ulus baker

türkiye'nin vefat etmiş değerli sosyologlarından biri olmakla beraber gilles deluze çevirileri yaparak onu türkiye'ye tanıtan kişidir. ayrıca kazakları muhteşem. şimdilerde modadır.

bir camı düşmüş gözlüğüyle anımsarım ben ulus baker'i. kıymeti sadece kısıtlı çevrelerce anlaşılan bir düşünür, ne yazık ki. onun için sadece sosyolog sıfatını kullanmam mümkün değil. siyaset üzerine çalışmalarıyla, medya eleştirileriyle, deleuze ve spinoza'yı anlaması ve anlatmasıyla çok kıymetli katkıları var. odtü'de hocalık yapmıştır bir dönem.

youtube'dan bazı konuşmalarının kayıtlarına ulaşılabilir.

kitapları, çevirileri ile yüzlerce insanın ufkunu açmış, dünyadan bir süre önce göçüp gitmiş çok kıymetli bir insandır kendisi.

kolpacı post-modern solcuların, müritleri tarafından türkiye'de peygamber mertebesine yerleştirilen bir örneği. kendisinde de peygamberliğe teşne bir çok özellik yok değil hani: bu dünyaya boş vermiş berduş bir hal, deli dahi bir görüntü, ne dediği anlaşılmayan ezoterik metinler, konuşmalar vb. ve hakkında duyduklarımız da genelde şunlar: donunu iple bağladığı, gözlük camını silmediği, votka ve samsun 216 içtiği vb. kimse de çıkıp adamın derdi şuydu, aslında şunu demek istiyordu demiyor. çünkü bir derdi ve gerçekten anlattığı bir şey yok.

ülkenin sol kanadında kalan üç beş adamdan biriydi. romantizm soslu sosyalizm lakırdıları hiç çekilmese de en azından 'düşünebilme' yetisi olabilen biriydi. dostum dediği tanıl bora'yla o açık kapatılmaya çalışılsa da, ulus baker'in bile yeri dolmadı daha ülkede.

öldükten sonra önemi anlaşılanlardandır.

belki de hala önemi anlaşılamayanlardan da olabilir.

"her şeyi anlamak zorunda değiliz" önermesi hayatımı çoğu zaman kurtaran güzel adamdır.

kendisine ithafen bandista grubu çok güzel bir şarkı yapmıştır. buradan

kendisini şans eseri denk geldiğim youtube videoları ile tanıdığım ölümünden yıllar sonra bile ufkumu genişletmeye devam eden sosyolog, şair, çevirmen, akademisyen.

o eski videolarından gördüğümüz kadarı ile bile çok şahsına münhasır bir beyin olduğu izlenimini verir bize. onu okumak, bırakın okumayı videolarından dinlemek bile ağırdır, öyle dalıp gidilecek eylem değildir. herkesin harcı değildir yani. beynini susturamayanlardandı benim tahminim. düzensiz yaşam ve yoğun sigara alkol kullanımı sebebiyle erken göçmüş akademisyen. akademisyen sığ kalıyor aslında, dünyaya fazla gelen nadir türklerdendir.

ismini her seferinde ulus beykır olarak okuyup ardından kendimden utandığım düşünür.

spinoza'yı bu adam sayesinde kavradım. bu adamla tanışana kadar spinoza hakkında tırı vırı okuma yapmışım resmen

ayrıca okuma tavsiyesi
virgül dergisi 1997 1. sayı link

sen yanlış anlamışsın dostum, ulus baker abartmış değildir.
zira ulus bakere gelene kadar kimler kimler var ethica için ömür çürüten.
' ben spinozanın tanrısına inanıyorum' der einstein, goethe bir yıl boyunca kolunun altında taşır ethicayı.
naziler amsterdama gelir doğruca spinozanın eserlerine saldırırlar.
galileo bile şu an itibariyle atfedilmiştir ama spinoza hâlâ günahkardır.

süt ve bisküvi ile beraber kitap okuyorum şu an, sütüm soğumasın diye uzatmıyorum.

lütfen peşin hükümlü olmayalım çünkü bugün bilimin geldiği yer tanrıparçacığı denilen, kontrol edilemeyen bir enerji yığını olan atomaltı meselelerinden bahsediliyor.

yani spinozanın tanrı tözdür dediği, tanrı doğadır, sonsuzcadır dediği, enerjinin sürekli geliştiği vesaire...

süt ne kadar güzelse spinozanın ethicası da o kadar güzeldir.

sevgiler, saygılar...

spinoza felsefesini spinoza'dan daha iyi aktaran, hocaların hocası. derviş. türkçeyi en basit ve en etkili şekilde kullanan hocalarından da biridir.

günümüzde spinoza ve felsefesi üzerine okumak, konuşmak ve tartışmak isteyenler, ulus hocanın misyonunu tabiri caizse yüklenmiş çetin balanuye'ye ulaşabilir.

(bkz: çetin balanuye)

dikkat ederseniz ulus bakerin kişisel teorilerine dair bir söz söylemedim. sadece abartılacak bir filozof olduğuna katıldığımı söyledim.
yani spinozanın büyük bir filozof olduğuna...


spinozayi spinozadan anlamak varken neden başka varyasyonlar kullanılır? evvela bu denenmelidir zannımca.

youtubeye spinoza yazan herkes ulus bakerle karşılaşır ve ondan sonra oradan başlar anlamaya spinozayı.


sevgili dostum neyi savunuyorsunuz acaba siz?
bir önceki entryde spinozayı aşağıda gören bakış açınız(abartılacak ne var) , ben iki kelam söyledim diye tersine döndü.

size göre anlamsız gelebilir einstein, goethe, kuantum... olabilir ama bu da benim düşüncem.

enerji ile tanrıya ulaşamazsınız demek ki çünkü şartelleriniz kapalı galiba.


ben ulus bakeri anladığımı söylemedim ve sanırım uzun bir süre bunu söyleme eksikliği yaşayacağım. hoş rahatsız değilim olsaydım zaten okurdum spinozaya dair her şeyini ama ben önce asıl olana gidiyorum. böyle bir huyum var.

ama spinozadan bağımsız olan sanat ve arzu kitabını 'okuyom ben yaaa'

kendisinin düşüncelerini daha iyi tanımak isteyenler için, dostlarının kurduğu içinde ulus'un yazılarının olduğu bir site de vardır.buradan

yerli deleuze.

spinoza üzerine çalışmalrı ile ünlü sosyolog akademisyen. çok genç yaşta kaybettiğimiz türkiye nin bir değeri. dahi ulus baker'e denir.
bandista ve siyasiyabent gruplarının ulus baker ile ilgili şarkıları vardır. alta ilişitiriyorum.



güzel uyu güzel insan.

1960 leningrad doğumlu sosyolog,çevirmen,fikir insanı.ulus sedat baker felsefeyi hayatın olağan akışında yaşayan, aile hayatı inanılmaz sarsıcı olaylarla örülmüş tüm bu vahim durumlara rağmen fikirlerin ve soruların peşini bir an olsun bırakmamış gerçek bir dahi ve aydınlanmacı.kahvaltıyı birayla yapan ekmek yerine samsun 216 ve votka tercih eden kendine has bir yaşam tarzı olan ulus baker özellikle spinoza ,hegel ve deluze çevirileriyle yurttaşların fikir dünyasının gelişimine önemli katkılar sunmuştur.gözlüğünün camı düşmüş değiştirsene diye takılanlara ‘o benim sağlam gözüm neden değişeyim ki’ diyebilecek kadar keskin zekasıyla yüreklerde tebessüm bırakıp göçüp gitti 47 yaşında.
diyor ulus hoca.

odtü'ü sosyoloji' nin efsane hocası. büyük entelektüel. kendisinin türkiye düşünsel hayatında tekabül ettiği yer oldukça kıymetlidir. kıta felsefesi ve sinema üzerine yaptığı katkılarla türkiye entelektüel hayatına büyük katkılar sunmuştur. "temmuz oldu, yaz bitti hoca kalk haydi!" diyerek sonlandırıyorum entrymi. ve elbette bakınıza kitaplarını bıracağım.
(bkz: sanat ve arzu)
(bkz: aşındırma denemeleri)
(bkz: beyin ekran)
(bkz: yüzeybilim fragmanlar)
(bkz: dolaylı eylem)

sanat ve arzu kitabında denk geldiğim şu satırlarla felsefe özürlüsü olan şahsımı bir nebze de olsa mutlu etmiş düşünür:

“bir de şunu düşünmenizi istiyorum, her şeyi anlamak zorunda değilsiniz. anlamak yalnızca dünyayla ilişkimizin bir düzeyinden ibaret, tümü değil. felsefede, bilimde bile böyle. iki bilim insanı karşı karşıya geldiğinde genelde birbirlerini anlamazlar ya da bir filozofla bir sanatçı birbirlerini anlamazlar. zorunda da değillerdir zaten.”

yanisi şu ki: daha iki filozof birbirini anlayamıyorken benim felsefeden anlamıyor olmam fazlasıyla minnoş bir anlamazlık.