#ödüllü filmler
yönetmen koltuğunda christopher nolan'ın yer aldığı 2000 yapımlı psikolojik gerilim filmidir. film, jonathan nolan tarafından yazılmış olan ''memento mori''isimli kısa hikayeden uyarlanmıştır.
bağımsız ruh en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü
en iyi film senaryosu dalında edgar ödülü
bağımsız ruh en iyi senaryo ödülü
bağımsız ruh en iyi film ödülü
film eleştirmenleri en iyi senaryo yazarı ödülü
bağımsız ruh en iyi yönetmen ödülü
en iyi film senaryosu dalında edgar ödülü
bağımsız ruh en iyi senaryo ödülü
bağımsız ruh en iyi film ödülü
film eleştirmenleri en iyi senaryo yazarı ödülü
bağımsız ruh en iyi yönetmen ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "mutsuzlugumdan mutluyum" tarafından 14.11.2020 20:28 tarihinde açılmıştır.
1.
christopher nolan'ın 2000 yapımı psikolojik gerilim filmi. hatta bence nolan'ın en beyin yalan filmi kendisi. kendimi övmek için demiyorum ben ilk izlediğimde anlamıştım lakin gerçekten temel hikakeyi anlasam da filmi ikinci defa izlediğimde birçok soru işaretini giderdim. aaa evet aslında bu bu yüzden böyleymiş diye büyük aydınlanmalar yaşadım. nolanın beynine ekmek banmak istiyorum gerçekten.
devamını gör...
2.
just becuase there are things i don't remember doesn't make my actions meaningless. the world doesn't just disappear when you close your eyes, does it?
film sondan geriye doğru akmaktadır ve bu açıdan tektir.* kısa süreli hafıza kaybı yaşayan baş karakterimiz, önündeki birkaç dakika içerisinde yaşayacaklarını unutacağını ve hafızasını kaybedeceğini bilerek, gelecekteki kendisine görsel ve yazılı notlar tutarak hayatını sürdürür. film, bu karakterin birini öldürmesiyle başlar. fakat bu cinayet gerçekte neden işlenmiştir?
devamını gör...
3.
carrie-anne moss oynadığı için izlemeye karar verdiğim, izleyince çok beğendiğim, christopher nolan’ı ve korsakoff sendromunu fark etmemi sağlayan, adı çok duyulmuş, izleyeni az, kıymetli film.
devamını gör...
4.
2000 yapımı üstad c.nolan'ın yönettiği beyin yakan bir psikolojik gerilim. gerçi nolan imzası olup beyin yakmayan yapım mi var?
carrie anne moss ,guy pearce oynar.
carrie anne moss ,guy pearce oynar.
devamını gör...
5.
boş vaktinizin ve dikkatinizin bol olduğu bir gün izlemeniz gereken film. konu tersten işlendiği için oldukça karmaşık gelebilir hatta çok sıkılacaksınız muhtemelen ama bırakmayın sabırla izleyin. kurgusu cidden zekice. en küçük ayrıntıya bile dikkat edin. her izlediğinizde yeni bir ayrıntıyı farkedeceksiniz. her şeyi anladığınız zamanki dumur olma olayını daha iyi hissedersiniz böylece.
devamını gör...
6.
b12 eksikliğinden mütevellit unutkanlık yaşadığım için bazen elime kısa notlar alıyorum. aslında koluma yazıyorum, zira avuç içine yazınca el yıkama, kolonya dökme vb. sebeplerle çabuk siliniyor.. ve ne zaman bir şeyler yazsam daha kalemin mürekkebi kurumadan istemsizce aklıma bu film gelir. kafayı usturayla sıfıra vuran ve siyah tişört giyen biri kendini nasıl ki albay kurtz gibi hissederse ben de kendimi leonard gibi hissediyorum. elimde değil.
tanım: bana göre hollywood'un altın çağı olan 1990-2000 arası dönemde çekilen nice güzel filmden biri.
tanım: bana göre hollywood'un altın çağı olan 1990-2000 arası dönemde çekilen nice güzel filmden biri.
devamını gör...
7.
zahmet edip buraya kadar okuduysanız eğer bileceksiniz ki insanolunbiraz çok büyük bir christopher nolan hayranıdır. ve christopher nolan’ın bütün filmleriyle ilgili biraz önce bahsettiğim gibi bir anısı mutlaka vardır.
bu tersten işleyen öykü beni çok etkilemişti. aslında ben böyle bir film beklemiyordum. çok da büyük bir tanışıklığımız yoktu o zamanlar büyük yönetmenle. merhaba merhaba sadece. bira eşliğinde rahat sinema koltuklarında enfes bir filmin tadını çıkarmanın mutluluğu ile çıktık filmden.
arkadaşımla normal sinema bileti fiyatının iki katını vermek zorunda kaldığımız için biraz mutsuzduk filme girdiğimizde. aslında ben mutsuzdum çünkü o misafir olduğu için biletleri ben almıştım. ama sinemanın son seansında biletle birlikte birer bira hediye olduğunu öğrendiğimizde çok mutlu olduk.
arkadaşım izmir’den ankara’ya beni her ziyaret geldiğinde sinemaya gitmek gibi bir alışkanlığımız vardı. bu sefer de öyle yapmaya karar verdik ve memento’yu seçtik izlemek için. iyi ki de yapmışız. izlediğim en etkileyici filmlerden biriydi.
filmde hafızası sadece çok kısa bir süreyle sınırlı olan bir adamın karısının ölümünün gizemini çözmek için verdiği dövmeli mücadele zamana bağlı kalmadan anlatılıyor. klasik bir nolan öyküsü.

bir christopher nolan filmidir.
bu tersten işleyen öykü beni çok etkilemişti. aslında ben böyle bir film beklemiyordum. çok da büyük bir tanışıklığımız yoktu o zamanlar büyük yönetmenle. merhaba merhaba sadece. bira eşliğinde rahat sinema koltuklarında enfes bir filmin tadını çıkarmanın mutluluğu ile çıktık filmden.
arkadaşımla normal sinema bileti fiyatının iki katını vermek zorunda kaldığımız için biraz mutsuzduk filme girdiğimizde. aslında ben mutsuzdum çünkü o misafir olduğu için biletleri ben almıştım. ama sinemanın son seansında biletle birlikte birer bira hediye olduğunu öğrendiğimizde çok mutlu olduk.
arkadaşım izmir’den ankara’ya beni her ziyaret geldiğinde sinemaya gitmek gibi bir alışkanlığımız vardı. bu sefer de öyle yapmaya karar verdik ve memento’yu seçtik izlemek için. iyi ki de yapmışız. izlediğim en etkileyici filmlerden biriydi.
filmde hafızası sadece çok kısa bir süreyle sınırlı olan bir adamın karısının ölümünün gizemini çözmek için verdiği dövmeli mücadele zamana bağlı kalmadan anlatılıyor. klasik bir nolan öyküsü.

bir christopher nolan filmidir.
devamını gör...
8.
2000 yılı amerikan yapımı psikolojik gerilim filmi
yönetmenliğini akıllara kazınmış bir çok filmin yönetmenliğini yapan christopher nolan yapmış.
oyunculuklarını ise, guy pearce, carrie-anne moss, joe pantoliano gibi isimler paylaşıyor.
bundan sonrasını spoi takıntısı olanlar okumasınlar.
''
''
bu film hakkında şimdiye kadar bir şey yazılmamasını anlayabiliyorum.
''ulan ne yazsak, nasıl anlatsak bu filmi'' diye sabahtır beri düşünüyorum.
film kült bir film. ters kronolojik olay örgüsü ile izleyicilerinin ''adam ne yapmak, nereye varmak istemekte? '' gibi soruları sorduran ilk film, bu anlamda benzersiz.
izleyici filmin içindedir; bizati izleyici, olaylarla ilgili akıl yürütür, yorumlarını katar.
başrol karakterin sadece 10 dakikalık hafızası vardır. şu anda tanıştığı kişileri, yeri, 10 dakika sonra unutacaktır.
doktorsa, 10 dakikalık aralarla, karısına sürekli insülün iğnesi yapabilir.
ve karısını unutkanlığından dolayı öldürebilir.
ancak, insan hayatta kalmak için kendine nedenler ve amaçlar yaratabilir.
ve başrolde öyle yapacaktır.
kendine hayatta kalabilmek için bir ''amaç'' yaratacaktır. john g. diye bir hayali düşman yaratıp, onu öldürmenin yolunu arayacaktır.
beyin bu kardeşim, manipülasyon yapmanın sakıncaları yok mu? ya yanlış bir şeyler not edersen?
ya yanlış düşmanın peşine düşersen?
bunun önemi yoktur. suçluluk duygusundan kurtulabilmek için düşman john g. yaratılmıştır.
gerçekte ne olduğu, kimin umurunda, nasıl olsa 10 dakika sonra unutacağım.
şimdiye kadar izlemeyenler var mı bilmem. sanmıyorum. ancak ölmeden önce izlenilmesi gereken filmler listesine girecek bir filmdir.
benzer bir film ve senaryo arayanlara (bkz: ghajini) yi önerebiliriz.
yönetmenliğini akıllara kazınmış bir çok filmin yönetmenliğini yapan christopher nolan yapmış.
oyunculuklarını ise, guy pearce, carrie-anne moss, joe pantoliano gibi isimler paylaşıyor.
bundan sonrasını spoi takıntısı olanlar okumasınlar.
''

bu film hakkında şimdiye kadar bir şey yazılmamasını anlayabiliyorum.
''ulan ne yazsak, nasıl anlatsak bu filmi'' diye sabahtır beri düşünüyorum.
film kült bir film. ters kronolojik olay örgüsü ile izleyicilerinin ''adam ne yapmak, nereye varmak istemekte? '' gibi soruları sorduran ilk film, bu anlamda benzersiz.
izleyici filmin içindedir; bizati izleyici, olaylarla ilgili akıl yürütür, yorumlarını katar.
başrol karakterin sadece 10 dakikalık hafızası vardır. şu anda tanıştığı kişileri, yeri, 10 dakika sonra unutacaktır.
doktorsa, 10 dakikalık aralarla, karısına sürekli insülün iğnesi yapabilir.
ve karısını unutkanlığından dolayı öldürebilir.
ancak, insan hayatta kalmak için kendine nedenler ve amaçlar yaratabilir.
ve başrolde öyle yapacaktır.
kendine hayatta kalabilmek için bir ''amaç'' yaratacaktır. john g. diye bir hayali düşman yaratıp, onu öldürmenin yolunu arayacaktır.
beyin bu kardeşim, manipülasyon yapmanın sakıncaları yok mu? ya yanlış bir şeyler not edersen?
ya yanlış düşmanın peşine düşersen?
bunun önemi yoktur. suçluluk duygusundan kurtulabilmek için düşman john g. yaratılmıştır.
gerçekte ne olduğu, kimin umurunda, nasıl olsa 10 dakika sonra unutacağım.
şimdiye kadar izlemeyenler var mı bilmem. sanmıyorum. ancak ölmeden önce izlenilmesi gereken filmler listesine girecek bir filmdir.
benzer bir film ve senaryo arayanlara (bkz: ghajini) yi önerebiliriz.
devamını gör...
9.
nolan'ın en iyi filmidir. tam anlamak için birden fazla kez kez izlemek zorunda kaldığım birkaç filmden biridir. müthiş de eğlencelidir aynı zamanda.
devamını gör...
10.
kısa süreli ve bir döngü halinde hafıza kaybı yaşayan bir adamın karısının katilini bulma çabasının ve bu esnada yaşadığı buhranın konu edildiği psikolojik gerilim türündeki sinema filmi.
bu tip başlıklara tanım giren ilklerden değilseniz zaten sıranız gelene kadar konusu ve diğer detayları tabii ki de sağolsunlar diğer yazarlarca irdelenmiş oluyor.
bu sebeple filmi izlediğim zaman kendimce eleştirdiğim bir yönünden, kadın başrol karakteri natalie yi oynayan c.a.moss üzerinden kritize etmek istediğim c.nolan filmi.
c.a.moss çok güzel değil ama tabii ki güzel bir kadın. ancak hollywood sadece güzelliğe bakmadan da oyuncuları alır parlatır.
p.arquette, f.mcdormand, s.j.parker liste uzar gider değil mi? o halde çok çok güzel olmayan ve oyuncu yetenekleri sınırlı olan moss nasıl odu da sürekli üst düzey rolleri kaptı? c.a.moss atletik yapılı, nispeten az ifadeli bir yüzü olan bir oyuncu ve matrix etiketine sahipti. ilaveten c.a.moss un bu rolü kapmaktaki en büyük şansı asıl adaylar olan ashley judd, famke janssen ve angelina jolie üçlüsünden üçüyle de, bir şekilde hem c.nolan ın hem yapımcıların senkrenizasyonu sağlayamamaları olmuş. diğer bir etken de 1993 de 13 bölümlük çekilen matrix isimli bir dizideki performansıydı.
bildiğimiz matrix hikayesi değil ancak yine bir ara dünya hikayesi olan o dizide oynadığı liz rolü onun ilk önemsendiği rolüdür.
kişisel fikrim memento daki natalie tam anlamıyla bir famke janssen rolüdür. c.nolan da istemiştir ama kafasında ya oturtamadı ya da period uymadı ve rolü çok daha az yetenekli olan c.a. moss kaptı.
bu tip başlıklara tanım giren ilklerden değilseniz zaten sıranız gelene kadar konusu ve diğer detayları tabii ki de sağolsunlar diğer yazarlarca irdelenmiş oluyor.
bu sebeple filmi izlediğim zaman kendimce eleştirdiğim bir yönünden, kadın başrol karakteri natalie yi oynayan c.a.moss üzerinden kritize etmek istediğim c.nolan filmi.
c.a.moss çok güzel değil ama tabii ki güzel bir kadın. ancak hollywood sadece güzelliğe bakmadan da oyuncuları alır parlatır.
p.arquette, f.mcdormand, s.j.parker liste uzar gider değil mi? o halde çok çok güzel olmayan ve oyuncu yetenekleri sınırlı olan moss nasıl odu da sürekli üst düzey rolleri kaptı? c.a.moss atletik yapılı, nispeten az ifadeli bir yüzü olan bir oyuncu ve matrix etiketine sahipti. ilaveten c.a.moss un bu rolü kapmaktaki en büyük şansı asıl adaylar olan ashley judd, famke janssen ve angelina jolie üçlüsünden üçüyle de, bir şekilde hem c.nolan ın hem yapımcıların senkrenizasyonu sağlayamamaları olmuş. diğer bir etken de 1993 de 13 bölümlük çekilen matrix isimli bir dizideki performansıydı.
bildiğimiz matrix hikayesi değil ancak yine bir ara dünya hikayesi olan o dizide oynadığı liz rolü onun ilk önemsendiği rolüdür.
kişisel fikrim memento daki natalie tam anlamıyla bir famke janssen rolüdür. c.nolan da istemiştir ama kafasında ya oturtamadı ya da period uymadı ve rolü çok daha az yetenekli olan c.a. moss kaptı.
devamını gör...