zaman tüneli

sevdiğin kişinin de insan olduğunu idrak etmektir.
ben daha çok nasıl beslendiğiyle ilgilenirdim..
kayısı kompostosu yapmasını önerirdim.
wc'ye çıkabildin mi canım?
diye sorardım. yanında olmak isterdim. destek olmak isterdim.
eğer utanmazsa lavman yapardım.

bir hal çaresi bulunur be iki gözüm.
ben senin ağrılar içinde kıvranmana dayanabilir miyim?
derdim.

bir an tüm bildiklerim yanlış sandım da meğer sevgi göstergesiymiş.*

uyanır uyanmaz telefonu manasız bir telaşla ele alıp gelen whatsapp mesajlarına bakarken yaşanılan hadisedir. ben daha uyandım mı uyanmadım mı, henüz rüya aleminden dünya telaşına teşrif ettim mi, gözlerim açık mı kalmak ister yoksa kapalı mıdır hala belli değilken bir gafletle sohbete düşünce mecbur cevap da vermem gerekiyor. hele de saat geçse, karşındakininse senin kaç saat uyuduğundan ziyade 'bu saate kadar uyunur mu yahu' şeklinde üstten bakacak cevapları olduğunu biliyorsan dakikalarca sana gönderilen fotoğrafa bakıp hem algılaman hem de geçen dakikaları telafi edecek ayrıntıda cevaplar vermen gerekecektir. bu yüzden de her şey çok zorlaşır.

bari yerine montella'yı getirseler.
fatih terim gelmesin yaaa.

annesi olmayan kişi serzenişidir. ihtiyaç duyulduğu anlarda yaşamayanın bilmeyeceği acılarla başbaşa kalırsınız. annesizliğin yerini hep keşke'ler alır.

(bkz: anlıyorum sayın cumhurbaşkanım)

bana kalırsa depresif bakış açısına sahip olmak , deneyimlerimizin ve karakterimizin ötesinde bir seçimdir. tabii ki ruh halimizin etkilendiği şeyler bunlarla sınırlı değil fakat ana sebep insanın kendinin depresif, huzursuz ve şımarık olmayı seçmesidir.
eğer bir şeymiş gibi davranırsanız o olursunuz. eğer mutlu olmaya çalışıp mutlu olmak için sebep arasaydınız mutlu olurdunuz, demek ki siz de mutsuz ve memnuniyetsiz olmak için sebep arıyorsunuz, zamanla da depresif bir ruh haline bürünüyorsunuz.

a milli futbol takımı teknik direktörü stefan kuntz, görevden alındı.

-aa

sözlükteki ankara antisi entrylere karşın başlattığım yeni bir post modern devrimdir arkadaşlar! göreceksiniz 10 seneye kalmadan dünya ankaradan yönetilecek.

(bkz: tespit gibi tespit)

bir tane de benim aklıma geldi bundan. ismini telaffuz etmek istemiyorum. oh çekerken aşırı komik oluyor yüzü. bıyıklı. bakanlık falan yaptı he.

konuşunca sinirleniyorum ama sustuğunda tipi çok komik.

bazen günlerce takılırım, her sabah uyanınca bakarım dakikalarca.

1.sezonu 2.sezonundan daha iyi olan dizi.
bütün bir sezon raşel'in insana saç baş yoldurtan duygusal ergenlik hezeyanları ile dolu.

yozgat'tan bile mi?

ya arkadaş herkes böyle diyor da, istanbulda, eskişehirde veya yozgatta daha farklı olan şey nedir? oralarda da kocaman bir sirk kafilesi geçmyor herhalde sokaklardan..

geçen gece izliyorduk beraber, buluştuk sonraki gün.
gülüşürken aklımıza geldi böyle bir entry var mıdır acaba diye.
yokmuş ben açayım dedim...
baştan beraber başlamıştık daha 5 6. bölümde falanız, ben daha önceden izlemiştim ilk sezonu ama uzun süre geçti unutmuşum.
yemek yerken sordum en sevdiğin karakter ne diye, tam olarak şöyle bir konuşma oldu:

+ en sevdiğin karekter ne şimdilik dizide, bak marshall demezsen bacaklarını kırarım ona göre
- daha tamamını izlemedik ki..
+ öfff g...m şimdilik diyorum
- barney o zaman
+ kansız....

işte bu konuşmadan 1 2 gün sonra da tekrar küstük, ondan sizlere önerim asla bu topa girmemeniz, girerseniz de benim gibi marshall lily aynı biz şirinliklerini aklınızın ucundan bile geçirmeyin haha :)

bunları duyan yonca evcimik durur mu? “bandıra bandıra ye beni doyamazsın tadıma.” deyivermiş.

altına imzamı attığım önerme.

iki günde bilek kesme noktasına geldim, ironik bir şekilde sıhhiye'deyim - kurtarırlar diye yeltenmiyorum.

il sınırları içerisinde bulunmadığım zamanlarda dahi adını gördüğüm, duyduğum an içim sıkılıyor daralıyor bunalıyor.

al işte gelmiş kurban olun ankaraya demiş. abla ben ne kurban olacağım ankaraya, bired pit olsun. allah allah.