soyulduk, soyuluyoruz ve hala görmüyoruz
devamını gör...
ben bu gökyüzünde her gün bir yıldızı karalıyorum
çünkü o cılız parlaklıktan dahi rahatsızım
her gün aynı sabaha uyanmak
her gece bir mezara yatmak
günde güne eriyen bir zihni taşımak
akıp giden hayata ayak uyduramamak
o insan olamamak, o kız
inceldiği yerden attığım her düğüm
insanlığıma ettiğim her ihanet artık.
ben yaşıyorum
ben varım
buradayım ancak varlığımdan ben dahi haberdar değilim.
bulanık bir suyun altındayım.
dünyayı boğularak izliyorum.
hayattan soyutlandığım o günden beri
odamın duvarlarından utanıyorum
beni umursamayan o hamamböceğine kızgınım
kuru meyveleri talayan karıncalara
saatin acımasız tiktaklarına
akıp giden zamanın her zaman aleyhime oluşuna
beni unutan insanlara dargınım.
masanın üzerine saçılan her bir kağıda
tükenip kelimlerimi susturan kalemlere
günümün aydın gecemin iyi olmayışına
hiç tanımadığım insanların özlemine
varlığından emin olmadığım yaratıcıya
yokuş aşağı sürdüğüm hayatıma isyankarım.
devamını gör...
yoruldum
devamını gör...
özledim...
devamını gör...
sen her fotoğrafta gülümsenir sanıyorsun. trenler yalnızca sevinç taşır, her gidiş mutluluğadır sanıyorsun. savaşlar yalnızca insanlar arasındadır, toprak bağışlayıcıdır, tüm gidişhat bir sürecin gerekliliğidir, bir gün her şey iyileşir sanıyorsun.
sana kalsa bir kalemin kaderine yorulmak yazılmamıştır, bir hikaye bitmiş ise tamamlanmıştır, cümleler kelimelerden ibaret kılınmıştır, birbiri ardına diziyorsan şayet söylediklerin birbirini tamamlamalıdır, anlatılmak istenen ne varsa elbet sayfalara sığmıştır. sana kalsa okuduğunu anlamaktan ibarettir anlam.
oysa anlaşıldığım kadarı olmaktan fazladır anlattığım. ben anlaşılabilir olmaya çabalamaktan çok sıkıldım.
devamını gör...
ben hissizleşebilirdim. barışabilirdim sevgisizliğiyle dünyanın. umutlarımı esen bir meltemle uzaklara uğurlayabilirdim. ben senden uzaklaşmayı denediğimde bunu başarmış olmak için elimden geleni yapabilirdim. ancak yenilmek istedim sana, senden uzak kalamayışlara. biraz da gözünün aradığı biri olmak istedim. o güzel kalbinin her yeni güne açılan penceresi olabilmek istedim. sana dair her şeyden birazcık olabilmek istedim sanırım. bunca kayıtsızlığına rağmen.

not: bu başlık yalnızca bana aitmiş gibi bir şey oldu sanırım. ara ara altını doldurarak size biraz rahatsızlık vermek diye bir düşüncem var.
devamını gör...
ne kendime anlatabiliyorum ne de bir başkasına işte...
devamını gör...
böcekleri sevmem tatlım, aşk böceklerini hiç sevmem. şimdi kiminle yiyişiyorsun bilemem benimle yiyişemeyeceksin.
devamını gör...
içimde büyüyen bu karanlık insanlığıma ve güzel duygularıma dair her şeyi yavaş yavaş yok ediyor.
devamını gör...
tutunamıyorum, dallarım kırılıyor. tut beni.. tut beni.. lütfen.
devamını gör...
kırgınlıklarım batıyor yine içime sözlük. bir türlü beceremiyorum hayatla barışmayı. ne olursa olsun devam etmek güçlü olmaya eşit değilmiş. ben olduğum yerde kalsam da devam edermiş her şey. sabrettiğimi, umut ettiğini sandıklarım öylece kaldıklarımmış. ben gitmişim ama bir türlü varamamışım sözlük. kendime hep çıkmaz sokaklar seçmişim.
devamını gör...
sevgili sözlükdaşlar,
karalama defterine alternatif bir başlık bulmanın mutluluğu içerisindeyim. o karalama defteri ne çekti bizden.. doldu doldu taştı. biraz da buraya dökelim o zaman..
günlerden cumartesi, aslında pek bir önemi yok günlerin benim için. tarihlerle de aram yoktur benim. bu yüzden sevdiğim insanların doğum günleri için hatırlatma kurarım telefona. yediğim zılgıtların etkisi büyüktür tabii..
ne zamandır bu umursamazlığın içindeyim ben. ne yazık ki kaçırdım orayı...
zihnimle alay ediyorum bazen pek keyifli. öyle dediğime de bakmayın, zoruma gidiyor aslında yerli yersiz sert vuruşlarım. sahip çıkıyorum hepsine, en sevmediğim özelliklerime bile. bu yüzden değişim çok rötarlı geliyor. gelincede diyor ki bu kadar kafa tutman ne haddine!
iki dakika içinde kendimi dibe çekebilirim. bu muazzam yetenek nereden geldi bana? cadılık mı var hamurumda?
ruhum kaotik bir zorbalığın içindeyse evden çıkamaz bedenim. sürüklemek gerekiyor beni. şöyle saçından tutup gel buraya denmeli. o zaman bile sorguluyorum neredeyim,nereye gidiyorum, bırak beni! halbuki gitmek ister hep. bu ne yaman çelişki.. pek nazlı değildir aslında sadece bilinmezlik iksiri ürpertir, titretir içini.. bu korkusu aynı zaman da umududur. o kadar absürt bir ilişki.
bilmediğin yollara savrulmalı aslında başka yerler keşfetmeli. insan başka türlü nasıl yaşar? dedim ki kendime çık dışarı gör evreni. hepsini göremezsin ama azıcık ucundan yeterli...

aldım.. verdim... ben seni yendim...
yenemedi.. şimdilik.
devamını gör...
yorgunum,
bir bardak su almaya bile mecalim yok. dakikalardır ağzımın içi kupkuru, ayaklarımı duvara dayamış; iki büklüm karın ağrısı ve kalbimin kırıklığıyla yatıyorum. ne bir söz söylemeye dilim varıyor ne de beynim toparlıyor kelimeleri. durmak istiyorum, sadece durmak. düşünmemek, duymamak, görmemek. sakiiin ve sessiz bir şekilde hiç olmak...

sokaktan kavga sesleri geliyor, içeride televizyon açık sanırım. aklımda sürekli bir kelime dönüyor. pierre loti. nereden geldi aklıma? hiçbir fikrim yok. arada dönüp duruyor aklımda. onlarca, yüzlerce kez tekrar ediyorum.

şarkı açmıştım az önce. rehber - ruh . tekrarda kalmış sanırım. kaçıncı defa çalıyor bilmiyorum. ama onu değistirecek bile gücüm yok, kalkmıyor elim kolum. bazen o kadar çok düşünmüyorum ki neyi düşündüğümü bile unutuyorum. gerçi unutmak da istiyorum zaten de o ayrı konu.

bazı defterler kapanıyor, bazı kelimeler yanıyor cayır cayır. şiirler susuyor, şarkılar ağlıyor sessizce. ben duruyorum öylece, durmakla yetiniyorum. susmaya bile gücüm yok belki de. komodinimin üzerinde duran turuncu masa lambamın yarattığı gölgeler dans ediyor gözümün önünde. masam sandalyemle eşleşmiş. kitaplığım pencereyle el ele.

tam karşımda, ayaklarımın kenarında duran posterlerime bakıyorum. küçük iskender, sadece öpüyor beni. cem karaca "sen de başını alıp gitme ne olur" diyor. william shakespeare, "bütün dünya bir sahnedir" derken; rainer maria rilke, insana yakın olan yalnızca kendi iç dünyasıdır; başka her şey uzağındadır onun" diyor. her bir kelimeyi on defa okuyorum ama ulaşmıyor hiçbiri dimağıma. görüntüler bulanıklaşırken sesler boğuklaşıyor birer birer. gözlerim kapanırken tek bir kelime dökülüyor dilimden, nedensizce. pier loti...
devamını gör...
bu defa geçen seferkinden çok daha fazla üzgünüm.
devamını gör...
içimi dökememekten içimde dökülmeyi bekleyen şeyler içimde kendilerine cumhuriyet kurdular.
devamını gör...
dökelim dökelim de sonra bir de toplaması var. o nolucak.
devamını gör...
hangi yoldan gideceğiz, göster bana?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
insan ilişkilerinden çok korkar bir hale geldim, eski pervasızlığımdan eser yok şimdi.* hata yapmaktan, bana uygun olmayan insanları hayatıma almaktan ödüm kopuyor. son 3 yıldır yaşadığım şeyleri atlatmam çok zor oldu, bir daha yaşanmasından korkuyorum. ne zaman birisi ile tanışsam, bin kere hesaplıyorum ne yapmam gerekiyor, ne söylemeliyim diye. bu böyle olmamalı, bu kadar ürkmemeliyim. hayatımın çok korkak ve ürkek bir evresindeyim sanırım...
devamını gör...
elimde olmadan kırdıklarım,kafamda kurduklarım hep pişmanlığım oluyor biliyorum.daha olumlu ve sabırlı bir insan olmam gerekirken ben bunu yapamıyorum.
devamını gör...
bazılarına karşı alttan alışlarımı içimde tutuşlarımı on okka balla yutulmayacak şeyleri yutuşlarımı yüzlerine söylesem kendilerine gelemezler hatta kendilerine gelip özür bile dileyemezler.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim