agah bey yazar profili

agah bey kapak fotoğrafı
agah bey profil fotoğrafı
rozet
karma: 760 tanım: 64 başlık: 12 takipçi: 11

son tanımları


insanlar beni sadece gösterdiğim kadar tanıyabilir insanı

kendini tam olarak tanımayan, ve içten içe bunun farkında olduğundan dolayı diğer insanların onu kendisinden daha iyi tanıyabileceği düşüncesinden rahatsızlık duyan insandır. böyle olmasını istemediği için kendisini böyle bi yalana inandırır. özel, farklı, biricik ve anlaşılması zor olduğu yalanına. kategorize edilmeyi ve hakkında izlenimlerde bulunulmasını sevmez. kendisini olmak istediği insan olduğuna o kadar inandırmıştır ki gerçekte kim olduğunun farkında değildir. bu yüzden insanlar onun hakkında izlenimlerde bulunduğunda içten içe bundan rahatsız olur. o buna izin vermedikçe kimsenin onu tanıyamayacağını düşünür. fakat bu tip insanların farkında olmadığı ve olmak istemediği acı gerçek şudur ki insanlar her zaman göstermek istediklerinden fazlasını yansıtırlar. kendini diğer insanlardan ötekileştirmek büyük bir yanılgıdır. şu zamana kadar düşündüğünüz, hissettiğiniz her şey, deneyimlediğiniz tüm travmalar, bunalımlar, varoluşsal krizleriniz, sosyal, psikolojik ve kültürel sorunlarınız, bunların hepsi sizden önce milyonlarca kişi tarafından deneyimlendi. sizinkinden başka bir çağda insanlar yaşadı, hissetti, düşündü, varoluşu deneyimledi, yani özel değilsiniz. hepimiz ortak bir bilinçaltına sahibiz. yaşamımız boyunca deneyimleyenebilecek her şeyimizin kolektif bilinçaltımızda bir izdüşümü var. insan denilen kocaman bir okyanusun içerisinde siz sadece küçük bir damlasınız. bu yüzden kimsenin sizi buna izin vermediğiniz sürece tanıyamayacağı gibi dogmatik, patolojik ve nedensellikten uzak bir inanca sahip olmaktan vaz geçmelisiniz. bir insan kendisini tanımaya çalıştığı zaman aslında tüm insanlığı kapsayan bir empati sürecine girer. bizim biricikliğimiz de burada zaten. tür olarak gerçek gücümüz burada yatıyor. başkasının içindeki kendimizi görebilme niteliğimiz.
devamını gör...

hoşlanmaktan sıkılmak

an itibarı ile bende olduğuna karar verdiğim durumdur. birisinden hoşlanmak çok yorucu, özellikle duygularınızın ayarı yoksa. çünkü zamanla sevgi yoksunluğunuzu bu hoşlantı duygusuna bağlıyor ve farkında olmadan hoşlandığınız kişiyi düşüncelerinizin, hayallerinizin ve fantezilerinizin merkezi haline getiriyorsunuz. hissettiğiniz yoğun duygularla o kadar sarhoş oluyorsunuz ki aslında tüm bunların sizi ne kadar yorduğunu fark edemiyorsunuz. ta ki o kişiyle hiç bir alakanızın olmadığı gerçeği ile yüzleşene kadar. ayrı dünyaların insanlarısınız. ve onun sizin dünyanıza girmek gibi bir arzusu yok, halinden memnun. neden olmasın ki? güzel bir kadın, hayatında her zaman ondan hoşlanan ve onunla birlikte olmak için kırk takla atacak erkekler olacak. neden sizi tanımak için ekstra bir çaba sarf etsin? sizse her zaman bir tutam ilgi ve sevgi görebilmek için birilerini buna ikna etmek zorunda kalacaksınız. aşk oyununu oynamazsan aşkı kazanamazsın. öyleyse ben aşkı istemiyorum. bu aptal oyunu oynamaktan bıktım. ben zaten olduğum halimle sevgi ve ilgi görebilmeyi hak ediyorum. bunun için birilerini ikna etmeye kalkarak kendime olan inancımı değersizleştirmemeliyim, kimse yapmamalı bunu. artık sadece kendimle ilgilenmek ve kendime yatırım yapmak istiyorum. hala insanlarla güzel ilişkiler kurabilmek için üstüme düşen fedakarlıkları yapmaya hazırım, ama bunu yaparken kendime daha fazla haksızlık etmeyeceğim.
devamını gör...

yeni tanıştığı insana dertlerini anlatan insan

belli bir yere kadar güzel bir davranıştır bence. çünkü sizi dertlerini anlatacak samimi bulduklarını gösterir. hem bir insana maddi ya da manevi olarak yardımcı olabilmek güzel bir şey. ama tabii bunun sınırını aşıp sizi duygusal mastürbasyon aracı olarak kullandıkları zaman hoş olmuyor...
devamını gör...

diyelim ki o bunu okuyor

senin sorunun ne biliyor musun? sorunlarınla yüzleşemiyor olman. hatta sadece kendine itiraf edebilmeni geçtim, başkalarının sana sorunlarını ima etmesinden bile hoşlanmıyorsun. her zaman kendine özgü olmaya çalışıyorsun, ve insanların sıradan kalıpları ve tanımları içerisinde olmaya dair obsesif bir inkar içerisindesin. bu yüzden bakış açın çok dar, çünkü kendini sadece kendi bakış açınla görebiliyorsun, onu da çoğu zaman yanlış, yani olduğu gibi değil olmasını istediğin gibi görüyorsun. ama olmasını istediğin koşullara gelebilmek için önce olduğun koşulları görmelisin. senin hedonizmin, acı gerçeklerden kaçarak hayattan durmadan keyif almaya çalışman, aslında sadece çaresizliğinin bir tezahürü. hazlarla içindeki boşluğu doldurmaya çalışıyorsun ama tek yaptığın sadece enfekte olan duygusal yaralarını yok saymak. yaralarını iyileştirmelisin, tek yolu bu.
devamını gör...

takipçisi olmayan yazar

şimdi baktım da, üç takipçim varmış. bu sanırım az. ama olsun, burada takipçilerim artsın diye yazmıyorum. kafa sözlük benim için bir self terapi metodu gibi bir şey sanırım. bir şeyler yazıp duruyor ve bazen yazdıklarımın gerçekten benden mi çıktığına şaşırıyorum. beni entelektüel anlamda geliştiriyor diyebilirim.
devamını gör...

yazarların itiraf edemediği şeyler

genelde duygularını çok yoğun yaşayan bir insan değilimdir. sanırım geçmiş deneyimlerimden dolayı kendime her an sakin olmam gerektiğine dair bir alışkanlık geliştirmişim. şimdiyse bu artık hissizliğe dönüşmüş durumda, istesem de bunu aşamıyorum. bu biraz da farklı bir insan olmamdan kaynaklı sanırım. aşırı derecede kendime özgüyüm, bu beni sosyal ortamlarda oldukça kısıtlıyor. sadece kendime yakın bulduğum şeylere karşı ilgi gösterebiliyorum. bunun dışında kalan şeyler bana hiç bir şey hissettiremiyor. bundan dolayı insanlarla bağ kuramıyorum.
gerçekten bir şey hissetmeyi başarabildiğim ender durumlar var. mesela birinden hoşlanmak gibi, ama bu seferde panik olup elime yüzüme bulaştırıyorum. kriz anlarıyla baş etmek konusunda iyi değilim. zamanla sakin kalmayı bir savunma mekanizması haline getirmişim. duygularım dingin haldeyken daha güvende hissettiğim için onları dolu dolu yaşamaktan kaçıyorum. kendimi tatmin etmenin başka yollarını arıyorum. ama bu da beni kısıtlıyor. acizleştiriyor. istediğim insan olmamı engelliyor. bu yüzden bunu aşmak için çaba gösteriyorum.
devamını gör...

sokak müzisyenlerinin karşılaştığı zorluklar

her ne kadar bunun saçma ve anlamsız bir kural olduğunu düşünsem de forum aydın'ın genel müdürlüğüne sokak müziği yapabilmek için izin alma amacıyla başvurdum. akşam 8 gibi gelip her zamanki yerde çalabileceğimi söylediler. tamam dedim, gittim ona göre harcamamı yaptım, fakat genel müdür kararını değiştirmiş. arkamdan bir tane güvenlik görevlisini yollamış, bu akşam müzik iptal, genel müdürlükten öyle bir karar alınmış diyor adam bana. aynı genel müdür daha önce beni avm'de gördüğünde, şarkı söylerken maske takmamı istemişti. adama bunun imkansız olduğunu anlatmaya çalışırken verdiği cevap şuydu, diğer müzisyen takıyormuş. diğer müzisyen dediği adam keman çaldığı, şarkı söylemediği için olabilir mi acaba diye soracaktım, sonra adamın gerçekten aradaki farklı anlayamayabilecek olduğunu düşündüm. kısacası bu insanlar bizi sadece nitelikli dilenciler olarak görüyorlar, bunun başka bir açıklaması yok.
devamını gör...

blasphemy

satanik bir ibadet biçimidir. kişinin kendisini dinsel baskıdan ve sahte ahlak kurallarından özgürleştirip kendi gerçek benliğine yakınlaştırması amacıyla söylediği, düşündüğü, ya da yaptığı her şeye verilen bir genel addır. the satanic temple'ın kurucu ortaklarından olan lucien greaves, blasphemy'i şu şekilde tanımlar;
blasphemy direkt olarak, diğerlerine yöneltilip onları rencide etmek için yapılmaz. blasphemy daha çok kişisel bağımsızlığın ilan edilmesidir, ve elbette insanlar alındığında bunu umursamıyorum."
blasphemy şu sebeplerden ötürü satanizmle yakından ilişkilidir, çünkü içerisinde isyan etme, başkaldırma, otoriteyi ve kalıplaşmış olanı sorgulama gibi nitelikler taşır. bunlar direkt şeytan'ın temsil ettiği düşünce ve davranış kalıplarıdır. dini hikayelerde şeytan'ın tanrı'ya, ya da allah'a olan isyanı aslında kulluk bilincine karşı bireyselliğin temsili olmuştur. şeytan, ilk "neden" sorusunu sorandır. "neden ibadet edeyim? neden tapınayım? neden sen istedin diye adem'e secde edeyim? ya da sana secde edeyim? secde etmek kişinin kendisini değersizleştirmesi, öz saygı ve sevgisini kendi benliğinden alıp putlaştırdığı dış objeye yüklemesidir. öyleyse ben bunu yapmayacağım. çünkü ben değerliyim. kendime duyduğum saygı beni bunu yapmaya men ediyor." işte kişiyi bu bilince ulaştıran her düşünce ve davranış blasphemy olarak kabul edilir ve satanizmde kutsaldır.
devamını gör...

şanssız olduğunu düşünen yazarlar

bir ara belki de abartıyor olabileceğimi düşündüm. belki de hayatın negatif yönlerine bakmaya o kadar alışmışım ki çok şanssız olduğuma dair bir plasebo geliştirmişim kendi kendime. böyle olmasını dilerdim tabi ki. ama hayır, malesef şanssızlık bir çeşit lanet bende. ilkokul andacımda bile benim için şöyle yazıyor;
"agah çok komik birisidir. aksilikler hep onun başına gelirdi. mesela kafasına top çarpar ayağı takılır... "
yani çocukken bile böyleymiş. ilerleyen yaşlarımda da bu durum değişmedi elbette, hatta katlanarak arttı diyebilirim. mesela bir keresinde çalıştığım yerde çok hoşlandığım bir kızla akşam sahilde ayarlamış olduğum randevunun saçma sebepler gerekçesiyle patronum tarafından sabote edilmesi, kira kontratına daire numarasının yanlış yazılmış olmasından dolayı evimin suyunun geç açılması ve deprem sigortasını cebimden ödemem, yetenek sınavına katılabilmek amacıyla bilet aldığım otobüse, aktarmalı araçların o gün çalışmıyor olması sebebiyle yetişememem gibi geçmiş deneyimlerim örnek olarak gösterilebilir. tabii bunlar sadece tadımlık. aslına bakarsanız, senaryoya döküp bir kitap haline getirsem insanların eğlenerek okuyacağını dahi düşünüyorum. hatta, dur bi ben bunu düşüneyim...
devamını gör...

havanın niye bu kadar sıcak olması

o kadar sıcak ki yürürken önüme bakamıyorum, göz kapaklarımın yandığını hissedebiliyorum. o kadar sıcak ki tanrıya inanmayı yeniden düşünmeye başladım... o kadar sıcak ki varolmak bile başlı başına efor sarfettiren yorucu bir eyleme dönüşmüş durumda. o kadar sıcak ki evliliğe olan inancımı yitirdim, bu kadar sıcak bir dünyada acı çekmesi için çocuk getirmek istemiyorum. kısacası çok sıcak...
devamını gör...

cinsel ilişki olmadan ilişki yürür mü sorunsalı

cinsellik bir yönelim olduğundan, eğer taraflar bu yönelime sahipse yürümez. ama sahip değilse yürüyebilir.
devamını gör...

kitap hediye notu

selçuk pamucak sahilindeki hedefbeyt otelde animatör olarak çalışırken çok hoşlandığım bir kız vardı. fakat otelin islami konsept olması sebebiyle bir türlü görüşemiyorduk. ve ben de ona duygularımı dramatik bir şekilde itiraf etmenin yollarını ararken aklıma şu geldi; hediye edeceğim kitabın sayfalarındaki bazı harfleri yuvarlak içine alarak bir şifre oluşturacak ve o şifreyi kitabın arkasına bir not kağıdıyla yazacaktım. şifre elbette “senden hoşlanıyorum” olacaktı. hediye etmek istediğim kitap dostoyeski'den insancıklar'dı. kitapta ortam ve yaşam şartları yüzünden birlikte olamayan iki karakterin hikayesi anlatıldığından bizim için manidar olabileceğini düşündüm. fakat bir süre düşündükten sonra bundan vazgeçtim. yani hediyeyi hala verecektim fakat bu hediyeyi ondan hoşlandığımı itiraf etmek için kullanmayacaktım.
bunun sebebiyse şuydu, onun istediği şey bu değildi. yani hayatında şu an ondan hoşlanan birisinin olmasına ihtiyacı yoktu. bunu istemiyordu, hatta bundan kaçıyordu. kendi acı ve travmalarıyla başbaşa kalmaktan mutluydu. beni ve tekliflerimi kabul etmesinin tek sebebiyse beni açık bir şekilde reddedecek medeni cesaretinin olmamasıydı. beni kırmak istemediği için benimle konuşuyordu. tüm bunların farkında olmama rağmen öyle bir şey yapsaydım sadece kendi keyfimi düşünen bencil birisi olurdum. ve benim olmak istediğim kişi bu değildi. yaptığım şeyin aslında sadece istediklerimi elde etmek için kullandığım bir yol değil, gerçekten karşımdaki kişiyi mutlu edecek içten ve samimi niyetler taşımasını istedim. çünkü olmak istediğim kişi buydu. bu yüzden öyle bir şey yapmayı boşverdim, ve onun yerine şu notu yazarak kitabı kıza hediye ettim;

“son zamanlarda biraz zor günler geçirdiğini biliyorum. bu yüzden bu hediyeyle seni biraz da olsa mutlu edebilmek istedim. ayrıca şunu da eklemek istiyorum;
unutma ki sen aklına koyduğun her şeyi başarırsın. çünkü senin kocaman bir kalbin var! ve gücün de varr!!”
devamını gör...

normal sözlük'e giriş serüveni

şöyle oldu, instagramda dolaşırken kafa sözlüğün beleş kitap ilanını gördüm. bu oldukça cazip geldi. ve o gün bu gündür ilham buldukça burada yazıyorum. ama insanlar düşüncelerimi okusun da bir statü elde edeyim diye değil. tamamen entelektüel çıkarlarımdan ötürü... ayrıca düşüncelerimi yazarak derleyebilmek bana iyi geliyor.
devamını gör...

çok düşünmekten korkan insan

bu insanları her yerde görürsünüz. genellikle hayatın sırrını çözmüş gibi davranırlar. herhangi bir konuda düşüncelerinizi açıkladığınız zaman "çok düşünme ya" nidalarıyla, gereğinden fazla düşünmenin kötü bir şey olduğunu, insanın bir yerden sonra bir şeyleri akışına bırakıp umursamadan hayatına devam etmesi gerektiğini savunurlar. ama aslında bu insanlar çok düşünmekten korkanlardır. çünkü düşünce ve sorgulama kapılarını bir kez açtıkları zaman kapatmakta çok zorlanacaklarını, ve aslında tamamen bir illüzyondan ibaret olan mutluluklarını kaybedeceklerini bilirler. bu yüzden, bu onları geçici bir süreliğine mutluluklarından edecek bile olsa düşünmeye cesaret eden insanlardan çekinirler. bu insanlar aslında çaresizdir. onları üzen, depresyona sürükleyen, asıl potansiyellerine ulaşmalarını engelleyip, hayatı boyunca bir parçası olacak travmaları yükleyen insanların, geçmişlerin ve yaşam şartlarının birer kurbanıdır. özlerinde kötü insanlar değildirler, sadece mağdur ve kaybolmuş ruhlardırlar. ve bu gerçekle yüzleşmemek için her şeyi yapmaya hazırdırlar, bu hayatları boyunca sahte bir mutlulukla yaşamak demek olsa bile. aç bir köpek gibi mutluluğun peşinden koşup yapabildikleri sürece hayattan keyif almaya çalışırlar. ama insanın kendisiyle sağlıklı bir ilişki içerisinde olabilmesi, psikolojisi ve ruhsallığı için sağlıklı olanı bilip bu doğrultuda bir hayat yaşayabilmesi, körlemesine bir keyif arayışından daha önemlidir, bunun için de düşünmek, kendi gerçek istek ihtiyaç ve zayıflıklarını keşfedip kabul etmesi şarttır. fakat bunu asla anlamak istemezler, çünkü işlerine gelmez. ve işlerine gelmediği gibi, bunu sizin yapmanız da işlerine gelmez. çünkü onların yapmaktan kaçtığı bir şeyi gönüllü olarak yaptığınız için onları istemsizce etkilemiş olursunuz. bu yüzden hayatları boyunca "ben böyleyim beni seven böyle kabul etsin" duvarları ardına saklanıp kendi zayıflıklarını ve çaresizliklerini görmezden gelirler.
gerçek şudur ki, düşünebilen insan düşünemeyen insandan üstündür. kendini arayan insan, kendinden kaçan insandan yücedir. kendi karanlığıyla arkadaş olabilmiş insan, ondan korkan ya da onun tarafından yönetilen insandan güçlüdür. zaten büyümek, olgunlaşmak, ergenlikten çıkıp yetişkin olmak böyle bir şeydir. bu yüzden bir şey yapmadan önce ince düşündüğünüz, çok sorguladığınız, ve bu süreçte kendinizi rahatsız ettiğiniz için bunun yanlış bir şey olduğunu düşünmeyin. bu aslında sadece kendi en iyi versiyonunuza dönüşmeye çalıştığınızı gösterir. ve bu da bir insanın kendisine yapabileceği en büyük yatırımdır.
devamını gör...

hayatınızın mottosu olan sözler

benim için vladimir bartol'un alamut adlı kitabında, hasan sabbah'ın meşhur sözüdür: hiç bir şey gerçek değildir, her şey mübahtır.
ve ya daha doğru bir şekilde ifade edecek olursak; nothing is absolute, everything is possible. yani hiç bir şey kesin değildir, kesin olarak bilinemez. herkes kendi inançlarıyla şekillendirdiği kendi dünyasında yaşar ve kendi gerçekliklerini yaratırlar. bu yüzden hiç bir şey kesin olarak gerçek değildir. ve her şey mümkündür, mübahtır. bir gün bir adam bir grup insanı manipüle ederek onlara haşhaş içirip cennette uyandıklarına inandırabilir. sonra bu adamları selçuklu padişahına süikast düzenlemek için kullanabilir. eğer buna müsaitseniz manipüle edilmek aslında sizin suçunuzdur çünkü buna siz izin vermişsinizdir.
devamını gör...

iyi kalpli diye at hırsızı bir tiple sevgili olmak

yakışıklı diye narsist bir tiple sevgili olmaktan iyidir.
devamını gör...

uğruna işi bırakırdım diyebileceğiniz hayaliniz

içindeki her ince deteyı kendim dekore ettiğim bir evde uyanmak. o evde kendimle başbaşa kalmak. çok da büyük hayallerim yok hayat aza kanaat etmeyi öğretti galiba bana...
devamını gör...

kuşadası belediyesinin sokak müziği politikası

şunu söylemeliyim ki, kuşadası belediyesi'nin sokak müzisyenleri ile ne yapmaları gerektiği konusunda tamamen kafası karışmış durumda. özellikle zabıtalar bu konuda kendi kafalarına göre takılıyor gibi görülüyor. çünkü hepsinden başka bir şey duyuyorum. bir tanesi bana sokakta müzik yapabilmek için belediyeden izin almam gerektiğini, yoksa 400 küsür tl para cezası ödeyeceğimi söyledi. bir diğeri ise müzik yapmanın serbest olduğunu, fakat sadece sahil civarlarında yapabileceğimi söyledi. bir başka zabıtaysa yanımdan geçerken gitar kılıfına para attı. yani kısacası çok karışık sinyaller veriyorlar. ve neyse ki ben kendi bildiğimi okuyorum...
devamını gör...

tanrı ezelidir sorunsalı

teistler genellikle tanrı fikrine, tüm bunların bir yaratıcısı olmalı düşüncesiyle ulaşırlar. çünkü hiç bir şey kendi kendisini var edemez, dışarıdan bir başka gücün müdahalesine ihtiyaç duyar, diye düşünülür. ama karşıt bir argüman olarak, "peki o zaman tanrı'yı kim yarattı?" sorusu sorulduğunda onun ezeli olduğu, yani yaratılmaya ihtiyacı olmadığı, hep var olduğu ve hep var olacak olduğu söylenir. fakat böyle bir düşünceyi kabul etmenin yaratacağı çelişki genellikle kimsenin umurunda değildir. o çelişkiyse şu, önce hiç bir şeyin yoktan var olamayacağını söylüyorsun, ardından tanrıyı ezeli olarak düşünerek, aslında bir şeylerin yoktan var olabileceğini düşünmüş oluyorsun. o halde, eğer yaratıcı var olmak için yaratılmaya ihtiyaç duymuyorsa, o zaman yaratılmış olanın da var olabilmek için yaratılmaya ihtiyacı olmayabilir. yani en nihayetinde bir yaratıcı olmayabilir.
devamını gör...

mutlu olmak zorunda mıyız sorunsalı

bence mutlulukla ilgili sorun, çoğu insanın gerçekten mutlu olmak istediklerini düşünmeleri. hayır, çünkü mutlu olma arzusu bir yönelimdir. insan özgür iradesiyle mutlu olmayı istemez, sadece içgüdüsel anlamda buna yönelimlidir. tıpkı aslında aşık olmayı bile isteye seçmediğiniz gibi, aslında sadece bilinçaltınız deneyimlediği ve maruz kaldığı olay/duygulara karşı bir tepki vermektedir. aslında bir varoluşsal kriz başlangıcıdır da diyebiliriz bu yüzden. çözümü ise basit, mutlu olmayı istememek. çünkü insanın kendi en iyi versiyonuna dönüşebilmesi için, bile isteye onu mutsuz edecek, kıracak, üzecek, rahatsız edecek seçimleri yapabiliyor olması gerekir. bir yönelim olarak mutlu olmaya odaklı olan insan ise sürekli olarak bu seçimlerden kaçacaktır. insan içinde yaşadığı dünyaya ait hissedebilmek için, ona haz verecek olan değil, onu ruhsal anlamda sağlıklı ve dengeli tutabilmesi için ihtiyacı olan seçimleri yapabilmelidir.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim