blackeyes yazar profili

matematik sınavına girmeden önce sıkı şekilde edebiyat çalışmak gibi birşey olabilir. sonuçta tüm emek boşa gitmiştir. öncelikle sınavda senden ne beklendiğini bilip başarı için neler yapman gerektiğini iyi belirlemen gerekiyor. ahiret sınavını geçmek için de akıllı olmak gerekir.

"hastayım, yalnızım, seni yanımda
sanıp da bahtiyar ölmek isterim."

bu sözlerle başlar bu eser. hicaz makamında lemi atlı bestesidir. müzeyyen senar yorumu ile dinlemeye değerdir.

demiş ki: "yalan tanrıya karşı gözüpeklik ancak diğer insanlara karşı korkaklıktır."

evreni tasarlayan, atomlardan küçük parçaları bile düzene koyan, kafandan geçenleri bile bilen kudretli bir yaratıcıyı kabul ediyor ve bu dünyaya sınav amacı ile seni gönderdiğine inanıyorsun. bir de sana sonsuz bir cennet vadediyor. bunun üzerine bir de yalan söylüyorsun. "yalan" bacon'un dediği gibi diğer insanlara karşı korkaklıktan öte belki de salaklıktır.

bir kişi olsa bir şeyler anlatsa, kahvemizi yudumlasak, sigaramızı yaksak, arada ona sorular sorsam da cevaplasa. ardından fikrimi sorup da kesmeden dinlese.. evlerden, arsalardan, arabalardan, ünvanlardan ve kadınlardan konuşmasak. dinden ve siyasetten de konuşmasak. ama muhabbet de aksa.. akşam olunca iyi dileklerde bulunup ayrılsak. çok sıkıldım çok.. ucuz aldığı malın şimdi beş katı değerlendiğini anlatanlardan, beğeni ve skor peşinde koşup böbürlenenlerin muhabbetinden, şikayetlerden, egodan, fanatizmin içine düştüğünden karşısındakine sürekli birşeyleri empoze etmeye çalışıp onay bekleyenlerden.

yaptığı işler bir yana; bazı davranışları sebebi ile kendisine saygı duyduğum insan. elinde güç varken iyi kalabilen, sade olabilen insan saygı duyulasıdır. soyluluğu, zenginliği ve insanı deliye çeviren zevkleri merak ettiği şeyleri öğrenip açıklayabilmek için elinin tersi ile itmiştir.

bize bıraktığı bilgilerden dolayı kendisini, bize sadece masal anlatan diğer sakalllılara tercih ederim. bu saatte nereden aklıma geldin sayın kropotkin.

15-30 yaş arası %90'ın günlük sohbet konusudur. "o bunu demiş, bu şunu yapmış." daha üst yaştakilerin %90'ı ise günün büyük bölümünü "bunun fiyatı şu ama ben bu kadara aldım. evim arabam şu kadar ediyor. şu işte çok para var. zamanında şunu alsaydık." konuşarak geçirir. en yaşlışar ise arsa, bahçe, siyaset. en mutlular ise 0-12 arası çocuklardır. ne parayla ne de sex, cinsellikle işleri vardır. ne de büyük beklentileri.

celine dion'un yorumlaması da whitney'den aşağı kalmaz. aşağı bırakayım linki.
buradan

zeki insan diğer zekileri ve aptalları anlayabilir. aptal insan ise ne kendinin ne de başkasının aptal olduğunu anlayabilir.

bu görece değildir.

kimin fikri olduğunu bilerek yorum yapmak gerek. atatürkün fikirleri ile yaşayan birine saygı duyarken, fayda vermeyecek kötü çıkarımlı ilkelere sahip bir başkasının fikirlerine göre yaşayanı da kınarım.

galiba başlık yazarı çevresindekilerin etkisinde kalıp kendi tercihlerini yaşayamayan günlük yaşamı kastetmiş.

numaramı unuttum. hayırlısı.

izleyici sayısını artırmaya yönelik duygusal mesajlar içeren kurgu durumuna evrilmiş neyin deneyi acaba. nedir? market kasasında beş lirası çıkışmadığı için üzülen tombik teyzeye arkasında sıra bekleyen kel amca yardım ederse eğer ne merhametli insanımız var, etmezse eğer bize ne olmuş böyle vah vah bilimsel sonucuna varacağımız görsel şölen. efsane maymun deneylerin daha çok tutarım.

inancımız var. var ama insan bazen yine de soruyor. ya hepten yok olacaksak.

evet elma atılan kişilerden en ünlüsü newtondu. ancak kendisi olayı anlayamadı. elmanın ağaçtan düştüğünü sanıp bundan yola çıkarak büyük bir keşfe imza attı. elma atan kadın ise ilerde olacakları hiç bilemedi. "şu newton da ne odun kadınlardan hiç anlamıyor. başka birini bulayım" diyerek arkasını döndü ve gitti.

zaman akıp giderken başıma geleceklerin hep daha iyi olacağı umudunu taşıyorum. göreceğim şeylerin de hep daha güzel olmasını diliyorum. hayatımdaki herşey
ne kadar güzel olursa olsun yeterli bulmaz ve daha güzel olsun isterim. o zaman bir şiir olursam eğer"en güzeli" olmak isterim;



ne güzel yazmışsın nazım.

ben kafa sözlüğün ilk zamanlarında başlığını ekşide görerek gelmiştim. yaptıkları kesinlikle etik değil.

aslındq normal sözlükte yazmak ekside yazmaktan daha keyifli. çünkü normal sözlük daha efendi. bir ara sürekli giriyordum. keşke burada daha çok etkileşim olsa.

halk için bir anlam ifade etmemesi gereken kişisel bir eylem.

istanbul'da arıtma tesisi mi açıldı? çöpleri geri dönüştüren, elektriğe çeviren tesis mi açıldı? kaç tane metro yapıldı? bununla ilgili başlık açılmaz. çünkü en eğitimlimiz bile asıl şeylerle ilgilenmez. varsa yoksa kuran mı okudu, umreye mi gitti, rum mu, içki mi içti gibi kendisini ilgilendirmeyen şeylerle ilgili haberlere tav olur.

kuran okuyup umreye giderse %5 dindar kesimden oy gelir. güneydoğuya gidip halay çekerse %5 de oradan. bir de anıtkabire gidip şov yaparsa oradan da gelsin. kabul edin olm. milletçe seçim kriterlerimiz bunlar.

insan genç olduğu zamanlar dünyanın hep böyle geçip gideceği sanrısına kapılıp dalar gider. gün gelir zamanın kanatlarını kesmek için kollarında gücü artık yoktur. insan böyle unutkan işte.

arkadaşın yeni taşındığı evine dijiturk bağlatmak için müşteri temsilcisini aramıştım.
nazlı nazlı konuştum. dediler ki: " o hediye, bu hediye, şu pakette kampanya var. ilk üç ay yarı fatura vs.." dedim ki ulan ben 7 senedir sizin sadık müşterinizim. yeni girecek aboneye daha kapsamlı paketi çok daha avantajlı verdiniz. böyle iş mi olur. o avantajları ben hakkettim. dediler ki ehiii. ehiiii size 1 ay yetişkin paketi açalım.

vergi sistemi de böyledir.

kanuna uyan, sadık ve sorumlu vatandaşlarını keriz yerine koyup değersiz hissettiren, sorumsuz ve kötü niyetli vatandaşlarını ödüllendiren sistemdir.

aslında sadece vergi sistemi değil ülkemizin her alanında sorumluluk sahibi, düzene uyan vatandaşlar her zaman sağılacak inek gibi görülmüş ve hakkı yenmiştir. nasıl olsa itiraz etmiyor, ses çıkarmıyor. yükle gitsin.

kötü niyetli hak yiyenler ise, işini bilen gözü açık olarak görülüp iltifat görülmüştür.

kırmızı ışığı görmesine rağmen yavaşlamadan ışık altında zınk diye durmak.

olm manyak mısınız? karşıya geçerken ya durmazsa korkusu ile geriliyorum. kademeli olarak yavaşlamak çok mu zor.