darkholemn - tüm tanımları (2. sayfa)

sakarya

kömürle buhar basıncını kullanarak çalışan full hd bir taş plak.

aşırı soğuk.

anarşist faşist bir veled ile yetiştirilme tarzları benzer olsa da bunlardan birinin kontrasti yüksek kataloglara karşı anti zaafı vardır..

küçük bir serviste istanbul'a doğru hint misali ilerleyen yirmi kişiden geriye kalan ben, sürücü koltuğuna yaslanmadan önce naneli şeker isteyen ve telefonuna en son "ah sus be sen de" deyip kapatan duygudurum intihalli teyze, onun dedikodu yaptığı kızı, arkadaşına otogarda öpücük gönderen ve dizime beli temas ettiği için stres düzeyimi seksi bir edayla "ualeykhümselam" demesiyle artıran dayı ve kucağımda bulunan göç edevatlari...

napıyorsun?.. şeklinde devam ederek asla samimiyet beslemeyen formalite sözcükleri.

aktivasyon enerjisi gereken bir tepkimenin kaynak yetersizliğine bağlı olarak yükselttiği serzeniş.

yasalarin tek fonksiyonu, sabit olmayan fizik kurallarınca yargıya varan farklı zihinlerin aynı korelasyonu sağlamasıyla işler. insanlarin rol yapıyor olmasıyla kendilerinden uzaklaşmasini engelleyen tek şey ise genlerinden somutlanan, yaşantılarina verdikleri tepkilerce şekillenen bilinçaltıdir ve bu, çoğu zaman hiçbir yasanın kapsama alanına girmez. hayvanlarda "içgüdü" olarak ortaya çıkar ve söz konusu varlığın yaşantısında verdiği tüm stratejik kararların üzerine kurulan tüm his ve mantıklı önermeleri barındırır ki öznel olmasının kaynağı da buradan gelir. yasa ve ahlak, olması gerekeni verilmesi gereken tepkiyle harmanlayarak bu özelliği öldürmeye çalışır fakat kimi insanlar yalnızca bir amacı elde etmek için gereken ilkel şartı sağlama düşüncesini gutmez ve zihinlerinde yaşamakta olan ayrı bir evreni işleyişe sokar. bu evrenin karadeliği bir solucan deliğiyle vanaya bağlanır ve belirli ölçüde evrenden dışariya madde aktarımı yapılır. "kontrollü bilinçaltı salınımı" da bu karadeliğin vanaya yönelttigi madde miktarı ölçüsüdür.

06'ya kadar uyumayarak uyku düzeni kurma hedefinin soluk borusunu imha etmek.
d kişisi onaltı yıllık alışkanlığını artık öldüremeyecegini anlamıştır.

kimi zaman kulak zarında ağır hasar bırakabilecek olan enerji kümesidir

evren, sonsuz döngü halinde t=0 anındaki bir su samurunun evrimsel süreçte su üzerinde uyurken ayaklarını yosunlara bağlaması fikrini, şiddetli bir dalga nedeniyle t=0.5 anına kadar oluşturmak zorunda kalan nöronları arasında gerçekleşen dentrit iletiminin elektriksel enerjisi olarak ortaya çıkmış olup iletim sonucunda form değiştirerek sanrı+düş haline bürünecek olan, yeni bir sinyal ile beraber hemen yanında sentezledigi bebek evren ile beraber farklı bir döngüye maruz kalabilen sonsuz bir enerji değişimi devir teslim kanunu uygulamasidir.

dört yaşında başladığı bu yolculuğuna onaltı yıldır devam eden ve bunun için farklı mekanizmalar tasarlayan d kişisinin "dilemek" yerine "tasarlamak" olarak yorumlayacagi başlıktır.

(bkz: anestezi kontrollü kimyasal enjeksiyon sistemi)

hayata tek gelme amacı kendi elinde olmayan sebep sonuç ağlarına bağlı genlerini taşımak üzere yaşamsal fonksiyonları ve temel ihtiyaçlarını en mühim sorun haline getirerek sosyal yaşamda sağlamak için uğraştığı "statü istemi"ni nasıl yücelteceği olan kişilerde rastlanan, dönütü olmayan muhabbet türüdür.

....ve ölüm, ona yaklaştıran tüm kelimeler tarafından somut bir şekilde oluşabilir.
baksana...şu sokak kenarında ne kadar fazla yürüyen ceset var, zihinlerindeki yosun kokusunu hissettiğim...
ölüm olmadan nasıl yaratabilirsin ki en iyiye yaklaşma istemini içinde taşıyan düşünceyi?
ölüm ne kadar soğuk ve işlevsel..
kimisini bir tabuta sarıp karanlık sokakların köşe başlarinda zaman ve mekan tarafindan acizlige bırakıyor öylece;
kimisinin de damarlarina işleyip zaman ve mekanı katlederek yaşayan tek şeyin etraftaki nesneler olduğunu görmesini sağlıyor...
ağır bir katatoni evet... tek bir yaprak hareketini sağlayan kızgın rüzgarın ivmelendirdigi masum bulutlardan ağlayan yağmur damlaları o anda her şeyden daha canlı olur... artık zaman+mekan dokusunu öldürürsün damarlarinda dolaşan tüm bu duygularla
ve karşında geçmiş ve geleceğin tüm ihtimallerini gözünün önünde hissedersin...kuarklardan atomları, prokaryotik hücrelerden tüm canlı formlarını, hayal etmeye başlayan insan zihinden dinler ve medeniyetleri baştan inşaa edersin adeta. çünkü zaman artık sonsuz defa bükülmüş, olayları zihnine öylece sunmuştur.

işte ölüm bu yüzden en güzel yaratıcıdır...

vücudun günlük ortalama su tüketiminin 2lt olması nedeniyle ortaya atılan fakat değişken olan genel bir anlayış vardır..ve ondan daha makul olanı:

(bkz: su içmeden sitoplazmayi otoliz ederek yaşama tutunarak yok olmak)

1- portakal kabuğunun 3mm altına kadar sıvı hidrojen, kerolox veya fenil anilin enjekte edilir

2- enjeksiyon sonrası bileşim 10devir/sn ile döndürülerek homojenlik sağlanır

3- kabuğun en dış kısmına elektrikli tahrik sistemi kurulur ve bir ucu birleşime değdirilerek çalıştırılır

4- tüm dış kabuk 6mm'e kadar karbonlarina ayrılır, alev alır

5- portakal, anilin, saf karbon ve is bileşimi bundan sonraki yaşamınızda avakado ezmeli tostunuzun yerini tutacaktır....afiyet olsun!

bisiketle 30m/s ile 0.23 saatte ulaştığı dragos sahilinin sunduğu günbatımınin odasına 0m/s'lik zahmet ile yayılmasina imkan veren kutsal sokak lambasına karşı odasında gece 00-06 saatleri arasında kitap okuma, palavra yazma ve bahsi geçen eylemle meşgul olan d kişisidir.

zihnin frontal lob ile imzaladığı işbirliği antlaşmasının sağladığı somutlamanin yalan olduğunu düşündürerek onu burundan damlatip muhafaza ettiğiniz takdirde somatik hücrenin çekirdeğine aktarılan organik bir bileşik yardımıyla kendi beyninizin klonuyla sonuçlanan, gece karanlığında yeni bir yaşam formu oluşturmaniza imkan veren elzem hadisenin zihin yıkımı yapılanmasıdır.

(bkz: currently)

charles bukowski

"ortalama insanda
herhangi bir günde herhangi bir orduya
yetecek kadar ihanet,
nefret, şiddet
ve saçmalık vardır.
ve cinayet konusunda en becerikliler
cinayet karşıtı vaaz verenlerdir
ve nefreti en iyi becerenler
sevmeyi vaaz edenlerdir
ve son olarak
savaşı en iyi becerenler
barış vaazı
verenlerdir"

(bkz: heinrich karl bukowski)

bilmiyorum
duymuyorum 'nokta'
artık hissetmiyorum
kör bir balık gibi süzülüyorum
kanatsız bir serçe gibi yüzüyorum

görüş açım giderek yanılıyor
dünyamı yaşam ve ölümün pençesinde bir ilmik tutuyor

görmüyorum nokta
sessizlik gözlerimi tırmalıyor
zihnim de bedenimi...

bugün cümbüş ederken karanlık deniz
yarın bir halatın başucunda uyanır sakin balıklar
balıklar kapkara okyanuslarda yüzebilir
balıklar kapkara denizlerde hiyerarşik düzeni tercih edebilir
balıklar kapkara göllerde boyunlarında bir ilmik yumağı ile uyanabilir
ya da bir daha asla...

(nokta: diyalog kurulan boyutsuz ve her zaman yaşayan özne)