bayabirfarklaaptalim yazar profili

yine iptal edilerek yazık edilmiş, douglas adams'ın eserlerinden uyarlanmış muhteşem bir bilim-kurgu dizisi. içinde otostopçunun galaksi rehberi'ne bolca eğlenceli atıf var.

muhtemelen dizideki tüm 'holistik' deney ürünü insanların kendilerini 'a leaf in the stream of creation' şeklinde tanımlamaları hep aklımda kalacak.

iki sezonluk, yarıda bırakılmış bir cbs bilim-kurgu dizisi. epey sürükleyici bir diziydi ben iki gecede netflix'ten bitirdim tüm bölümlerini. iptal edilmiş olsa da; son bölümü insanı muallakta bıraksa da önerebileceğim bir dizi.

ayrıca aşık olduğum kurgusal karakterler arasına bir yenisini ekleyerek hayatımda kalıcı bir yer edinmiştir kendisi.*

benim de bitirmeye kıyamadığım bilim-kurgu dizisidir kendisi. zaman zaman keyif yapmak için bir bölüm izleyip mutlu oluyorum.

hak ettiği değeri göremeden son verilen bir netflix dizisi daha. fringe'den sonra en beğendiğim, muhteşem bir bilim-kurgu/fantastik konulu diziydi. neden bu kadar görünmez bir dizi olduğunu asla anlayamayacağım.

geçenlerde alper çağlar'ın uğruna instagram'da ufak çaplı bir eylem yaptırdığı film. takipçilerinden goodbye kansas'ın instagram adresini takip edip gönderilerine dostane yorumlar yapmalarını ve bu sayede film için yapacağı görüşmede olumlu bir izlenim bırakmayı hedeflemişti. şu videodan anlaşılacağı üzere görüşmesi iyi geçmiş.*

tam olarak izlediğim ilk yabancı dizi teen wolf'tu. stiles stilinski'nin olmadığı sahneleri atlıyordum.*

ilk birkaç bölümünün sıkıcılığı yüzünden bırakıp tamamen unuttuğum dizi.

hoşuma giden hafif sarkastik bir bakış açısı olan fantastik film. klişe denebilecekken direkten dönmüş gibidir. bence epey eğlenceli filmdir.

'tembellik hakkı' isimli kitabını yazmış olan fransız asıllı düşünür. kendisi karl marx'ın ikinci kızı laura marx ile evlenmiştir. eşiyle birlikte marksizmi fransa ve ispanya'da yaymakla uğraşırken friedrich engels tarafından finansal olarak desteklenmişlerdir. ayrıca paul lafargue, laura marx ile birlikte 25 kasım 1911 tarihinde intihar ederek yaşamına son vermiştir.

geriye "vücudum ve beynim sağlıklı olarak, tek tek hayatımdaki keyif ve eğlenceleri elimden alacak ve fiziksel ve zihni güçlerimi azaltacak, benim enerjimi felç edecek ve hırsımı yok edecek, kendime ve başkalarına bir yük haline getirecek acımasız yaşlılık çağından önce hayatıma son veriyorum. yıllarca kendime 70 yaşımdan sonra yaşamayacağıma dair söz verdim; ve hayattan ayrılacağım tarihi belirledim. bu çözüm için bulduğum çözüm aracı siyanürdü. gelecekte bir tarihte kırk beş yıl boyunca zafere oluşması için mücadele ettiğim gerçek zafere ulaşılacağı inancıyla ölüyorum. yaşasın komünizm! yaşasın ikinci enternasyonal!" yazılı bir intihar notu bırakmıştır. kaynak

tembellik hakkı'nda "bildiğimiz haliyle çekirdek aile, modern ücretli köleliğin dayattığı iş bölümüne kaçınılmaz bir uyumdan doğar. eşinin şu kalpsiz dünyadan kaçarak korunabileceği sıcak ve müşfik bir sığınak bulabilmesi için, kadının şu boktan ev işlerini yapması, evin ekmeğini kazananın da evin erkeği olmasını gerektiren iktisadi çerçeve, uzun zamandan beri, yani bir ya da iki yüzyıldır işlerin bilinen bu gidişatı, istesek de istemesek de daha akla uygundu." diyerek devamında "baba iktidarından kesin olarak kurtulmak için şu ücretsiz 'mahpus işi'nin yuvası aileden kurtulmak gerekir. bu 'anti-çekirdek' stratejinin doğal sonucu, çocukluğun ilgası ve okulların kapatılmasıdır." diye anlatır.

(bkz: paul lafargue)'nin 'tembellik hakkı' adlı kitabında önsöz niteliğinde ulaşılabilecek; 'hiç kimse çalışmamalı!' cümlesiyle başlayan 'işin yok edilmesi üzerine' isimli bir makalesi olan 70 yaşındaki yazar. 'yaşam bir oyun olsun isterim: baş döndürücü kazançları olan bir oyun. evet, bu oyunu oynamak isterim ama ciddi olarak.' der makalesinin son sözlerinde. bana göre oldukça haklıdır.

kendisini agnostik olarak tanımlayan youtuber. podcastlerini dinlerken; videolarını izlerken resmen medeniyetin ışığını görüyorum. diliyorum ki böyle insanlar çoğalır.

inanç olarak bir süredir tam anlamıyla nerede durduğumu bilmediğim bir yerdeyim. eskiden bir pazarın ortasından geçerken satıcıların müşteriyi kendi tezgahına davet etmesi gibi bir müslümanlara bir ateistlere giderek tartışmalarını uzun uzun dinlerdim. şimdi fark ediyorum ki iki kesim de birbirinden fanatik, birbirinden saygısız davranıyormuş. şu zamana kadar tanıdığım müslüman-ateist insanların yüzde doksanı kendi inanışını/kendi doğrusunu benimsemeyen başkalarını aşağılamaktan başka bir halt yapmıyor.

celal şengör'ün o alaycı üslubu, kendisi gibi düşünmeyen insanları aşağılaması örnek verilebilir buna. ya da kamera karşısına geçip tükürükler saçarak, aşırı kızgın bir üslubla 'haram' diye bağıran din adamları... iki taraf da bana korkunç geliyor açıkçası. ancak o tartışmalardan sıyrılıp bir kenara çekilince kendi inancını sakince yaşayan; başkalarının yaşayışlarını da oldukları gibi kabullenen insanlara denk gelmek kendimi öyle güvende hissettiriyor ki...

diamond tema'yı bu kişilerden birisi olarak görüyorum ben.

kendisiyle aynı ortamda bulunduğumda ya da bir şekilde görüşlerini dinlemek zorunda kaldığımda ciğerlerime katran dökülüyormuşcasına boğulduğumu hissettiren insan çeşidi.

beyhan budak'ın 'dopamin detoksu' başlıklı bu videosunu izleyince neden olduğunu öğrendiğim/fark ettiğim ruhsal durum.

kötü haberlerin, durmaksızın tüketime yönelik bir yaşayışın getirisi olarak zaman zaman hayattan bıkabiliyoruz. bu oldukça doğal bir durum günümüze baktığımızda. yalnızca bazı zamanlar kendimizi kucaklayıp hırpalanmış ruhumuza merhamet duymayı ve kendimize saygı duymayı hatırlamamız gerekiyor. bu 'hayattan gram zevk alamama' durumu da zihnimizin bize doğru attığı bir yardım çığlığı bence. durun ve kendinize azıcık zaman ayırın. sosyal medyadan bir süreliğine uzaklaşın; bir haftalığına hayatı ciddi yaşayın. belki işinize yarar.

sık sık bu yanılgıya düştüğüm durumdur. kendi çapımda hoşuma giden bir şey yaptığımda ya da yalnızca şansım yaver gittiğinde gaza gelip 'ulan ben de çok zekiyim ha' dediğim oluyor ancak hemen de geçen bir şey.

bazen insanın kendinden ödün vermesini gerektirir bazen de hiç 'hak edilmediği' hâlde evlat bu ünvana layık görülebilir.

toplumun ruhsal halini temsil etmek istemiş olan empat köprüdür.

nadir de olsa kendimi boşlukta hissettiren, depresif bir hâle bürünmeme sebep olan eylem. hâliyle yorucu bulduğum bir eylem.

mary doria russel'ın ingilizce aynı anlamıyla, 94 yılında yayınlanmış olan bilim kurgu kitabı. kendine özgü bir bakış açısı ve anlatımla yazıldığını düşünüyorum ben. 2010'lu yıllarda içinde akıllı yaşam olduğu düşünülen farklı bir gezegen bulunmasıyla olaylar başlıyor. baş karakter emilio sandoz adındaki bir cizvit rahibi. olayın bilimsel kısmıyla alakalı bana göre biraz detaylı anlatımlar yapılmış, ki anlamıyor olsam bile çok hoşuma gitti bu detayları okumak. ikinci bir de kitabı var; tanrının çocukları. okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

çocukluğumun efsanelerindendir. o kadar uzun zaman oluyor ki izleyeli... film hakkında hiçbir şey hatırlamasam bile izlerken hissettiğim heyecanı hâlâ hatırlıyorum.

geride kalanlara vicdan yükü bırakmıştır.