zaman tüneli

(bkz: anatomie de l'enfer)

olmadı be.

rocco siffredi'nin prime dönemlerinde çektiği 2004 tarihli fransız yapımı erotik dram filmi.



rocco, filmde öyle derin ve dertli adam tavırlarına giriyor ki, sanki sonradan çektiği yetişkin filmlerindeki ruhsuz hayvan o değilmiş gibi...

kimse yokken iyidir, insan benimser, alışır zamanla belki. ama kalabalıklar içinde yalnız olduğunu sonradan fark edenlerdir ki onlar istenmeyenlerdir. sahte gülüşler, sahte yüzler, sahte yakınlaşmalar, sahte dünyalar kısacası.
anlık değere sahip ruhlarla çepeçevre bir dünyaya sahip olanlardır onlar. istese de içinden çıkamadıkları, kulaklarını sağır eden, gözleri kör edercesine bir görüntüler gürültüleridir tek sahip oldukları.
hepsi uzaklaştığında ise bir hiçliğin kalbi oldukları yüzlerine tokat gibi vurulanlardır.

çok büyük sorumluluğun ve psikolojik yükün altına girmektir.

tamam tren kullanmak falan bunlar havalı şeyler, ama düşünsenize, kendisine ve sahip olduğu hayata zerre saygı duymayan andavalın teki, intihar etmek için treni seçiyor. göz göre göre o andavalın eceli nasıl olabilirim ben? sadece insanlar da değil, tren yoluna bilinçsizce giren hayvanlar falan da dahil buna. zaman zaman trene geçiş üstünlüğü tanımayan gerizekalı sürücülere sahip araçlarla kaza yapmak da cabası.

niye bu açıdan bakıyorum bu mesleğe bilmiyorum ama, ben bu yükün altına asla girmezdim. yakın zamanda tren yolculuğu yapacağım. bir anda bu tarz mevzular aklıma geldi, dedim birkaç bir şey karalayayım.

makinist olmak gibi bir hedefi olan arkadaşlar, bu tanımı ciddiye almayın.

1981 tarihli kült bir david cronenberg filmi.

burdan yırtmışım hayret. e devletten alınmış instagram keşfetim ektedir. sonuç: ben değilmişim. o da insta kullanmadığımdan. (bkz: swh)

david cronenberg'ün scanners'ı ile aynı evrende geçen film.

tüdanya - vurun dalgalar:

selahattin özdemir - neredesin

müslüm gürses - dinleyin geceler

buradan

erol budan - hayatımla oynuyorsun

kolektiften çıkan bir eser.

birçok kişinin 30 ağustos gününde yaşadıklarını, hissettiklerini anlattıkları, yaşadıklarıyla oluşturulmuş bir eser.

dil konusunda özellikle türkçe-edebiyat mezunu değilseniz atamın anlattıklarını anlamak imkansız. bana dil devrimini iyi ki yapmış dedirtti. diğer kişilerinse anlattıklarını okumak oldukça kolaydı.

saldırının başladığı 26 ağustos tarihinden itibaren 30 ağustos zaferine kadar olan sürede olanlar anlatılıyor. zor olsa da okumak güzeldi.

sabaha karşı.

sabahtan akşama.

ne olur yarabbim affet bu kulunu
sevdiysem kalbimdir suçlu kalbimdir suçlu
koptum birer birer sevdiklerimden
beni benden eden bu benliğimden

kötü duyguları sil at kalbimden
içimdeki şeytanı öldür yarabbi
tükenen hayatım biten ömrümdü
aşkımın kahrını çeken gönlümdü

tükenen hayatım biten ömrümdü
aşkımın kahrını çeken gönlümdü
bir ateşti yandı yangına döndü
daha büyümeden söndür yarabbim

bir ateşti yandı yangına döndü
daha büyümeden söndür yarabbim
şimdi gözyaşlarım bir sele döndü
artık bu yüzümü güldür yarabbim

artık bu yüzümü güldür yarabbim
nedense talihim yaver gitmedi
acımasız dünya aman vermedi
ne yapsam ne etsem geri dönmedi
dönmeyen çarkımı döndür yarabbi

robert schnakenberg eseridir.

birçok yazarımızın hayatlarını ve bilinmeyen yönlerini eğlenceli şekilde yer yer karikatüristik olarak yer yer de notlarla anlatan muhteşem bir eser.

bu eser birçok yazar hakkındaki bakışınızı değiştirecek ciddi şekilde. meğerse yazarların arka bahçeleri nelerle doluymuş.

özellikle yazmıyorum bilgileri. gidin okuyun.

erol budan - ateşlere attın beni