lunanınayakkabıları yazar profili

ilk bakışta değil,
son bakıştadır aşk
yani ayrılırken sana nasıl bakıyorsa
o kadar sevmiştir seni
*

"bu ben"
"hayır ben"
"bendeki de ben, sendeki de ben, ondaki de ben."
"hayır bendeki ben, sendeki sen, ondaki o"
5 yaşındaki kardeşime, insan vücudunda bulunan küçük kahverengi noktanın adının "ben" olduğunu anlatana kadar çok büyük uğraş vermiştim. nihayet anlamıştı sonunda

sana yazmıştım bu şiiri. bir tek sana okutamadım. sen bakarken başkaları okudu. sana vermeye cesaret edemedim.

fark ettirmeden girmişsin kalbime
dört odacığın dördü de
tıka basa dolmuş sanki seninle
yer kalmamış başka hiç kimselere

uzağız belki çok birbirimize
ilerde bir araya gelsek keşke
dualarım kabul olur belki de
yer edinirim ben, senin kalbinde

rahatça baksam güzel gözlerine
gerilmeden, huzur dolu, sakince
kelimelerin yetmediği hisleri
anlasan gözlerimiz kesişince

kollarını bana açsan genişçe
yer edinsem o arayı kendime
her anımızda kalsam seninle
evimiz olsak biz birbirimize

anlamsızca düşmüşüm bu karanlığa
bütün ışıklarımın söndüğü an da
pasparlak çıkmışsın benim karşıma
gökteki kutup yıldızıymışçasına

nereden geldiğin belli değil senin
bana yol gösterirken kaybolan gözlerin
izin ver, ben de senin için parlayayım
yolunu bulmana bir sebep olayım

keşke hislerim bu kadar hissedilir olmasa

kendinizi tanıyın. ne istediğinizin farkında olun ve onun için çabalayın. nasıl bir engelle karşılaşırsanız karşılaşın asla pes etmeyin. istediğiniz şey avuçlarınızın içinde olduğu an hissettiğiniz özgüven sizi çok daha güçlendirir. vay be başardım sonunda, yapabildim dersiniz. bu hayattan zevk almanızı sağlar, daha pozitif bakarsınız yaşama. hırslanırsınız, biraz daha iyisini yapayım dersiniz. bu çok güzel bir şey. ama dikkatli olun hırsınız gerçekleri görmenize engel olmasın, görme yetiniz kaybolmasın. eğer öyle olursa bir süre sonra hırsınız sizi kontrol etmeye başlar. kendinizi tanıyamaz olursunuz ve şimdiye kadar yaptığınız her şey, bütün çabalarınız mahvolur.

edip cansever'in kaleminden çıkmış olan, senem demircioğlu'nun sesinden dinlemeniz gereken harika bir eser. kelimelerin muhteşemliğinin melodiyle dans etmesi insana öyle güzel bir haz veriyor ki.

nazım hikmet'in şiiridir. ezginin günlüğü'nün sesinde de çok güzel gelir kulağa. o narin sesle birleşen narin sözcükler huzur vermeye başlar, rahatlatır insanın ruhunu.

en en en en çok sevdiğim şarkıların sahibi. günümüzde "sanatçı" adı altına giren sayılı kaliteli isimlerden. şarkıları insanın ruhuna dokunur. dinlemekten asla sıkılmam. hayatımdaki muhteşem detaylardan biridir kendisi. çok naif ruhlu bir insan. her şarkısında vardır bir detay, ince bir düşünce. fark ettirmeden başka sanatçılara yapmış olduğu atıflar da çok güzeldir. feridun düzağaç dinleyin, dinlettirin.

yağmur yağarken olumsuz olan çoğu şeyden arınıyor gibi hissederim. tenime değen her damla bambaşka bir enerji veriyor. o kadar huzur verici ki. ben huzurlu olduğum ortamda duygusallaşırım zaten. bundandır benim yağmur başlayınca duygulanmam

gökyüzünde uçan küçük bir kuş sürüsü görmek, radyoda sevdiğin bir şarkının çalmaya başlaması, sokak hayvanları için insanların bıraktığı mama ve suya denk gelmek

saçmalıklar silsilesi
bir kaç senedir düzelir gibiydi ama tutan dizilerin bir milyon tane versiyonunu yapınca fazlasıyla sıktı. bu tarz sektörlerde hayal gücünün fazlasıyla hissedilmesi gerekiyor ama hepsinin birbirini taklit etmekten başka yaptığı hiçbir şey yok.

bir canlının asla "hiç bir işe yaramayan" başlığı altına alınmaması gerketiğini sonuna kadar savrunurum. sen gormüyor olsanda bir çok şey o olmasa altüst olur. belki de sen besledikce senin işine yarayacak. en basitinden bir elma ağacına ihtiyacı olan suyu vermeyince nasıl ki kuruduğunda 'işe yaramaz' demiyorsak * aynı şey herhangi bir canlı için de geçerli. ayrıca zaten bir hayvanı besliyorsan bu sana mutluluk veriyordur. mutluluk verdiği için onu beslersin zaten. bu da onun hiç bir işe yaramayan olarak adlandırılmaması için en haklı gerekçe. o seni mutlu etmiş zaten daha öte ne olabilir ki

kendi ayaklarının üzerinde durup hedefleri olduğu zaman

kalbini, duygularını tam anlamıyla dinlediğin müzikle bütünleştirmek derim ben

sırf ne okuyacağımı bilemediğim için kaç aydır kitap okuyamıyorum. büyük çıkmazdayım kurtulamıyorum *

lavanta, kitap, fırından yeni çıkmış ekmek. (bkz: liste uzar daha..)

sevilecek insan var da bize denk gelmiyor. (bkz: veya biz denk gelmiyoruzdur.)

kitabı tam takır verip sayfaları kopmuş bir şekilde geri aldığındandır.
sütten ağzı yanan yoğurt yemez.

feridun düzağaç dinlemek.