mara yazar profili

insan nüfusu ve din çeşitliliği bakımından fazlasıyla zengin, kast sisteminin hâlâ etkilerinin görüldüğü ülke. bir zamanlar ingiliz sömürgesinde olduklarından halkın çoğunun ingilizcesi akıcıdır. matematik ve bilgisayar alanlarında oldukça yeteneklidirler dizi ve film konusunda da bir o kadar berbattırlar. kültür çeşitliliğinin fazla olduğu bu ülkenin iç karışıklılığının fazla olmasına şaşmamalıdır. budizm ve hinduizm gibi dinlerin de ana merkezidir. diğer asya ülkelerinin taoizm özellikle konfüçyüs'ün benimseyip oluşturduğu felsefi akımların ana kaynağı hindistan'daki felsefi akımlardır. son olarak ineğe tapmıyorlar rearnkarnasyona inanıyorlar.

depresyon ve anksiyete belirtisi.

müzikte en tiz kadın sesi olmakla birlikte kendi içerisinde 3'e bölünen terimdir. kalından inceye dramatik (genelde yaşlı kadın rolleri verilir mezzosopranoya yakındır), lirik (genelde kötü kadın ya da anne rolleri verilir), koloratur (genelde çocuk ya da baş rol kadın verilir). kolorature örnek vereceksem erna sack'i dinlemenizi tavsiye ederim.

kadınları bir salsanız mı artık? daha başka bir şey söylemek istemiyorum bence bu yeterli olacak.

çok eski zamanlara dayanan genelde masonluk veya davut yıldızı ile karıştırılan koruyucu bir tılsımdır. pagan ritüellerinde, cadı büyülerinde çalışma yapılacak alana çizilir. yıldızın 5 ucu elementleri (en tepedeki ruh olmak üzere, ateş, hava, toprak, su), sembolün tamamı ise venüs'ü sembolize etmektedir. üzerinizde taşımanız, kapınıza asmanız sizi kötü enerjilerden ve varlıklardan korur.

bir ek bilgi daha yıldızın en tepesindeki uç yukarı bakıyorsa sizin yukarıdaki iyi varlıklarla (melekler gibi) çalıştığınızı, iletişimde olup desteklerini aldığınızı gösterirken; aşağı bakıyorsa alt tabakadaki varlıklarla (şeytanlar gibi) iletişimde olup, yardımlarını aldığınızı ifade eder.

ülke ekonomisi, aile baskısı, kültürel baskı, toplum baskısı, doğayla iç içe olup kendinle baş başa kalacağımız ortamların azalması; depresyon, anksiyete, panik atak gibi psikolojik sorunları beraberinde getirmektedir.

tavsiye verecek olursam eğer çok ileri boyutlarda değilse bir 5-10 dk nefes egzersizleri, meditasyonları yapmanız birçok videoya ulaşabilirsiniz. çok fazla değil, gün içerisinde 5-10 dk kendinize hiçbir şeyi düşünmeden yalnızca nefesinizin farkına varmak sizi rahatlatacak ve yatıştıracaktır.

bir iki aylık bir süreçse bir uzmandan destek almanız gerekir. aksi takdirde ciddi boyutlara ulaşabilir.

herkesin bildiğini sandığı ama aslında çoğu şeyi yanlış ve kulaktan dolma bildiği inanç sistemi. kendi içerisinde başlıklara ayrılan (wiccan, cadı, şaman...) ve bugün tek tanrılı dinlerin çok fazla etkilendiği, amacı doğayla bir olma ve kendini sezgisel anlamda geliştirmek farkındalık kazanmak olan sistemdir.

özünde çok tanrılı olarak kabul edilse de tanrılar panteonundaki çoğu metafor; tek bir tanrıya çıkmakta ve o tanrının parçaları olmasıyla birlikte paganizmde insan tanrının bir parçası olarak kabul edildiğinden ve tanrı gibi yaratıcılığa sahip olduğundan kendi benliğimizin, ruhumuzun eril ve dişil parçalarıdır. yani aslında zeus'ta tek tanrının parçası, hecate'de; diana'da bizim bir parçamız, odin'de. tamamı ile doğadaki, evrendeki uyuma dayalıdır. tanrı ve tanrıça kavramı da eril ve dişil enerjiyi tasvir etmektedir.

ay tanrıçayı, güneş ise tanrı'yı sembol eder. kadın ile erkek birbirinden ayrılan parçalar değil birbirine bağlı olan parçalardır.

ritüellere ve 8 bayrama dayanmaktadır. her bayram -ki bu bayramlara sabbat denir (mabon, samhain, yule, ımbolc, ostara, beltane, litha, lammas) doğanın işleyişi mevsimler ve hasat zamanları ile uyumludur. bunun yanında ay'ın evrelerini takip ettiğimiz esbatlar vardır. ay'ın bu evrelerinde özellikle dolunay zamanında çeşitli arınma ritüelleri, meditasyonlar, yogalar yapılır.

çok eskiye dayandığından günümüzde çoğu ritüele ya da uygulamaya doğru diyemiyoruz. neopaganizm denilen olayda herkes kendisine huzur veren şeyleri gölgeler kitabı dediğimiz çalışmalarımızı not aldığımız defterde tutsa da özünde birçok işleyiş yine eski sistemden, öğretilerden tamamen kopmuş değildir.

yahudilik, hristiyanlık ve islam'ın doğuşunda özellikle hristiyanlığın yaygınlaşmaya başladığı dönemde paganlara çeşitli iftiralar atıldığını görmekteyiz. cadı avları başta kilise ve sinagogların tevrat ile incil'deki lilith figüründen kadınlara duyulan hurafeden başlamıştır. sadece kadınların öldürüldüğü sanılsa da kayıtlara geçen erkekler de bulanmaktadır. daha sonra cadı avı tamamı ile engizisyon ve aristokratların mal kazancına bürünmüştür.

rearnkarnasyona inanılan bu sistemde "karma"lar bulunmakta bu karmaları öldükten sonra değil dünya da yaşıryorken "cezayı çekmek" ya da "mükâfatlandırılmak" olarak açıklayabiliriz. öncelikle "ne yaparsan yap sana 3 katı geri döner" ve "kimseye zarar vermediğin sürece istediğini yap" yazılı olmayan kurallara uymamız gerekir ki karma denilen olay da bu iki cümlede başlar.
peki bu rearnkarnasyonun sonunda ne oluyor?
eğer intihar ederseniz kendi kendinizi imha etmiş olur ve varolduğumuz dünyadaki tüm amaçlarınızı silmiş olursunuz. boşlukta kalırsınız. intihar etmez, manevi anlamda amaçlarınızı ve hedeflerinizi tamamlarsanız rearnkarnasyonun sonunda nirvana'ya yani tanrıya ulaşır onun bir parçası olursunuz.

paganizm cadılıkla birleşmiş gibi gözükse de her pagan büyü yapamak zorunda değildir ya da her pagan aynı zamanda cadı demek değildir. aynı şekilde her cadı pagandır da diyemeyiz. şunu unutmamamız gerekir ki her din kendi içerisinde kadimdir, değerlidir. sizlere saçma gelen bir başkasının hayatında yapı taşı olmaktadır.

cahil insanla konuşmak zorunda kalınan anlar.

en iyini onlar bilir. her şeyi onlar bilir. kaç üniversite bitirirseniz bitirin onlar için bir hiçtir çünkü onlar "hayat okulu"ndan mezunlardır.

ne olursa olsun hayatımın her köşesinde ve her anında savunacağım belki de tek şeydir. bu bir mücadeledir, insanlık mücadelesi...

her şeye rağmen gülümsemek ve tüm engellere rağmen dimdik durabilmek.

çocuk yaşta abeveyn kaybetmek ya da ebeveyn tarafından terk edilmek çocuğu yaşıtlarından tonlarca kez yaşlandırır ve hayat tecrübesi olarak tonlarca adım uzağa taşır.

bunu kendin için kullanman gerekir.
en büyük başarılar en büyük acılardan doğar.

sex ve cinsellik konusu. sanki insanlığın yapmadığı ya da sanki bir insanı öldürdüğünü söylemekten daha zor bir şeymiş gibi.

tanrı size apaçık "ben ilk adem'le havva'yı yarattım, size kendi nefesimi üfledim" dememiştir siz bunları yalnızca 'insanlara' inen, içinde yazanların doğru olup olmadığı, hepsinin birbirine benzediği semavi dinlerin kitaplarında okumuşsunuzdur. güya dünya da hiçbir varlık yaşamazken adem ile havva cennetten kovulup yeryüzüne inmiş. bunda aslında tanrının değil de insanlığın egosu yok mu? "bizim bilincimiz, irademiz var" bunu söyleyen tanrı değil insan. ve sırf bu yüzden kendini diğer canlılardan daha üstün görüyor. bana kalırsa insanlık kendi egosundan dolayı tanrının ne anlatmak istediğini bir türlü anlayamamış ve bir sürü dinsel şey uydurmuştur -buna sevmavi dinler de dahildir.

iyi bir eğitim, iyi bir iş bulamamak mı? sevebileceğimiz doğru kişinin bir türlü karşımıza çıkmaması mı? sınav veya sunum stresleri mi?

nedir bizim derdimiz?

sürekli bir şeyler düşünüyoruz. zihnimizin boş olduğu, sanki bir uzay boşluğu misali dingin olduğu tek bir an yok. belki de bizim tek derdimiz bu. sürekli geçmişi ya da sürekli geleceği düşünüyoruz. birisi olmuş bitmiş daha pişman olsan da olmasan da o zaman gidip düzeltebileceğin bir şey yok. birisi ise ne olacağı belirsiz. peki tüm bunları savaştırırken bugüne ne oldu? bunları düşündüğünde belki yolda yürüyorsun, belki biriyle konuşuyorsun. her ne yapıyorsan o an yaptığın işe konsantre olabiliyor musun? her şeyi kaçırıyorsun. yolda yürürken önünden geçtiğin manzarayı belki, belki de küçük bir bebeğin bebek arabasıyla yanından geçerken sana gülümseyerek bakışını.

bizim asıl derdimiz geçmiş ve gelecek. şimdiyi, şu anı kaçırmak. bundandır istediklerimizi elde edememek.

bir anı bir anını tutmayan, ağlarken aynı zamanda gülebilmeyi başarabilen insan. hafif delilikte vardır (kendimden biliyorum). zeki ve kurnazlardır. ikizler burcundan düşman edinmeyin.

saçlar soğuk suyla yıkanmalıdır. soğuk su saçı canlandırır ve daha parlak görünmesini sağlar. aynı zamanda kan akışını hızlandırır, daha çabuk uzar.

nasıl yoldan geçen bir erkeğe "bay bakar mısın?" demiyorsak bir kadına da bayan denmemeli. bunun yerine hanımefendi kullanılmalıdır.

anksiyetem (kaygı bozukluğu) var bence bu yeterli bir sebep.

en beğendiğim folk müzik grubudur.