alice in absurdland yazar profili

alice in absurdland kapak fotoğrafı
alice in absurdland profil fotoğrafı
rozet
kafa izninde
karma: 4055 tanım: 608 başlık: 45 takipçi: 82
hey there i am using whatsapp

son tanımları


sözlük yazarlarının garip özellikleri

lensle uyurum. takarken dikkat etmem. çıkardıktan sonra üşenir damlamı damlatmam. sonra alerjik reaksiyon hoşgeldin bebeğim.

antibiyotik tedavisi de geçirsem, gözlerim şiş de gezsem bir şey değişmiyor.

ben akıllanmam.

canımın hiç kıymeti yok.
devamını gör...

normal sözlük ios uygulaması

ben bu uygulamaya olan inancımı kaybettim iko...

bu zamana kadar gelmediği için bundan sonra da geleceğini düşünmediğim uygulamadır.
devamını gör...

marion cotillard

fazlasıyla güzel ve karizmatik bulduğum aktris. cannes’daki chanel elbise fazlasıyla yakışmıştı kendisine.
devamını gör...

erkekleri çekici kılan detaylar

#1120719 :kesinlikle katıldığım yazar beyanı.

üzgünüm ama öyle. dikkat edin hep ne derler çok tanımadan evlen sonra da hemen çocuk yap. neden?
çünkü çocuk yapınca tanımaya fırsatın kalmayacak da ondan. ters bir şey olmazsa da gül gibi geçinir gidersiniz.
devamını gör...

ilkciranta

nasıl bir şanstır bu. böyle harika bir meslektaşımın nick altını açmak bana mı kısmet olacaktı?

kıymetli evrak hukukunu pek sevmezdim. kendisi bana cirantayı sevdirdi. kıymetli evrakın tamamını da sevdirebilir. öyle tatlı.

önümüzdeki birkaç ay yoğunuz biz bu arkadaşla. önemli işlerimiz var. ve inanıyorum ki biz bu işi başaracağız.
dualarım onunla.

ps: bize bulaşmayın der gibi oldu. bilmiyorum belki deriz belki demeyiz. bakarız duruma göre.
devamını gör...

her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır

yanında olsa şaşarım. olmaz ama çok nadir olur olursa.
zaten başarılı kadının ne arkasında ne yanında bir erkek var.
bu cins niye böyle...
devamını gör...

insana verilmiş üç mucize

karşıdaki insandan bahsediyorsak:
ben
ben
ben.
devamını gör...

doğru uyku şekli

yok. yok asla olmuyor. sırtüstü yatıyorum belim havada kalıyor ağrıyor. yastık koyuyorum kayıyor. dönüp yatıyorum yine havada kalıyor. boynum da rahat değil. doğru yastığı bulamadım gitti. üç tane yastık koydum, gece değiştiriyorum. bölünmemiş bir uyku mu? komik olmayın.
keşke dracula gibi tabutta, red kit gibi at sırtında uyuyabilseydim. ama yok.

artık son çare: uyku hapı önerileri için dm lütfen.
devamını gör...

günaydın sözlük

günaydın.

hani laf olsun diye söylenen günaydın var ya ondan ama.

yine baş ağrısıyla uyandım. mesleğimin başlık parası niyetine verdiği güzide bir hediye var çünkü: migren.

su içmemem, yemek yememem, sürekli bir şeyleri yetiştirmeye çalışmam, stres olduğum şey sayısının her geçen gün artması, gözlerimin artık bilgisayar ekranına bakmaktan çıldırması, hepsi tetiklemiş olabilir.

işi gücü yetiştirdim. ama nasıl yetiştirdim, o konuya hiç girmeyeyim. izne ayrıldım sonra.
tatile yolcu ettim bizimkileri. ben kaldım. neden? çünkü pazartesi günü gitmem gereken bir sınav var. birkaç tane de evden girmem gereken var ama onu geçelim onlar kolay.

zaten 3 hafta önce mis gibi kız kıza bodrum planı yapılmışken annem “bizimle vakit geçirmiyorsun ki doğru dürüst” diye sitem edip durunca o planı iptal etmişken bu manasız güne konulan sınav beni deli etti.

evde yalnızım. köpüşle takılacağız. şeytan diyor ki sal şu köpeği eve, yola çıkmadan da süpürürsün evi, kimse farketmez.

biraz daha uyuyayım en iyisi gözlerim jerry’i gören tom’unkiler gibi zonkluyor.
devamını gör...

boks

yapmayı düşündüğüm, eğitimini veren hanım bir hoca araştırması içinde olduğum şey. ney? spor heralde bilmiyorum dövüş sanatı oluyor mu?

kimseye vurmadım, çocukken de. darbelerini hep psikolojik savaş yöntemleriyle almış biriyim. hani şu içten içe insanı çürüten ama yaşanılan anda farkedilemeyen yöntemler var ya hah onları diyorum.

neyse stres yönetimim zayıf, hayatım her geçen gün zorlaşıyor. artık takip edemiyorum ama en az iki yıldır böyle. zaten hayat böyle diyorum artık bıraktım sorgulamayı, çözmeye çalışmayı. bitmiyor çünkü sorunlarıma her gün yenisi ekleniyor. artık mücadele yöntemlerimi değiştireyim dedim, rakibimi seçemiyorum çünkü.

o yüzden de bu hiç bilmediğim alana yöneldim. destek olur diye umuyorum. olsun. nolur olsun.
devamını gör...

hayattan zevk alıyorum aktiviteleri

reformer pilates’tir.
ama o stüdyodan içeri girerken kafanızı taşımanızı zorlaştıran her şeyi dışarıda bırakmalısınız. bir yandan “hay ben bu fakültenin de, yapacağı sınavın da, salak gibi master’a niyetlenen kendi kafamın da ...” şeklinde başlayan cümleler kurarken, “ne var da yırtınıyorsun, evlen gitsin; evde çocuk bakarsın ya da modaya uyar kedi bakarsın, zaten kendine yazık ediyorsun herkesi itmekle” gibi düşüncelere düşerken olmaş. olmuyor canikom.
devamını gör...

keyif kaçıran şeyler

bu manasız saatte görülmüş, 3 saat önce gelmiş bir mesaj olabiliyor bazen. “sen de beni biraz merak etsen.”
hayırlı olsun yeni afram tafram.

hep talep edin. karşıdakine de sormayın hiç neyle uğraştı, hangi şartlar altında uğraştı, kafasında ne vardı da böyle saçma bir şeyi unuttu?
bunları hiç sormayın olur mu?

kafamı taşıyamıyorum ben. yemek yemek, su içmek gibi insan doğasından gelen ihtiyaçlarımı unutuyorum haftalardır.

yorgunum, hem de çok. her şeyden bu yorgunluk ama en çok da beklentilerden.

gideyim de şu içeyim bari..
devamını gör...

evlenmek için sebepler

mihir olarak q2 istemeyi düşünmektir tabii ki.
devamını gör...

ev hayvanlarının artık haczedilemeyecek olması

buraya bir dipnot geçmek isterim. bu değişiklikten önce de icra müdürü gelip sizin goldenınızı ya da britishinizi haczetmiyordu. yargıtay kararlarıyla oturmuş bir içtihat vardı ve evcil hayvanınız bir yatırım olarak görülmüyor, bir ferd olarak görülüyordu. ama bir işveren düşünün, bu adam 6 ay işçilerine ödeme yapmamış. işçiler için hacze gidilmiş ve bir bakılmış adamın evinde 20k usd değer biçilecek bir papağan var. bir yanda işçiler bir yanda papağan. işte burada bu evcil hayvan haczediliyordu.

ve tabii çiftçinin çiftlik hayvanları da ticari olduğundan haczedilir. o apayrı.
devamını gör...

ilk göz ağrım

bu deyimi duydukça aklıma hep gözümün ilk kez ağrıdığı zaman gelir. 1. sınıf olmalı. aile yadigarı astigmat sebep olmuştu bu ağrıya. sonra “bak güneş ışığının açısına göre pembe ve mor tonlarına dönüşüyor.” diyerek beni kandırmış ve gözlük almışlardı. takmadım tabii ki.

insanlara tarla tapan kalır, hiç olmadı köstekli saat. bize de astigmat kalıyor işte.
devamını gör...

değersiz hissetmek

değer ve değersizlik hissi bizimle alakalıdır aslında. annenizin karnında büyümeye başladığınız andan itibaren yaşanan her şey değersizlik inancımızı besler. ve bunlar bize istemediğimiz kadar done sunar kendimizi değersiz görmemiz için. en nihayetinde çözüm yine bizde saklı.

1) bunu çözmeyi gerçekten istemek.(çünkü bazen bu his insanı farklı bir mazoşizme sürüklüyor ve bundan bahsetmek bu şekilde dramatik davranışlara girmek bir döngüye dönüşüyor.)

2) ihtiyacımız olan tek ama gerçekten tek değerin kendimize verdiğimiz değer olduğunu farketmek. ve tabii ki kendimize değer vermek. (farketmek yetmez çünkü.)

biz yaptığı fedakarlıklarla varolan bir toplumuz. bu düsturla yetişiyoruz. halbuki sağa sola yapılan bu gereksiz fedakarlıklar sadece bizi değersizleştiriyor ve bizi kendimizden uzaklaştırıyor. bir bakıyoruz bizden geriye ne kalmış ki. sonra dönüp fedakarlıklarımızın hesabını sorduğumuzda şöyle bir cevap almak işten bile değil: “iyi de ben senden bunu yapmanı istemedim ki.” ya da “ben senin de istediğinin bu olduğunu zannediyordum.”

garip bir toplumuz. komün yaşamı damarlarımızda. avrupa bu yüzden bu kadar ilginç bizim için. bireysellik karşısında şaşıp kalıyoruz.

kitap tavsiye etmeyeceğim. okudum ve bir işe yaramadı. sen farketmeden “ben artık böyle biri olmak istemiyorum.” demeden hiçbir şey değişmeyecek.

söyleyeceğim şu: insanların sana verdiği değer de senin kendine verdiğin değerle şekillenecek.

birkaç gün önce karşıma çıkan şu cümleyi de paylaşmak isterim. mutluluğun değerle bir alakası var çünkü.

bir sabah uyanacaksın ve sana lazım olan mutluluğun şehirlerle, hayalini kurduğun işle, okulla, rüyalarına giren o aşkla ilgili değil, içinin iklimiyle ilgili olduğunu farkedeceksin.
devamını gör...

alice in absurdland

pazartesi sabahı kendimi akışta görmem şoku cem uzan'a hapis şokundan büyüktü bence.
ne kaçışı? işimiz var, laf dalaşına girelim diye mi bekleyecektim?
ne engeli? sadece kendim gibi düşünen insanları okumak istesem burada ne işim var?
ne ayıbı? ayıp konusunu hiç açmasak daha iyi değil mi?
bir şey söylerken tepkiye de hazır olmak gerek.
devamını gör...

kafacılara doğru düşünmeyi öğretiyoruz kampanyası

evet canım aynen, ensest ilişkini kabul ettirmek için gel bizim düşünce yapımızı sorgula, yetmesin doğrusunu öğretiyorum diye bir de 350 ton felsefe yap. harika bir yoldasın.
devamını gör...

pasific (yazar)

bu yazarın gidişi, bu sözlük için bir kayıptır.

bu cümleyi başkaları başka yazarlar için kurdu. ama ben çok nadir kurarım. çok çok nadir. gelsin diye ikna da etmeyeceğim çünkü zamanında başka bir değerli yazarın da dediği gibi “burası bataklık ve her döndüğünde daha çok batacaksın.”

bataklığı kurutmak bizim elimizde mi yoksa bir bataklık hep mi içene çeker? bir yeri bataklık olarak görmek zaten batmak mıdır ya da? babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?

hep söylerim yine söylüyorum. bakış açısı önemlidir. kaleydoskop misali, gördüğün şekli beğenmediysen açını değiştirirsin.

konudan çok saptım. eğer offline okuyorsan gel ciğerim. yok okumuyorum ben bıraktım bu işleri diyorsan da burası değerli* birini kaybetmiş oldu.
devamını gör...

yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri

hiçbir açıklaması yok.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim