dünya klasikleri / edebiyat
7.1 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

1.
aynı zamanda (bkz: stefan zweig)' in bir romanı
tek başına bir odada (hücre de olabilir okuyalı uzun zaman oldu), kendiyle satranç oynayan bir adamı anlatır. satranç oynayacak kimse bulamadığı için rakibi yine kendisi olur.
devamını gör...
edebiyatının tarihinin yazılmış en güzel eserlerinden biridir. zweig'in usta kalemi ve çarpıcı konu seçimi kişiyi yeniden yazara hayran bırakmaktadır.

kitapta bir adamın konulduğu ıssız odada delirmemek adına eline geçirdiği satranç kitabı sayesinde, o güne değin görülmüş en usta satranç oyuncularının oyun hilelerini öğrenmiştir. hileler sayesinde kendisi de usta bir oyuncu olmuştur. fakat onu delirtmeyi oda değil, oyun başarmıştır. adam delirmesine ramak kala oyundan vazgeçmiştir.
devamını gör...
çok ince olmasına rağmen hakkında birçok şey yazılıp çizilen zweig kitabı. öyle bir kitap ki, satranca ilgi duymayan insanları bile büyüleyen bir anlatıma sahip.

otoriterlik ile barış yanlılığının çatışması, iki karakter ile temsil edilmiş. öyle ki, czentovic başta kendisine söyleneni yapan fakat sonrasında yeteneği keşfedilip dünya şampiyonu olan bir karakter. fakat sonrasında kibirli ve para hırsı olan, iletişim kuramayan, ruhsuz ve tek bildiği kazanmak olan, bilgisiz birine dönüşüyor. onun için "ruhsuz" kelimesi en doğru tanım olacaktır, hitler rejimi gibi.

bir diğer karakter dr b. ise aydını ve barışı simgeleyen karakter. tamamıyla sağduyulu ve sanatçı ruhlu. 2. dünya savaşı sırası ve sonrasında hiçliğe sürüklenen birçok insan gibi.. ona atıfta bulunulmuş zaten bu karakter ile fakat o, hiçliğe ışık tutmaktadır. bana göre gerçek satranç dahisi o'dur.

satranca gelecek olursak, belki de hayatta kalma mücadelesidir satranç, bir oyundan çok fazlasıdır.

beğenmeyeninin olduğunu pek düşünmüyorum. popüler olduğundan ön yargı ile yaklaşan kişiler elbet olacaktır fakat kesinlikle popüler ama boş kitaplardan değildir. iyi okumalar.
devamını gör...
kısa ama bir o kadar anlamlı enfes kitaptır. popüler bir kitap olmasına karşın ülkemizdeki düşük kitap okuma oranından mütevellit bu kitabı okumayan birçok kişi bulunmaktadır. daha önceki yazarın dediği gibi okuyun ve okuttturun.
devamını gör...

"bize hiçbir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz."


stefan zweig'ın son eseri olan satranç, adeta onun hayata bir veda mektubudur. nitekim kendisi de artık dünyanın asla eskisi gibi olamayacağını düşündüğü için, dünyanın içinde bulunduğu savaş ve kaos hali karşısında duyduğu endişe ile hayatına son vermiştir.

belirtmiş olduğum gibi son eseri olduğu için, bu kitap aslında intihar eşiğinde bulunan yazarın ruh halini ortaya koyan bir eserdir.

kitap kısacık bir öykü olarak görünse de aslında içinde barındırdığı imgeler ile harika bir eleştiri, başkaldırı kitabıdır. kitap insanlığın ve insanlık onurunun faşizm ve otorite karşısındaki ezilişini sayfalar arasında ilmek ilmek işlemektedir.


yazar kitaptaki karakterler ile dünyanın içinde bulunduğu durumu harika bir şekilde simgelemiştir. kitapta satranç tahtası savaş alanını, dünya satranç şampiyonu mirko czentovic ise nazi otoritesi ve acımasızlığını temsil etmektedir. kitapta psikolojik işkence ile sorgulanan dr. b ise; insanlığı, hümanizmi, çekilen sıkıntıları, savaşların insanlık üzerindeki etkilerini simgelemektedir.


tüm bu bilgiler göz önüne alındığında satranç, dünya edebiyatı'nda yazılmış en etkili eserlerden birisidir. basit bir hikaye olarak görülmemeli, satır altları üzerine uzun uzun düşünülmelidir. satırlarıma son vermeden önce stefan zweig'ın aramızdan ayrılmadan önce bizlere bırakmış olduğu cümleler ile sizleri baş başa bırakmak istiyorum:


"özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor: bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke brezilya’ya içten teşekkürlerimi sunmak. her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal anavatanım avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım. ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. bütün dostlarımı selamlarım! hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızılllığını görmek nasip olsun! ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”
devamını gör...
akıcıdır, sürükleyicidir ama kitabın baş karakterinin konulduğu hapishane dışında kitabın anlattığı pek de bir şey yoktur. uzun yolda okumalık çerez bir kitaptır. insana çok bir şey katmaz.
devamını gör...
yazarın okuduğum 7-8 kitabı içinde en iyisi diyemeyeceğim kitaptır. ama yazarın akıcı anlatımı sayesinde kısa süre içinde elinizden bırakamayacağınız kitaplarındandır. ve kitabın size bir şey katıp katmaması kitaptan çok sizinle alakalıdır. okuyup bitirdiğimde, verdiği veya vermeye çalıştığı bir mesajı var mı diye düşünmüştüm. kitabı bitirip taze fikirlerim ve hislerimle masa başına oturduğumda bir şeyler karalamıştım. cümlesi cümlesine aktarıyorum:

dr. b. adlı kişinin esarette geçirdiği sürede farklı fikirleri, hobileri ve düşünceleri üretmek için çok zamanı vardı ama tüm bu eforu sadece bir kitaba ve konuya -satranca- verip onun üzerine çok iyi çalışması mental sağlığına iyi gelmedi. gemideki dünya şampiyonundan bile iyi seviyede olan satranç bilgisini ve kendisini istihdam edemediği için yeteneğine veya üzerine çok çalışıp usta olduğu bu oyunu oynama becerisine gölge düşürdü. bu yüzden hayatta karşımıza çıkan şeylerin sadece birine odaklanmak, onu takıntı haline getirmek yerine birçok şeye odaklanmak daha faydalıdır. bir şeye hastalık derecesinde kafayı takmanın sonucu sağlık sorunları da olabilir.
devamını gör...
kendimi dr. b'nin hiçliğiyle özdeşleştirdiğim stefan zweig kitabı.

şöyle ki; 15-16 yaşımdayken, babam, köydeki halasında bir gün kalmamı istemişti. kadın köyde yalnız yaşıyordu. 80 yaşında bir ihtiyarcık. bir sene sonra da öldü gariban. neyse, babamın halasındaki o bir gün benim için hiçlikti. o tek göz evde okunacak tek bir şey yoktu. bırakın kitabı, takvim yaprağı, eski bir gazete, kuran-ı kerim'in türkçesi bile yoktu. 80 yaşındaki bir ihtiyarla beyni her türlü bilgiye aç bir ergenin ne gibi bir ortak noktası olabilir? odanın bir köşesinde kurumakta olan biberler, bir köşesinde alev alev yanan bir soba ve onanın her santimetre kübünde bir iki kısa sohbetten sonraki boğucu sessizlik vardı. büyük halam saçlarına nasıl kına yaktığını, biberleri gölgede kurutmanın nasıl daha iyi olduğunu anlattı durdu.

beyin açlığını bilir misiniz? karın açlığından daha zordur. işte, satranç'ı okurken dr. b ile ortak yönümüzü keşfetmiştim. o sırada elime bir anatomi kitabı geçse doktor olmuştum.
devamını gör...
bir stefan zweig klasiği. şahsen ben, zweig'ın pek kurgulama yapan bir yazar olduğunu düşünmüyorum. kanaatimce zweig hikâyelerini hakikate dayandırıyor. nihayetinde satranç, onun son dönem eserlerinden olduğu ve artık kalemi tabiri caizse, oturmanın da oturmasını gerçekleştirdiği için, ortaya fevkalade bir edebî lezzet çıkmış. okunmalı, okutulmalı.
devamını gör...
zweig bu kitabı brezilya' da sürgünde iken yazmıştır. kitap buenos aireste 1942 yılında basılmış olup zweig'in en çok bilinen eserlerinin başında gelir. satranç oynamayı bir refleks haline getirmiş düşük iq sahibi bir usta ile onunla oyun oynamayı takıntı haline getirmiş bir adamın oyununu 3. gözden anlatır bize zweig. kitabı okuduğunuz her süre 64 karenin içine çekilir ve inanılmaz bir şekilde satranç oynanırken gerilirsiniz. okunmalı, okutulmalıdır. dehşetli tavsiye.
devamını gör...
beklentimin çok altında kalan aşırı övgülerle tavsiye üzerine okuduğum bir zweig kitabı. beklentimin altında kalan kısmı sonu... insan daha ilginç bir hikaye bekliyor. satranç severlerin okumasına gerek olmayan kitap. *
devamını gör...
zweig ile ilk tanıştığım kitaptır. her kelimesini sindire sindire okudum. paltoda görülen o çıkıntıyı kendi gözlerimle görüp kendi ellerimle, titreye tireye aldım satranç oyunları kitabını adeta. bitirdikten sonra tüm gün düşünmüştüm, insan gerçekten uzun bir süre bir odada kendi kendine kalırsa delirmeden ne kadar süre devam eder yaşamaya diye. dış dünyada attığın her adımın aslında o odanın içinde daha önce atılmış olduğunu, şu an yaşadığın hayatı daha önce odanda yaşamış olduğunu ama yine de sonunu görmek için yaşamaya devam ettiğini düşünmüştüm. son oyundan mağlup şekilde kalkıp gitmeden önce mağlup olacağını biliyor muydu dr. b? kalkıp gitmese ne kadar daha oynamaya devam edebilirdi, kendi kafasında dünyalar kadar satranç oyunu kazanan, kendisini kendi kafasında yenen birisi için tek bir satranç mağlubiyeti bir anlam ifade eder miydi?
devamını gör...
hiç sevmediğim kitaptır.roman okumayı oldum olasi sevmeyen beni bir kez daha romandan sogutan kitaptır.bu kitabi savunanlar "ama yazar bu kitabi yazdıktan sonra karisiyla intihar etti hiaaa" diye bir cikista bulunurlar ki yersizdir.gelin size neden bu kitabi sevmedigimi anlatayim

kitabin sonunda kitaptaki bas karakter satranç oynarken çıldırıyor garip garip.hareketler yapiyordu yanlis hatirlamiyorsam sonra özür dileyip gidiyordu ve kitap bitiyordu.yahu böyle kitapmi biter o gemidr bu adamlar hicmi karşı karşıya gelmiyor daha sonra hickimsemi birbiriyle konuşmuyor,okuyucuyu böyle merakta birakan kitapları sevmiyorum.
devamını gör...
bana göre güzel bir çerez kitaptır. stefan zweig'in ekspresyonist bir tarzı var kimi insanları rahatsız eder bu tarz.sevmeyenler muhtemelen ekspresyonist resimleri görünce de huzursuz hissedeceklerdir.
devamını gör...
kibrin iticiliği elde edilen başarıları değersizleştirirken , çaresiziliğin çekiciliği bir hırsızlığı savunacak duruma getiriyor okuyanı... iyi ve kötü bir satranç tahtasında ki siyah ve beyaz taşlar olurken, bizler hamlelerini yapan oyuncular oluyoruz, renkler birbirinin içine giriyor, ve derin bir grilik kaplıyor dünyamızı..
devamını gör...
kitabı sevmeyen çok fazla kişi olmuş. belki kitabı okuduğum dönemdeki psikolojimin etkisiyle belki başka bir sebepten kitap bende çok iz bıraktı.

kitabı okurken o sıkışmışlık duygusunu, iletişimsizlik yüzünden delirmeyi hissediyorsunuz. kitap bittikten sonra çok özgür hissetmiştim.
devamını gör...
stefan zweig'in nazi almanyasındaki bir esiri satranca sürükleyen olaylar silsilesini ele aldığı kitaptır.

stefan zweig'in diğer eserlerini okuyanlar da çok iyi bilir, zweig bireyin psikolojik ve duygasal durumlarını, tepkilerini öyle bir betimler ki sanki anlatılan sizin başınıza gelmiş gibi bir his sarar içinizi. karakter kapalı bir alanda sıkışmış kalmışsa sizde onunla birlikte bulunduğunuz yerde sıkışır kalırsınız, karakter takip ediliyormuş gibi sürekli tedirgin bir ruh halindeyse sizde durduk yere çevreyi kolaçan etmek istersiniz. zweig insanın en derinlerindeki o anki duyguya ait parçaları çıkarır ve okuyucuya sunar. özü kavramak için mücadele eden, olay örgüsünü paramparça eden okuyucu okuduğu 1 sayfadan sonra gözlerini kapatıp tüm olayı yaşayabilir. belki de zweig'in hikayelerini bu kadar kısa tutmasının nedeni de budur. zweig, kalemini ve kaleminin okuyucuya tesirinin farkında olan bir yazar olarak, iddia ediyorum ki hiçbir kitabında, betimlemelerini bitse de kurtulsak dedirtecek raddeye getirmez. kelimelerini özenle seçer her bir kelimesi o an kullanılacak en doğru kelimedir. bu nedenle kitaplarının yazım dili çok sade ve anlaşılırdır.

okumak isteyenler için: yakıcı sır, bilinmeyen bir kadının mektubu, amok koşucusu, sahaf mendel, olağanüstü bir gece de yazarın sevdiğim kitaplarıdır, önerilir.
devamını gör...
okurken, seninde satranç oynadığın ve karşı tarafın hamlelerini beklerken seninde çıldırdığın harika bir kitap. ve kitaba baktığımda iki taraf görüyorum biri hiç çabalamayan ve düşünmeyen ama her şeye rağmen başarılı olan biri de çok düşününen uğraşan ama kendini yormaktan öteye gidemeyen iki büyük zıtlık. belkide yaşamak için çok büyük hamlelere elere gerek yok. öylesine yaşanmalı.
devamını gör...
satranç; zwag ‘in ölmeden önce yazdığı kitaptır. mutlaka tavsiye ederim önce kafa karıştırsa da anlatmak istediği o kadar çok şey var ki zaten olayı kafa karıştırmak dkdkdkd okuduktan sonra biraz araştırma yaparsanız büyük sürprizler sizi karşılayacaktır keyifli okumalar..
devamını gör...
insan zihninin en derinlerine inilen ve orda olanların dış dünyaya yansımasını anlatan muhteşem bir eser. düşüncelerin bir insan üzerinde ne gibi sonuçlar doğuracağını gösteren mükemmel ayrıntılarla dolu bir kitap. şunu da belirtmeden yapamayacağım okuduğun her cümlede yeni bir şeyler öğreniyor ve yeni bir takım yüzleşmeler yaşıyorsun.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"satranç (kitap)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim