apricity yazar profili

apricity kapak fotoğrafı
apricity profil fotoğrafı
rozet
karma: 4239 tanım: 509 başlık: 4 takipçi: 104
Sana söz, yine baharlar gelecek!

son tanımları


depresyon

naber dergisinin 14.sayısında şöyle bir tanıma denk geldim ve hak vermeden geçemedim:

“depresyon, bir insanın halen gelecekten beklentisi olması ama o gelecekte kendisinin olmaması demektir. depresyonu olan insanın halen umudu vardır gelecekten.”
devamını gör...

bu ilişkiyi konuşmalıyız

psikiyatrist gülcan özer’in yenal bilgici ile söyleşisinden yazılmış bir kitaptır. kitabın konusu da ilişkiler ve konuşmadıklarımız.

bir insan neden birini ister? arzuladığı için mi yoksa ihtiyacı olduğu için? birine ihtiyaç olmak normal mi peki? ya da ilişki için sağlıklı mıdır? kendinizi sizden başkası tamamlayamaz, ihtiyaçlarınızı başkası karşılayamaz mı gibi bir sürü soruların cevabı bu kitapta.
hem verilen örnekler hem de yazım dili hoşuma giden, akıcı bir kitap.

“her ilişkinin bir ömrü vardır,” diyebilen, evlenilen yahut sevgili olunan, boşanılacak ise helalleşen, ayrılmayı bilen, yaşadıklarından öğrenen, flörtün çok mühim olduğunu unutmayan, kendi ile tanışık, her rüzgârda savrulmayan kişilerden olabilme umuduyla…
devamını gör...

hayranım sana

ay bugün ne güzel bir gün, ne izlesem ne dinlesem bir yerde karşıma çıkıyor ki başka insanlar da izliyor, dinliyor! boşuna değiş aklıma düşüşler!

üstteki yazarın söylediği gibi eda baba o kadar güzel söylemiş ki, bir candan erçetin’den bir eda’dan dinliyorum sabahtan beri!


“hayranım sana, sabrına,
sakince karşımda durup meydan okuyan o tavrına,
varlığına.
korkmuyorum ruhumdaki fırtınada boğulmaktan,
karanlıkta yollarımı kaybetmekten.
biliyorum kurtarırsın beni sen
ışığım, deniz fenerim.”
devamını gör...

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

her şeyi o kadar görüyor ve hissediyorum ki! iki ayrı evde, iki ayrı yatakta ama aynı özlemle yaşıyoruz, aynı özlemle kavruluyoruz! sarılmayı, sıkıca kavramayı, öylece kalmayı ve dinlemeyi özledim. biliyorum ki sarılmayı, sarmayı, saatlerce anlatmayı özledin. hatta bugün sadece eve gelmeyi istediğini de biliyorum; yine hiçbir şey yapmak istemedin. öyle evde otururken birden usulca bana sarılmayı, göğsüme yatmayı ve öylece kalmayı istedin; böyle olsun çok isterdin. hepsini o kadar hissediyorum ki, uyuyamıyorum, boğazımda bir yumru, gözümde bir damla yaş birike birike bekliyor ucunda.

çok özledim!
devamını gör...

yazarların merak ettikleri şeyler

ne yapıyor? gün içinde, akşamları, hafta sonu ne yapıyor?
devamını gör...

bu sabah nasıl uyandınız sorusu

"allah büyüktür" dedim ve her şeyi o'na bırakarak uyandım.
çünkü artık elimden hiçbir şey gelmiyor benim...
devamını gör...

diyelim ki o bunu okuyor

elimden gelse sıkıca sarılırdım sana…
devamını gör...

kitaplardaki en etkileyici giriş cümlesi

“hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum. "

(bkz: masumiyet müzesi)
devamını gör...

an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu

annenle oturmuş kahve içiyoruz evde fakat aklımda hep başka şeyler var. olmayacağını bilmeme rağmen merak ediyorum. belki de başka hayatlara çoktan yelken açıldı, bilmiyorum ama düşünmekten, özlemekten, dilemekten kendimi alamıyorum…
devamını gör...

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

içim kıpır kıpır, yerimde duramıyorum ama sakinleşmek istiyorum. allah'ım ne olur sakinleştir beni, huzuru yaşat bana; bu kadar kalp çarpıntısına dayanamıyorum!
midem o kadar bulanıyor ki yerimde duramıyorum...
devamını gör...

diyelim ki o bunu okuyor

dün duyduklarım karşısında şok oldum! seninle tanışmamız iş vesilesiyle olmuştu ve o zamanlar seni çok neşeli ve kıpır kıpır biri olarak tanımlardım. dengesizliklerin olduğunu tanıdıkça fark etmiştim ama hangi insan dengesiz değil ki diye düşünmüştüm. sonra hayatın cilvesi işte, sen beni bir yılbaşı akşamında yalnız bırakmadın, benimle sokaklarda sabahladın ki uykuna çok düşkündün. sonra da zaten devamı geldi, birlikte vakit geçirmelerimiz arttı. bir yanım huzurluydu ama huzursuz olan yanım beni rahat bırakmıyordu. yine de bize şans verdim; arkadaş çevrene rağmen, saçma konuşmalara rağmen. ta ki bir gün çıkıp "benim ailem ailesinde alevi olan birini istemez, ben de onlara söyleyemem bunu" diyene kadar. ben bu zamana kadar kimseyi inancı yüzünden yargılamamış, sınıflandırmamıştım. bırak yargılamayı, insanlara inançlarını ima eden tek bir cümle ya da soru yöneltmemiştim. bu benim için bardağı taşıran son damla olmuştu. fakat sen benden hızlı davrandın ve bir başkasıını hayatına aldın bile. o zaman canım acımıştı, rastgele bir fotoğrafta bunu gördüğümde dünya başıma yıkıldı sanmıştım ama sonra geçti. hızlıca geçmedi ama zamanla geçti. arkadaşlarıma da söylemiştim, kendisine ihtiyacı olan biri istiyormuş ama ben o insan değilim diye. sonra hayatındaki kişinin de buna dünden razı olduğunu öğrendim. sen evlendikten sonra da birkaç kez iletişime geçtin saçma sebeplerle ve ben sana direkt çizgimi koydum, bir adım bile ötesine geçemezdim. sana karşı duygularım kalmamıştı, fakat kalsa bile o çizgiyi geçemezdim. bana yapılanı bir başkasına yapamazdım. her şeyi bitirebilmiştim, sadece içimde bir kırgınlık kalmıştı. seninle evlenme gibi bir planım yoktu ama benim insanları kırmaya imtina ettiğim konuda beni vurmuştun, bir tek bu kalmıştı aklımda ve içimde. ne bunun bedelini ödemeni istedim ne de sana bir ah ettim ama dün duyduklarım ağzımı açık bıraktı.

evlendiğin kişi aleviymiş, sen narsistliğin dibine vurmuşsun, çocuğuna bakmayı bile külfet olarak görmüşsün, daha da kötüsü şiddete başvurmuşsun ama sosyal medya hesabına bakınca dünyanın en güzel aşkını yaşıyor gibi paylaşmışsın çünkü ailene boşanmış biri olacağını söyleyemezmişsin, bu bir başarısızlık sana göre ve sen asla hayatta başarısız olamazsın değil mi? sana kötü ama gerçek bir haberim var, sen hayatın boyunca başarısız oldun, olmaya da devam edeceksin. çünkü kafanın içinde insanları yargılayıp bir tek kendini haklı ve doğru buluyorsun, bir tek sen varmışsın gibi dünyada. sen evladına bile merhameti çok görmüşsün, daha ne kadar başarı bekleyebilirsin hayattan? sahi bunu ailene nasıl açıklayabiliyorsun?

hala bir ahım yok sana, duyduklarıma da sevinmedim; aksine üzüldüm. bir insanın hayatını da incittiğin için üzüldüm en çok. ama şükrettim yalan söyleyemem, seninle bir hayatım olmadığı için, hala iş arkadaşım olarak aklımda kaldığın için şükrettim ve bunun karşıığında sadakamı da verdim. bir çocuk da sevindireceğim.

bir daha yollarımız kesişmeyecek ama dilerim ki sen de bir gün doğruları görebilir ve merhamet gösterebilirsin hayatındaki insanlara...
devamını gör...

yatmadan önce duş almak vs sabah duş almak

eşini seven akşam, işini seven sabah duş alırmış.*
devamını gör...

eski sevgilinin annesinin araması

birbirimizi aile olarak benimsemiştik, o da beni çocuklarından hiç ayrı tutmadı. her bayramda mesajlaşırız, arada bir ben ararım, bazen de o arar. hepsi de düzgün insandı, kötü de ayrılmadık, her kötü günde de yan yanayız. şimdi niye açmayayım telefonlarını?
devamını gör...

yazarların şu an bulunmak istedikleri yer

mesela geçen seneki gibi olsaydı bugün...
birlikte yine aynı evde, her hafta olduğu gibi bir an önce buluşmayı bekliyor ve birlikte zaman geçirmek için heyecanla bekliyorduk. o, işten eve gelene kadar ben de evden çalışıyor, bazen de uyuyakalıyordum. sonra da ya akşam birlikte bir film izliyor ya da gezmeye çıkıyor ya da bir oyuna gidiyorduk. bazen de arkadaşlarımızı davet ederdik ya da biz onların davetine icabet ederdik. sonra da akşam birbirimize sarılarak tüm günü, haftayı anlatırdık.

yine aynı yerde olmak isterdim, aynı koşullarda...
devamını gör...

önceki günün adası

okuduğum ilk umberto eco kitabıdır.

kitapta bolca mektup yer alıyor. beni mektuplardan ziyade bölüm başlıkları etkiledi açıkçası ve birçok şeyi sorgulamama da vesile oldu.

kitap akıcı ilerledi genel olarak fakat yine de tam olarak içine alamadı beni. ama şu cümlesi aklımda epey yer etti:

“aynı acıları üç kez yaşamak bir işkenceydi, ancak aynı sevinçleri üç kez yeniden yaşamak da büyük bir işkenceydi.”
devamını gör...

23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı

minnettarız atam, iyi ki senin kurduğun cumhuriyette yaşıyorum!
devamını gör...

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

çok mutlu bir hayatımız vardı. umarım şu günler, o yakıp yıktığın günlere değmiştir!
devamını gör...

otuz beş yaş

belki de “dante gibi ortasındayız ömrün”, kim bilir?
devamını gör...

eski sevgilisinin hediyesini atmayan insan

atamam çünkü çok kıymetli anlar paylaştık birlikte. hiçbir şeyin değilse bile o anların hatırına saklarım ömrüm boyunca. hem bilirim ki o da saklar…
devamını gör...

özlemek

bunun hiçbir çaresi yok, kaçarı da yok!
ellerini, kokusunu, sesini, gözlerini özlemenin hiçbirinin diğerinden farkı yok ama çaresi de yok. bazen öyle anlar geliyor ki, o kadar özlüyorum ki birlikte anlarımızı düşünüyorum ve nerde olursam olayım gözümden yaşlar süzülüyor; metroda, sokakta yürürken, oyunun en alakasız anında, bazen bir insanın gözüne bakarken, bazen de şimdi olduğu gibi tek başıma odamda düşünürken…

çok özledim!
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim