yazarların yaptığı en büyük salaklık

bir gün bana geldiler ve şehir şehir gezmeye karar verdim. önce bursa'ya gittim. orda birkaç gün vakit geçirince bursa otogara gittim. fakat ikinci lokasyon hala belli değil. yazanedeki dayı "neresi?" dedi. benim de yer belli olmadığı için " sen de nereler var?" dedim. abi bizim adamla yılmaz erdoğan parodimiz burda başladı. (bkz: swh) dayı diyor ki kardeşim dalga mı geçiyorsun nereye gideceksin dedi. ben malı durur mu? abi ben de bilmiyorum ki onu arıyorum dedim. dayı çattık yaa bakışı attı ama para da kazanmaya çalışıyor tabi. sabırla ve iç geçirerek tatile mi gidiyorsun dedi. abi dedim şöyle kafa dinlemelik neresi var dedim ayvalık dedi. iyi, ver bi tane bilet dedim. yok dedi veremem, bütün koltuklar doldu. en yakın sefer 2 saat sonra olur mu? bu sefer ben çıkıştım. ya dayı başka bir yer yok mu seferi yakın? en son dayı patladı artık, birader sen önce ne istediğine karar ver, tek tek ilçe şehir mi sayayım sana? ayvalık'a bilet aldım.

-perde 2-

otobüsün saati geldi bindim. muavine sordum 2-3 saat gibi bir şey dedi şimdi tam hatırlamıyorum. vurdum kafayı yattım ben. uyandığımda otobüs bir yerde durdu, yolcu indirdi. hala bekliyoruz. ben sanıyorum ki muavin gelecek, beyfendi geldik diyecek ineceğiz. muavin herkes inip bindikten sonra saymış bir kişi fazla. bağırdı ayvalık var mı? ben refleksle kaldırdım elimi "ben" dedim. otobüs zaten 15 dakikadır hareket etmediği için yolcuların yarısı kim lan o ayvalık'ta inmeyen gerizekalı diye bana bi baktı. sonra ben biraz uykulu olduğum için biraz ayvalık kelimesine aşima olmadığım için ve yüzde 80 de gerizekalı olduğum için o bakışlar altında "altınoluk muydu acaba yaa?" dedim. kalan yolcuların yarısı da kim lan o dangalak diye bana baktı. hala bilmiyorum muhtemelen altınoluk bambaşka bir şehrin bambaşka bir beldesi. olayla alakası yok ki. muavin altınoluk lafını duyunca onun da kafası karıştı. dur dedim ben bilete bakayım.

hayır şimdi düşününce ayvalık otogardayız, altınoluk'un konuyla alakası yok. en son birader ayvalıktır o dedi. dedi ama ben bir de bilet arıyorum. tüm bu gerizekalılığın arasında muavine altınoluk'tan geçiyor mu demeye de g.tüm yemiyor ama hala bilet arıyorum. bileti buldum, ayvalık'mış. aaa dedim bemim burda inmem lazım. valla şu an ki halimle düşününce trevor senin zaten o noktada o otobüsten yolun ayvalık olmasa da inmen lazım. dedi bagajın var mı? var dedim. adam sinirle bagaj kapağına yöneldi ki orada bana bir aydınlanma geldi. yok yok dedim el bagajım var sadece, valizim yok. (bkz: swh)

dostlar şimdi tamam bütün hareketler gerizekalıca farkındayım fakat insanın bazen basireti bağlanıyor. (bkz: swh) tamam lan tamam, biliyorum bu kadar salaklığa benim evde oturup ocağı bile açmadan mamayla beslenmem lazım ama naparsın işte, kendimi atsam atılmaz satsan satılmaz. yaşamaya çalışıyorum.

olm ben iş çıkışı arkadaşın ayakkabısını giyip gitmiş ve bunu sabah tekrar işe gelene kadar farketmemiş adamım. (bkz: swh) arkadaş sabahleyin durumu farketmediğimi anlayınca "nasıl, yeni ayakkabı aldım, güzel mi?" dedi. ben de sabah mahmurluğu baktım ve bir şey anlamadım. ayıp olmasın diye hayırlı olsun güle güle kullan, güzelmiş dedim. hoşuna gider tabi eşşoğlu, sen seçtin, senin ayakkabın, çıkar lan ayakkabılarımı" dedi. sgdgsgs olum yeni almıştım lan ben o ayakkabıyı. görüntüsüne alışamamıştım ki ne bileyim.

demem o ki insanın bazen basireti bağlanıyor. bir keresinde de okula terlikle gittim. sabah mahmurluğu ne bileyim öyle gitmişim.

yalnız ne bahaneci adammışım ha. her şeye sebebim var. gerizekalıyım demiyor da... uyku mahmurluğu diiiyor, öyle diiiiyor. cbxgfv

filtre diye türk kahvesi demledim french presste daha demin.

daha büyük salaklıklarımı anlatmam çok fenalar.

5 arkadaş birimizin evinde buluşmuştuk. 5 erkek sığır gibi yiyeceğiz**, frp* oynayacağız* ve film* izleyeceğiz.

neyse yemekler 10-11 gibi söylendi, beklerken oyuna devam edildi. pek çok şeyi ev saabısı arkadaş ayarlamıştı, bari kapıya kaldırmayalım adamı dedik ve kapıyı kuryeye nezaket icabı olarak ben açtım. o da nezaket icabı olarak afiyet olsun dedi tabii, ben de salaklık icabı olarak size de dedim.

sözlüğe kayıt olmak.

kendimi insanlara fazla açmak

tekerlekli sandalyede giden öğrencim “hocam iki dk işim var hemen halledip geliyorum” dediğinde boş bulunup “bak çabuk ol hadi koooş” dedim. sonra durup “ulan keşke hadi uç” deseydim en azından bu tüm öğrenciler için yeterince mecazi olurdu diye düşündüm. aklıma geldikçe kafayı yiyorum nasıl aşıcam bunu enter.

küçük kız yeğenimi geçenlerde oynanan fenerbahçe -malum oluşum maçına götürmek.
stada değil aile çay bahçesine götürdüm.
giydik formaları bir heyecan.aile çay bahçesi sonuçta stad değil kahvehane değil.yanimizda öğretmen emeklisi kadınlar .yan masada ailece sohbet edip çay icenler.
maç başladı bizimkiler iyi gidiyor gol kaçırıp duruyor arkada 2 tane erkek futbol takımından ibaret bukalemunsporlu hayvan bile demek onlara şeref olur hayvan da değil bir çeşit mahlukat küfür etmeye basladilar.1. golü yedik.daha da azmaya başlayıp ana avrat katıp küfretmeye başlayınca.kimse de ses cikarmayinca
dayanamadım döndüm arkaya utanmıyor musun ana avrat küfür etmeye yanında kadınlar var ,kız çocukları var dedim.
maça gelmeselerdi ,getirmeseydin çocuğu dedi.
utanmaz ,arlanmazlara bakin.
dedim ki bak burası kahvehane değil aile çay bahçesi çoluk çocuk var yanında kadınlar var
küfür etmemem gerekir diyeceğine cocuğu getirmeseydin diyorsun.
sonra yandaki kadınlar sakin olun filan.yegenim olmasa temiz sopa çekerdim ikisine de zor durdum.
yeğenim gidelim amca dedi.rahatsiz oldum dedi.
1. golden sonra çıktık gittik.
bir allah'ın kulu da hoop adam haklı demedi gerçekten bu millet dilini yutmuş.
bir daha da ne maç izlemeye kalabalık yere giderim ne de birini götururum.
ne bir şeyden doğru düzgün ahlak kuralları çerçevesinde zevk almayı biliyor bu millet ne de toplum içinde etik hareket etmeyi.
saygısız ,ezik bir millet olduk çıktık.