1.
ulaşmak istediğin hedef -saçma yada mantıklı maddi yada manevi- elde etme uğruna obsesif ol takıntılı ol, problemli ol, rahatından ödün ver, rahatsız desinler. çok para kazan yerlice biriktir para her şeydir, sonra mutluluğuna alet et. ayrıca;
resimag.com/p1/da7441b6e95c.jpeg
resimag.com/p1/da7441b6e95c.jpeg
devamını gör...
2.
keşke dememek hata yapmaktan korkmamak.
devamını gör...
3.
''en yaratıcı olduğunuz an en aceleci olduğunuz andır'' sözüyle özetlenebilir. hayatımdaki en güzel kararları aceleyle vermişimdir.
devamını gör...
4.
bu ülkeden basıp gitmek..bunun için uğraşmak ve didinmek..
devamını gör...
5.
hayat felsefem her şeye rağmen farklı olmak. birçok açıdan bunu ele alabiliriz. herkes bir yere çöp mü atmış elimdeki çöpü oraya atmam gider çöpe atarım, herkes bir konu hakkında yalan mı söylüyor söylemem, herkes bir yanlışı görmezden mi geliyor görmezden gelmem ve daha nice şeyler.
devamını gör...
6.
(bkz: sürdürülebilirlik)
devamını gör...
7.
disiplin disiplin disiplin.
self dicipline.
self dicipline.
devamını gör...
8.
'' ben oldum demek ben öldüm demektir. '' asla öğrenmeyi, kendimi geliştirmeyi bırakmamak, olabileceğim en iyi halime ulaşabilmek için çabalamaya devam etmek ...
devamını gör...
9.
yapmadığın bir şey için pişman olacağına, yaptığın bir şey için pişman ol. hayat, sandığından çok daha kısa olabilir.
devamını gör...
10.
az ye, az uyu, sevdiğin işi yap.
şaka, şaka yok maalesef bodoslama yaşıyorum. trollediysem af ola.
şaka, şaka yok maalesef bodoslama yaşıyorum. trollediysem af ola.
devamını gör...
11.
her zaman renkli ve dolu bir hayat yaşamak. yaptığın seyi zorunluluktan yapıyor bile olsan keyif almaya bakmak. ve mutlaka unutamayacagin ölçüde bir seyler yapmış olmak (ekstrem spor gibi, korku evi gibi, kafana esen bir anda çıkıp başka bir şehire plansız programsız gitmek gibi, ahtapot kolu yemek gibi)
devamını gör...
12.
acırsan acınacak hale düşersin.
devamını gör...
13.
"bilerek ya da bilmeyerek cehaleti kutsamamak; bunun için düşünmekten asla korkmamak, üşenmemek"
hayatım boyunca, hep şuna önem verdim: çevremde, nüfuz edebildiğim her alanda tartışma kültürünü oturtmak ve ne konuştuğumuzu bilmek. post-truth dönemin farkında olarak, ampirik bir bilgi vs. olmadığı sürece tartışmanın şeklinin, içeriğinden daha önemli olduğunu düşünenlerdenim; bana göre üslup, içeriği gölgeliyor. iyi bir üslup, doğru bir hitabet ile bir şeyler öğrenebilmemiz mümkün. popülerlik uğruna, doğru bildikleri üç beş cümleyi bir araya getirip her konuya beylik laflar eden insanlardan ve okuduklarını anlamadan, ortada ne yazıldığına kafa yormadan "mantıklı bir şeyler söylemiş, haklıdır herhalde" diyerek bunların peşine takılanlardan ve bu cehalet sarmalından iğreniyorum. bunu yapanların da çoğunluğu maalesef üniversite mezunu ya da öğrencisi.
ciddiyetle hayat yaşanmaz, çok iyi biliyorum bunu. esasında kimse de umrumda değil. ancak biz bir milletiz, bir devletiz. bizim bir kültürümüz var, bayrağımız var, marşımız var. bunlar kolayla kurulmadılar. bu ülkeyi ilerletmek biz gençlerin elindeyken, aydın görünmeye çalışan muhalif kesimin şöyle iki saniye adam gibi düşündüğünüzde son derece anlamsız, popülist yaklaşımları bizi geriye götürüyor. atalarımıza saygısızlık ediyoruz resmen.
üç beş tane popülerleşmiş insanlar ve onların ahmak şakşakçılarının arkasına koyun gibi diziliyor koca bir millet. ağızlarda aydınlık bir gelecek, özgürlük, demokrasi varken uygulamada bunların bayrak tutanları da dahil bağnazlığın içinde tepiniyorlar. siyasi görüşler üzerinden insan yaftalamalar, ne söylediğini kendisinin de bilmediği ama beğenildiği için haklı olduğunu düşünmeler gırla gidiyor. bir de düzgün bir dille yazdıkları ama işin özünden"böyleyken böyle, aksini söyleyen çomardır. hadi hayırlı traşlar" temalı cümlelerin ağızdan ağıza yayılışını ibretle seyrediyoruz.
bu ülkenin geleceği iyi değil. benim bunları yazma, çevremde de konuşma sebebim de inanın üç beş kişiyi, fazla değil, bu pislikten kurtarmak. insanlar bir hülyanın peşinde, populizme kurban gitmiş durumdalar. aklıselimin kaybolduğu bir toplumda mahvolacağız. bu iş linç kültürünün en büyük gıdasıdır. herkes buna kolektif tekpi koymalıdır, bir konuya adamakıllı eğilmek ya da inanmadığımız şeylere destek vermemek gerekiyor. bugün öğretmenler linçlenir, yarın doktorlar, öbür gün mimarlar. inanın kimse sizi anlamaz, kimse bir çöpçünün de doktorun da yaşadığı zorluklarla ilgilenmez. o anda haksız bir cümleden, bir andan alıntılayıp genellerler, linç ederler ve arkalarındaki koyun sürüsü yüzünden geniş çapta kararlar alınır. biraz düşünün, emin olun bana hak vereceksiniz. tüm belaların başı bunlar: cehaletin kutsanması, okumamak, okuduğunu anlamamak ve tartışma kültüründeki yoksunluk.
hayatım boyunca, hep şuna önem verdim: çevremde, nüfuz edebildiğim her alanda tartışma kültürünü oturtmak ve ne konuştuğumuzu bilmek. post-truth dönemin farkında olarak, ampirik bir bilgi vs. olmadığı sürece tartışmanın şeklinin, içeriğinden daha önemli olduğunu düşünenlerdenim; bana göre üslup, içeriği gölgeliyor. iyi bir üslup, doğru bir hitabet ile bir şeyler öğrenebilmemiz mümkün. popülerlik uğruna, doğru bildikleri üç beş cümleyi bir araya getirip her konuya beylik laflar eden insanlardan ve okuduklarını anlamadan, ortada ne yazıldığına kafa yormadan "mantıklı bir şeyler söylemiş, haklıdır herhalde" diyerek bunların peşine takılanlardan ve bu cehalet sarmalından iğreniyorum. bunu yapanların da çoğunluğu maalesef üniversite mezunu ya da öğrencisi.
ciddiyetle hayat yaşanmaz, çok iyi biliyorum bunu. esasında kimse de umrumda değil. ancak biz bir milletiz, bir devletiz. bizim bir kültürümüz var, bayrağımız var, marşımız var. bunlar kolayla kurulmadılar. bu ülkeyi ilerletmek biz gençlerin elindeyken, aydın görünmeye çalışan muhalif kesimin şöyle iki saniye adam gibi düşündüğünüzde son derece anlamsız, popülist yaklaşımları bizi geriye götürüyor. atalarımıza saygısızlık ediyoruz resmen.
üç beş tane popülerleşmiş insanlar ve onların ahmak şakşakçılarının arkasına koyun gibi diziliyor koca bir millet. ağızlarda aydınlık bir gelecek, özgürlük, demokrasi varken uygulamada bunların bayrak tutanları da dahil bağnazlığın içinde tepiniyorlar. siyasi görüşler üzerinden insan yaftalamalar, ne söylediğini kendisinin de bilmediği ama beğenildiği için haklı olduğunu düşünmeler gırla gidiyor. bir de düzgün bir dille yazdıkları ama işin özünden"böyleyken böyle, aksini söyleyen çomardır. hadi hayırlı traşlar" temalı cümlelerin ağızdan ağıza yayılışını ibretle seyrediyoruz.
bu ülkenin geleceği iyi değil. benim bunları yazma, çevremde de konuşma sebebim de inanın üç beş kişiyi, fazla değil, bu pislikten kurtarmak. insanlar bir hülyanın peşinde, populizme kurban gitmiş durumdalar. aklıselimin kaybolduğu bir toplumda mahvolacağız. bu iş linç kültürünün en büyük gıdasıdır. herkes buna kolektif tekpi koymalıdır, bir konuya adamakıllı eğilmek ya da inanmadığımız şeylere destek vermemek gerekiyor. bugün öğretmenler linçlenir, yarın doktorlar, öbür gün mimarlar. inanın kimse sizi anlamaz, kimse bir çöpçünün de doktorun da yaşadığı zorluklarla ilgilenmez. o anda haksız bir cümleden, bir andan alıntılayıp genellerler, linç ederler ve arkalarındaki koyun sürüsü yüzünden geniş çapta kararlar alınır. biraz düşünün, emin olun bana hak vereceksiniz. tüm belaların başı bunlar: cehaletin kutsanması, okumamak, okuduğunu anlamamak ve tartışma kültüründeki yoksunluk.
devamını gör...
14.
15.
buralardan gittiğimde arkamdan iyi bir iz olması.
kim gibi mi ? aradan kaç yıl geçmemesine rağmen iyi hatırladığımız arşimet , newton , galileo gibi .
kim gibi mi ? aradan kaç yıl geçmemesine rağmen iyi hatırladığımız arşimet , newton , galileo gibi .
devamını gör...
16.
hayat boş eylen coş.
devamını gör...
17.
müzik sarsın çevreni..
devamını gör...
18.
kafacıların hayat felsefesini merak eden başlıktır.
benim şahsen hayat felsefem ciddiyetsiz olmaktır.
hayatta bir şeyleri ciddiye aldığın an kendini manyak edersin.
hayatımda kurallarım vardır çizgilerim vardır o çizgiyi aşanları hayatımdan silerim ölene kadar.
çizginin üstünü tarumar eden bir kişi silemedim onu da yakında silerim içimden.
ama hayattı ciddiye almamak ciddiyetsiz olmak bence çok önemli bir konudur.
yaşayıp defolup gideceğiz işte kıymetli olan yaşarken bol bol öğrenmek bilmek sevişmek yeni tatlar keşfetmek ruhani hazlar kovalamaktır.
filozof değiliz lakin bizimde kendi çapımızda boş beleş felsefelerimiz var.
benim şahsen hayat felsefem ciddiyetsiz olmaktır.
hayatta bir şeyleri ciddiye aldığın an kendini manyak edersin.
hayatımda kurallarım vardır çizgilerim vardır o çizgiyi aşanları hayatımdan silerim ölene kadar.
çizginin üstünü tarumar eden bir kişi silemedim onu da yakında silerim içimden.
ama hayattı ciddiye almamak ciddiyetsiz olmak bence çok önemli bir konudur.
yaşayıp defolup gideceğiz işte kıymetli olan yaşarken bol bol öğrenmek bilmek sevişmek yeni tatlar keşfetmek ruhani hazlar kovalamaktır.
filozof değiliz lakin bizimde kendi çapımızda boş beleş felsefelerimiz var.
devamını gör...
19.
çok da takma.
devamını gör...
20.
kolay ulaştığın şey sana fayda getirmez.
devamını gör...