yazar: cengiz dağcı
yayım yılı: 1957
korkunç yıllar adlı yazarın devam niteliğinde kaleme aldığı eser, ikinci dünya savaşı yıllarında almanya ile rusya arasında kalan kırım türklerini konu almaktadır. yazarın bizzat içinde olduğu olayların işlenmesi dolasıyla, eser bir hayli önem kazanıyor.
yayım yılı: 1957
korkunç yıllar adlı yazarın devam niteliğinde kaleme aldığı eser, ikinci dünya savaşı yıllarında almanya ile rusya arasında kalan kırım türklerini konu almaktadır. yazarın bizzat içinde olduğu olayların işlenmesi dolasıyla, eser bir hayli önem kazanıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "nothingelsematters" tarafından 22.09.2022 15:39 tarihinde açılmıştır.
1.
cengiz dağcı'nın korkunç yıllar adlı eserinin devamı niteliğinde olan yurdunu kaybeden adam romanı,ikinci dünya savaşında almanya ve sscb arasında lejyonova bölgesinde uygulanan iğrenç savaş strateji arasında kalan kırım-tatar-özbek-kazak türklerinin yaşadığı trajediyi, arı duru bir türkçe ve olağan üstü betimlemelerle okurun tahayyülündeki beyaz perdeye aktarır.
yazar romanda;kırım, kırgız, özbek, tatar, kazak türklerinin istiklal uğruna çektikleri sıkıntıları,nazi almanyasının ve sscb nin türkü türke kırdırma politikasını, ümitle ümitsizlik arasındaki çatışmaları, özgürlük aşkı ve bağımsız olma arzusunu o kadar etkileyici bir üslupla ele alır ki okuyanın kolay kolay hafızasından silinmeyecek,şimdi ve buradasındaki saçma sıkıntılarını unutturup gerçek acıların kimyasını resmedecek dinamikler resmeder.
romanda baş kahraman olan sadık turan'ın marya ile yaşadığı aşk,bir kadının bir erkeğin hayatındaki yerini nasıl etkileyebileceği,onun için neler yapabileceği,nelerden vazgeçebileceğini tüm gerçekliğiyle sergiler.iyi bir vatandaş,başarılı bir subay olan sadık turan için zorlu mücadele yıllarında alabildiği tek ödül hayatta kalmaktır. oysa bu ödül ona en büyük ceza olmaktayken...
roman bittiğinde platonun düşündüğü gibi bütün sınırlar kalkınca savaşlar biter mi? savını sorgulatır dimağlara
yazar romanda;kırım, kırgız, özbek, tatar, kazak türklerinin istiklal uğruna çektikleri sıkıntıları,nazi almanyasının ve sscb nin türkü türke kırdırma politikasını, ümitle ümitsizlik arasındaki çatışmaları, özgürlük aşkı ve bağımsız olma arzusunu o kadar etkileyici bir üslupla ele alır ki okuyanın kolay kolay hafızasından silinmeyecek,şimdi ve buradasındaki saçma sıkıntılarını unutturup gerçek acıların kimyasını resmedecek dinamikler resmeder.
romanda baş kahraman olan sadık turan'ın marya ile yaşadığı aşk,bir kadının bir erkeğin hayatındaki yerini nasıl etkileyebileceği,onun için neler yapabileceği,nelerden vazgeçebileceğini tüm gerçekliğiyle sergiler.iyi bir vatandaş,başarılı bir subay olan sadık turan için zorlu mücadele yıllarında alabildiği tek ödül hayatta kalmaktır. oysa bu ödül ona en büyük ceza olmaktayken...
roman bittiğinde platonun düşündüğü gibi bütün sınırlar kalkınca savaşlar biter mi? savını sorgulatır dimağlara
devamını gör...