zamanında sizi çok üzen kişinin geri dönmesi
başlık "gaiaa" tarafından 30.08.2024 02:44 tarihinde açılmıştır.
1.
insanlar kendisine acı çektiren, kırmaktan çekinmeyen insanları unutmaz. özellikle bunu yapan kişi sevdiği biriyse asla unutamaz ve onun bıraktığı gönül yarasıyla yaşamayı ona ait son bağ olduğundan terk etmek istemez.
onca saygısızlığa rağmen çıkıp gelse tekrar onu bağrına basacak. bundan o kadar eminim ki. bütün her şeyi unutacak. insanevladı nankördür derler. (kalıplaşmış o cümledeki nankörlüğü vefayla alakalı bir durum olarak algılamanızı istemiyorum.) insanevladı sahiden de nankördür. yaşadığı saygısızlıklara, döktüğü gözyaşlarına nankördür ve de kördür.
onca saygısızlığa rağmen çıkıp gelse tekrar onu bağrına basacak. bundan o kadar eminim ki. bütün her şeyi unutacak. insanevladı nankördür derler. (kalıplaşmış o cümledeki nankörlüğü vefayla alakalı bir durum olarak algılamanızı istemiyorum.) insanevladı sahiden de nankördür. yaşadığı saygısızlıklara, döktüğü gözyaşlarına nankördür ve de kördür.
devamını gör...
2.
geçmişimde beni gerçek anlamda yaralayan 2 kişi var. ikisi de şu an kapımı çalsa bırak onu bağrıma basmayı, kapıyı dahi açmam. hatta kapıda durmaya devam ederse polisi çağırırım. ikisi ile ilgili de tüm iyi ve de kötü anılarım hala aklımda. ama bu anılar beni yaralamıyor artık. o anıların etkilerini ve üzüntülerini uzun zaman önce normalleştirdim. ikisinden de nefret etmiyor ve de bir şeyler hissetmiyorum artık. ama tüm bunlara rağmen o kapıyı açmam.
hatta hayatımdan çıkarttığım, yol verdiğim arkadaşlarım için de aynı şeyler geçerli. kinci biri asla değilimdir. ama bir sayfa kapandıysa, tekrar geri açmanın bir anlamı yok. hayat bunlar için çok kısa.
hatta hayatımdan çıkarttığım, yol verdiğim arkadaşlarım için de aynı şeyler geçerli. kinci biri asla değilimdir. ama bir sayfa kapandıysa, tekrar geri açmanın bir anlamı yok. hayat bunlar için çok kısa.
devamını gör...
3.
geri dönsün diye uğraşıyorum. sürekli tekrar eden bir şekilde. sen düşün.
neyse güzel tanımladın beni sağol.
kafada değil gönülde bitmesi gerekiyor.
neyse güzel tanımladın beni sağol.
kafada değil gönülde bitmesi gerekiyor.
devamını gör...
4.
ıyilikle donmusse iyilikle karsiligini alir. kotulukle donmusse, uzulurum.*
devamını gör...
5.
ya da döndüğünü sanması...! (gitmek, gidenin karar verebileceği bir şeydir doğru. ama dönmek, dönülenin de kararına bağlıdır.)
devamını gör...
6.
sık karşılaştığım olay.
bazı insanlara hiç şans vermezken bazılarına ikinci şanstan daha fazlasını verdiğim oluyor. sonra bu insanlar sanıyor ki hep böyle gidecek. ne zaman dönsem bu enayi bana şans verecek ama öyle bir şey yok. soğumak denen şey var ya hani, en sevdiği bile olsa, sürekli kırgınlık yaratan kişiden bir süre sonra mutlaka soğuyor insan. ondan sonra istediği kadar dönsün, geçmiş ola!
insanlar oyuncak değil. siz öyle sansanız da değiller. kendi sanrılarınızla bir başınıza yaşlanıp ölüyorsunuz sonra. bunu gençken duyanlar "aman çok mu önemli! tek başıma ölsem ne olacak?" diyor ama işte sorun da o zaten: gençken böyle düşünen herkes yaşlanınca ve iş işten geçince pişman oluyor.
bunu en yakından gördüğüm kişi babamdı. babam çok egoist, kendini beğenmiş bir adamdı. asla laf dinlemez, hep bildiğini okur, hele hele kadın öğüdünü kesinlikle ciddiye almazdı. ankara'nın sayılı mimarlarındandı o zamanlar. felaket iyi kazancı vardı. eğlenceye, içkiye ve maalesef kadınlara düşkündü. annemin, kazandığı parayı tutumlu şekilde kullanıp yatırım yapması gibi tavsiyeleri bir kulağından girer, diğerinden çıkardı. kadını defalarca aldattı. evliliğin ilk yıllarında dövmüş de birkaç kez.
aşırı derecede içki meraklısıydı. elbette "bu kadar içme" gibi uyarıları umursamadı. sonu beyin kanaması geçirmek oldu. üzerine de sıkı bir perhiz uygulaması gerekti. değil alkol almak, tuzlu yemek bile yiyemedi kalan ömründe. "en fazla ölür giderim." diye düşünen varsa iyi düşünsün. bazen ölmez ama sürünürsünüz.
parayla ilgili hiçbir ikazı dinlemediği için iflas etti, onca kazancına rağmen. ev, araba, evdeki eşyalar, yataklarımıza kadar gitti elimizden. koskoca kadın annem, kazık kadar ergenler ablam ve ben, onca zenginlikten sonra bir anda teyzemlerin 2+1 evinde yaşamak zorunda kaldık yıllarca.
annemi aldattı demiştim. bu yetmezmiş gibi her fırsatta kadını psikolojik olarak ezmeye çalışırdı. fiziksel özellikleriyle alay eder (annem çok güzel kadındır bu arada. bu alayların nedeni, öz güvenini kırıp onu kendisinden başka kimsenin beğenmeyeceğine inandırmaya çalışmaktan başka bir şey değildi), yapmak istediği her şeye engel olurdu. sadece evde oturup bizimle ilgilensin, kendisi de geceleri dışarıda takılsın isterdi. bu konudaki eş dost uyarılarına da kulak asmadı. annem ne yapıp edip boşandı sonunda (ki babam bırakmıyordu. epey zor oldu o iş.)
annem bizi de alıp kendi hayatını kurmaya çalışınca kıymetli oldu. ne zaman babamla görüşsek annemi sorar, uzaklara bakıp bakıp iç geçirir ve "ben onunla yeniden evleneceğim." derdi ama annem asla yanaşmadı buna çünkü o kadar çok kırılmıştı ki artık kırılacak bir yanı kalmamıştı kalbinin. bir kadınla tanıştı babam. kadın onunla evlenmek istiyor, bebek gibi bakıyordu ona ama babam kadına eski eşini hâlâ sevdiğini söyleyip duruyordu.
yıllarca annemi sayıkladı. en sonunda da tek başına öldü. başka şehirde yaşıyordu. arada sırada görüşüyorduk sadece. öldüğünü telefonla arayan akrabalardan öğrendik. onca zenginlik ve güzel bir ailesi varken geldiği nokta, derme çatma bir evde tek başına yığılıp kalmak oldu.
kıymet bilin arkadaşlar. bunlar boş öğütler değil. kendi iyiliğiniz için insanlara insan gibi davranın. bir gün katlanır, iki gün katlanır, üçüncü gün canından bezer insanlar. kimse keyfinden bırakmıyor sevgilisini, karısını kocasını. bezdirmeyin insanları.
bazı insanlara hiç şans vermezken bazılarına ikinci şanstan daha fazlasını verdiğim oluyor. sonra bu insanlar sanıyor ki hep böyle gidecek. ne zaman dönsem bu enayi bana şans verecek ama öyle bir şey yok. soğumak denen şey var ya hani, en sevdiği bile olsa, sürekli kırgınlık yaratan kişiden bir süre sonra mutlaka soğuyor insan. ondan sonra istediği kadar dönsün, geçmiş ola!
insanlar oyuncak değil. siz öyle sansanız da değiller. kendi sanrılarınızla bir başınıza yaşlanıp ölüyorsunuz sonra. bunu gençken duyanlar "aman çok mu önemli! tek başıma ölsem ne olacak?" diyor ama işte sorun da o zaten: gençken böyle düşünen herkes yaşlanınca ve iş işten geçince pişman oluyor.
bunu en yakından gördüğüm kişi babamdı. babam çok egoist, kendini beğenmiş bir adamdı. asla laf dinlemez, hep bildiğini okur, hele hele kadın öğüdünü kesinlikle ciddiye almazdı. ankara'nın sayılı mimarlarındandı o zamanlar. felaket iyi kazancı vardı. eğlenceye, içkiye ve maalesef kadınlara düşkündü. annemin, kazandığı parayı tutumlu şekilde kullanıp yatırım yapması gibi tavsiyeleri bir kulağından girer, diğerinden çıkardı. kadını defalarca aldattı. evliliğin ilk yıllarında dövmüş de birkaç kez.
aşırı derecede içki meraklısıydı. elbette "bu kadar içme" gibi uyarıları umursamadı. sonu beyin kanaması geçirmek oldu. üzerine de sıkı bir perhiz uygulaması gerekti. değil alkol almak, tuzlu yemek bile yiyemedi kalan ömründe. "en fazla ölür giderim." diye düşünen varsa iyi düşünsün. bazen ölmez ama sürünürsünüz.
parayla ilgili hiçbir ikazı dinlemediği için iflas etti, onca kazancına rağmen. ev, araba, evdeki eşyalar, yataklarımıza kadar gitti elimizden. koskoca kadın annem, kazık kadar ergenler ablam ve ben, onca zenginlikten sonra bir anda teyzemlerin 2+1 evinde yaşamak zorunda kaldık yıllarca.
annemi aldattı demiştim. bu yetmezmiş gibi her fırsatta kadını psikolojik olarak ezmeye çalışırdı. fiziksel özellikleriyle alay eder (annem çok güzel kadındır bu arada. bu alayların nedeni, öz güvenini kırıp onu kendisinden başka kimsenin beğenmeyeceğine inandırmaya çalışmaktan başka bir şey değildi), yapmak istediği her şeye engel olurdu. sadece evde oturup bizimle ilgilensin, kendisi de geceleri dışarıda takılsın isterdi. bu konudaki eş dost uyarılarına da kulak asmadı. annem ne yapıp edip boşandı sonunda (ki babam bırakmıyordu. epey zor oldu o iş.)
annem bizi de alıp kendi hayatını kurmaya çalışınca kıymetli oldu. ne zaman babamla görüşsek annemi sorar, uzaklara bakıp bakıp iç geçirir ve "ben onunla yeniden evleneceğim." derdi ama annem asla yanaşmadı buna çünkü o kadar çok kırılmıştı ki artık kırılacak bir yanı kalmamıştı kalbinin. bir kadınla tanıştı babam. kadın onunla evlenmek istiyor, bebek gibi bakıyordu ona ama babam kadına eski eşini hâlâ sevdiğini söyleyip duruyordu.
yıllarca annemi sayıkladı. en sonunda da tek başına öldü. başka şehirde yaşıyordu. arada sırada görüşüyorduk sadece. öldüğünü telefonla arayan akrabalardan öğrendik. onca zenginlik ve güzel bir ailesi varken geldiği nokta, derme çatma bir evde tek başına yığılıp kalmak oldu.
kıymet bilin arkadaşlar. bunlar boş öğütler değil. kendi iyiliğiniz için insanlara insan gibi davranın. bir gün katlanır, iki gün katlanır, üçüncü gün canından bezer insanlar. kimse keyfinden bırakmıyor sevgilisini, karısını kocasını. bezdirmeyin insanları.
devamını gör...
7.
"artık seninle biz düşman bile değiliz."
devamını gör...
8.
bıraktığın yerde olabilirim ama bıraktığın gibi değilim.
devamını gör...
9.
devamını gör...
10.
beni üzeni kahredeni affetmem.bırakın şans vermeyi ağzından lakırdı dökülmeden başımdan savarım. bu ne arkadaş ben mevlanamıyım!
devamını gör...
11.
başlık resmen buram buram atarlı giderli türkçe pop şarkı sözü kokuyor. siz o imkanı vermezseniz o kişi zaten yüz bulamaz rahat olun.
devamını gör...
12.
keser döner, sap döner.
devamını gör...