde oynayın" gibi bir şeyler söylüyordu. "ne işin var senin burada? ya da benim burada ne işim var diye mi sormalıydım? aah, yıllar sonra bile kafamı karıştırıyorsun!" dedi düşünceli düşünceli. şimdi mistik bazı konuların anlatıldığı belgeselde bir lucifer betimlemesi görüyordu, tam da onun arkasındaki televizyonda. "ruhunu insana satmış şeytan" diye geçirdi aklından, şeytana bile pabucunu ters giydirebilecek zekâdaki kadına bakarak. ne çok sevmişti onu! oysa o "ne zaman gitti tren" demeye bile kalmadan bir trene binip kayboluvermişti gözden. onu orada yarım bırakılan roman gibi terk ederek... hesap sormak istese de bir yanıyla "dahavakitvar" diyordu içinden bir ses; "onun da zamanı gelecek..."

o rahatsız, sağır edici sessizlik telefonun acı acı çalan ziliyle kesildi birden. "ben_ebruli" dedi karşısındaki, her zamanki ürkek sesiyle. "verdiğin sözü unutmadın değil mi? bugün gelecektin?" dedi sorar bir ses tonuyla. tamamen aklından çıkmıştı, az önceki şokun etkisiyle. "kahretsin!" dedi içinden ama telefona "tabii ki unutmadım! az sonra yanındayım" demeyi de ihmal etmedi. usulca bıraktı ahizeyi yerine. ona döndü, sessizveduygusuz bir bakış atarak "bunu konuşacağız... eğer yine bir anda ortadan kaybolmazsan tabii?" diye ekledi. cevap vermesini beklemeden, patroniçe gibi havalı bir şekilde odanın ortasında duran kadının yanından geçti hızla. dışkapınındışmandalını çevirirken zihninde tek bir soru vardı: ya gerçekten geri döndüyse?

kadının gözlerindeki yaşları görseydi, belki de o an vazgeçerdi gitmekten.

ama görmedi...

*
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazar nicklerinden cümle kurmak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim