1.
bir zamanlar sardığım, fakat yaşım ilerledikçe bunun sadece bu dünyada kendine yer bulamamış insanların bir arayışı olduğunu gördüğüm, ve bu bahtsız insanların üzerinden para kazanmaya yönelik oluşturulmuş bir yazım olayı. siz istediğiniz kadar elf falan deyin, elfi görmek için sinemaya gidiyorsan kazanan her zamanki gibi bu dünya ve acımasız pragmatizimdir.
devamını gör...
2.
herkes çocukluğunda bulaşmış etkisinden çıkamamıştır büyüyünce eskisi gibi okuyamasan da güzeldir. harry potter,yüzüklerin efendisi,wardstone günlükleri,gölgelerin efendisi , gregor ,percy jackson daha niceleri okumak çok keyiflidir . herkesin kafasındaki hogwarts farklıdır mesela filmi izleyince aaa dersiniz. çocuklarımın fantastik kitaplar okuyacağı günleri hevesle bekliyorum .
devamını gör...
3.
kaçış edebiyatı değil de, insanın özüne ulaşmaya çalışırken kullandığı bir yolculuk aracı olan edebiyat türü. şu an yaşadığımız hayat, içinde bulunduğumuz çevre, önceliklerimiz ve hatta düşünce yapımız bile insanın doğasına tamamen ters bir şekilde değişiyor yıllardır. bundan hoşlanmıyoruz. her insan evladı, geçmişe özlem duyar. kitaplarda,filmlerde her türlü sanat türünde geçmiş güzel tasvir edilir, gelecek tam tersi iken. farkında olmasak bile eski zamanların doğallığını ararız şu yapmacık dönemde. eleştirel bir şekilde kendimize baksak, ne kadar gülünç durumda olduğumuzu görmez miyiz aslında ? dertlerimiz, amaçlarımız, hareketlerimiz hepsi o kadar boş ve komik ki.
fantastik edebiyata dalan bir kişi doğa tasvirleri, karakterlerin yaşantıları ve dönemin yapısını okudukça içinde yatan doğasına duyduğu özlem ve arzu ateşlenmeye başlar. öyle ki, "ah be o dönemde yaşamak vardı." diye sayıklamaya başlarlar zamanla. eserde bulunan yaratıklar, büyüler ve diğer doğa üstü olaylar ise olayları daha da renklendirir ama doğallığı bozmaz. okuyana şu anki gerçeklikten daha yakın gelir hatta kimi zaman. bazen saçma gelseler de yaşadığımız anın saçmalığıyla yarışamazlar bile.
sonuç olarak, zaten özünden kaçmış olan insanın geçmişine dönme çabasıdır fantastik edebiyat. okuyucu, dönem insanlarının dinamik ve heyecan dolu yaşantılarını yatağında yatmış okurken ; doğanın tüm saflığının ve güzelliğinin tasvir edilişini dört beton arasında okurken; önemli olan değerlerin zamanla nasıl değiştiğini idrak ederken, yavaştan içinde bir şeyler kıpırdamaya başlar ve sonuç olarak bu da doğal yaşama olan isteği tetikler. ve hayata bakış açısı değişmeye başlar.
fantastik edebiyata dalan bir kişi doğa tasvirleri, karakterlerin yaşantıları ve dönemin yapısını okudukça içinde yatan doğasına duyduğu özlem ve arzu ateşlenmeye başlar. öyle ki, "ah be o dönemde yaşamak vardı." diye sayıklamaya başlarlar zamanla. eserde bulunan yaratıklar, büyüler ve diğer doğa üstü olaylar ise olayları daha da renklendirir ama doğallığı bozmaz. okuyana şu anki gerçeklikten daha yakın gelir hatta kimi zaman. bazen saçma gelseler de yaşadığımız anın saçmalığıyla yarışamazlar bile.
sonuç olarak, zaten özünden kaçmış olan insanın geçmişine dönme çabasıdır fantastik edebiyat. okuyucu, dönem insanlarının dinamik ve heyecan dolu yaşantılarını yatağında yatmış okurken ; doğanın tüm saflığının ve güzelliğinin tasvir edilişini dört beton arasında okurken; önemli olan değerlerin zamanla nasıl değiştiğini idrak ederken, yavaştan içinde bir şeyler kıpırdamaya başlar ve sonuç olarak bu da doğal yaşama olan isteği tetikler. ve hayata bakış açısı değişmeye başlar.
devamını gör...
4.
bu dünyada kendine yer bulamamış insanları kandırmak mı kskskdksks arkadaşlar şaka gibisiniz. de ki eskiden seviyordum artık ilgimi çekmiyor. sizin zevkleriniz değişti ya büyüdünüz ya kendinizce hemen gereksiz bir yaftalama başlatın. izlediğiniz o lotr harry potter got hepsi o bahtsız insanlar(!) üzerinden para kazanma amaçlı yazılmış aynen. o kadar sığ bir tespit ki şuraya kusasım geldi devam etmeyeceğim.
tanım: okumaktan büyük keyif aldığım edebiyat türü.
tanım: okumaktan büyük keyif aldığım edebiyat türü.
devamını gör...
5.
gerçek dünyanın, sosyal hayatın, realitenin tatmin etmediği insanların başvurduğu edebiyat türü. bu kadar geç keşfettiğim için pişmanım.
devamını gör...
6.
kaçış edebiyatı diye burun kıvıranlara en güzel cevabı,fantastik edebiyatın babası olan tolkien vermiştir: "kendini hapiste bulduğunda dışarı, evine gitmeye çalışan biri neden hor görülüyor? ya da kaçamıyorsa, hapishane duvarları ve gardiyanlar dışında bir şeylerden konuşmasın mı?"
kaçış edebiyatını sevmeyenler hapishanenin gardiyanlarıdır şeklinde tolkien'e atfedilen lafın aslıdır aynı zamanda.
kaçış edebiyatını sevmeyenler hapishanenin gardiyanlarıdır şeklinde tolkien'e atfedilen lafın aslıdır aynı zamanda.
devamını gör...
7.
çok geniş bir yelpazeye mi sahip yoksa fantastik olarak adlandırılmış ama çok da fantastiğe kaçmayan eserlerin fantastiklik yüzdesi mi vardır karar veremediğim edebiyat türü.
şimdi efendim elflerden, büyücülerden, ejderhalardan, vampirlerden filan haz etmeyen daha doğrusu onlar hakkında birden fazla eser okumayı kabul etmeyen bünyem ultra gelecek-cyberpunk tasvirlerine, fantastikimsi distopyalara bayılmaktadır örneğin. şimdi bu beni ne derece fantastik edebiyat okur sever yapar bilemiyorum.
günümüzde fantastik edebiyat dendiğinde insanların aklına tolkien, yüzük sevirisi bla bla gelmesi ciddi bir algı kayması yaşatmıştır insanlara bu konuda. bende de söz konusu olan bir kayma... oysa ki yüzüklerin efendisinde oluşturulmuş bir disneyland (sihirli, kadim ve bambaşka bir dünya) salt fantastikken (hatta direkt olarak epik-fantazi), ursula k, le guin'in mülksüzler romanındaki iki farklı evren, uzay taşıtları, ileri fizik olan ama gelmiş geçmiş en önemli sistem eleştirisi yapan romanı da fantastik/bilim kurgudur.
ya da mesela bakalım androidler elektrikli koyun düşler mi kitabı en önemli fantastik cyberpunk romanlarından biridir ve ilklerde adı geçmektedir. yine bu roman son derece sert bir sistem eleştirisi yapmaktadır. öte yandan yüzüklerin efendisi'nin çıkış noktasında yazarın filolojinin, mitolojinin, dinin, sanayileşmenin etkilerinin yazarda yarattığı tiksinme bulunmaktadır ve bu da bir bakıma sistem eleştirisidir. onun disneyland, diğer sözünü ettiğim fantastik kurguların ise marque de sade diyarı olduğunu bana düşündürten ise birinin büyülerken diğerinin mütemadiyen rahatsız etmesidir. bu bakımdan eğer günümüz dünyasından saklanıp nefes almak, biraz büyü elf melf görmek istiyorsanız yüzük olayına giriyorsunuz sanıyorum... öte yandan fantastik-distopik-fütüristik-cyberpunk kurguların rahatsız ediyor olması disneyland uman insanlara bir bakımdan itici geliyor. çünkü disneyland'da eninde sonunda iyiler kazanıyor.
her neyse bu durum beni yine kaçış edebiyatı ve rahatsız edici edebiyat ayrımı yapmaya zorlayacak - nihayetinde önemli olan tek şey okumak oluyor.
şimdi efendim elflerden, büyücülerden, ejderhalardan, vampirlerden filan haz etmeyen daha doğrusu onlar hakkında birden fazla eser okumayı kabul etmeyen bünyem ultra gelecek-cyberpunk tasvirlerine, fantastikimsi distopyalara bayılmaktadır örneğin. şimdi bu beni ne derece fantastik edebiyat okur sever yapar bilemiyorum.
günümüzde fantastik edebiyat dendiğinde insanların aklına tolkien, yüzük sevirisi bla bla gelmesi ciddi bir algı kayması yaşatmıştır insanlara bu konuda. bende de söz konusu olan bir kayma... oysa ki yüzüklerin efendisinde oluşturulmuş bir disneyland (sihirli, kadim ve bambaşka bir dünya) salt fantastikken (hatta direkt olarak epik-fantazi), ursula k, le guin'in mülksüzler romanındaki iki farklı evren, uzay taşıtları, ileri fizik olan ama gelmiş geçmiş en önemli sistem eleştirisi yapan romanı da fantastik/bilim kurgudur.
ya da mesela bakalım androidler elektrikli koyun düşler mi kitabı en önemli fantastik cyberpunk romanlarından biridir ve ilklerde adı geçmektedir. yine bu roman son derece sert bir sistem eleştirisi yapmaktadır. öte yandan yüzüklerin efendisi'nin çıkış noktasında yazarın filolojinin, mitolojinin, dinin, sanayileşmenin etkilerinin yazarda yarattığı tiksinme bulunmaktadır ve bu da bir bakıma sistem eleştirisidir. onun disneyland, diğer sözünü ettiğim fantastik kurguların ise marque de sade diyarı olduğunu bana düşündürten ise birinin büyülerken diğerinin mütemadiyen rahatsız etmesidir. bu bakımdan eğer günümüz dünyasından saklanıp nefes almak, biraz büyü elf melf görmek istiyorsanız yüzük olayına giriyorsunuz sanıyorum... öte yandan fantastik-distopik-fütüristik-cyberpunk kurguların rahatsız ediyor olması disneyland uman insanlara bir bakımdan itici geliyor. çünkü disneyland'da eninde sonunda iyiler kazanıyor.
her neyse bu durum beni yine kaçış edebiyatı ve rahatsız edici edebiyat ayrımı yapmaya zorlayacak - nihayetinde önemli olan tek şey okumak oluyor.
devamını gör...
8.
tolkien'den başlanılmalıdır orta dünyayı öğrenmeden diğer alemlere dalınmamalıdır.
devamını gör...
9.
fantastik kurgunun birçok alt janrı vardır. science fantasy denen ve bilimkurgu ile harmanlanan bir alt janrı daha var. arthurian, medieval, fantastik romans, gotik fantastik, steampunklu fantastik, dark fantasy denen karanlık fantastik ve şehir ortamında geçen urban fantasy gibi alt türlerin hepsi fantastik edebiyat klasmanına girer. bu yüzden fantastik edebiyat denince akla sadece yüzüklerin efendisi'nin gelmesi biraz abes olur. nitekim tolkien'in asıl şaheseri olan silmarillion'da game of thrones'dan aşağı kalmayacak derecede yıkımlar yaşanır. kan rwvan savaş sahneleriyle dolu yuzuklerin efendisi'ne disneyland demek esere büyük hakaret olur. kaldı ki silmarillion da disneyland olmaktan çok uzaktır. game of thrones dizisi ile popüler olan george r.r. martin'in asoiaf serisi ise fantastik edebiyat olarak alabildiğine karanlık bir örnek teşkil eder.
devamını gör...
10.
başlık sahibinin valar tarafından çarpılmış olması ihtimali karnımda kelebekler uçurtuyor resmen!
tanım: fantastik edebiyat, bir dünyadır. öyle yaş ilerleyince vazgeçilen bir tür de değildir ama başlık sahibi bir yalancı olabilir. tıpkı aldatıcı sauron gibi sizi kandırıyor olabilir. yahut saruman gibi ihanet etmiştir fantastik edebiyata. ve belki de esenler otogarını inşa ederken uyandırılan şerle karşılaştığında altına ederek aslına dönmeye çalışacaktır. balrog bu oğlum yakar kıçı başı!
tanım: fantastik edebiyat, bir dünyadır. öyle yaş ilerleyince vazgeçilen bir tür de değildir ama başlık sahibi bir yalancı olabilir. tıpkı aldatıcı sauron gibi sizi kandırıyor olabilir. yahut saruman gibi ihanet etmiştir fantastik edebiyata. ve belki de esenler otogarını inşa ederken uyandırılan şerle karşılaştığında altına ederek aslına dönmeye çalışacaktır. balrog bu oğlum yakar kıçı başı!
devamını gör...
11.
karikatürler diyaloglar ve kahkahalar bana yetiyor.
devamını gör...
12.
çok fazla budaklanabiliyor.
j.r.r. tolkien ve j.k. rowling eserleriyle katılabildiğim bana yeter dediğim tür.
saplantılı ergen gibi dönem dönem tekrar okuyorum. biraz daha vakit geçse de bir tur daha dönsem :)
j.r.r. tolkien ve j.k. rowling eserleriyle katılabildiğim bana yeter dediğim tür.
saplantılı ergen gibi dönem dönem tekrar okuyorum. biraz daha vakit geçse de bir tur daha dönsem :)
devamını gör...
13.
kaliteli bir hikaye, tüm hayatınızı değiştirebilir.
devamını gör...
14.
özetle olağanüstü ögeler barındıran edebi bir türdür. her edebi tür gibi seveni de sevmeyeni de bulunabilir. bu türde eser veren yazarlar, genellikle yaratıcı düşünceye sahip kişilerdir.
devamını gör...
15.
içerisinde kurgu ırklar, diyarlar, genellikle sihir ve büyünün bulunduğu, birçok konunun gerçek hayata paralel olarak işlendiği zor bir yazın türüdür.
#38588 şeklinde bu edebiyat türünü tanımlayanlar, hayal gücünden yoksun, düşünüp üretemeyen ve en önemlisi her şeyin merkezine parayı koymuş, yaşamını bu yolda heba edenlerdir. kendilerinin fantastik edebiyat türünden anlamasını beklemek abesle iştigaldir. toplum içinde bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanlar şeklinde tanımlanırlar.
sadece tolkien - yüzüklerin efendisi ekseninde bu dünyayı tanımlamaya kalkmak, resimden ve ressamdan bahsederken bir tek mona lisa konuşmaktır.
bu türün önemli yazarları arasında ursula le guin, r.a. salvatore, david edding, terry brooks, brandon sanderson, george r.r. martin, raymond e. feist, patrick rothfuss, terry pratchett, tracy hickman, margaret weis, nail gaiman, scott lynch gibi isimler vardır.
üstelik bu isimlerden bazıları sir ünvanı ile onurlandırılmıştır.
kaçış edebiyatı olduğu bir noktada doğrudur. ancak hangi roman, hangi öykü, hangi şiir ya da sanatın hangi dalı sizi içinde bulunduğunuz ortamdan, duygusal durumunuzdan ya da o anki sıkıntılı halinizden uzaklaştırmıyor? insanların sanata ve edebiyata yönelmesinin tek sebebi, gerçekliği dibine kadar yaşamak istemesi midir?
iyi ki kitaplar var.
#38588 şeklinde bu edebiyat türünü tanımlayanlar, hayal gücünden yoksun, düşünüp üretemeyen ve en önemlisi her şeyin merkezine parayı koymuş, yaşamını bu yolda heba edenlerdir. kendilerinin fantastik edebiyat türünden anlamasını beklemek abesle iştigaldir. toplum içinde bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanlar şeklinde tanımlanırlar.
sadece tolkien - yüzüklerin efendisi ekseninde bu dünyayı tanımlamaya kalkmak, resimden ve ressamdan bahsederken bir tek mona lisa konuşmaktır.
bu türün önemli yazarları arasında ursula le guin, r.a. salvatore, david edding, terry brooks, brandon sanderson, george r.r. martin, raymond e. feist, patrick rothfuss, terry pratchett, tracy hickman, margaret weis, nail gaiman, scott lynch gibi isimler vardır.
üstelik bu isimlerden bazıları sir ünvanı ile onurlandırılmıştır.
kaçış edebiyatı olduğu bir noktada doğrudur. ancak hangi roman, hangi öykü, hangi şiir ya da sanatın hangi dalı sizi içinde bulunduğunuz ortamdan, duygusal durumunuzdan ya da o anki sıkıntılı halinizden uzaklaştırmıyor? insanların sanata ve edebiyata yönelmesinin tek sebebi, gerçekliği dibine kadar yaşamak istemesi midir?
iyi ki kitaplar var.
devamını gör...
16.
istisnalar dışında, bilimsel olayları masalsı ve hayali bir şekilde açıklama işlevine sahiptir.
bunu açıklamadan evvel fantazya ve sihirli gerçeklik arasındaki farka değinmek isterim. sebebi ise türkiye'de bu konudaki algı yanılmasıdır. fantastik edebiyat her anlamda farklı evrenleri, farklı isimleri ve farklı bir sürü unsuru içinde barındırır. sihirli gerçeklik ise gerçek olan bir dünyada yaşanan spiritüel ve mistik olayları konu alır. fakat ülkemizde bu eserler fantazya tarzı altında okura sunulmaktadır.
buradaki sorun ülkemizde fantazyanın ne kadar şeffaf ve geniş bir tür olduğunun perdelenmesinden kaynaklanıyor. tamam... sihirli gerçeklik gerçekten çok güzel bir tür, benimde sevdiğim eserleri olmuştur ama yayınevleri ülkemizde büyük bir yanlışa doğru koşuyor... edebiyatı endüstriyelleştiriyoruz.
bu endüstriyel edebiyatın yegane ürünleri ise illüstrasyonlu, renkli ve soyut çizgilerle çizilmiş kitapları bir köşeye kaldırıp, fotoğraf kapaklı kitaplara yönelmiş olmamız. kaslı erkekler, büyük memeli kadınlar... bütün bunlar bizi o hayal aleminden alıp, modern dünyanın aslında bize dayattığı güzellik, çirkinlik anlayışına itmiyor mu?
fakat esasında fantazya da böyle değildir. endüstriyelleşme ülkemizde fantazyanın üzerinde bir perde. belli başlı fantazya eserlerinin en önemli karakterlerinin bazılarını ele alalım.
tolkien'ın yarattığı evrendeki tom bombadil, radagast, gimli gibi karakterler pek çekici değildir. asoiaf serisinde tyrion gibi çirkin bir cüce, brandon gibi sakat bir çocuk ana karakter olabilmektedir. zaman çarkı -ki en sevdiğim fantazya eseridir- gibi bir eserde ana karakterin eli kesik olabilir, bir diğer ana karakterin gözü kör olabilir. yani imajinasyon aslında çok önemli olsa da kişilere ve benliklere olan değil. dünya ve barındırdığı düşüncelere karşı bir imajinasyon vardır. bizi roman boyunca karanlık düşüncelere düşürür, yeri geldiğinde güldürür, yeri geldiğinde bir ozan ile, bir hanın sandalyesinde şarkı söyler, şarap içeriz. ama roman boyunca karanlık düşünceler içerisinde, bir aydınlığa doğru yol alma çabasında oluruz hep.
hayatta böyledir, fantazya dünyasının bu konuda neden bu kadar elverişli olduğunu bir türlü anlatamayız ama ben dilimin döndüğünce anlatmaya çalışmak istiyorum.
ilk cümlede dediğim gibi aslında fantazya dünyası tamamen hayal gücü ve düşünceler üzerine kurulur. sihirli gerçekliğin barındırdığı, "a sokağının, 567 numaralı evinin, 5.dairesi"ne bağımlı değiliz. dünya düzenini değiştiremeyebiliriz, bizim anlatacağımız fikir o kadar büyük olabilir ki, bu insanlığın dünya üzerindeki doğasına tamamen aykırı olabilir.
işte burada fantazyanın bir diğer en önemli unsuru ortaya çıkıyor; şehadet unsuru... daha açık bir dille amaç. ama sıradan bir amaç değil, ilahi ve sonu belirleyen esas amaç. bir romansın, bir polisiyenin ve bir kişinin hayatını anlatan küçük bir novellanın yapamayacağı bir tarzda. bireye yönelik değil, topluma, hatta evrene yönelik. bu yeri geldiğinde melkor'a, yeri geldiğinde sauron'a, yeri geldiğinde karanlık varlık "shai'tan" a karşı verilen savaş oldu...
...ve imajine edilebilecek her şey, bu şehadet unsuru doğrultusunda, onlara uyumlu, o unsuru güçlendirecek ve daha fazla hissettirecek bir şekilde tasarlandı. işte fantazya budur. dünyadaki her unsurun eriyip, sadece sizin görüşlerinize ve anlatmak istediğiniz, yegane, "tek" amaç doğrultusunda tekrar oluşup, canlanması. kimi zamanda bilimin anlatılamayan, anlaşılamayan ve keşfedilmemiş, varsayımlarda kalmış yönü sihirli ve masalsı bir şekilde fantazyalarda anlatılır.
işte bu nedenle fantazya diğer edebiyat türlerinden farklı bir yolda ilerlemekte. birden fazla görüşün bir şekilde girift bir örgüyü oluşturabilme gücünü barındırdığı belki de yegane ortam olmakta.
tek cümlelik özeti; anlatmak ve öğretmek arasındaki farkı gösteren bir edinim, bir nimet…
bunu açıklamadan evvel fantazya ve sihirli gerçeklik arasındaki farka değinmek isterim. sebebi ise türkiye'de bu konudaki algı yanılmasıdır. fantastik edebiyat her anlamda farklı evrenleri, farklı isimleri ve farklı bir sürü unsuru içinde barındırır. sihirli gerçeklik ise gerçek olan bir dünyada yaşanan spiritüel ve mistik olayları konu alır. fakat ülkemizde bu eserler fantazya tarzı altında okura sunulmaktadır.
buradaki sorun ülkemizde fantazyanın ne kadar şeffaf ve geniş bir tür olduğunun perdelenmesinden kaynaklanıyor. tamam... sihirli gerçeklik gerçekten çok güzel bir tür, benimde sevdiğim eserleri olmuştur ama yayınevleri ülkemizde büyük bir yanlışa doğru koşuyor... edebiyatı endüstriyelleştiriyoruz.
bu endüstriyel edebiyatın yegane ürünleri ise illüstrasyonlu, renkli ve soyut çizgilerle çizilmiş kitapları bir köşeye kaldırıp, fotoğraf kapaklı kitaplara yönelmiş olmamız. kaslı erkekler, büyük memeli kadınlar... bütün bunlar bizi o hayal aleminden alıp, modern dünyanın aslında bize dayattığı güzellik, çirkinlik anlayışına itmiyor mu?
fakat esasında fantazya da böyle değildir. endüstriyelleşme ülkemizde fantazyanın üzerinde bir perde. belli başlı fantazya eserlerinin en önemli karakterlerinin bazılarını ele alalım.
tolkien'ın yarattığı evrendeki tom bombadil, radagast, gimli gibi karakterler pek çekici değildir. asoiaf serisinde tyrion gibi çirkin bir cüce, brandon gibi sakat bir çocuk ana karakter olabilmektedir. zaman çarkı -ki en sevdiğim fantazya eseridir- gibi bir eserde ana karakterin eli kesik olabilir, bir diğer ana karakterin gözü kör olabilir. yani imajinasyon aslında çok önemli olsa da kişilere ve benliklere olan değil. dünya ve barındırdığı düşüncelere karşı bir imajinasyon vardır. bizi roman boyunca karanlık düşüncelere düşürür, yeri geldiğinde güldürür, yeri geldiğinde bir ozan ile, bir hanın sandalyesinde şarkı söyler, şarap içeriz. ama roman boyunca karanlık düşünceler içerisinde, bir aydınlığa doğru yol alma çabasında oluruz hep.
hayatta böyledir, fantazya dünyasının bu konuda neden bu kadar elverişli olduğunu bir türlü anlatamayız ama ben dilimin döndüğünce anlatmaya çalışmak istiyorum.
ilk cümlede dediğim gibi aslında fantazya dünyası tamamen hayal gücü ve düşünceler üzerine kurulur. sihirli gerçekliğin barındırdığı, "a sokağının, 567 numaralı evinin, 5.dairesi"ne bağımlı değiliz. dünya düzenini değiştiremeyebiliriz, bizim anlatacağımız fikir o kadar büyük olabilir ki, bu insanlığın dünya üzerindeki doğasına tamamen aykırı olabilir.
işte burada fantazyanın bir diğer en önemli unsuru ortaya çıkıyor; şehadet unsuru... daha açık bir dille amaç. ama sıradan bir amaç değil, ilahi ve sonu belirleyen esas amaç. bir romansın, bir polisiyenin ve bir kişinin hayatını anlatan küçük bir novellanın yapamayacağı bir tarzda. bireye yönelik değil, topluma, hatta evrene yönelik. bu yeri geldiğinde melkor'a, yeri geldiğinde sauron'a, yeri geldiğinde karanlık varlık "shai'tan" a karşı verilen savaş oldu...
...ve imajine edilebilecek her şey, bu şehadet unsuru doğrultusunda, onlara uyumlu, o unsuru güçlendirecek ve daha fazla hissettirecek bir şekilde tasarlandı. işte fantazya budur. dünyadaki her unsurun eriyip, sadece sizin görüşlerinize ve anlatmak istediğiniz, yegane, "tek" amaç doğrultusunda tekrar oluşup, canlanması. kimi zamanda bilimin anlatılamayan, anlaşılamayan ve keşfedilmemiş, varsayımlarda kalmış yönü sihirli ve masalsı bir şekilde fantazyalarda anlatılır.
işte bu nedenle fantazya diğer edebiyat türlerinden farklı bir yolda ilerlemekte. birden fazla görüşün bir şekilde girift bir örgüyü oluşturabilme gücünü barındırdığı belki de yegane ortam olmakta.
tek cümlelik özeti; anlatmak ve öğretmek arasındaki farkı gösteren bir edinim, bir nimet…
devamını gör...
17.
idealizm ve realizm arasındaki ince çizgiden beslenir, çoğu zaman olanla olması gerekeni ve ya arzu edileni yan yana koyup bir sistem eleştirisi yapar.
ütopya ve distopyalarda kurgu ve mesaj biraz da öykülerin ve insancıllığın önüne geçer. örneğin körlük'ü okurken doktorla karısının arasındaki ilişkiye ya da başka bir karakterin öyküsüne odaklanamayız, zira içinde bulundukları durum ve baskın güçler tarafından dayatılan yeni sistem öyle soğuk bir gerçektir ki bunu çiğneyip hazmetmek çok daha büyük bir dikkat ister. keza mülksüzler, hayvan çiftliği...
diğer taraftan yüzyıllık yalnızlık, yüzüklerin efendisi gibi eserlerde yazar yine mesajını verir, ama bunu yaparken bu dünyanın bir yansımasını yaratır ve büyülü gerçeklikle bezer, mesajın öykünün önüne geçmesine genellikle izin vermez.dolayısıyla çoğu kez böyle bir eseri bitirmeye yakın ve ya bitirdiğimiz esnada kafamıza bir şeyler dank eder.
şimdi bu türlerin hepsi işlerine geldiği kadarıyla fantazyayı kullandığına göre aralarındaki fark nedir diye düşünecek olursak, ütopyaların ve distopyaların beyin kıvrımlarımızla ve eleştirel bakış açımızla, yüksek fantazyaların ve alegorilerin daha ziyade hayal gücümüzle uğraştığını söyleyebilmek mümkündür. (elbette bu demek değil ki ütopyalar hayal gücümüzü, yüksek fantazyalar eleştirel bakış açımızı siktir ediyor. burada öncelik sıraları önemli)
ütopya ve distopyalarda kurgu ve mesaj biraz da öykülerin ve insancıllığın önüne geçer. örneğin körlük'ü okurken doktorla karısının arasındaki ilişkiye ya da başka bir karakterin öyküsüne odaklanamayız, zira içinde bulundukları durum ve baskın güçler tarafından dayatılan yeni sistem öyle soğuk bir gerçektir ki bunu çiğneyip hazmetmek çok daha büyük bir dikkat ister. keza mülksüzler, hayvan çiftliği...
diğer taraftan yüzyıllık yalnızlık, yüzüklerin efendisi gibi eserlerde yazar yine mesajını verir, ama bunu yaparken bu dünyanın bir yansımasını yaratır ve büyülü gerçeklikle bezer, mesajın öykünün önüne geçmesine genellikle izin vermez.dolayısıyla çoğu kez böyle bir eseri bitirmeye yakın ve ya bitirdiğimiz esnada kafamıza bir şeyler dank eder.
şimdi bu türlerin hepsi işlerine geldiği kadarıyla fantazyayı kullandığına göre aralarındaki fark nedir diye düşünecek olursak, ütopyaların ve distopyaların beyin kıvrımlarımızla ve eleştirel bakış açımızla, yüksek fantazyaların ve alegorilerin daha ziyade hayal gücümüzle uğraştığını söyleyebilmek mümkündür. (elbette bu demek değil ki ütopyalar hayal gücümüzü, yüksek fantazyalar eleştirel bakış açımızı siktir ediyor. burada öncelik sıraları önemli)
devamını gör...
18.
kadim destanlardan tutun francis bacon'ın nova atlantis'i bile bu türe dahil edilebilir.
benim favorim ise;
(bkz: the wheel of time)
benim favorim ise;
(bkz: the wheel of time)
devamını gör...
19.
çok sevdiğim bir edebiyat türüdür. bu tür bir yandan hayal gücü ve ufku geniş insanlara farklı dünyaları anlatırken diğer yandan da alt metinde anlatılmak istenenleri anlayabilenler için hazine niteliğindedir.
mesela bu konuda eserler veren ve “bilimkurgu edebiyatının babası” olan (bkz: jules verne)’in eserlerinde tarif ettiği makineler ve icatların avrupa sanayisi ve teknolojisine etkileri oldukça olumlu olmuştur.
fantastik edebiyat denince akla sadece orta dünya geliyorsa (tolkien evreni gibi) bir şeyler eksik kalmıştır. çünkü bir çok yazarın bu konuda denemeleri ve romanları mevcuttur.
örnek olarak (bkz: stephen king)’in (bkz: mahşer) ve (bkz: öldüren sis), (bkz: jules verne)’nin (bkz: dünyanın merkezine yolculuk), (bkz: ay’a seyahat), (bkz: cengiz aytmatov)’un (bkz: gün olur asra bedel), (bkz: george orwell)’in (bkz: 1984) ve ya (bkz: douglas adams)’ın (bkz: otostopçunun galaksi rehberi) isimli kitapları bu türe örnek eserlerdir.
mesela bu konuda eserler veren ve “bilimkurgu edebiyatının babası” olan (bkz: jules verne)’in eserlerinde tarif ettiği makineler ve icatların avrupa sanayisi ve teknolojisine etkileri oldukça olumlu olmuştur.
fantastik edebiyat denince akla sadece orta dünya geliyorsa (tolkien evreni gibi) bir şeyler eksik kalmıştır. çünkü bir çok yazarın bu konuda denemeleri ve romanları mevcuttur.
örnek olarak (bkz: stephen king)’in (bkz: mahşer) ve (bkz: öldüren sis), (bkz: jules verne)’nin (bkz: dünyanın merkezine yolculuk), (bkz: ay’a seyahat), (bkz: cengiz aytmatov)’un (bkz: gün olur asra bedel), (bkz: george orwell)’in (bkz: 1984) ve ya (bkz: douglas adams)’ın (bkz: otostopçunun galaksi rehberi) isimli kitapları bu türe örnek eserlerdir.
devamını gör...
20.
öncelikle başlık sahibi yazarımızı yüce eru'ya havale ediyorum , gece rüyalarında melkor kovalayasıca seni .
çocuk kitapları olarak adlandırılan ama her kesime hitap edebilen tür. tolkien ile birlikte yetişkinlerin de okuyabileceği bir tür olduğu kesinleşmiştir aslında. karakterlerin siyah ve beyaz olarak ayrıldığı seriler mevcut olsa bile çoğu seride gri karakterler okuyabilmek kendimizi o dünyaya daha fazla ait hissetmemize olanak sağlar . hayal kurmak , yalnızca çocuklara özgü bir şey olarak görülmemeli .
çocuk kitapları olarak adlandırılan ama her kesime hitap edebilen tür. tolkien ile birlikte yetişkinlerin de okuyabileceği bir tür olduğu kesinleşmiştir aslında. karakterlerin siyah ve beyaz olarak ayrıldığı seriler mevcut olsa bile çoğu seride gri karakterler okuyabilmek kendimizi o dünyaya daha fazla ait hissetmemize olanak sağlar . hayal kurmak , yalnızca çocuklara özgü bir şey olarak görülmemeli .
devamını gör...