1.
               
      
  
          bu teori, yüz ifadelerimizin yalnızca yaşadığımız duyguları temsil etmediğini, ayrıca bu duygular üzerinde büyük bir etkisi olduğu iddia eder. yaygın olarak belirli yüz kaslarının hareketinin ilişkili duyguların üzerinde etkisi olduğu düşünülür. basitçe, ne kadar çok gülümsersen o kadar çok mutlu olduğunu hissedebilirsin. ya da tam tersi örnekler. 
bu teorinin birçok kaynağı olsa da muhtemelen en çok charles darwin'in ortaya attığı "duyguların özgürce ifadelere yansıtılması yaşanan duyguları yoğunlaştırır, ifadelerin maskelenmesi duyguların gücünü azaltır" fikrine dayanır. bu teorileri okurken gerçekten kendimi garip gurup yüz ifadeleri içinde "gerçekten doğru mu ya?" falan diye düşünürken bulmuştum. neyse.
bu konuda yapılmış birçok araştırma var. bunlarda biri, bir grup katılımcıya bir karikatür gösterip bunun ne kadar komik olduğuyla ilgili bir derecelendirme yapmaları isteniyor. tabi katılımcılara karikatürlere bakarken sanki kızıyormuş ya da gülüyormuş gibi yapmaları isteniyor. gülümsemeyi taklit edenlerin karikatürleri diğerlerinden daha komik bulduğu sonucuna ulaşıyorlar. garip cidden.
bu konuda ortaya atılan fikirlerden bir diğeri ise yapılan botoksların duyguların yoğunluğunu azalttığı yönünde. botoksun fiziksel olarak daha sınırlı bir yüz ifadesine sebebiyet verdiğini zaten biliyoruz, kaslar hareket edemiyor çünkü. hah işte, bazı araştırmacılar da kaslar hareket edemiyor, duyguların ifadesi yok, beyine geri bildirim az, bu yüzden de duygular daha az yoğunlukta yaşanıyor deniyor. tabi bunun da bir kesinliği yok. zaten yüz geri bildirim teorisinin de tam olarak nasıl çalıştığını bilemiyoruz.
  bu teorinin birçok kaynağı olsa da muhtemelen en çok charles darwin'in ortaya attığı "duyguların özgürce ifadelere yansıtılması yaşanan duyguları yoğunlaştırır, ifadelerin maskelenmesi duyguların gücünü azaltır" fikrine dayanır. bu teorileri okurken gerçekten kendimi garip gurup yüz ifadeleri içinde "gerçekten doğru mu ya?" falan diye düşünürken bulmuştum. neyse.
bu konuda yapılmış birçok araştırma var. bunlarda biri, bir grup katılımcıya bir karikatür gösterip bunun ne kadar komik olduğuyla ilgili bir derecelendirme yapmaları isteniyor. tabi katılımcılara karikatürlere bakarken sanki kızıyormuş ya da gülüyormuş gibi yapmaları isteniyor. gülümsemeyi taklit edenlerin karikatürleri diğerlerinden daha komik bulduğu sonucuna ulaşıyorlar. garip cidden.
bu konuda ortaya atılan fikirlerden bir diğeri ise yapılan botoksların duyguların yoğunluğunu azalttığı yönünde. botoksun fiziksel olarak daha sınırlı bir yüz ifadesine sebebiyet verdiğini zaten biliyoruz, kaslar hareket edemiyor çünkü. hah işte, bazı araştırmacılar da kaslar hareket edemiyor, duyguların ifadesi yok, beyine geri bildirim az, bu yüzden de duygular daha az yoğunlukta yaşanıyor deniyor. tabi bunun da bir kesinliği yok. zaten yüz geri bildirim teorisinin de tam olarak nasıl çalıştığını bilemiyoruz.
devamını gör...
      2.
              
  
          yüz geribildirim hipotezi), james-lange duygu teorisinin daha modern bir versiyonu olan 1962'de sylvanas tomkins tarafından geliştirilen bir hipotezdir.  tomkins'in fikirlerine göre, duyguların ortaya çıkması mimik değişikliklerinin bir sonucudur.
      
  devamını gör...