ilkokuldan akılda kalanlar

şimdiki laçkalık ve disiplinsizliğin aksine tam bir cumhuriyet evladı olan müdürlerin nazi ya da kuzey kore devleti gibi demir yumruklarını masaya vurarak öğrencileri hizaya sokmaları.

ağlayarak ödev yapmak.

rehberlikçi asuman hoca.

aslında çok şey var ama ilk öğretmenim olan meziyet ilginç yolda görsem yüzüne tükürürüm kendisi insanların aile bireylerinin mesleklerine, doğum yerlerine göre insanlara muamele eden pisliğin tekiydi.

okuma-yazmayı okula başlamadan söktüğüm için sınıf arkadaşlarıma yardım etmem. öğretmenimin işine geliyordu. bana ettiği muamele yüzünden sınıf değiştirdim sonra.

siyah önlük, her gün muhakkak bir tarafı söküldüğü için anneden yenilen terlik, okul içinde hatta sınıfta sigara içen öğretmenler, disiplinli öğretmenler.
güzel günler değildi bence,yokluğun, fakirliğin özlenilecek bir tarafı yok.
sadece öğretmen ler daha değerli,daha eğiticiydi.

cuma günleri istiklal marşından sonra okulun bahçesinden ilk kim çıkacak diye bir maraton başlardı. en hızlıları bendim bu arada : )
bahçede bir ağacımız vardı. ağacın her bir dalı birine aitti. oraya başkası oturamazdı.
öğretmenin eşi sınıfın en çalışkanı olduğumuz için bana ve arkadaşıma diğer öğrencilerden gizli sütlaç getirirdi.
sınıf öğretmenimiz birinci sınıflara çarpım tablosu ogretme görevini bana vermişti. onlara kadar öğreticem diye canım çıkmıştı çünkü karşılığında hem bana hem de öğrettiğim kişiye ödül vereckti. ne mi oldu? öğrettim. ama ödülü ona verdi ve bana vermedi. yıllarca içimden atamadığım bir anımdır.

cuma günleridir hele son ders boşsa tadından yenmezdi.

sınıftaki çöpün başında 2-3 kişiyle birlikte kalem ucu açmak. halen var mı böyle bir şey çok merak ediyorum.

ohoo ilkokul biteli olmuş 25 sene. dün ne yedin diye sorsana sen bana.

biri silgimi sürekli çalıyordu. haftada 1 silgi tüketiyordum. çalan kişiyide buldum hocaya söyledim hoca beni haksız buldu!

bizim okulun bahçesi büyükçe bir bahçeydi. ben de ilkokul birim ve inanılmaz ufak tefek biriydim. bahçede çeşmeler vardı sıralı,koşan soluğu burada alıyordu bilirsiniz buz gibi su her terli çocuğun hayalidir anlık olarak. ben de gittim baktım içiyim bari dedim. bu suyun önünde de küvet gibi düşünün böyle suyun birikme yeri var ve herkes onun üstünden çeşmeye eğiliyor, milletin ağzından yüzünden her türlü çıkan su orda birikiyor. sonra ben de eğildim... birden gözlerimi açtım ve arkadaşlarımı bulanık görüyordum derken gözümün önünden uçan bir ağaç dalı geçti.sonra bir kalktım bu küvetin içinden çıktım. ne olduğunu anlamadan biri birden beni çekti oradan ağacın dibine oturttular.herkes buna hazır gibi başladı görevlere.bazılarını paravan olması için görevlendirdiler. ama tek kelime fikrim yok. tüm her yere peçete sokuşturmaya başladılar.emekle, azimle, birileri tuvalet kağıdı bulmaya yollanıyor birileri cebinden çıkan son peçeteyi de bana feda ediyordu. arkadaşlara teşekkür ettim derken peçetelerle gün bitti.eve gelince annemin şokunu üstümden atamıyorum saatlerce banyoda kalmıştım...

geç kalanlar derse girmeden önce bahçeden çöp toplardı.
sınıftaki erkeklerden tiksinirdik eşyalarımız bile değse ağlar kavga çıkarırdık.

okul servisinin sürekli benim evim önünde çalan korna sesi, servisçi ablanın bana oğluymuşum gibi davranması, sınıfta okumayı ilk kim çözecek heyecanı, beslenme çantasının ilginç ve iğrenç kokusu, sınıf başkanı yardımcılığı, andımız, beden eğitimi dersleri , aşağılık resim dersi öğretmeni, kantincinin babası ve saçma sapan sucuklu tostu, kantin içinde erkek erkeğe izlenen manken kanalları, bir peygambermiş gibi davranılan din öğretmeni ve şimdi olmayan arkadaşlar.

bizim öğretmen her pazartesi sıraya mendili açtırıp ellerimizi üstüne koymamızı ister, tırnağı uzun olanlara ceza verirdi. çıkmıyor aklımdan. :)

beslenme saatlerimde içtiğim kakaolu sütler ve beslenme örtülerimiz. çok güzel günlerdi ;)

kantinde düzenli bi sıra yoksa karmaşanın içinde insanların arasından geçip öne atılmak belki de birilerini itmek zorundasın yoksa aç kalırsın.

ilkokuldaki sevgilim, okuldaki gitar çalmayı bilen tek kişiydi. babası çocuk şube müdürüydü. okulda forsu olan biriydi. babasının muş'a tayini çıkmıştı, muş şube özel harekat müdürü olacaktı babası... taşınmışlardı çok üzülmüştüm. kızı bulamadım bir türlü. bulursam soracağım tek soru: o yaşta benim neremi sevdin allasen?

birinci sınıfta okuma ve yazmayı bilen tek bebe olarak öğretmenimiz duvar kenarının okumalarını yaptırırken cam kenarının okumalarını yaptırıyor olmanın derin dışlanmışlığı.

okuma yazmayı en son söken kişiyim kurdela alamayacağım diye çok korkmuştum