bu konuda bazı koca sakallı dede çıkıp yarım yamalak bilgiyle yorum yapması beni delirtiyor. bir savundukları şeylere bir kılıf bulmak için sürrealist hikayeler anlatıyorlar. ne bir kaynağı var ne bir şeyi. mesela geçenlerde duydum adamın biri öldükten sonra azap odalarından birine götürülüyormuş giderken bir kadın görmüş tüm vücudunu yakıyorlarmış sormuş bu kadının günahı ne? demişler ki bu kadın birgün yolda yürürken bir adam onu görmuş adam ona iyi niyetle bakmamış ve kadın adamı baştan çıkardığı için tüm vücudu yanmış erkeğinde sadece kasık bölgesi yanmış. hikaye aynen böyle anlatıldı. kadının tek suçu yolda yürümek o da suç bile değil bu nasıl hikaye ya.
insanların kendi sapkın ve sığ düşüncelerini dini kullanarak inandırmaya çalışması beni çıldırtıyor.
yorumu size bırakıyorum...
okurken, seninde satranç oynadığın ve karşı tarafın hamlelerini beklerken seninde çıldırdığın harika bir kitap. ve kitaba baktığımda iki taraf görüyorum biri hiç çabalamayan ve düşünmeyen ama her şeye rağmen başarılı olan biri de çok düşününen uğraşan ama kendini yormaktan öteye gidemeyen iki büyük zıtlık. belkide yaşamak için çok büyük hamlelere elere gerek yok. öylesine yaşanmalı.
ben filmini izlemedim ama tiyatrosunu izlemiştim harikaydı. bazı zıtlıkları, kavgaları, uyumu ve çatışmaları öyle güzel işlemiş ki bittikten sonra etkisinde kalıyorsun ve bir çok duygunun harmanlanmış biçimde üzerine çöktüğünü hissediyorsun.
ekslibris deyince aklıma hasip pektaş hoca geliyor. 18 nisan pazar günü 14:00-16:00 arası" ekslibris araştırmaları" adlı zoomdan söyleşisi var kaçırmamanızı tavsiye ederim.
cengiz aytmatov kitabı. kitabı okurken bir yanda bir çocuğun masumiyetini hissederken bir yandanda yaşamaya veya yaşatmaya dair tüm duygularını kaybetmiş orozkulun zalimliğini görüp sinirden kendinizi yiyorsunuz.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.