osmanlı imparatorluğu’nun son yıllarında ve cumhuriyetin kuruluş döneminde yaşamış türk siyasetçi, düşünür, göz hekimi, şair ve çevirmen. batıcılık akımının önde gelenlerindendir yani daha kimsenin konuşmaya cesareti yokken osmanlı topraklarında materyalizm savunuculuğu yapmış kişidir. şöyle de talihsiz bir sözün sahibi olduğu söylenir: "amerika'dan ve avrupa'dan damızlık erkekler getirip ırkımız ıslah etmemiz gereklidir."
bertaraf etmek, kendi köşesine çekilmek, bir işi terk etmek veya cemaatten ayrılmak anlamlarında kullanılır. mütezile inancı temsilcilerine de denir. ingilizce'deki isolate kelimesiyle benzerdir.
çoğunlukla namümkündür diyeceğim sorudur çünkü siyasetin etki alanın bu kadar geniş olduğu bir ülkede spordan, sanattan, sivil yaşamdan tutun da aklınıza gelmeyecek bir çok konuya tesiri var. apolitik kalmayı başarabilmek bir lükstür.
bir dil olarak kürtçe tartışmasız bir şekilde ülkemizin zenginlikleriden biridir. bu zenginliği korumak ve sürdürmek; hem sözlü hem de görsel unsurlarla devlet tarafından desteklenmelidir. ana dilde eğitimi hayata geçirmenin yaratacağı zorluklar olabilir fakat anadili kürtçe olan öğrenciler için destekleyici bir dil olarak müfredatta yer alabilir.
not: bu zenginlik kürtçe ile sınırlı olmayıp diğer tüm yok olma tehlikesi yaşayan azınlık dillerini de kapsamaktadır.
kürtçe'yi bir adım öne çıkaran detaysa şudur: ciddi bir nüfus tarafından belli bir bölgede yoğun olarak kullanılmasıdır diye düşünüyorum.
lale balonu veya lale spekülasyonu olarak da bilinmektedir. hollanda'da altın çağını yaşayan lale borsasının bir anda çökmesiyle lale ticaretini yapan esnaflar olanları şaşkınla izleyerek, müthiş zararlar etmiştir. ayrıca bu olay tarihteki ilk spekülatif ekonomi hareketi olarak da düşünülür. günümüzde de bu terim "lale çılgınlığı" adı altında bazı varlıkların veya ürünlerinin gerçek fiyatından sapmasına bir benzetme olarak kullanılmaktadır.
aristoteles'in tümdengelimci yaklaşımı yerine tümevarımcı yaklaşımı savunur böylece iddiayı kanıtlamak yerine çürütmeye de çalışılarak sonuca ulaşmak hedeflenir. (bkz: bacon yöntemi)
rashomon filmiyle birlikte literatürde yer alan etkidir. insanların aynı olaylarda gördükleri, algıladıkları şeylerin birbirinden farklı olabilmesini açıklar. temelinde bir hikayedeki gerçekliğin kişilerin kendi öznelliğiyle ilgili olduğunu söyler. örneğin bir olaya karşı algılarımız, düşüncelerimiz sayısız varyasyonlarla sahiptir. bunlar yaşananı abartma, küçültme, yok sayma vs. gibi diyebiliriz. sonuçta bu varyasyonlardan biri baskın gelir ve biz onu gerçek diye kabulleniriz.
insanların olayları başarı odaklı değerlendirilmesi ve başarısızlıkları göz ardı etmesiyle ünlü bir mantık yürütme hatasıdır.
örneğin 2.dünya savaşında ingiliz ordusu uçaklarının düşürülme oranını azaltmak için bazı bölgelerine zırh kaplaması yapmaya çalışıyor. uçağın ağırlığı ve malzeme yetersizliğinden dolayı her yer zırhla kaplanmıyor, bunlar da uçağın en çok mermi alan bölgeleri zırh ile kaplıyorlar. fakat bu yöntemin geri dönen uçak sayısını çoğaltmadığını fark ediyorlar. abraham wald adlı bir istatistikçi olaya el atıyor ve zırh kaplamaları gereken asıl yerlerin geri dönen uçakların mermi yemediği bölgeler olduğunu iddia ediyor. bazı uçakların bu bölgelere darbe alıp düştüğünü, hayatta kalanların ise diğer bölgelere mermi aldıkları için geri döndüklerini açıklıyor. kısacası geri dönen uçakların mermi aldıkları yerler, onları düşürebilecek (başarısızlığa uğratan) noktalar değil.
bir başka örnek, bolt‘un her yarıştaki başarısı göze sokulurken olimpiyatlara katılmaya hak bile kazanamayan milyonlarca sporcunun başarısızlığı göz ardı edilir. yıllarca antreman yapan, düzenli beslenen ve kendini spora adayan insanların sadece bir avucunu izlersiniz olimpiyatlarda.
bu nedenle insanlar yapmış oldukları akıl yürütmelerde başarı veya şans faktörleriyle yanılgıya düşebiliyorlar.
gereksiz bir başlık daha görüyorum. insanlar nerede kitap okuyup, okumayacagini kimseye soracak yada öğrenecek değil. isteyen istediği yerde okur kardeşim. hayır, kitap okumanın başkasını özgürlük alanına müdahale olabileceği hiçbir yer yok. ister şov olsun, ister tavlama aracı yani her neyse işte kimseyi bağlamaz.
ek: ilber ortaylı bir şehri tanımanın en güzel yöntemlerinden birinin o şehrin kültürel öğelerini barındıran bir kitabı elinize alıp; bir bistro veya kafede oturup, dinlenirken hem kitabı okuyup hem de şehrin atmosferini hissetmekle olduğunu söylüyor. çokta mantıklı gelmişti.
bir zamanlar şehrin belediye başkanının 1939'da çizilen bir çizgi roman karakteri olan ve daha sonra dc filmlerinin baş süper kahramanı olan karakterin isim hakkıyla ilgili dava açtığı şehirdir.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.