bir şeyleri haklı olarak eleştiren insanlarla bazı sıfatların altını doldurmaya çalışma çabası neden çözmüş değilim. ülkede eleştiriyorsan sorunlusun. hem eleştirip hem allah dersen fetöcüsün, hainsin. eleştiriyor ama allah demiyorsan ateistsin, dikkate alınmaya değer değilsin.

ya sabır!
devamını gör...

kendimi bildim bileli benimle olan hastalık. sahip olduğum bazı dengesel rahatsızlıklardan dolayı ataklarım çok şiddetli geçiyor. mediven inemiyorum, uzun süre ayakta kalamıyorum atak esnasında. dört günde altı atak geçirdiğim de oldu. bazen diazeme mecbur kalıyorum. migrex kullanıyorum. eğer atağın kendini yeni yeni gösterdiği bir zamanda içip uyursam işe yarıyor. bazen de ilk atağın daha kısa sürmesini sağlıyor ama ikinci atak gelirse bir işe yaramıyor. hafif bir sızı şeklinde kendini gösterdiğinde majezik duodan iki üç tane içiyorum. düzenli kan bağışı yapmak atakları seyreltiyor. normal zamanlarda şiddetli sesten ve ışıktan uzak olmak, kan şekerini belli bir seviyenin üstünde tutabilmek için uzun süreli yemek aralıkları koymamak gibi ufak tefek alışkanlıklar da atakları geciktirebiliyor.
devamını gör...

gelmeyeyim.
devamını gör...

birlikte yaşanılan insanlar yorunca kurulan hayaldir. bir evi sırf ses olsun diye bir vasıfsızla paylaşmaktansa yalnız yaşamak iyidir. yalnızlık yormuyor en azından.
devamını gör...

hem yalnızım hem sigara içiyorum. günde 30 dal sigara etkisi...
devamını gör...

orta okulda bana azer bülbül sevdiren, her zaman her koşulda beni savunan, bana hep inanan ve gurur duyan, dersime hiç girmemiş olduğu halde birkaç ayda canımdan bir parça olan bir öğretmenim vardı. sarma sardığım tek bey olur kendileri. omzunda içlenişlerimi mi anlatsam şimdi, balık yemeye gittiğimiz günü mü... her gün link-simit yapardık arkadaşımla ilk tenefüste. gelip gelip linkimi kafaya dikip boş şişeyi masaya bırakıp gülmelerini mi anlatayım yoksa. bilemiyorum. çok güzel anılardı.
devamını gör...

'buhranlarımız yeniden' olurdu sanırım.
said halim paşa tarafından yazılmış bir kitaptır 'buhranlarımız'. o dönemin yeni uyarlaması gibiyiz zaten.
devamını gör...

sana hiç olmayacak bir zamanda veda ettiğim için, seni orada öylece yalnız bıraktığım için çok pişmanım ama benim elimde olan bir şey değildi. bir zorunluluğun pişmanlığını yaşamak çok tuhaf. sen hiçbir zaman bunu senin iyiliğin için yaptığımı bilmeyeceksin. neden gittiğime anlam veremediğin için böyle bir ihtimal aklına bile gelmeyecek. ben senin iyiliğin için yeri geldiğinde gidebilmeyi göze alacak kadar çok değer verdim sana. bu arkadaşlığın başından beri sana ne kadar derin bir saygı, sevgi ve hayranlık duyduğumu biliyorsun. elimde olmayan şeyler için senden özür dilerim.
devamını gör...

bir kitabı çok beğendiğimde ondan birkaç tane alır kim denk gelirse onlara hediye ederim. uzun süre görüşmediğim biriyle buluşacaksam ona kitap hediye ederim. en yakınımdaki doslarıma her fırsatta kitap hediye ederim. bir de bu takıntının dergili olanı var. yani genel olarak bir hediye etme söz konusu.
devamını gör...

sanıldığı gibi duygusuz, ruhsuz olmayan kadındır. tüm o ağır duygu durumuna rağmen gülebilendir. çok zirve bir kariyere sahip olması değildir gücü. duruşudur, bakışıdır, gönül verişidir. her düşeni kaldırıp her düştüğünde kendi başına kalkabilmesidir. bir tekbaşınalık çizgisi vardır. o çizgiyi kimse geçemez.
devamını gör...

bir tık üstü kafede arkadaşlarla oturup ders çalışmak olan eylem. kütüphanenin o yoğun kitap kokusu, molalarda çay sigara, cam kenarı masalar, görevlilerle pekişen sohbet muhabbet... özlendi.
devamını gör...

ben ona öğretirim. olmazsa birlikte yakarız.
devamını gör...

insanların iletişeceği kanallar internet ortamına kaydı. bunun beraberinde gelen çok normal bir durum aslında internette tanışıp evlenmek. çünkü biriyle iletişime geçilebilen her ortam bir ilişki ağına dönüşebiliyor. ama benim yüzyıllar gerisinde kalmış romantikliğim mektuplar, uzun bakışmalar, saatler süren gözgöze sohbetler aradığı için çok benlik olmayan bir şey.
devamını gör...

günün yeni yeni aydığı saatlerde, bir buluşma noktası belirleyip geç geleni paylayarak, titreye titreye çorbacıya varmak. içerideki sıcağın etkisiyle bir çözülme ve sohbet eşliğinde et paça... bol biberli, bol limonlu. eskitemiyorum şu aktiviteyi.
devamını gör...

zihnimi şiirlerle dolduruyorum günlük. günün en olmayacak anında, geçmişe bir türlü gömemediğim kötü yaşanmışlıklarla baş başa kalmayayım diye okuduğum şiirleri bir mırıltıda çevirip duruyorum. yine söylenme bana. biliyorum canımı en çok ben yaktım. biliyorum bu dikenli yola giren de bendim ayaklarımı kanatan da. ama ne yapayım günlük, ayaklarımı kanatan özgürlüğü seviyorum.

biliyorum günlük biliyorum. artık dışarıdan bakıldığında da bir enkazım. bir kere bir şeyler yıkılmaya başlayınca devamı geliyormuş günlük. nasıl da gelmiyor giden, nasıl da olmuyor istenilen... içimin yıkıntılarında sıkışıp kaldım günlük. bir allah kulu beni bulmaya çalışmadı. 'sesimi duyan var mı?' diye haykırışlarım arşı sallasa ne olur, benim çarem beni duymadı.

aklıma geleni yazıyorum diye sen de karıştın biliyorum günlük. ama ne yapayım, anlatacaklarım o kadar birikiyor ki elime... neyi hangi sırayla dökeceğimi şaşırıyorum.
devamını gör...

işkolikliği sosyal ilişkileri bozacak derecede çalışmak için kontrol edilemez bir istek
ve ihtiyaç duyma hali olarak tanımlayabiliriz. burada dikkat edilmesi gereken bir husus
vardır. işkoliklik çalışkanlıkla alakalı değildir, iş motivasyonuyla alakalıdır. işkolik olanların
büyük bir kısmı çalışkan bireyler değillerdir.

işkolikler stresli iş hayatını tamamen özümsedikleri için bir süre sonra tükenirler.
karşılaştıkları işle alakalı sorunlarla uğraşırken kendilerini aşırı zorlarlar. bu da hem maddi
hem manevi sorunları beraberinde getirir. işkolikler ilişkilerinde başarısızdırlar. depresyon,
öfke patlamaları, stres gibi problemlerle oldukça içli dışlıdırlar.

kurdukları bu düzen onlar için oldukça önemlidir. düzenlerinin bozulması fikri bile
onları rahatsız eder. düzenlerini kaybettiklerinde her şeylerini kaybedeceklerine inanırlar.

kimileri için sosyal hayat kaçılması gereken bir olgudur ve işkoliklik onlara bu imkanı sağladığı için
durumlarından oldukça memnundurlar. ben bu noktada bir miktar haklılık payı bulmaktayım. çünkü her insanın sığındığı bir şey vardır.
kimisi allah’a, kimisi kitaplara, kimisi insanlara kaçar. bu durumu maalesef ki her insan
faydaya çeviremiyor. o yüzden de maddeye, sigaraya, alkole, işkolikliğe varacak raddede işe
kaçabiliyorlar. nihayetinde her fiilin ardını bir neden doldurur. bu devirde insanlar güzellikler
değil bir şeylerden kaçmak için nedenler biriktiriyor.
devamını gör...

bağımlılık davranışsal, sosyal, psikolojik yönlerde kayıplara neden olan en geniş tanımıyla adanmışlık halidir. bağımlılık da aslında bir ruh halini iyileştirme çabasıdır. bazı insanlar ruh halini iyileştirmek için kendilerini o anki hallerinden daha kötü bir hale sokmayı göze alabilmektedirler. bu kimi zaman daha temiz çareleri idrak edememekten, kimi zaman başka çarelerin olmadığı bir çevreye doğmaktan, kimi zaman ise yol gösterici unsurların eksikliğinden kaynaklı olarak meydana gelmektedir.

bağımlılık sanıldığı gibi tek bir etkenden kaynaklanmamaktadır. bağımlılık birçok etkenin bir araya gelmesi halinde görülen bir durumdur. bu yüzden bağımlılıkla mücadele noktasında yapılacak en mühim müdahale önleyici hizmetler olacaktır. çünkü yerleşmiş bir davranışı değiştirmek önlemekten çok daha zordur. bireylere henüz küçük yaşlarında kazandırılacak irade yönetebilme kabiliyeti onlara her davranışlarında ölçülü olma becerisi sunacaktır.

bağımlılık noktasında dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de sonunda ödül olan her şeyin bağımlılık yapabileceğidir. her konuda ölçülü olmak gerektiği kültürümüzde derin yeri olan bir öğretidir. bu noktada da hayatımızın her alanında ölçülü olmak bizi bağımlılığa karşı muhafaza edecektir.
devamını gör...

evrendeki bilimlerden hiç yoksun kalmadım,
aklımın yetmediği çok az giz kaldı sandım,
yetmiş iki gece düşündüm durdum,
sonunda anladım ki hiçbir şey bilmiyordum
kim birleştirdi kadehteki onca parçayı?
sarhoş nasıl uygun görür onu kırmayı?
bunca zarif başı, kolu, eli, ayağı,
hangi sevgi var etti, hangi kin becerdi kırmayı?
dün çarşıda bir çömlekçi gördüm,
taze çamura çokça tekme vuruyordu
o çamur hal diliyle şöyle dedi ona:
"iyi davran bana, senin gibiydi özüm."
ne zamana kadar renk ve kokunun esiri olacaksın?
ne zamana kadar güzel çirkin peşinde koşacaksın?
ister zemzem çeşmesi ol, ister hayat suyu...
en sonunda toprağın içine düşüp kalacaksın
gözünde dünyayı ne kadar susleseler de,
akıllıların inandığına sakın inanma sen de
niceleri gider ve niceleri gelir senin gibi.
nasibini almaya bak götürecekler seni de


dinlemek isterseniz
buradan
devamını gör...

okuduğum ve beğendiğim yazıların yazarlarını merak eder ve profilini ziyaret ederim. sık sık kendimi profilinde bulduğum yazarlardandır. değer görmeyi ve okunmayı kesinlikle hak ettiğini düşünüyorum. güzellikler seninle olsun sayın yazar.
devamını gör...

ben hissizleşebilirdim. barışabilirdim sevgisizliğiyle dünyanın. umutlarımı esen bir meltemle uzaklara uğurlayabilirdim. ben senden uzaklaşmayı denediğimde bunu başarmış olmak için elimden geleni yapabilirdim. ancak yenilmek istedim sana, senden uzak kalamayışlara. biraz da gözünün aradığı biri olmak istedim. o güzel kalbinin her yeni güne açılan penceresi olabilmek istedim. sana dair her şeyden birazcık olabilmek istedim sanırım. bunca kayıtsızlığına rağmen.

not: bu başlık yalnızca bana aitmiş gibi bir şey oldu sanırım. ara ara altını doldurarak size biraz rahatsızlık vermek diye bir düşüncem var.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim