kütüphanede ders çalışmak
başlık "ilkokuldamasaaltındaunutulanresimcantasi" tarafından 09.11.2020 19:14 tarihinde açılmıştır.
21.
iki üniversiteye gittim yok sevemedim arkadaş. herkes ders çalışır ben kapıda bedavadan çay sigara içerdim ama sabaha kadar da ordan ayrılmazdım , ders notlarıda masada ben dışarıda.
devamını gör...
22.
en son limit çözüyordum kütüphanede. şimdi yasaktan kafamı kaldırır da gidebilirsem medeni hukuk çalışacağım. seri mutlu... termosla içecek depolayıp derdi ders olan arkadaşlarla gidildiğinde oldukça verimli 1 aktiveye dönüşür.
devamını gör...
23.
hiç beceremediğim aktivite. ya etrafı izlerim ya uyurum ya da alakasız bir şeyler okurum ama amacına ulaşabilmişliğim hiç yok.
devamını gör...
24.
çalışmak için gidersin, ya çalışırsın yada çalışanları izlersin.
devamını gör...
25.
çalışma verimimi ona katlayan fakat şu an pandemiden dolayı bir türlü gidemediğim ama gitmeyi de deli gibi özlediğim yer gerçekten kıymetini bilmemişim
devamını gör...
26.
saçmadır. yani evde neden çalışamıyorsunuz. tamam değişiklik olsun diye veya kaynak bulmak için gidilebilir. ama onuun dışında motivasyon oluyor diyenler kesinlikle idaresizdir. evde olunca sürekli yatağa gitmeyi ve telefona bakmayı düşünüyorsanız ama kütüphanenin bunu engellediğini düşünüyorsanız zorla motive ediyorsunuz kendinizi. gerçek bir motive kaynağınız olmalı ders çalışmak için bir de sevmeniz lazım. sevmediğiniz mesleği yapmayın zaten zorunda kalmadıkça. sonra ülke gelişemiyorr.
devamını gör...
27.
yemek yemeden o kadar saat nasıl çalıştıklarını merak ettiğim eylemdir.
devamını gör...
28.
şu başımıza bela olmuş pandemi yüzünden yapamadığım eylemdir. oysa ne güzeldi, okumak istediğin her bilgi yakınındaki bir rafta. evdeki gibi dikkatini dağıtacak başka unsurlar da yok. eve tıkıldığımdan beri bırakın çalışma isteğini, yaşama sevincim bile yavaş yavaş eriyip gidiyor.
devamını gör...
29.
(bkz: #55469) bu arkadaşı dinlemeyin.uzun süreli ve düzenli ders çalışmak için kütüphane çok önemlidir.kütüphaneye gitmek sizi plan ve programa sokar.kalkarsınız sabah erkenden hafta sonu olması da farketmez, gidersiniz oturursunuz artık ne kadar çalışmak istiyorsanız akşam 10 a kadar çalışırsınız. gidin çalışın. fakültedeki asistan abilerinizi ablalarınızı hatta hocalarınızı bile görebilirsiniz kütüphanede.
devamını gör...
30.
devamını gör...
31.
ders çalışma isteğin olmasa bile çevrede çalışan insanların olması gaza getirir.
devamını gör...
32.
ders çalışma zevkini yükselten yerdir. sessizlik ve herkesin bunun bilincinde olması. arkadaşına ders anlatanlar, masada kitaba gömülenler ve vizenin son gecesi kalem elinde uyuyakalanlar..
devamını gör...
33.
pandemi nedeniyle uzun süredir yapamadığım ve delice özlediğim etkinliktir. evde ders çalışmak zorunda olduğum bu dönemde masaya ne zaman otursam yatağımın beni uyumaya çağırdığını düşündüğümden ötürü verim alamamakta dolayısıyla kütüphanede ders çalışmaya, arkadaşlarla çıkılan öğle arası molalarına ve sigara içeceğim beş dakika benimle gel diyen yakın arkadaşıma hasret duymaktayım.
devamını gör...
34.
özlediğim durumdur . covidi nihayet atlattığıma göre ilk yapacağım haftasonu rutinidir..
devamını gör...
35.
motive edicidir. hiç çalışasın yoksa bile etrafındakilerden gazlanıp çalışırsın.
devamını gör...
36.
en verimli kısa süreli, sınav öncesi çalışma biçimidir. hem alternatif kaynaklara ulaşma imkanınız da vardır bu yöntemde. üniversite yıllarında sınavlardan en yüksek notları sınav öncesi kütüphanede ders çalışarak elde etmişimdir. şahsım tarafından tasdiklenmiş, faydası görülmüş bir yöntemdir.
devamını gör...
37.
motive olup odaklanabildiğin yalnız olmadığını anladığın yerdir. verimi yüksektir.
devamını gör...
38.
şovmenleri bir kenara bırakırsak gerçekten öğrenmek isteyen bulunduğu yerdir bence.
devamını gör...
39.
pandemi döneminde açık ara en özlediğim aktivitedir. ortaokulun başından beri yaşadığım şehirlerde evimden sonra en çok kütüphanede vakit geçirmişimdir. bu sebeple edindiğim tecrübeleri ve analizlerimi aşağı bırakıyorum:
fakültem, yurdum ve üniversite kütüphanesi 3-4-5 üçgeni gibi bir arada olduğundan dersler hariç vaktimin çoğu kütüphanede geçer. genel olarak süreç şöyle işler:
kütüphaneye girersiniz, girişte gözler kısılır ve salon taranır. isteğinize en uygun masa seçilir ve tehlike analizi* yapılır. uygun görülmüşse hedef masaya gidilir; görülmemişse uygun bir masa bulana kadar döngü işler. hedef masaya varıldığında önce yayılmacı politika* uygulanır. sonra etraf dikizlenir. öyle bir ortamdır ki bura, normalde asla bağlantınızın olmayacağı tipler ön ya da yan masanızda oturacağından çok eğlenceli olur ve değişik analizler yapabilirsiniz. farklı düşünce tarzındaki kişilere saygı duymayı öğrenebileceğiniz en güzel ortamlardan biri burası bence. neyse, analizleri de yaptıktan sonraki süreç artık çalışayım* süreci. bu aşama en kritik aşamadır. eğer derhal defter, kitap açıp çalışmaya başlarsanız fiziki bir ihtiyacınız ya da uyaranlarınız* olmadığı sürece let's study* modunda olursunuz ve bu enfes bir durumdur. amaaa o kritik anda çalışmaya başlamayıp, çaprazdaki değişik giyimli kişiye gözünüz çarptığı an geçmiş olsun kardeş moduna bağlamış olursunuz ve artık ders çalışmak sizin için ankaragücü'nün şampiyon olması gibi bir şey olur. yani imkansız değildir ama çok çalışmanız gerekir.
-tehlike analizi: çalışmak için oturacağınız masanın etrafındaki insanlara ve çevre şartlarına dair yapılan analizdir. mesela kulaklığı takılı olan kişilere dikkat edin. kalitesiz kulaklıkta çok yüksek seste dinleyenlerin sayısı oldukça çoktur ve o ses olduğu gibi dışarı çıkar. diğer taraftan, grup şeklinde oturan kişilerden saat 11 yönünde kaçın. her türlü ses, küfür, gereksiz kahkahalar çok fazla olur. ders çalışmasanız bile bu sesler irite etmeye yeterli olur. fiziki koşul olarak da, masanın ve sandalyenin ayakları çok önemli. eğer sallanıyorsa çin işkencesi gibi bi şey olur. bir de ortamın sıcaklığına göre peteğe ya da cama yakın masayı seçmeniz çok önemli. son olarak ihtiyacınız dahilinde kullanmanız için prizlere yakın olmak ya da en azından konumlarını bilmek işinize yarayabilir.
- yayılmacı politika: burası önemli arkadaşlar. defteriniz, kitabınız masanın üstünde öyle bi duracak ki “vay be, ne de güzel çalışıyor” desinler. şaka tabi. bize ne başkası bizim hakkımızda ne demiş. işimize bakalım. çantanızı sandalyeye, montunuzu ya katlayıp sıranın altına ya da askılıklara asıyorsunuz. çok da bi mevzusu yok. kimi dağınık çalışır, kimi derli toplu. ama molaya çıkarken masanızı toplamayı tavsiye ederim. aksi takdirde eşyalarınızdan bazılarını* yerinde bulamayabilirsiniz.
-artık çalışayım: öncelikle sorumluluklarınızı bilip neye çalışmanız gerektiğini bilmelisiniz. “ya bi gideyim de, çalışacak bir şeyler bulurum” düşüncesinin sonu elde kağıt bardakla kapı önünde ya sohbetle ya da telefona bakmakla biter. düzgünce çalışma planınızı oluşturup kütüphaneye öyle giderseniz bahsi geçen evreyi daha rahat geçersiniz. psikolojide de bu “hedefi olan kişilerin yürüdükleri yoldan çıkma ihtimali daha azdır” şeklinde geçer. tabi özeti bu, merak eden araştırabilir.
-fiziki ihtiyaç ya da uyaranlar: vücut sağlığınız için ortalama 35-40 dakikada bir kalkın turlayın. ama hemen geri gelin. mola dediysek cılkını çıkartmayın. beyin ve zihin sağlığınız içinse 15-20 dakikada bir 1-2 dakika gözlerini kapatın, 1-2 dakika bakabildiğiniz en uzak mesafeye bakın. dikkatinizi toplamada yardımcı olacaktır. uyaranlar ise, üstte bahsettiğim tehlike analizindeki yanına yaklaşmamanız gereken durumlar ve telefondur. zırt pırt gelen bildirimler yüzünden odak noktanız devamlı değişir. kapatma şansınız yoksa en azından “rahatsız etme” moduna alın. faydasını görürsünüz.
buraya kadar okuyan sayın yazarım, teşekkür ederim. hepimize sevdiğimiz alanlarda emek verebileceğimiz güzel günler dilerim.
fakültem, yurdum ve üniversite kütüphanesi 3-4-5 üçgeni gibi bir arada olduğundan dersler hariç vaktimin çoğu kütüphanede geçer. genel olarak süreç şöyle işler:
kütüphaneye girersiniz, girişte gözler kısılır ve salon taranır. isteğinize en uygun masa seçilir ve tehlike analizi* yapılır. uygun görülmüşse hedef masaya gidilir; görülmemişse uygun bir masa bulana kadar döngü işler. hedef masaya varıldığında önce yayılmacı politika* uygulanır. sonra etraf dikizlenir. öyle bir ortamdır ki bura, normalde asla bağlantınızın olmayacağı tipler ön ya da yan masanızda oturacağından çok eğlenceli olur ve değişik analizler yapabilirsiniz. farklı düşünce tarzındaki kişilere saygı duymayı öğrenebileceğiniz en güzel ortamlardan biri burası bence. neyse, analizleri de yaptıktan sonraki süreç artık çalışayım* süreci. bu aşama en kritik aşamadır. eğer derhal defter, kitap açıp çalışmaya başlarsanız fiziki bir ihtiyacınız ya da uyaranlarınız* olmadığı sürece let's study* modunda olursunuz ve bu enfes bir durumdur. amaaa o kritik anda çalışmaya başlamayıp, çaprazdaki değişik giyimli kişiye gözünüz çarptığı an geçmiş olsun kardeş moduna bağlamış olursunuz ve artık ders çalışmak sizin için ankaragücü'nün şampiyon olması gibi bir şey olur. yani imkansız değildir ama çok çalışmanız gerekir.
-tehlike analizi: çalışmak için oturacağınız masanın etrafındaki insanlara ve çevre şartlarına dair yapılan analizdir. mesela kulaklığı takılı olan kişilere dikkat edin. kalitesiz kulaklıkta çok yüksek seste dinleyenlerin sayısı oldukça çoktur ve o ses olduğu gibi dışarı çıkar. diğer taraftan, grup şeklinde oturan kişilerden saat 11 yönünde kaçın. her türlü ses, küfür, gereksiz kahkahalar çok fazla olur. ders çalışmasanız bile bu sesler irite etmeye yeterli olur. fiziki koşul olarak da, masanın ve sandalyenin ayakları çok önemli. eğer sallanıyorsa çin işkencesi gibi bi şey olur. bir de ortamın sıcaklığına göre peteğe ya da cama yakın masayı seçmeniz çok önemli. son olarak ihtiyacınız dahilinde kullanmanız için prizlere yakın olmak ya da en azından konumlarını bilmek işinize yarayabilir.
- yayılmacı politika: burası önemli arkadaşlar. defteriniz, kitabınız masanın üstünde öyle bi duracak ki “vay be, ne de güzel çalışıyor” desinler. şaka tabi. bize ne başkası bizim hakkımızda ne demiş. işimize bakalım. çantanızı sandalyeye, montunuzu ya katlayıp sıranın altına ya da askılıklara asıyorsunuz. çok da bi mevzusu yok. kimi dağınık çalışır, kimi derli toplu. ama molaya çıkarken masanızı toplamayı tavsiye ederim. aksi takdirde eşyalarınızdan bazılarını* yerinde bulamayabilirsiniz.
-artık çalışayım: öncelikle sorumluluklarınızı bilip neye çalışmanız gerektiğini bilmelisiniz. “ya bi gideyim de, çalışacak bir şeyler bulurum” düşüncesinin sonu elde kağıt bardakla kapı önünde ya sohbetle ya da telefona bakmakla biter. düzgünce çalışma planınızı oluşturup kütüphaneye öyle giderseniz bahsi geçen evreyi daha rahat geçersiniz. psikolojide de bu “hedefi olan kişilerin yürüdükleri yoldan çıkma ihtimali daha azdır” şeklinde geçer. tabi özeti bu, merak eden araştırabilir.
-fiziki ihtiyaç ya da uyaranlar: vücut sağlığınız için ortalama 35-40 dakikada bir kalkın turlayın. ama hemen geri gelin. mola dediysek cılkını çıkartmayın. beyin ve zihin sağlığınız içinse 15-20 dakikada bir 1-2 dakika gözlerini kapatın, 1-2 dakika bakabildiğiniz en uzak mesafeye bakın. dikkatinizi toplamada yardımcı olacaktır. uyaranlar ise, üstte bahsettiğim tehlike analizindeki yanına yaklaşmamanız gereken durumlar ve telefondur. zırt pırt gelen bildirimler yüzünden odak noktanız devamlı değişir. kapatma şansınız yoksa en azından “rahatsız etme” moduna alın. faydasını görürsünüz.
buraya kadar okuyan sayın yazarım, teşekkür ederim. hepimize sevdiğimiz alanlarda emek verebileceğimiz güzel günler dilerim.
devamını gör...
40.
eski normal hayatlarımızdayken benim için arkadaşlarımla geçirdiğim en güzel zamanlar demekti.
devamını gör...