zaman tüneli
iyi değilim ve neden bilmiyorum
bir süredir içinde bulunduğum ruh hali. kurcalıyorum, konuşuyorum, "bu sefer buldum, bundanmış" diyorum. kısa bir süre geçip, aynı hale dönünce, bu da gol değilmiş* diyip başa dönüyorum.
daha önce, tecrübe ettiğim bir şey olmadığı için de, anlamlandırmakta ve üstesinden gelmekte zorlanıyorum. sebeplerim var. farkındayım. çözüm yollarını biliyorum. uygulamaya gelince sıkıntı büyük. orada sıçıyorum.* toplarız buradan da.
daha önce, tecrübe ettiğim bir şey olmadığı için de, anlamlandırmakta ve üstesinden gelmekte zorlanıyorum. sebeplerim var. farkındayım. çözüm yollarını biliyorum. uygulamaya gelince sıkıntı büyük. orada sıçıyorum.* toplarız buradan da.
devamını gör...
balkon insanı
#3517277 şöyle de güzel lafı koyan insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor sözlük alemleri işte.
hayır! diyeceğim, diyemiyorum da flood kuralı yüzünden. yine bir troll ya da haset kardeşimiz açmış olayı, ahlak bekçilikleri başlamış. sonra da derler ki, bilgi yok. ebenin büzük aşk çizgisi yüzünden yok işte.
babacım saklayın siz mor donlu mis kokan yengeleri. aman kimse favlamasın yengemin gıdısını. korkarak yaşayın böyle. 3 kuruşluk adamların bel altı muhabbete girip düzeylerini iki dakikada gösterdiği şu evrende, aşkınızı bile yaşamadan kadını kapatın, sonra da "delikanlılık kitabı" eserinizi yazın da diyemiyorsun.
bıcığına soktuklarımın aklı fikri elin ulaşamadıkları pıtısında. ağzına sağlık hocam. büfe sucuğu gibi döşemişsin bu kardeşlerimize diyorum nazikçe.
lenny kereviz dostumuz da pvc boruyu takmış bu ziniyete. mor donlu kapama yengelerim şu an şıp şıp olmadıysa, ben de insan değilim. korkaklık övülüyor bazı bazı, adamlar aşk yaşamıyor yav. bunlar iyi ki reel çevremde yok. tam rezil anadolu devesi bu adam türü. çok ilginç bilinç düzeyi bunlar.
amiga500'üme deve gibi bir modem alan eski bir şahsiyet olarak, bir sanal evrende iyi ki balkon insanları var demek istiyorum. hocam nickiniz öğreten adam ve oğlu'nu çağtıştırdı hafiften, selam olsun.
hayır! diyeceğim, diyemiyorum da flood kuralı yüzünden. yine bir troll ya da haset kardeşimiz açmış olayı, ahlak bekçilikleri başlamış. sonra da derler ki, bilgi yok. ebenin büzük aşk çizgisi yüzünden yok işte.
babacım saklayın siz mor donlu mis kokan yengeleri. aman kimse favlamasın yengemin gıdısını. korkarak yaşayın böyle. 3 kuruşluk adamların bel altı muhabbete girip düzeylerini iki dakikada gösterdiği şu evrende, aşkınızı bile yaşamadan kadını kapatın, sonra da "delikanlılık kitabı" eserinizi yazın da diyemiyorsun.
bıcığına soktuklarımın aklı fikri elin ulaşamadıkları pıtısında. ağzına sağlık hocam. büfe sucuğu gibi döşemişsin bu kardeşlerimize diyorum nazikçe.
lenny kereviz dostumuz da pvc boruyu takmış bu ziniyete. mor donlu kapama yengelerim şu an şıp şıp olmadıysa, ben de insan değilim. korkaklık övülüyor bazı bazı, adamlar aşk yaşamıyor yav. bunlar iyi ki reel çevremde yok. tam rezil anadolu devesi bu adam türü. çok ilginç bilinç düzeyi bunlar.
amiga500'üme deve gibi bir modem alan eski bir şahsiyet olarak, bir sanal evrende iyi ki balkon insanları var demek istiyorum. hocam nickiniz öğreten adam ve oğlu'nu çağtıştırdı hafiften, selam olsun.
devamını gör...
şehirden uzakta
2020 olarak gözüküyor yayın tarihi.
kıvanç kasabalı'nın sunumu ile her bölümünde başka bir şehirde başka bir ailenin konuğu olduğumuz trt belgesel programı. içerik olarak dizi diye yazmışlar galiba sözlükte program adı yok neyse biz yazmamıza bakalım.
bazen ahır temizler bazen fındık toplar adamımız tıpkı bizim gibi. aslında o bizizdir, her bölümde bir yerdedir ve bizim yaşantımızı bize bir bölümlük gösterir. kendimizi orada bulamıyorsak bu işte bir yanlışlık var demektir diye düşünüyorum. biraz dünyayı gezen diğer trt belgesel yapımına benzese de bu programda daha çok aileye dahil olup iş konusunda tamamen oradan biriymiş gibi bir havayla izliyoruz. hem yapılan işi bize anlatıyor hem de işin zorluğunu bize yaşatıyor. ısparta'da gül toplarken ile şanlıurfa'da pamuk toplama arasında çok fark yok ama her işin kendine göre zorlukları var tabii ki. ülkenin kuzeyinde teyzelerle genelde kapışsa da yine de işini yaparak ya da en azından yapmaya çalışarak onlara biraz olsun kendini sevdiriyor. tabii bu arada bilmediği işlere girip onları yapmak oldukça zor kendi açımdan bakınca sunucunun girdiği yük oldukça zor. tebrik etmek lazım ki bölümlerin sonlarında aileden ayrılık sahneleri geldiğinde o insanların hepsinin aslında biz olduğunu anlıyoruz.
eğer ülkeyi gezme şansınız yoksa bu programlar oldukça faydalı, mutlaka izleyin. görüşünüzü değiştirmese de en azından insanları görürsünüz ötekileştirme çabalarınızın ne kadar yersiz olduğunu da belki anlarsınız. ulan bilgi verirken de laf sokmazsın be. neyse izleyin efendim izleyin de biraz insan görün. tamam kızmayın alla alla hepiniz aynı değilsiniz biliyorum.
kıvanç kasabalı'nın sunumu ile her bölümünde başka bir şehirde başka bir ailenin konuğu olduğumuz trt belgesel programı. içerik olarak dizi diye yazmışlar galiba sözlükte program adı yok neyse biz yazmamıza bakalım.
bazen ahır temizler bazen fındık toplar adamımız tıpkı bizim gibi. aslında o bizizdir, her bölümde bir yerdedir ve bizim yaşantımızı bize bir bölümlük gösterir. kendimizi orada bulamıyorsak bu işte bir yanlışlık var demektir diye düşünüyorum. biraz dünyayı gezen diğer trt belgesel yapımına benzese de bu programda daha çok aileye dahil olup iş konusunda tamamen oradan biriymiş gibi bir havayla izliyoruz. hem yapılan işi bize anlatıyor hem de işin zorluğunu bize yaşatıyor. ısparta'da gül toplarken ile şanlıurfa'da pamuk toplama arasında çok fark yok ama her işin kendine göre zorlukları var tabii ki. ülkenin kuzeyinde teyzelerle genelde kapışsa da yine de işini yaparak ya da en azından yapmaya çalışarak onlara biraz olsun kendini sevdiriyor. tabii bu arada bilmediği işlere girip onları yapmak oldukça zor kendi açımdan bakınca sunucunun girdiği yük oldukça zor. tebrik etmek lazım ki bölümlerin sonlarında aileden ayrılık sahneleri geldiğinde o insanların hepsinin aslında biz olduğunu anlıyoruz.
eğer ülkeyi gezme şansınız yoksa bu programlar oldukça faydalı, mutlaka izleyin. görüşünüzü değiştirmese de en azından insanları görürsünüz ötekileştirme çabalarınızın ne kadar yersiz olduğunu da belki anlarsınız. ulan bilgi verirken de laf sokmazsın be. neyse izleyin efendim izleyin de biraz insan görün. tamam kızmayın alla alla hepiniz aynı değilsiniz biliyorum.
devamını gör...
haykırdım ben
delirdim daraldım
artık her şey bomboş!
devamını gör...
güzel içtiği düşünülen yazarlar
(bkz: eyluling)
devamını gör...
güzel içtiği düşünülen yazarlar
devamını gör...
iyiliğe karşılık beklemek
iyilikten çıkıp bir manipülasyon türüne döner.
elbette yapılan iyilikler unutulmamalı ve fırsat bulunursa karşılığı gösterilmelidir ama bu karşı tarafın işidir yani iyiliği yapanın bunu beklenti haline getirmemesi lazım.
aksi halde krize soktukları ülkeye mali yardım yapıp donuna kadar geri alan imf den farkınız kalmaz.
elbette yapılan iyilikler unutulmamalı ve fırsat bulunursa karşılığı gösterilmelidir ama bu karşı tarafın işidir yani iyiliği yapanın bunu beklenti haline getirmemesi lazım.
aksi halde krize soktukları ülkeye mali yardım yapıp donuna kadar geri alan imf den farkınız kalmaz.
devamını gör...
iyiliğe karşılık beklemek
yahu karşılıksız iyilik bile karşılıksız değildir.
dilenciye para verdiğinizde bile toplumsal görev, sadaka, vicdan rahatlatmak gibi durumlar giriyor devreye.
yeryüzünde kelimenin tam anlamıyla karşılıksız bir şey yoktur.
bul getir tartışalım.
dilenciye para verdiğinizde bile toplumsal görev, sadaka, vicdan rahatlatmak gibi durumlar giriyor devreye.
yeryüzünde kelimenin tam anlamıyla karşılıksız bir şey yoktur.
bul getir tartışalım.
devamını gör...
iyiliğe karşılık beklemek
yok koy onu cebine evladım. sırtımı dönünce yalnız tam sağdan hançerlersen sevinirim simetri bozulmasın gardaşım.
devamını gör...
lafı uzatmayan insan
kadın olmadığı kesin olan insan...
devamını gör...
güzel içtiği düşünülen yazarlar
güzelden kasıt tabi ağzıyla içip tertemiz kalkmak. ayrıca içtiği derken de rakı.
benim güzel içtiğini düşündüğüm yazarlardan biri mezzo morto abim. gerçi kendisi bana " olm biz güneşin altında kale direği yalayarak iki erikle 2 yetmişlik içmiş adamız" dediği için böyle düşünüyor olabilirim.
benim güzel içtiğini düşündüğüm yazarlardan biri mezzo morto abim. gerçi kendisi bana " olm biz güneşin altında kale direği yalayarak iki erikle 2 yetmişlik içmiş adamız" dediği için böyle düşünüyor olabilirim.
devamını gör...
ilişkisini sözlükte göstere göstere yaşayan tipler
(bkz: elemtere fiş kem gözlere şiş)
devamını gör...
dokunmadan sevmek
olmayandır. dokunmadan sevmek fantezidir . öyle sevmek mi olur yahuuu..
ona biz platonik deniyor ama yine de siz bilirsiniz.
ona biz platonik deniyor ama yine de siz bilirsiniz.
devamını gör...
güne iyi başlatan şarkılar
sabahlarını trafikte direksiyonla mahvedenlere değil de yatakta ereksiyonla geçirenlere gelsin.*
devamını gör...
hayatı ölümle aldatmak
öldün hayatı aldatmış mı oldun ? hayatın bundan haberi var mı ?
hayatı aldatmak istiyorsan inadına eğlen dolu dolu geçir zamanı bak gör aldatmak nasıl oluyor.
hayatı aldatmak istiyorsan inadına eğlen dolu dolu geçir zamanı bak gör aldatmak nasıl oluyor.
devamını gör...
lafı uzatmayan insan
lafı uzatmayayım demez.
ben uzatırım şunu dedikten sonra zibilyon şey daha diyesim gelir. tutmasam kendimi entrylerimi rulo yaparak saklamanız gerekir sığmaz. neyse lafı uzatmayayım ama uzun lafın kısası söyleyecekleri olan onsandır. boş uzatmıyorsa dinlerim ben lafı uzatmayayım ama kimi de var ki katlanmak mümkün değil. yahu senin anlattığın hiçbir şey benim değiştirebileceğim şeyler değil. dertleşsen seninki dert de değil bildiğini okuyacaksın eee neden hala konuşuyoruz bir de senin kaynını görümceni ben hiç tanımıyorum bu kadarı bana işkence o yüzden kaçak bu gönül.
ben uzatırım şunu dedikten sonra zibilyon şey daha diyesim gelir. tutmasam kendimi entrylerimi rulo yaparak saklamanız gerekir sığmaz. neyse lafı uzatmayayım ama uzun lafın kısası söyleyecekleri olan onsandır. boş uzatmıyorsa dinlerim ben lafı uzatmayayım ama kimi de var ki katlanmak mümkün değil. yahu senin anlattığın hiçbir şey benim değiştirebileceğim şeyler değil. dertleşsen seninki dert de değil bildiğini okuyacaksın eee neden hala konuşuyoruz bir de senin kaynını görümceni ben hiç tanımıyorum bu kadarı bana işkence o yüzden kaçak bu gönül.
devamını gör...
iyiliğe karşılık beklemek
ne için yaptığına bağlı olandır. çıkar için yapıyorsan *beklersin . diğer türlüsü zaten gerçek iyiliktir.
ne demişler ;
iyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir
ne demişler ;
iyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir
devamını gör...
tanrı'nın resmini çizen kız çocuğu
ted konuşmasını çok sevdiğim ve mesleki anlamda bana çok şey kazandıran çok da uzak olmayan bir zamanda kanser hastalığı yüzünden bu dünyayı terk etmiş olan sir ken robinson'ın konuşması esnasında bahsettiği kız çocuğudur.
yıllardır öğrencilerime anlatıp durduğum şeydir. okullar ve bu okullarda uygulanan eğitim sistemi çocukların ve gençlerin yaratıcılığını öldürüyor. onları hepsi aynı şekilde giyinecek, aynı şekilde konuşacak, aynı şeyleri söyleyip düşünecek hale getiriyor.
sir ken robinson'ın da anlattığı gibi sanayi devrimi ardından gelişen eğitim sistemleri bu tektipleşmeye zemin hazırlıyor. bunu engellemek de hepsine kefil olamayacağım meslektaşlarımın elinde.
bu konuşma esnasında sir ken robinson derslerle pek ilgili olmayan bir kız çocuğundan bahseder. bu çocuk bir gün resim dersinde hevesle resim yapmaktadır. daha önce böyle bir durumda görmediği öğrencisinin bu halini merak eden öğretmen öğrencisinin yanına gelir ve ne çizdiğini sorar.
öğrenci de tanrı'nın resmini çizdiğini söyler. muhtemelen bu durumdan korkan ve bir soruşturma geçirme tehlikesinin ufukta olduğunu gören öğretmen de kimsenin tanrı'nın nasıl göründüğünü bilmediğini söyler.
öğretmeninden daha zeki ve daha yaratıcı olduğuna inandığım küçük kız ise kendine güvenen, çocukların zihinlerinin ne kadar yaratıcı olduğunu gösteren ve hata yapmaktan korkmayan bir cevap verir:
- sorun değil. birazdan öğrenecekler.
çocukların hayal gücünün ölmesine izin vermek dünyaya yapılacak en büyük kötülüklerden biridir.
yıllardır öğrencilerime anlatıp durduğum şeydir. okullar ve bu okullarda uygulanan eğitim sistemi çocukların ve gençlerin yaratıcılığını öldürüyor. onları hepsi aynı şekilde giyinecek, aynı şekilde konuşacak, aynı şeyleri söyleyip düşünecek hale getiriyor.
sir ken robinson'ın da anlattığı gibi sanayi devrimi ardından gelişen eğitim sistemleri bu tektipleşmeye zemin hazırlıyor. bunu engellemek de hepsine kefil olamayacağım meslektaşlarımın elinde.
bu konuşma esnasında sir ken robinson derslerle pek ilgili olmayan bir kız çocuğundan bahseder. bu çocuk bir gün resim dersinde hevesle resim yapmaktadır. daha önce böyle bir durumda görmediği öğrencisinin bu halini merak eden öğretmen öğrencisinin yanına gelir ve ne çizdiğini sorar.
öğrenci de tanrı'nın resmini çizdiğini söyler. muhtemelen bu durumdan korkan ve bir soruşturma geçirme tehlikesinin ufukta olduğunu gören öğretmen de kimsenin tanrı'nın nasıl göründüğünü bilmediğini söyler.
öğretmeninden daha zeki ve daha yaratıcı olduğuna inandığım küçük kız ise kendine güvenen, çocukların zihinlerinin ne kadar yaratıcı olduğunu gösteren ve hata yapmaktan korkmayan bir cevap verir:
- sorun değil. birazdan öğrenecekler.
çocukların hayal gücünün ölmesine izin vermek dünyaya yapılacak en büyük kötülüklerden biridir.
devamını gör...