ferahfezai yazar profili

insan hırsını, kibrini yok edemediği müddetçe yaşayamayacağı belli olan komünist sistemin yok oluşu gayet tabîdir.

marş ise oldukça tırtmış.

ahmet hamdi tanpınar'dan ilhamla "oturup beklemek" diyebilirim.

ataların kalksın o ülke senin bu ülke benim tur atsın sonra kahvede pineklemeye tav ol.
meslek seçerken bile tatilini, az çalışıp çok kazanmayı kurarız kafamızda. işte bu memlekette neden bu kadar dolandırıcı ve dolandırılan olduğunun cevabıdır.

ana teması mükemmel olup insan doğasına uymayan yönetim sistemidir.
bu problem de serbest piyasa ile çözülmüştür. yani doğa kanunları alınıp para düzlemine getirilmiştir. liberalizmin yanı başında palazlanan kapitalizm ise tamamlayıcısıdır. birileri üretir ve satar, diğerleri o fikirlerde çalışır ve satın alır.

sistemin adı ne olursa olsun her zaman bir kral vardır.

bir dostumuzun hezeyanına şahit olduğumuz başlıktır.

samimi, gerçekçi, ayakları yere basan bir teklif.

döküm tavada, şarapla marine edilmiş et yapan, şatafatlı isimlerle göz boyayanlara karşı desteğimi esirgemeyeceğim insan güruhu üyelerindendir.

ya siz nerede büyüdünüzde bunlarla haşir neşir oldunuz be kardeşim.

tamam da neden? sorusunu akıllara durak yapan icat.
vekalet sistemi ile namaz farzını halledecek olan müslümanları sevinç göz yaşlarına boğmuştur.

ülkedeki okuma eksikliği yüzünden her konuda fikir belirten kişidir. bir allahın kulu onun gibi bilgiye aç olmadığı için burada tatava yapılıyor. yahu adamın bahsettiği referans eserlerin adını teleffuz edemeyen profesörler mi konuşacaktı şengör yerine.

amerika'da beynini yıkamışlar demiş bir arkadaş. özgün fikirlere sahip olduğu için direkt yaftayı yapıştırmak zorunda değilsiniz. bildiğinin zekatını bilmeyenlerin yorumları komik duruyor. önce o seviyede bir iki kişi çıkarmalısınız karşısına ki her konuda konuşma bak bu adamlar uzman diyebilesiniz.

gençlerin artık "yükle babacım, yükle. biz böyle çok buzdolabı taşıdık abicim" demesi gereken durumdur. tadını bilmediğimiz şeyi nasıl öğreneceğiz?

bu kara cahil yorumu dün akşam bir arkadaşımdan duydum. başlığı açan şahısla ortak yönleri kendilerini seküler ve aydın sanmalarıdır.
bre kendini bilmezler özgürlük sadece sizin istediğinizin olması demek değil. bize dokunmasınlar ama biz herkese dokunalım.
savunduğumuz şeyin isteyen istediği halde gidip okusun. kafasında cumhuriyet düşmanlığı, şeriat seviciliği olmasın yeter.

sağında solunda, hiç sekmiyor, boş beleş yorumlarla kendisini pohpohlayan insanlar türüyor.

yıllardır bitmedi bu mesele. yok alevisin, sünnisin, açıksın kapalısın, atatürkçüsün, muhafazakarsın... yeter be güllüm. salın bunları. bak memleketin ekonomisi düşmüş yerlere. millet artık türk lirasının düşüşünden para kazanmaya çalışıyor. suni gündem yıldırdı artık

iki bira ve biraz patates ile "anlat abi, ne olcak bu insanları hali?" diye sorup saatlerce dinlemek isteyeceğim abdli yazar.
toplum sorunlarına bastığı parmak ve bu sırada insan ruhundan makas alışları dikkate şayandır.
(bkz: fareler ve insanlar)

bira değil, biracık demek gerekir.

peynir alınırken verilen tadımlık peynir kıvamında, nefsi gıdıklamaktan ileri gitmeyen içki.

portakal.
dedemin bir akrabası askerliğini antalya civarlarında yapıyor ve yemekhanede ömrünün ilk portakalını görüyor. tadını, kokusunu çok seviyor alıp kabukları kurutuyor. tam o sıralarda bir mektup: kızın oldu, adını ne koyalım?
cevap: portakal.

'yoktur öyle bir şey' dediğim sorun.

eğer hiç kadın varsa daha da hiç olur. çok kadın daha çok kadını çekiyor. kadınlar doğası gereği kapitalisttir. rekabet olan ortam çekici geliyor herhalde.

müptelası olduğum tatlıdır.

semt pazarına denk gelmiş bir yazarın açtığı başlıktır.

diğer türlü güleceğim, çünkü 2009 facebook gönderisine benziyor. gerçek, sizin kabul ettiğiniz ne ise odur, diğerleri sahte veya yalandır. bu sebeple mutlak doğru mutlak yanlış olamıyor.

şunu demek istiyorum; ya herşey gerçek sen sahte isen? içine bak dostum, kendi içine. ne var ise içindedir.

tebrik edilesi ve bölümdekilerle pek uyuşamayan insandır.

yeri gelmişken belirteyim. mezuniyet töreni, erken boşalmaya benzer. o kepi atarken mutlusunuzdur ama 1 dakika sonra yüzünüzde yarım kalmış bir tebessüm kırıntısıyla evinize ya da arkadaşlarınızla hep gittiğiniz bir mekanda aynı şeyleri yapmaya devam edersiniz.

sözün özü; eğer derece yaptığınız için adınız anons edilmeyecek, amansızca o anın gözdelerinden olmayacaksanız uzaktan akrabanın düğününe gitmek gibi olur.

baklava-ayran. lütfen aksini iddia etmeyin, kutsalımdır.

aşçının yaptığı yemeği beğenmeyip şikayet etmesine benzer.

son derece doğru tespittir. (bkz: araplar)

bir sürü bkz verebilirim. islam dünyası içersinde en düzgünü yine bizimkiler. araplarda emevi zihniyeti çoğu yerde devam eder. iran desen başka bir dünya. kuzey afrika yine arap esintisinde. efendim türkler yine aralarında en yakınıdır müslümanlığa:))

kıymetli (bkz: prusyaduku)nün istanbul üzerinden gelmesi şartıyla 45.000 kişinin içinde katılmak isteyeceğim organizasyondur. baron yanı rezerve edin.