öncelikle kendimizi de bir noktaya kadar bilgisiz ve belli perspektiflerden yoksun olarak görmeli ve kimsenin ne yaşadığını, nasıl süreçlerle o noktaya geldiğini aklımızın bir kenarından asla çıkartmadan masaya oturmalıyız. retorik, teknik, ikna yöntemleri gibi "akıl almaz" süreçleri disipline eder, insanlarla sohbet etmeliyiz. ikna olur olmaz, orası ayrı konu. ama asla ve asla masaya otururken elimizde ikna beklentisi, tavlama beklentisi olmamalı. sadece soru işaretleri bırakmalıyız partnerimize, ya da arkadaşımıza.
devamını gör...