2 küsür sene önce ukde bırakmışım ve değerli kendimeaitbiryer doldurmuş, tekrar teşekkür ediyorum.
diş camiasının en kahır çeken kısmıdır. ne hekimlerin umrundasınız ne de çalıştığınız laboratuvarın. fabrikada işçiyim demek yerine laboratuvarda teknikerim diyorsunuz tek fark bu. ve ikisini de deneyimlemiş biri olarak söylüyorum ki sanırım fabrika daha insaflı idi..
hiçbir zaman yaşamadığım ve muhtemelen yaşamayacağım histir. çok duygusal ve bu duygusallığını da saklamayan bir insan olmama rağmen hiçkimse en derin duygularımı hiçbir zaman tam anlamıyla bilemeyecek. istemsiz bir ketumluğa sahibim. biraz da öyle olmak lazım gibi..
terbiyesiz sözcüklerim var hayata dair, sitem de dahil.
bi' an kızıp sesli söylemesem bari, dedi.
aslında ben hiçbir şey söylemesem daha iyi
bu sefer de zehrim içimden kalcak ama n'apim?
mesleğimde kendi kendime bocalanıp, bir üst seviyeye çıkma ihtimalimin olmayacağı kanısına varmak üzereyken çok da tanımadığım ama elimi gözlemlemiş olan bir abi "senden çok efsane porselenci olur bak buraya yazıyorum" dedi. *
görülmediğimi sanıyordum..
spotify karnemin bana 5 puan olarak sunduğu, en çok dinlemiş bulunduğum çok değerli rap sanatçısı.
genelde tavrımızdan halimizi anlatmaya çalışırız. anlaşılmak uğruna da ömrümüzü veririz.
ruhumu, her şarkısında gözlerimin önüne sermeyi başarabiliyor. iyi ki var!
edit: bir de bazen olmuyorsa kurcalamak da gerekebiliyor.
sevgili çok sevdiğim rap sanatçısı çağrı sinci'nin eypio ile düeti olan şarkıdır. kendisi müthiş tribe sokuyor. lütfen yolculukta, cama bakarak dinleyiniz.
t: yanlış yapılan bir hareket veya düşünce üzerine karşılık olarak kurulan cümle.
yazar için tanımı: yüzüne karşı diyemediğimiz kişilere yanlış yapıyosun demek için açılan iç dökme başlığı
çoğu zaman bu cümleyi kurmakta zorlanırım ve genelde ciddi anlamda cesaretimi toplayıp yapabildiğim anlar çok azdır. çünkü insanlar yanlış yaptıklarını bilmek istemezler. bilseler de duymak istemezler. kimse yanlışlarıyla yüzleşmeyi göğsünde yumuşatıp kabul etmez. ben de zaten öyle herkese demem yanlışlarını.
ama eğer bir gün anlaşılabileceğimi bilsem tüm içtenliğimle derdim ki, yanlış yapıyosun baba
o kadar yanlış yapıyosun ki. hayatımı o kadar yanlış yönlendirmeme ve o kadar saçma seçimler yapmama sebep oldun ki bunları fark etmek benim çocukluğumu çaldı benden. seni anlamak uğruna harcadığım tüm o zamanımı kendime kullansaydım bambaşka bir insan olurdum. "anneme keşke daha güzel bir hayat sunabilsem" düşünceleriyle beynimi patlatmak yerine "kendime daha güzel bir gelecek nasıl sunarım" üzerine uğraşırdım.
ben düşündüğün kadar anlayışlı ve düşündüğün kadar akıllı değilim. ben seni anlamak ve evdeki huzuru sağlamak zorunda değilim. ben aranızdaki köprü görevini üstlenmek zorunda değilim. ben sizin hayatınızdaki psikolog rolünü yaşamak zorunda değilim.
yanlış yapıyosun baba, inciteceğini düşünmeden kurduğun her cümle öyle derinden yaralıyor ki fark etmiyorsun. ya da ediyorsun ama konduramıyorsun.
biliyor musun, ben iki küsür sene öncesine kadar sanıyordum ki sevgi gösterilmez. sevgi sadece bilinir ve sevilen kişi de bunu kendi kendine anlar. sevgi öyle dile getirilmez, sevgi hareketlere yansımaz hatta sevgi tam tersi gösterilse bile yine de sevgidir.
ben hep böyle sanmıştım ve temelinin senden geldiğini anlamak benim yıllarıma, benlik anlayışıma, özgüvenime, hayata yaklaşımıma mâl oldu.
ama kırıyorum zinciri. kendi hayatımı kurarken kırıyorum. keşke elimden gelse de seninkine de el atabilsem. neyi düşünüyorum biliyor musun aslında?
bir gün senden hiçbir şey istemeyeceğiz.
bir gün senden hiçbir şey beklemeyeceğiz de.
bir gün senden hiç medet ummayı bile getirmeyeceğim aklıma.
yardımı da sevgiyi de çözümü de ya kendim halledeceğim ya da bunun için bir başkası zaten olacak. acaba o zaman rahat eder misin? acaba o zaman hiç kendini huzurlu hisseder misin?
"oh be hiç ses yok, kimse de yok. kafamı dinliyorum." diyebilecek misin?
acaba dank eder mi kafana bazı şeyler..
keşke çok geç olmadan fark etsen yanlışlarını. çok geç olmadan anlayabilsen aileni nasıl ihmal ettiğini, şikayet ettiğin her şey için aslında şükretmen gerektiğini ve bir gün bunun için çok pişman olacağını..
keşke bilsen, bir çocuğun "anneme bambaşka bir hayat sunabilme şansım olsa keşke" cümlesini kurdurtmanın ne kadar ağır olduğunu.
başkalarını kırmamak için gösterdiğin çabanın dörtte birini göstersen mesela.
yanlış yapıyosun baba, eğer bir gün senden önce göçersem bu dünyadan seni hep çok sevdiğimi bil.
yanlış yapıyosun baba, eğer bir gün senden önce göçersem bu dünyadan sana hep kırgın kalacağımı bil.
ve eğer bir gün anlayabilecek olursan,
yanlış yaptığını bil.
üstteki yazara katılıyorum ama birini engellemişim ve o bir kişi artık ne yaptıysa bu düşüncemi bile ezip geçmeme sebep olmuş. ne olduğunu ve kim olduğunu dâhi hatırlamıyorum(kesinlikle hak etmiştir).
çağrı sinci ve indigo adlı rap sanatçılarının düeti olan flu şarkısında geçen söz.
ayrıca yine çağrı sinci'nin deniz sungur'la olan bilemiyorum şarkısında da "gençlik mi kaldı? söyledim ya duymadın mı, her yıl üç yaş aldık!" sözü birbiriyle tokalaşıyor hissi veriyor.
benim tosbamdır kendisi. annesini çok tebrik ediyorum mükemmel bir parça doğurmuş. kendi kendime oturdum duygulanıyorum, onun haberi bile yok. aşık mıyım bilmiyorum ama(!) doğum günü olduğu için ağlayasım geliyor duygusallıktan.
düşünüyorum da minik elleri, burnu falan vardı benim tosbamın. bebekti. ufacıktı. şimdi ise koca burunlu dev elli koca adamım kendisi. büyüyüp hayatıma dahil olarak kışımı bahara çevirdi. o ufak bebek, böylesi güzel güçlere sahip olduğunu nerden bilebilirdi ki? iyi ki doğmuşsun güzel gözlüm, süper bir başarı.*
3 sene önce de dediğim gibi ismim olmasını istediğim bir isimdir. benim ismin olmadığı için kızımın olmasını istediğim isimdir
elzem kelimesini ilk duyduğumda "kızımın adı!" diye kendi kendime söz vermiştim(12 yaşındaydı)
şimdilerde yabuklum beyle diyaloğumuzun neredeyse yarısından çoğunu daha hiç ortada olmayan bebemiz oluşturuyor. örneğin:
birbirimizi motive etme şeklimiz elzeme bez parası kazanmak*
her neyse, bugün sana bir şeyler söylemeye geldim benim portakalda vitamin dahi olmayan güzel kızım. annen senin adını kendisi bile daha çok küçükken karar verdi. baban ise annenden haberi bile yokken aynı ismi düşünüyormuş senin için.
hatta annen ile baban sadece tanışan iki kişiyken elzem ismi için kavga etmişti. annen "ilk kızı olan koyar o zaman ismi" demişti. baban da "belli olmaz belki rekabete gerek kalmaz" demişti. şu an bu cümleyi yazarken mevzuyu yeni anladım canım kızım. baban kusursuz biçimde yürümüş annene.
ne zaman geleceksin hayatıma bilmiyorum ama sanki seni tanıyor gibiyim annesinin pembe yanaklısı. hayalimde azıcık bile gülünce yanakları al al olan, kumral, kıvırcık saçlı, minnacık burunlu, gözleri aynı babası gibi güzeller güzeli bir kız çocuğusun.
ve biliyor musun çok şanslısın. belki birçok insana saçma gelebilir ama oturduk cümbür cemaat seni bekliyoruz. aramızda maskot gibisin.
annenin arkadaşları(yani teyzelerin) annene kızarken bile seni kullanmaya başladı*
ve istikrarlı bir biçimde "evlen de elzemi sevcez yeter" diye zorbalanıyorum.
şanslısın derken, sana çok güzel bir baba seçtim. hatta belki de seni kıskanabileceğim kadar güzel. ne zaman bir kız çocuğu görse "elzemimiz bu bebeden de güzel olur bak" diyor.* sohbetlerimize seni de katıyor. herhangi bir mağazayı gezerken olmayan olaylar ihtimali üzerinden ebeveynlik yapıyoruz sana.
aramızda kalsın ama bir keresinde ikeada sallanan sandalyelerde veli toplantısında öğretmeninle senin hakkında konuşurken insanların garip bakışlarına maruz kalmıştık..
yani demem o ki, her şey vaktinde güzel elbette ama senin varlığının düşüncesi bile çok hoş. biriciğimiz olacaksın. eğer olur da ergenlik dönemindedir yahut sonraki süreçlerdedir kendini değersiz ve sevgisiz hissetme gibi bir duyguya kapılacak olursan sana bu yazıyı göstereceğim*, yokken bile bu kadar seviliyor ve önemseniyorken senin varlığını yok sayabilecek herhangi biri tarafından değersiz hissettirilmene asla müsaade etmem benim küçük tosbam.
zamanında ve sağlıkla gel elzemim. biz seni annen baban değil yaşları biraz büyük kaçmış oyun arkadaşların olarak da bekliyoruz.
ankara'nın grisini yeşillendirecek kadar güzel olan gözleriyle bana her bakışında aslında beni değil de içimdeki küçük bebeyi gördüğünü fark ettim bugün.
alelâde bir eylemi yaparken bile beni nasıl dikkatle ve sevgiyle izlediğini,
hiçbir hareketimi, hiçbir şımarıklığımı, çocuksu davranışlarımı yadırgamadığını,
sevmediğim ne varsa ben dile dâhi getirmeden onlardan uzak olduğunu,
birçok sıkıntıyı bana ulaşmadan sessizce çözdüğünü,
üzülme ihtimalimin olduğu her durumu göğsünde yumuşatıp öyle yansıttığını,
iyi olmamı ne kadar önemsediğini ve bunun sürekliliğini saklamak için nasıl uğraştığını,
her gördüğü ufak bebeği gözlerinin içi parlayarak izlediğini fark ettim bugün.
değerimin bir an bile eksilmediğini fark ettim bugün. sevgi görmek için çırpınmam gerekmediğini, hayatımdaki adamın beni hep sevgiyle kucakladığını fark ettim bugün. hatta sadece benim değil etrafımdaki insanların da bunun farkında olduğunu gördüm.
ben mutlu olayım diye gözümün içine baktığını, en ufak gülümsememe içinin eridiğini fark ettim bugün.
çektiğim cefaların bana böylesi güzel bir sefayla karşılık verdiğini fark ettim bugün. "çok güzel seviyor seni, bakışlarından belli" cümlesinin insana nasıl kuş gibi hissettirdiğini fark ettim bugün.
ben ne kadar daha yaşarım ya da kader bizim için ne yazdı bilmiyorum ama bana sevilmenin bu güzel hissini tattırdığın için sana her ne olursa olsun hep minnettar olacağım. hayatımda olmanı sağlayan hangi sevabım, aldığım hangi hayır duasının sonucusun bilmiyorum ama iyi ki varsın. ve bu varlığın dâim olsun diye ömrümü verebilirim.
ilkokulda tanıdığım ve alakasız bir biçimde en sevdiğim şiiri 34 fn 346 olan yazardır. -en sevdiğim ve tüm şiirlerine bayıldığım yazar-
yağmurun altında çınar
çınarın altında o karaltı
bırakılmış bir araba
34 fn 346
sağ arka lastiği yırtılmış
camlarında kurşun delikleri
içinde barut kokusu var
hala çalışıyor silecekleri
bir sola bir sağa
bir sola bir sağa
aslında sebepsiz değildir. saptayamayacağınız kadar çok sebebin üst üste gelmesinden kaynaklı olan ağlamadır.
belirtebileceğiniz tek bir neden olmadığı için sebepsiz gibi görünür.
insanı bunun kadar rahatlatabilen başka bir şey yoktur kastımca.
ağlamak insana verilmiş en büyük lütuf bile olabilir.
leyla
seni dün ışıksız bir sokakta gördüm
özlemişim güzel bakan çehreni
-güzel insansın vesselam-
seni gördüm,
bir cebinde elin, diğerinde sigaran
seni gördüm.
boşluğa bakıyordun
boşluğa yürüyordun
sağlam, güzel adımlarla
boşluğa koşuyordun hep yaptığın gibi.
seni gördüm,
omuzunda yağmur
omuzunda eski bir yağmurluk
omuzunda dünya, ve dünyada güzel olan ne vardıysa omuzunda
-güzel insansın vesselam-.
leyla
tutturmuşuz bir güzel insan olmaktır
sen, güzel insanlığınla ışıksız bir sokakta
ben, bütün insanlığımla peşinde
tutturmuşuz bir güzel insan olmaktır, gidemiyor.
ne hayrını gördün bugüne dek?
a güzel kızım
omuzunda eski bir yağmurluk var
ayağında evin olmayan toprak
yüzünde solmamış bir tebessüm
umudu hala çıra gibi yanan bir meczup
a leyla
a güzel kızım
sen kendine ne yaptın?
hangi sokakta bıraktın sana verdiğim atkıyı
boynuna hangi rüzgarı aldın
sen beni hangi bozuk bahçeden çağırdın leyla
bu ne yaman iştir!
burası
hangi güzel ülke olmalıdır leyla?
tutturmuşuz bir güzel insan olmaktır
bu nasıl güzel insan olmaktır leyla
sen, bütün gaddarlığınla asfaltsız bir yolda
ben, bütün acziyetimle peşinde
tutturmuşuz bir insan olmaktır, gidemiyor
bu diyarda asfalt olmalı leyla
bu diyarda toprak olmalı
bu diyarda, senin omuzunda adım adım dolaşan bir bulut olmalı
bu diyarda, senin omuzunda olmalı
omuzunda yağmur
omuzunda yoksul bir yağmurluk
umudu hala çıra gibi yanan bir meczup.
leyla
korkuyorum
boşluğa bakıyordun
boşluğa yürüyordun
yarım, umutsuz adımlarla / boşluğa yürüyordun
a güzel kızım
a benim çıra gibi yanan meczubum
sen beni hangi bozuk bahçeden çağırdın?
bu ne yaman iştir
bu nasıl bir yağmurdur leyla
çek şunları üstümden
al şunları üstümden
atkımı tak dolu bir çukurda buldum
umudu çıra gibi sönen bir meczubum
beni bırak
takıntılarım var
git buradan leyla, git!
kalbini kıracağım dedim
omuzların düşecek
yağmurun düşecek dedim
yağmurluğun düşecek
umudum çıra gibi sönüyor leyla
a leyla
a güzel kızım
sen kendine ne yaptın
a leyla
a güzel kızım
sen
kendine ne yaptın?..
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.