birküçükkartanesi yazar profili

oy vermeyeceğim, çünkü alenen yalan söylüyor. (bkz: aramızda kalsın kazanıyoruz.)
oy vermeyeceğim, çünkü 2023 mayıs seçimleri için şehri kaderine terk edip kılıçdaroğlu için şehir şehir dolaşıp oy istedi.
oy vermeyeceğim, çünkü kent uzlaşısı altında dem parti ile ittifak yaptı.
oy vermeyeceğim, çünkü para kulelerine mantıklı bir açıklama yapamadı.
oy vermeyeceğim, çünkü vaatlerini yerine getirmedi.
oy vermeyeceğim, çünkü bırakın vaatlerini yerine getirmeyi verdiği vaatleri bile hatırlamıyor!

yeni bitirdiğim kitap. kunte kinte'nin ait olduğu topraklardan koparılışı ile başlayan çilesi öyle gerçekçi anlatılmıştı ki acısını kalbimin en derinlerinde hissettim. karakterlerin işlenişi, olay akışı ile tüm bunların gerçeklikle beslenerek okuyucuya aktarılması çok başarılı idi. bir müslüman olan ve köleleştirildiği topraklarda, yaşadığı esarete rağmen, kendinden ödün vermeden dinini yaşamaya çalışması da oldukça etkileyiciydi. tüm bu yaşanan acıların sonunda mutlu olmasını çok isterdim, sonunun ne olduğu bilinmiyor. umarım gittiği yer nurla doludur.

"1 kişiye online tiyatro seyretme platformu olan 1 aylık kumbaravan üyeliği : 269" bu kişi benmişim şoking. #2811621

çekiliş numaram: 269
yazı ile: iki yüz altmış dokuz :)
görsel:

elektrik yok, su yok, gıda yok, ilaç yok.. iletişim tamamen kesilmiş durumda. ambulanslar hastalara ulaşmak istiyor, ancak telefon yok. nereye gidecek, kime gidecek? artık ölenlere üzülemiyorum, kalanlara üzülüyorum. gidenler şehit oldu, bu dünya cehenneminden kurtuldu, kalanlar ise hepimizin imtihanı. allah'ım yardım etsin.

450 kere hasbünallahu ve ni'mel vekil çekelim, allah yeter bize. allah'tan başka kimsemiz yok, o'na sığınıp kardeşlerimize dua edelim.

bana ne mi? türkiye'de yaşayan, bu toprakları vatanı olarak gören dili, dini, ırkı fark etmeksizin herkesin umurunda olması gereken en elzem konuların başında israil gelmeli, gelmek zorunda. israil filistin'i alınca duracak mı zannediyorsunuz? hayır, durmayacak. israil'in sözde vadedilmiş topraklarının üçte biri bu vatanın toprağı. hiç mi kitap okumuyor hiç mi izlemiyor hiç mi düşünmüyorsunuz? neden dört bir tarafımızda savaş var? neden ırak, suriye, iran bu durumda? anlayamıyorum bu pervasızlığınızı. bu topraklar için geldiği zaman da bana ne diyebilecek misiniz çok merak ediyorum.

sözün özü israil bir devlet değil, aksine terörist bir işgalcidir. sözde vadedilmiş topraklarını almak için de şu anda gazze'de soykırım yapmaktadır. nokta.

bu tanımda bahsedilen islamcı ne demek?

islam dininin temel kaideleri allah'a ve resulüne (sav) inanmak şeklinde özetlenebilir. şeriat allah'ın yasası demektir. allah'ın yasası ne demek peki? kur'an demek. dolayısıyla şeriatı reddeden en kesin haliyle kur'anı reddetmiş olur. kur'anı reddeden müslüman olsa bile dinden çıkar. dolayısıyla ben islam dininin bir mensubuyum deyip dini dosdoğru yaşayan birine, sırf sizin görüşlerinizi ve hayat tarzınızı benimsemiyor diye, canınız cehenneme diyemezsiniz. adam zaten cehenneme girmemek, allah'ın rızasını kazanmak için kendine bir hayat tarzı benimsemiş; allah'ın göndermiş olduğu emir ve yasaklara uymaya çalışan birini aşağılamaya kalkarsanız, ölüm anı geldiğinde kimse kimliğinize ya da ailenizin dinine bakmaz, kendinizi müslüman olarak tanımlasanız bile imanınızı kaybedebilirsiniz. sonrası inanmayan kişi için sonsuz cehennem anlamına gelir. 3 kuruşluk dünya için sonsuz cehenneme gitmeye değer mi?

böyle tehlikeli söylemlerden uzak durmanızı tavsiye ederim. tabi bu tavsiyem kendini müslüman gören kardeşlerim için geçerlidir. inanmayan biri için bunların bir önemi de dolayısıyla yok. inansanız da inanmasanız da kim olduğunuz ne olduğunuz fark etmez; araştırmanızı, okumanızı ve bu din neymiş bu insanlar neyden bahsediyor diye bir bakmanızı öneririm. sevgilerimle.

edit: bir alttaki arkadaş araptapar vicdansız islamcılar demiş; hemen açıklama yapalım. insanlığın en başından beri birçok şeriat gelmiştir, yani kimi toplumlar için allah'ın koymuş olduğu yasa ve kurallar farklılaşmıştır. ancak işin özünde islam tek dindir, dolayısıyla islam araplara da inmekle birlikte tüm dünya için gönderilmiş evrensel bir dindir. siz bir ırkı sevmiyorsunuz diye, işin özelinde sizi ilgilendiren bir durumu, islam'a bağlayamazsınız. tüm islam dünyasını hedef de gösteremezsiniz. mesela ben bir türk vatandaşı olarak, kendini bir türk olarak tanımlayan siz ile aynı düşünceleri paylaşmıyorum. dolayısıyla ikimizin görüşlerini değerlendiren başka bir ırka mensup biri, birimizden birini beğenmeyip tüm türk ırkını aşağılamaya kalktığı bir senaryoda sizinle aynı duruma düşmüş olur. işin özü insan olabilmekte. ne diyelim allah bizi insan eyleye.

(bkz: severus snape) adam gibi adamdır.

-after all this time?
-always :(

geçen aralık ayında geçtiğim sınav. gerçi sınav demek doğru değil, bi nevi işkence yöntemi de diyebiliriz.
yaklaşık 4 saat sürer, sabahtan yazılı sınava, eğer geçilebilirse, öğleden sonra da sözlü sınava girilir. soruların nereden geleceği hiç belli olmaz. girecek olan varsa allah yardımcınız olsun, size tavsiyem herkesin tecrübesi kendine burada yazılanları okuyup da kendinizi germeyin. kiminin zor olur, kiminin kolay. herkese başarılar :)

"değersiz olduğunu anlamak" başlığındansa, "değersiz olduğunu hissetmek" daha doğru bir başlık olabilirdi.
herkesin inandığı kendini bağlar, ben bir müslüman olarak allah'a inanıyorum. bu minvalde olaya baktığımda alemlerin rabbi beni yaratmaya değer görmüş, yoktan var etmiş. daha beni yaratmadan ezeli ilminde bana değer vermiş. o halde ben birküçükkartanesi olarak değerliyim. tüm dünya bir araya gelse de bana yanlış hissettirmeyi kendine düstur edinse de kimi zaman değersizlik hissi ile bocalasam da ben değerliyim, bunu da kimse değiştiremez.
değersizlik hissi geçici bir durum, özellikle yaşla birlikte insan kendini sevmeye başladıkça bu hisler yerini daha güzel duygu ve düşüncelere bırakıyor. o yüzden kendimizi geliştirmeli, kendimizi sevmeli ve en önemlisi de bize kendimizi değersiz hissettirenlerden uzak durmalıyız.

seçimden önce gerek televizyonlarda gerekse sosyal medya üzerinden kılıçdaroğlu ile verdiği demeçleri, güzellemeleri unutmadık. şu an burada paylaşmama gerek yok, inanmayan google'layabilir.
bir yandan "dedem, pirom, kalpler, sevgi sözcükleri, birleşe birleşe kazanacağız"lar havalarda uçarken diğer yandan sayın kılıçdaroğlu'nun uygun aday olmadığına dair en ufak bir eleştiri de, bakın eleştiri diyorum, günlerce kendilerinden olmayanlara yaptıkları linçleri, ötelemeleri, dışlamaları da unutmadık. dolayısıyla sayın portakal'ın ne dediğinin bir önemi yoktur, zira hepsi muhalif medya ile birlikte bu seçimin kaybedeni olmuştur.

uzun zamandır beklediğim çok şey var, buraya yazmam zaman alır. beklediklerimden biri bir gün gerçekleşecek gibi oldu, o kadar ümitlendim ve mutlu oldum ki anlatamam ama devamı gelmedi. belki bir gün gerçekleşir belki de gerçekleşmez ama olacak gibi görünüp de olmayabileceği ihtimali içimi sıkıyor. işte içimdeki burukluk ve sebeplerinden biri.

aşırı atatürkçü(!) takılan, yaşlı ilkokul öğretmenimiz bir çocuğu dövmüştü, çocuğun gömleği kan olunca da ailene düştüm dersin demişti. şirret kadın. onun yüzünden hala daha otorite gördüğüm kişilerin yanında gerilirim. yani onun yüzünden olduğunu düşünmekteyim.

keşke başlığı açan arkadaş da biraz tarih okusaymış, o zaman türkiye halkı diye bir halk olmadığını öğrenmiş olurdu. türk halkı, türk milleti, türkiye cumhuriyeti.

bu kavramların içinin boşaltılmasını reddediyorum. saygılar.

pek tabi ki herkese. bu hayata geliş amacımız imtihan edilmek üzerine kurulu. hepimiz üzüleceğiz, kırılacağız, sıkıntıların altında boğulacağız; ancak gün sonunda elbette ki güneş doğacak. ölümün olduğu yerde hiçbir dert kalıcı değildir. önemli olan şey bu düşünceye sıkı sıkı tutunabilmek.

seccade başlı başına bir kutsal değildir, ancak namaz kılan her müslüman için manevi değeri yüksek bir muhteviyatı vardır. dolayısıyla "ne var sanki altı üstü bir halı" minvalinde açıklamalar yapılmasını hoş karşılamıyorum.

yıllarca bu toplumdaki ayrışmadan, hoşgörüsüzlükten dem vururken; şu olay özelinde insanların değerlerini, önem verdikleri simgeleri yerden yere vuran ayrışmacı ve öteleyici zihniyetten çok uzağım. siz istiyorsunuz ki herkes sizin gibi düşünsün, herkes sizin izin verdiğiniz ölçüde dini ya da kendince değer verdiği konularla ile temas kursun. yok öyle bir dünya, bugün saygı duymadığınız, sırf sizden uzak diye itelediğiniz her kişi ve düşünce; bir gün sizin değerlerinize saldırdığı zaman ağlamayacaksınız. saygı görmek istiyorsanız, saygı göstermeyi de öğreneceksiniz.

karıncanın dediği gibi, tarafımız belli olsun. bu yapılan bilinçli yapıldıysa çok büyük bir saygısızlıktır. bilinçli ya da bilinçsiz her ne sebeple yapılmış olursa olsun, genel merkezin açıklamalarına rağmen, bu olanları savunmak için bahane aramak daha büyük bir saygısızlıktır. nokta.

bir yerde okumuştum, ama şu anki kadar hiç doğru gelmemişti. "bizim ülkemizde iktidar sorunu yok, muhalefet sorunu var." o kadar doğru ki.

1. aylardır 6 parti artı hdp olarak, bir masanın etrafında toplanıp aday belirleyemediler.
2. bu tartışmaların yaşanması ya da anlaşmazlıkların çözülmesi için oldukça uzun bir süre vardı. seçime 71 gün kala masayı dağıtarak güvensiz seçmeni haklı çıkardılar.
3. birbirlerinden zıt ideolojilerinin yanında liyakat sahibi olmadığı geçmişlerinden belli olan adamlara bakanlık sözü verdiler.
4. seçmenin oyunu garanti gördüler.

akbabalar gibi bekleyip herkesin birer parça koparmak için yarıştığı bu dönem tarihe kara harflerle yazılmaz umarım. bekleyip görelim, devletimiz ve milletimiz için en hayırlı olanın başa gelmesini temenni ediyorum.

önceleri insanların tamamen kötü ya da iyi olamayacağını düşünürdüm. son olaylardan sonra ise, insanların tamamen iyi olabileceğini düşünmemek ile birlikte, bazı insanların tamamen kötü olabileceğini kabullendim. aynı tanımda yazdığı gibi bazı insanlar çirkin kalpli. mesela enkaz altında olan vatandaşı sizi kurtarmaya geldik diye kandırmak ya da benim annem depremden değil soğuktan öldü diyerek insanların temiz duyguları ile oynamak ve daha verilebilecek onlarca, belki de yüzlerce örnek tamamen çirkin kalplerin ürünü. dolayısıyla çirkin kalplilere tavsiye veremezsiniz, onlar bunları bile isteye yapmakta, bundan zevk almaktalar.
belki kalbi çirkinleşmeye başlamışlar için tavsiye verilebilir, erken teşhis ile kalbin kararmamasını sağlayabilirsiniz. herkes kalbine iyi baksın, sevgiler.

bir anlığına da olsa zekice kurgulanmış bir evrende kendinizi, yaşamınızı, hayattaki herkesi unuttuğunuz; gerçek hayatın acımasızlığından, zorluğundan soyutlandığınız nadir yerlerden biri.
diğer türler daha hayatın içinden kesitler sunarken, fantastik eserler adı üstünde fantastik, gerçek dışı; vampirler, kurtadamlar, sihirbazlar, ejderhalar.. tüm bunlar, içinde bulunulan gerçeklikten insanı uzaklaştırmakta, ufak da olsa yaşama renk katmaktadır.

(bkz: merlin)(bkz: got)(bkz: harry potter)(bkz: yüzüklerin efendisi)

kelimeler rüzgardır, uçup gider. en güzel cevap ise sessiz kalmak. kimseye kendini temize çıkartacak bahane vermeyin, bırakın kendi vicdanı ile baş başa kalsın.