zaman tüneli

ingiltereli çocukların açlık çekmesin diye afrikayı sömürdükleri için olabilir

içme diyorlar, nasıl içmeyeyim?
boşa mı gitsin mis gibi şarkı?

şüphesiz ki nice ibretler barındıran ilahi olay.

bir erkek ortamında anlatılan hikayede komik olmayan detaylara dikkat çekilmez, basit sorular sorulur karşı tarafın anlattığı kadarına gülünür veya tepki verilir geçilir. detay sormak terbiyesizliktir.

özellikle anlatılan konu içerisinde bir kadın var ise ve kadının bekar olduğu belirtilmediyse detay sorulmaz.

ben seviyorum kendisini, aşırı eğlenceli tanımlarını okumak. bir de kız arkadaş grubumda birbirimizle konuşuyormuşuz gibi hissettiriyor yazdıkları. sözlükte çok az kişiye nickaltı yazdım, kime yazdıysam ya kendisi gitti ya da kalbimiz seninle oldu. umarım burada kalmaya devam eder.*

uzun zamandır dua etmiyorum.

ya dua etmeyi unuttum, ya da o bana küstü.
yine de, mistik biçim de! onun beni koruduğunu ve o da benim ona sonsuz aşk beslediğimin farkında.

en sevdiğim kadın profili. kadınları genel olarak seviyor olabilirim bilemedim

bu kadar aşağılık bir düzen yaratan bir tanrıya dua etmem. var mı yok mu onu da bilmiyorum. sonuçta varsa da yoksa da dua etmiyorum. varsa önce açlıktan göbeği şişen çocukların yardımına koşsun sonra bizim boktan dertlerimize bakar vakti kalırsa.

ben aşkooyum ama kuşko değilim
aşkoolar da vardır hshshs

arabesk yayın yapanların uzun yıllardır kullandığı slogandır.
bir diğeri ''damar bizim işimiz, damar bizim olayımız, damar bizim güzelliğimiz, krala selam damara devam''.

dido - life for rent

diş eti ağrıtır

kelenderis denilen terör sevici haysiyetsiz

bir kaç konuda bir kaç kelamım olacak.

öncelikle kültür konusunda veya sosyoloji konusunda söyleyebilecek hiçbir şeyi yok. bunu söyleyebiliyorum çünkü ben bu konular üstüne eğitim aldım lan tapu gibi diplomam, sertifikalarım ve yazılarım var.

diğer yandan ise siyasi olarak fikirlerinin çoğu erlik devşirmesi, kendi siyasi tarafı yok ha popüler türkçülük akımını kitlesine yaymış, görünürlük kazandırmış olmasından rahatsız değil destekliyorum ama siyaset ve türk toplumundan uzak büyüdüğü için fikirleri ciddiye alınmamalı.

zengin bir ailede büyümek bir şans, yurtdışında okumak bir şans evet ama bu toplum üzerine konuşmaya gelince bunlar dezavantaj. bir köyde gezmeden, bir kahvede oturup insanlar ile konuşmadan, sanayiye verilmiş çocuğun derdini bilmeden bu toprakları bu insanları anlamak biraz zor.

eve 13 dakika önce girdim ama tahta kapıyı da açamadım.

demir kapıyı tık diye açtım da, tahta kapıyı ne diye açamadım ben sarhoş muyum?
hırsız gibi 5 dakika uğraştım. tam annemi arıyordum babam kapıyı açtı,

-bu kapı niye açılmıyor?
dedim,
-zili çalsaydın ya...
dedi.

doru.

kardeşim biz ses etmeyelim diye düşünüyoruz.

-al bakalım kapıyı açıyor mu? dedim, anahtarı bıraktım,

gittim ben, gittim lavaboya girdim çıktım babam halen kapıda uğraşıyor,
açıyor mu dedim?
-ıhğ.
dedi.

ıhğ ya.

annem geldi uyanmış.
açıldı işte oğlum... dedi.
biz kolay açıyoruz normalde dedi.

ya 9 dakika kapıyı açıkken açmakla uğraştılar.

ben bayramın ikinci günü 10 dakikada filan girdim eve.

acayip sinirliyim. bu tahta kapı bozuk. ya da bu anahtar bozuk.

en az prenses erkek kadar hayattan bezdirir insanı.

"dua etmiyorum. ama dilediğim şey sadece bir kişinin mutluluğu" diyerek cevap verilen.

erol budan - kopuk

kural demeyeyim de öneri diyeyim. sonuçta hiçbirimiz bir diğerine kural dayatacak bir bok değiliz. konuya gelince: içine sinmeyen hiçbir şeyi konuşma/anlatma.