zaman tüneli

2.4 saniyede bir başlık açması lazım. taslaktan koparsa bile kendine başlık açma botu falan yazmıştır. o bile sayfa yenileme hızı, aldım- verdim derken tutar mı bilmem.

bizde de haftada 1 gün olan iznini bile nasıl elinden alırız diye bakıyorlar. o bir günlük izin de zaten bizi düşündükleri için değildir, dışarı çıkıp alışveriş falan yapalım ki verdikleri parayı geri alabilsinler tekrar patronların cebine girsin diyedir.

kanka.

oldum olası sevmedim kankayı.
sevmeyeceğim.

kardeşim bir şeye ihtiyacın var mı kardeşim…

mona lisa ile karşılıklı white chocolate mocha tüketmemiş olduğu gerçeğiyle kapışan unbelievable hadise.

nasıl durabildin nasıl ?!

hani avrupa ekonomisi batıktı, dünyanın en iyi ekonomisi bizimdi.
herşeyleri bizden çalıntı, ekonomisi çökük, istesek yarım saatte alırız denilen yunanistan bile bize fersah fersah tur bindirmiş. tuvaletleri bile yok yıkandıkları nehire çövdürüyorlar denilen hindistan, devletin olmadığı uyuşturucu kartellerinin yönettiği brezilya, ekmek almak için bir bavul parayla gezdiğin parası pul denilen ülkelere bile rakip olamıyoruz.
savaşın bittiğinden haberi olmayan vietnamlı bile çıkarıp ağzına iphone sokabilecek durumda ama bizde zenginlik kriteri gençlerin cep telefonunun olması. çıkar telefonunu diyen dayılar mutludur umarım.

hiç bir şey söylemeyip şşşşttttt çekenler var. keşke hitap nedir bilseler.

bu adam sayesinde islamda dua okumak için imzalı kaşeli izin almak gerektiğini öğrendik.

büyü ruloları olurdu fantastik kitaplarda. büyücü okumadan önce mühür bozdururdu falan. öyle yaşıyor onmilyonlar.

yazacak başlık bulamıyorum artık bana başlığı bulun ben bedava yazıyorum.

ne oldu la italya kaçak gçömen gemisini sokmuyor diye kınıyorlardı?

herkesin bonkörlüğü aç kalana kadar. biz hariç. biz bittik gittik hala tık yok. alayı erkek 10 milyon gözü aç salına salına geziniyor.

cehennemi garantileyen solcu tip beyanı.

yakın zamanda yapay zekaya kutsal kitaplara benzer kitaplar yazdırılıp bu kitaplar birsürü insana okutulmuş. okuyanların dediklerine göre kutsal kitaplara kıyasla çok daha ikna edicilermiş. kitapların isimlerini hatırlayınca editleyeceğim.

bunlar senelerce "turist herşey dahil alıyor, şehre para kazandırmıyor" diye ağladı. ulan sizi gören sigarasını bırak hazır çorbasını bile yanında getirir.

dericiler, halıcılar bir malı gösterip başka mal gönderdiler adamların evine. internette yanıltıcı fotoğrafın canlısını icat etti esnafımız. insanlık kaydetsin bunu, a.i. çalışsın böyle bir kafayı.

dalış okulundayken halk plajının işletmesi doğulu bir aşirete verilmişti. içlerinde denizi o sene gören var, ikisi hariç hiçbiri yüzme bilmiyor. aletleri bunlar kiralıyordu, tekne işletiyorlardı. marka yüzümüz pırlanta.

turizm vizyonu he he.

dedelerimizin zamanında vuku bulmuş elim vaka.

sırf ahmet'in şalvarı, ali'nin sarığı yerine coninin fötr şapkasını takmadı diye insanları asmak....

yazık gerçekten çok yazık.

selam ve dua ile...

fransa en milliyetçi ülkelerden biri. ülkesine mülteci almaz, ülkesindeki adamı kendisine sömürge yapar. bakın milli takımına, doğru düzgün fransız yok. adamlar bağlamış cezayir falan kendilerine öyle takılıyor. önüne geleni değil işine yarayacak olanı alıyor sadece. herifler senin bakanını ülkeye almamıştı mülteciyi mi alacak.
ülkesinin bütünlüğünü düşünüp halkının çıkarlarını korudukları için politikalarını takdir ediyorum.

''magosa limanı, limandır liman''

peki bu basit değil mi? ama ya hikayesi?

ya neşet ertaş ' taki derleme hikayeleri? türkü en basit zenginliktir. ozanlar , en yalın ama en derin değerlerimizdir.

akademisyen olmayacaksanız boşa harcanan zamandır.

dedelerimiz başına gelen elim olay.
yazık gerçekten çok yazık.

mustafa keser'in canlı yayınlanan tv programına telefonla katılan izleyicilere sorduğu ve aslı "alo ne okuyayım" şeklinde olan ancak zamanla okuyayımın, koyime dönüştüğü, 90'ların efsane repliği.

olacak o'kadar versiyonu

seçimde gördük hepiniz memnunsunuz, ağlaşmayın.