1.
mehmet şahin tarafından yönetilen 12 dakikalık kısa film; senaryosu hbk grubu tarafından yazılmış ve 2024 yılında yayınlanmıştır.

hayatta bir anlam arayışına çıkmış genç bir adamın ormandaki yolculuğu ve hayatta sadece ama sadece bir yolcu olduğunu idrak edişi konu ediniliyor.
genç adam uyandığında kendisini iki seksen yere uzanmış ve bilmediği bir yerde buluyor,
oraya nasıl geldiğini hatırlamıyor, çünkü orası doğuma ve başlangıca bir göndermede bulunur nitelikte, tıpkı onun oraya nasıl geldiğini bilemediği gibi biz de doğumumuzdan öncesini ve bu dünyaya neden geldiğimizi, neden seçilen olduğumuzu bilemeyiz, anlamlar yolda,
yani hayat yolunda belirir.
genç adamın kendi benliğini aramasıyla, kim olduğunu ya da kim olmadığını, hayata geliş amaçlarını sorgulamaya başlamasıyla ve yolda gördüğü kâfileye katılıp sorgulamalara dalmasıyla filmimiz devam eder;
yolda düşüp bayılanlar ve yoldan, hayattan ayrılanlar olur, ebediyen onlarla yürüyeceğini sanan genç, ansızın gerçekleşen bu vedalar karşısında ürperir,
hayata sadece kafa bulmaya gelen bir arkadaş grubunun yanına gider ve ona kara üzüm ikram ederler, çok düşünmemesi, eğlenmesi, sorgulamaması için.
genç adamın bu yolda karşılaştığı diğer olaylarla film sona doğru yaklaşır gibidir.
filmin bana düşündürdüğü ya da hatırlattığı şeyler şöyleydi;
sen yolcusun arkadaşım, yaşam sadece bir yol ve hayatımız da birer yolculuktur sadece,
bu yolda kaybettiklerimiz, kazandıklarımız, yolun gerisinde kalan ve yolun sonuna kadar birlikte yürüyeceğimiz insanlar olacaktır, kazandığında çok sevinme, çünkü kaybetme ihtimâli hep vardır, kaybettiğinde çok üzülme, çünkü bir gün sen de yitip gidenlere kavuşacaksın.
hayatını neye adarsan yolun sonunda ardına dönüp baktığında göreceğin yegâne şey odur.
bir anadan dünyaya gelen yolcu,
görünce dünyaya gönül verdin mi?
ana haktır, sen bu sırra erdin mi?
neşet ertaş

hayatta bir anlam arayışına çıkmış genç bir adamın ormandaki yolculuğu ve hayatta sadece ama sadece bir yolcu olduğunu idrak edişi konu ediniliyor.
genç adam uyandığında kendisini iki seksen yere uzanmış ve bilmediği bir yerde buluyor,
oraya nasıl geldiğini hatırlamıyor, çünkü orası doğuma ve başlangıca bir göndermede bulunur nitelikte, tıpkı onun oraya nasıl geldiğini bilemediği gibi biz de doğumumuzdan öncesini ve bu dünyaya neden geldiğimizi, neden seçilen olduğumuzu bilemeyiz, anlamlar yolda,
yani hayat yolunda belirir.
genç adamın kendi benliğini aramasıyla, kim olduğunu ya da kim olmadığını, hayata geliş amaçlarını sorgulamaya başlamasıyla ve yolda gördüğü kâfileye katılıp sorgulamalara dalmasıyla filmimiz devam eder;
yolda düşüp bayılanlar ve yoldan, hayattan ayrılanlar olur, ebediyen onlarla yürüyeceğini sanan genç, ansızın gerçekleşen bu vedalar karşısında ürperir,
hayata sadece kafa bulmaya gelen bir arkadaş grubunun yanına gider ve ona kara üzüm ikram ederler, çok düşünmemesi, eğlenmesi, sorgulamaması için.
genç adamın bu yolda karşılaştığı diğer olaylarla film sona doğru yaklaşır gibidir.
filmin bana düşündürdüğü ya da hatırlattığı şeyler şöyleydi;
sen yolcusun arkadaşım, yaşam sadece bir yol ve hayatımız da birer yolculuktur sadece,
bu yolda kaybettiklerimiz, kazandıklarımız, yolun gerisinde kalan ve yolun sonuna kadar birlikte yürüyeceğimiz insanlar olacaktır, kazandığında çok sevinme, çünkü kaybetme ihtimâli hep vardır, kaybettiğinde çok üzülme, çünkü bir gün sen de yitip gidenlere kavuşacaksın.
hayatını neye adarsan yolun sonunda ardına dönüp baktığında göreceğin yegâne şey odur.
bir anadan dünyaya gelen yolcu,
görünce dünyaya gönül verdin mi?
ana haktır, sen bu sırra erdin mi?
neşet ertaş
devamını gör...
"yolcu (kısa film)" ile benzer başlıklar
yolcu
29